27’nci yıldönümünde ‘Özgür Ülke’ anması

Özgür Ülke Gazetesi'nin bombalı saldırıya uğramasının 27 .yıl dönümünde yaşamını yitiren gazeteci Ersin Yıldız anıldı.

Özgür Ülke Gazetesi’nin bombalı saldırıya uğramasının 27. yıl dönümünde yaşamını yitiren gazeteci Ersin Yıldız için anma etkinliği düzenlendi. Saldırının bir hedefi olan gazetenin teknik bürosunun bulunduğu İstanbul Kadırga’da gerçekleştirilen anmaya, HDP Eşsözcüsü Ebru Günay, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, HDK Eşsözcüsü Esengül Demir yanı sıra çok sayıda özgür basın çalışanı katıldı. Saldırıda yaşamını yitiren Ersin Yıldız’ın fotoğrafları ve “Bu ateş sizi de yakar” başlıklı dövizlerinin taşındığı anmada, “Özgür basın susturulamaz” yazılı pankart açıldı.

27 YILDIR YERE DÜŞMEYEN BİR BAYRAK

Anmada ilk konuşma HDP Eşsözcüsü Ebru Günay tarafından yapıldı. Bugün söylenecek hiçbir sözün, acıları hafifletmeye ya da özgür basın geleneğini anlatmaya yetmeyeceğini vurgulayan Günay, şunları kaydetti: “ 27 yıldır yere düşmeyen bir bayrak, 27 yıldır hakikatleri canları pahasına yazan bir gelenekten söz ediyoruz. Özgür Ülke Gazetesi’nin hem İstanbul’daki hem de Ankara’daki büroları bombalandı. Sevgili Ersin Yıldız’ı orada kaybettik. Ama özgür basın geleneği binlerce Ersin ile devam ediyor. Özgür Ülke’yi o dönem hedef gösteren MGK kararı, devletin Kürtlere yönelik baskı, inkar ve imha politikalarının en somut göstergesiydi. Ama hesaplamadıkları bir şey vardı; özgür basın geleneği, onun dostları ve yoldaşları bayrağı asla yerde bırakmadılar. Saldırından bir gün sonra, kapılarını açan sosyalist gazeteler ve dergiler her yeri Özgür Ülke’nin binasına dönüştürdüler ve 4 Aralık günü Özgür Ülke Gazetesi ‘ Bu ateş sizi de yakar’ manşetiyle çıktı. Bu manşet bugün de geçerliliğini koruyor, o ateş hâlâ her yeri ve herkesi yakmaya devam ediyor. Ama bu ateşe karşı direnen özgür basın geleneği ve dostlarının mücadelesi sürüyor.”

Özgür basına yönelik baskının bugün AKP-MHP iktidarıyla sürdüğünü hatırlatan Günay, sansürün bir devlet politikasına dönüştüğü, her gün onlarca gazetecinin cezaevlerinde atıldığı, her gün onlarca gazetenin ve televizyonun kapatıldığı, Kürtçe üzerindeki baskıların sürdüğü bir dönemden geçildiğini hatırlattı.

Her şeye rağmen özgür basın geleneğinin, Gurbetelli Ersöz’den Apê Musa’ya Ersin Yıldız’dan alınan mücadele mirasıyla sürdüğünü vurgulayan Günay, “Bugün ekonomik krizi saldırı olarak tanımlayanlar, o gün özgür basının hakikatleri söylemesine de saldırı olarak lanse etmişlerdi. O günden bugüne hâlâ topluma ve özgür basına karşı bir savaş ile yıldırma politikası devam ediyor. Ama mücadele devam ediyor ve devam edecek. Apê Musa, Gurbetelli Ersöz, Ersin Yıldız bize bıraktığı mirasını yerde düşmeden mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.

HDK Eşsçzcüsü Esengül Demir, bombalı saldırından 27 yıl geçtiğini, ancak dün olduğu gibi özgür Kürt basın geleneği ve mirasının devam ettiğini vurguladı. 1990’lı yıllarda özgür basının devletin Kürdistan’daki karanlık ve kirli işleri deşifre ettiği için hedef alındığını hatırlatan Demir, o günden bugüne çok bir şeyin değişmediğini; bugün de basın emekçilerine yönelik sansür ve cezaevine gönderme politikalarıyla devam ettiğini kaydetti. Demir, tüm baskılara rağmen özgür basının kararlıkla ve ısrarla gerçeğin sesi olmaya devam ettiğini hatırlattı.

‘MEĞERSE BOMBA YERLEŞTİRİYORMIŞ’

İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, bombalı saldırının olduğu dönemden yaşadığı ilginç bir olayı paylaştı. 27 yıl önce bombalı saldırıdan bir gün önce Ayşe Zarakolu ile Babıali’deki Belge Yayınlarda oturduklarını anlatan Keskin, “Karşı oda boştu ve inşaat yapıyor havalarında bir takım adamlar gelmişti. Bize kötü kötü bakıyorlardı. Ayşe abla, ‘Bunlar bize hiç iyi bakmıyorlar’ dedi. Kim bunlar acaba diye aramızda konuştuk. Meğerse bomba yerleştiriyorlarmış ve oraya onun için tutmuşlar. Ertesi gün gazetemiz bombalandı” dedi.

O dönem gazetenin avukatlarından biri olduğunu anımsatan Keskin, şöyle konuştu: “ 27 yılda ne değişti diye sorarsak, devlet aklı hiç değişmedi. Bu gazete Apê Musa'nın gazetesi. Hafız Akdemir'in, Ferhat Tepe'nin gazetesi. Her şeyden önce ilk genel yayın yönetmeni Gurbet Ersöz'ün gazetesi. Hepsi katledildi. Hiçbirinin katili yakalanmadı. Bu kararı veren Tansu Çiller'ler, Mehmet Ağar'lar hâlâ iktidarın yanında var olmaya devam ediyorlar. O gün öldürüyorlardı. Gözaltına kaybediyorlardı, bombalıyorlardı. Şimdi artık sosyal medya diye bir şey var. Bütün suçlar anında dünyaya yayılıyor. Şimdi de ifade özgürlüğü önünde çok büyük engeller var. Biz iki genel yayın yönetmeni olarak o kadar çok hapis cezası var ki. Her gün kesinleşmesini bekliyoruz ama hiçbir yere gitmiyoruz. Çünkü bizim ölçülerimize sözümüz var. Apê Musa'ya borcumuz var. Hepsine borcumuz var. Gerekirse bu borcumuz cezaevinde öderiz ki bugün çok sayıda insan cezaevinde. Bu nedenle biat etmiyoruz. Biat etmemek özgürlüktür. Özgür Gündem, Özgür Ülke, Özgür basın biat etmiyor. Bununla da yaşamaya devam edecek.”

DİSK Basın-İş yöneticisi Elif Akgül, ana akim medyanın eski günleri hep daha iyi günler olarak nitelendirdiğini belirterek , “ Oysa eski Türkiye'de biz gazetecilerin öldürüldüğünü hatırlıyoruz. Kürt gazetecilerin öldürüldüğünü hatırlıyoruz. Sosyalistlerin öldürüldüğünü hatırlıyoruz. Baskılar sürüyor. Birkaç yıl önce Rojat Aktaş herkesin gözü önünde yakıldı Cizre'de. Dünün Türkiye'si ile bugünün Türkiye'si arasında Kürt gazetecilere bakışı arasında bir değişiklik yok. Buna rağmen gazeteciler mücadele etmeye devam ediyor. Kürt gazeteciler devam ediyor. Özgür basın geleneği susmuyor. Biz de Kürt gazeteciler ile dayanışmaya devam edeceğiz” dedi.

‘KATLEDİLEN ÖZGÜR BASIN ÇALIŞANLARA BORÇLUYUZ !’

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Serdar Altan ise, Kürtçe yaptığı konuşmasında, bombalı saldırıdan 27 yıl geçtiğini, ama yaşananları dün olmuş gibi hatırladığını söyledi.

Dün olduğu gibi bugün de özgür basının güçlü bir şekilde çalışmalarına devam ettiğini vurgulayan Altan, “ Halka gerçeği ulaştırmak için çalışanlarını bırakmadı. Ancak gerçeğin halka ulaşmasını istemediler. Bu yüzden hem arkadaşlarımızı katletmek istediler. Bu da yetmedi binalarımızı bombaladılar. Uzun zaman geçmesine rağmen unutmadık. Her yıl Özgür basın burada bir araya geliyor. Gazetenin bombalanmasını ve Ersin Yıldız'ın katledilmesini anıyoruz. Eren Keskin ne güzel söyledi; biz katledilen özgür basın çalışanlarına borçluyuz. Biz bu halka ve bu gazeteye borçluyuz. Biz daima burada olacağız. Özgür basına saldırılar devam ettiği sürece, biz de mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu böyle bilinsin” diye konuştu.

‘METEOR DA ÇARPSA GAZETEMİZ ERTESİ GÜN BAYİLERDE OLUR’

Konuşmaların ardından Yeni Yaşam Gazeteci çalışanları adına açıklamayı Hüseyin Aykol okudu. 2 Aralık 1994’ü 3 Aralık’a bağlayan gecenin, Özgür Ülke’nin biri Kadırga’daki binamız olmak üzere üç ayrı merkezinin bombalandığını hatırlatan Aykol, bu saldırının hâlâ bu ülkenin en ağır suçlarından biri olarak tarih sayfalarında kara bir leke olarak durduğunu vurguladı. “Aramızda hatırlayanlar vardır. Adeta denize doğru kanat açmış bembeyaz bir martı gibiydi binamız ve o sabahki halini gördüğümüzde, içimiz acıyla ve öfkeyle dolmuştu” diyen Aykol, şunları kaydetti: “Bir Ersin’imiz yaktı içimizi. Çok yaktı. Ama o gün bize bir şey yaptılar; farkında bile olmadan yaptılar. O gün bizi bir gazete olmaktan çıkarıp bir gazetecilik geleneği haline getirdiler. Ertesi gün matbaadan ‘Bu ateş sizi de yakar’ manşetli Özgür Ülke çıktığında, bu, artık ne yapılırsa yapılsın bu yolculuğun kesintisiz süreceğinin kanıtlanmasıydı. Ve öyle de oldu. Ne zaman gazetemize bir şey olsa, halkımızın içi rahattı artık. Biliyorlardı ki, dünyaya bir meteor çarpmadıkça, bu gazete ertesi gün bayilerde olur. Ve biz o gün “Bu ateş sizi de yakar” dediğimizde çok ciddiydik. Gözünü kan bürümüşler, poliçe sesinden başka ses duymayanlar anlamadılar ama şimdi, 27 yıl sonra, ülkenin nasıl bir yangın yerine döndüğünü görüyoruz. 40 yıllık savaş ve rant politikalarıyla geldikleri yer, bebek mamalarının ve sıvı yağların marketlerde zincirle bağlandığı bir Türkiye oldu. Bu koca cehennem içinde hâlâ debelenip duruyorlar.”

ERSİN’E ANT OLDUN Kİ…

Özgür basın yerli yerinde olduğunu vurgulayan Aykol, “Ersin’imizi aldılar o gün elimizden. Ne ilkti ne de son oldu. Şehitler listesi Ersin’den sonra da uzadıkça uzadı. Ama bir liste daha var; o listeden çok daha uzun bir liste. Özgür basına yeni katılanların listesi. 3 Aralık 1994 gününde henüz doğmamış olan çocuklarımız ellerinde fotoğraf makinalarıyla koşuşturup duruyorlar sokaklarda. Ve şimdi, yeniden buradayız işte. Bizi bu halk yetiştirdi, ona olan borcumuzu ödemek için buradayız ve burada olacağız. Ersin’e ant olsun ki, ‘Özgür Ülke’ adı, bir gazete olmaktan öteye, yaşadığımız toprakların adı oluncaya dek, burada olacağız.Ve o gün, Nikolay Tihonov’un şu muhteşem dizelerini Sur’dan Cizre’ye ve Kadırga’ya kadar bütün duvarlara yazacağız: Çocuklara anlatamayacağız bütün bunları hepsini kendileri anlayacaklar büyüdüklerinde” dedi.

Açıklamanın ardından bombalı saldırının yapıldığı binanın önünde Ersin Yıldız’ın fotoğrafları ve karanfiller bırakıldı.