10 Ekim Davası: DAİŞ ile görüşmemi devlet istedi

10 Ekim Davası'nın duruşmasında dinlenen Kasım Kurt, DAİŞ'li İlhami Balı'yla Türk istihbaratı ve askerler ile birlikte görüştüğünü söyledi, "Devlet görüşmemi istedi" dedi.

Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015’te devlet destekli DAİŞ çeteleri tarafından gerçekleştirilen katliama ilişkin 16 firari kişi ve insanlığa karşı suçtan yargılanan Erman Ekici hakkında açılan davanın 12. duruşması Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

10 Ekim Katliamı Davası Avukat Komisyonu’ndan çok sayıda avukatın katıldığı duruşmayı, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Selman Gürkan’ın yanı sıra çok sayıda kişi takip etti.

'GÖRÜŞMEMİ DEVLET İSTEDİ'

Duruşmada ilk olarak DAİŞ’in Türkiye emiri İlhami Balı'yla telefonda görüştüğü tespit edilen Muhammed Kasım Kurt tanık sıfatıyla dinlendi. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) duruşmaya bağlanan Kurt, mahkeme başkanının “Bu telefon numarasıyla aynı zamanda İlhami Balı’yla da konuştuğun söyleniyor. Tanıyor musun İlhami Balı’yı” sorusunu, “Hayır, ama Suriye’de çok akrabalarımız var. O dönemde bir Türk askeri Suriye’de şehit olmuştu, biri de esirdi. Devlet büyüklerimiz, İçişleri Bakan yardımcısı ve Kilis Valisi o asker için Suriye ile iletişim kurmamı istediler. O yüzden iletişime geçtim. Evet, DAİŞ yetkilisiyle konuştum ve bu telefon yüzünden 5 ay cezaevinde yattım” diye yanıtladı.

Yine 2015’in sonlarında kendisini "Furkan" olarak tanıtan birinin evime gelerek su istediğini aktaran Kurt, “Kardeşinin DAİŞ’te olduğunu söyledi. O sırada ihbar edemezdim çünkü hayatım tehlikedeydi. Ama onu almaları için bir taksi çağırdım. O ara vakit kazanıp ihbar etmek için. Furkan denen kişi numaramı da taksiciden almış. Kilis il jandarma ve istihbaratı bilgilendirdim. Onlar da bana 'lazım olursa buluruz' dediler. O şahsı bir daha görmedim. Kendisini Furkan olarak tanıttı. Daha sonra Abu Hasan Turki olarak ortaya çıktı. Ama yargılandığım mahkemede isminin Abdulkadir Ercan olduğunu öğrendim” dedi.

Ardından dava avukatları Kurt’a, yaptığı telefon görüşmelerine dair sorular yöneltti. Kurt, “DAİŞ’in sınır emiri olan İlhami Balı'yla bizzat ben kendim fiilen istihbarat şube müdürü, yüzbaşı ve iki astsubay huzurunda açık konuştuk. Sonra da 'neden görüştün' diye beni alıp, tutukladılar. Benim İlhami Balı ile konuşmama uzman çavuş, astsubay ve yüzbaşı geldi. Sadece uzman çavuşun Antep’e kayıtlı olduğunu ve ismini biliyorum” şeklinde cevaplar verdi.

Dava avukatları, bunun üzerine uzman çavuşun ismini sordu. Mahkeme başkanı, “Buna cevap verme” diyerek, tanık Kurt’un konuşmasına engel oldu. Avukatların ısrarı üzerine Kurt, cevap vereceği sırada mahkeme başkanı bir kez daha “adını söylemek zorunda değilsin” sözleriyle engel oldu. Salonda bulunan aileler, “Katilleri neden koruyorsunuz” diyerek tepki gösterdi.
Avukatlar, “Tape kayıtlarında zaten bu askerlerin konuşmaları var. Bu nedenle davayı ilgilendiren bir meseleden dolayı ismini öğrenmemiz ve tanık olarak dinlenmesini talep etmemiz önemli. Ama sizin müdahaleniz nedeniyle şimdi tanımadığını söylüyor” dedi. Mahkeme başkanı, uzman çavuşun isminin açıklanmasına dair talepleri, “Askerlerin ismine yönelik sorulara yanıt vermesi yönündeki ısrarlı talepleri reddedildi” şeklinde kayıtlara geçti.

'KİLİS İSTİHBARAT ŞUBEDEN GELDİLER...'

İlhami Balı'nın numarasını Suriye'deki akrabalarından aldığını ve konuşurken yanımda askerlerin de olduğunu belirten Kurt, bir grup 'kaçakçı' ve DAİŞ’liyi yakaladığı için Balı'nın kendisini tehdit ettiğini anlattı. Kurt, “Bana ‘senin kafanı oraya asacağım’ dedi. Ben buna bağırınca istihbaratçılar ağzımı tutuyordu. DAİŞ benim akrabalarımı içeri attı. Ben de baktım başım belada, devlet de gelmiyor bir şey yapmıyor, elimde tutuğum DAİŞ’lileri serbest bıraktım. Ben bıraktıktan iki gün sonra benim akrabalarımı bıraktılar" diye anlattı.

Avukatların, “İlhami Balı’yla görüşme yaptığın sırada karakoldan zaman zaman askerlerin geldiğini söyledin, askerler hangi karakoldan geliyorlardı” sorusuna Kurt, “Kilis istihbarat şubeden geliyorlardı. Antep nüfusuna kayıtlı uzman çavuş da istihbarat şubedendi” dedi.

MAHKEME BAŞKANINDAN MÜDAHALE VE TEHDİT

Dava avukatlarının tanık Kurt’a kimi sorular yöneltmeye devam etti. Avukatların “DAİŞ’lilere yardımcı olacağını söylüyor telefon görüşmelerinde, bunu söyledi mi” sorusuna, mahkeme başkanı, “Bu ceza yargılaması konusu olduğu için cevap vermek zorunda değilsin” diyerek müdahale etti. Mahkeme salonunda bulunan ailelerin, “Neden engel oluyorsunuz” tepkisine mahkeme başkanı, “Konuşursanız bağlantıyı keser, duruşmayı sonlandırırım” diyerek tehdit etti ve duruşmaya 15 dakikalık ara verdi.

Kurt’un ardından Rus Ayşe olarak bilinen firari sanık Walentina Slobodjanjuk'un kullandığı kimlikte ismi yer alan Yıldız Bozkurt, tanık olarak dinlendi. Duruşmaya SEGBİS’le bağlanan Bozkurt, dosyadaki sanıklardan Rus Ayşe de dahil hiçbirini tanımadığını ileri sürdü.

 'ANKARA EMNİYETİ SORUMLU'

Dava avukatlarından İlkçe Işık, Ankara Emniyeti’nin katliamdaki sorumluluğuna işaret etti, ısrarlı taleplerine rağmen müfettiş raporlarının dosyaya alınmadığını söyledi. Işık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Emniyettekileri neden dinleyemiyoruz. Biz bu taleplerimizi sunmaya devam edeceğiz. Bu katliamın aydınlatılması bizim boynumuzun borcu, aynı zamanda Türkiye yargısının da boynunun borcu. Bize sunulan tabloyu asla kabul etmeyeceğiz. Bu ülkede devletin dahli olduğu her suçta cezasızlık oldu, zaman aşımı denildi. Ülkede hala birçok IŞİD’li var. Bu nedenle hem devletin sorumluluğunu işaret etmek için hem de bir daha bu günlerin yaşanmaması için toplam bir adalete ihtiyaç var. Tüm kamu görevlilerinin yargılandığı bir adalet mekanizması istiyoruz.”

MAHKEME KARARI

Avukatların konuşmasının ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Mahkeme, firari sanıkların yakalama kararının devamına, kırmızı bültenle aranması yönünde Adalet Bakanlığı’na gönderilen müzakereye cevabın beklenmesine, tape kayıtları için Antep'teki Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, tanık Muhammed Kasım Kurt’un huzurda dinlenmesi yönündeki talebin reddine, Kurt’un ifadesinde geçen askerlerin tespit edilerek dinlenmesi yönündeki talebin reddine, Kurt’un yargılandığı dava dosyasının Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenmesine, Kuteybe Hammet hakkında dijital inceleme raporlarının istenmesine, kovuşturmanın genişletilmesi yönündeki taleplerin reddine, DAİŞ’in medya propaganda sorumlusu olarak bilinen Ömer Yetek’in bir sonraki celse dinlenilmesine karar verdi.
Duruşma 24 Kasım’a ertelendi.

DURUŞMA SONRASI AÇIKLAMA

Duruşmanın ardından aile ve avukatlar adliye önünde açıklama yaptı. Eylemde konuşan 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşkun, “Katliamın 71’inci ayında buradayız. Hiç of demeden geldiğiniz bir duruşma daha sona erdi. Taleplerimizin reddedildiği halde bize sallanan parmakları görüyoruz duruşma salonunda. Yargılamanın adil yargılama sürecinden geçmediğini görüyoruz. Önümüzdeki ay bu günlerde katliamın 6’ncı yıldönümü. 6 yıldır bir süreç takip ediyoruz. Bu ülkede katliamlar olağanlaştırıldı. Bir gün gerçek adaletin olacağına inanıyorduk ancak umutlarımız azalıyor. Bu davanın üstünün kapatılmasından bıktık, usandık, yorulduk. Bu yüzden ne kadar sesimizi çıkarsak az. Türkiye’de bize gelmeyecek adaletin kimseye gelmeyeceğini bir kez daha söylemek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Katliamda yaşamını yitiren Korkmaz Tedik'in annesi Zöhre Tedik, mahkeme başkanının duruşmadaki tavırlarına tepki göstererek, “Hakim katliamda canı yanmış insanları dışarı atmakla tehdit ediyor. Bunları yazın. Herkes bilsin, duysun” şeklinde konuştu.