Stockholm'de Şili halkıyla dayanışma eylemi

Şili'de geçen yıl metro ücretlerine yapılan zamlara karşı başlatılan ve 18 Ekim'de doruk noktasına ulaşan ve ülke çapında yaygınlaşan eylemlerin yıl dönümü dolayısıyla Şili halkının mücadelesine destek vermek için Stockholm'de dayanışma eylemi düzenlendi.

İsveç'in başkenti Stockholm'de yaşayan Şilili ve Latin Amerikalılar, geçtiğimiz yıl ekim ayında başlayan ve hükümet güçleri tarafından kanla bastırılan halk hareketinin yıl dönümünde Şili Hükümeti'ni protesto etmek ve halk hareketine destek vermek için Sergelstorg Meydanı'nda bir araya geldi.

Meydanı Şili Hükümeti ve ABD emperyalizmini kınayan pankart ve dövizlerle donatan eylemciler, ellerinde Mapuçe halkının ve Latin Amerika ülkelerinin bayraklarını taşıdı. Şili Hükümetinin istifasını ve siyasi tutsakların serbest bırakılmasını talep eden sloganlar attı.

Meydanın bir başka köşesinde de çocuklar ve gençler, Şili halkıyla dayanışmayı ve barış taleplerini anlatan resimler çizdi.

Eylem çağrısını yapan örgütlerin oluşturduğu Şili Halkıyla Dayanışma Komitesi adına bir konuşma yapan Vania Ramirez Leon, 1970-80'li yıllarda diktatör Augusto Pinochet'nin halk üzerinde terör estirirken şimdi de Şili Devlet Başkanı Sebastian Pinera'nın insanca bir yaşam isteyen göstericilere güvenlik güçlerinin saldırması için talimat verdiğini söyledi.

Pinera'nın halka saldırmak için dış güçleri bahane ettiğini ve halk hareketlerini suçladığını hatırlatan Leon, “Tarihi günler yaşıyoruz. Şili değişmek zorunda. Halkın büyük bir çoğunluğu adalet istiyor. Bunun gerçekleşmesi için geniş halk yığınlarının birliği gerekiyor. Zor günlerin geldiğini biliyoruz. Şili devleti dış düşmanları bahane ederek halk hareketini bastırmaya çalışacaktır” dedi.

Uluslararası Af Örgütü'nün Şili'de ağır insan hakları ihlalleri yaşandığını açıkladığına dikkat çeken Leon, İsveç Hükümetine İsveç'te yaşayan on binlerce Şililinin taleplerine duyarlı olması ve Pinera rejimini kınaması çağrısı yaptı.

Sol Parti Milletvekili Lorena Delgado Varas, bundan tam 1 yıl önce 18 Ekim günü Şili'nin başkenti San Diago'da gençlerin metro biletlerine yapılan aşırı zamları kınamak için meydanlara çıktığını hatırlattı.

Pinera rejiminin göstericilere karşı zalimce saldırılar yaptığını, göstericilerden bazılarına işkence yapıldığını ve bazılarının da tecavüze uğradığını söyleyen Varas, “Acımız tarif edilemez. Sosyal isyanın Şili'de ve öğrenciler tarafından başlatılması bir tesadüf değildi. Şili neo-liberal bir deneyimdi. Şili'de okullar ve yüksel okullar paralı oldu. Şili'de özel sigorta sistemi getirildi ve su özelleştirildi. Şirketler her geçen gün daha fazla güç kazandı. Şili'de yerli halklar hapiste ve halk liderleri katlediliyor” dedi.

Yeni-liberal politikalar söz konusu olduğunda Şili ile İsveç arasında benzerlikler olduğunu söyleyen Varas, “Biz burada İsveç'te Şili'nin politikalarını izliyor ve halkın ortak mallarını satıyoruz. Emeklilerin geçinemeyecekleri bir emekli sistemi getirdik. Irkçı ve ataerkil yapıların etkin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Şili'de yerli halklar eşitsizliğin kaynağı olarak suçlanıyor. Burada ise biz yabancılar ve yoksullar suçlanıyoruz” dedikten sonra Şili'deki adaletsizliklere şu ifadelerle tepki gösterdi.

“Şili'de halk yoruldu, yerli halklar da yoruldu. Eşitsizlikten ve iklim değişikliklerinin yol açtığı sonuçlardan bıktı. Öğrenciler geleceklerinin olmamasından yoruldu. Kadınlar ataerkil sistemden yoruldu.”

Konuşmasının ardından ANF'nin sorularını yanıtlayan Varas, Şili'de gençlerin geçtiğimiz yıl başlattıkları eylemleri hatırlamanın ve onlara destek vermelerinin önemli olduğunu söyledi.

Aradan bir yıl geçmesine rağmen Şili Hükümeti'nin göstericilere karşı gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerinin hesabını vermediği gibi ihlalleri sürdürmeye devam ettiğini belirten Vargas, “Şu anda Şili’de 2 bin 500 civarında siyasi tutsak var. Bunların arasında çocuklar da bulunuyor. Tutsaklar ve Şili halkıyla uluslararası dayanışmanın olduğunu göstermek önemli. Mücadelelerinde yalnız olmadıklarını bilmeleri önemli” dedi.

25 Ekim günü yeni anayasa için referandum yapılacağını hatırlatan Varas, halkın Pinochet döneminden kalan anayasa ile yeni hazırlanan anayasa arasında bir seçim yapacağını belirttikten sonra sağ ve sol burjuva partileri tarafından hazırlanan yeni anayasa taslağının halkın taleplerini karşılamadığını söyledi.

Türkiye ve Kürdistan'daki gelişmeleri de yakından izlediklerini, aralarında Sol Parti liderinin de bulunduğu Sol Parti heyetinin HDP'ye destek vermek için Türkiye'ye gittiklerini hatırlatan Varas, “Türkiye'de tutuklamalar artıyor. Son haftalarda HDP'ye yönelik baskı ve tutuklamalar arttı. Medya ve gazeteciler üzerindeki baskılar artıyor. Avrupa'nın buna karşı çıkması ve Erdoğan'a baskı uygulaması gerekiyor” dedi.

Varas, geçtiğimiz günlerde Türkiye'yi ziyaret eden İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde'nin Türkiye'ye yönelik eleştirilerini nasıl karşıladığı sorusunu şöyle yanıtladı: “Linde, Türkiye ve Erdoğan'ın politikasına karşı daha sert bir tutum gösterebilirdi. Diktatörlüğü kabul etmediğimizi vurgulaması iyi olurdu.”