AKP hükümeti tarafından uygulamaya konulan Olağan Üstü Hal (OHAL) ile birlikte Kürdistan’da başlatılan siyasi soykırım operasyonları ardından binlerce insan gözaltına alınarak binlercesi ise tutuklandı. Hala birçok merkezde yüzlerce yurttaş spor salonlarında gözaltında tutulurken OHAL kapsamında kimi yurttaşlar bir ay boyunca gözaltında tutuluyor. Amed’de 7 Ekim’de ihbar mektubu üzerine evlerine yapılan baskında gözaltına alınan 22 yurttaş 29 gün boyunca gözaltında tutuldu. 29 gün ardından ise emniyet ifadelerinin alınması ile serbest bırakıldı.
DAİŞ ÜYELERİ İLE KADINLAR AYNI YERDEKİ NEZARETHANELERDE TUTULDU
4 Ekim’de 3-4 ayrı ihbar mektubu üzerine ev ve iş yerlerine yapılan baskında gözaltına alınan 22 kişi 29 gün süresince TEM Şube Müdürlüğü’nde tutuldu. Yaklaşık 100 kişinin gözaltında tutulduğu TEM şubede erkekler spor kompleksinde tutulurken, kadınlar ise bodrum katta bulunan bir nezarethanede tutuldu. Kadınların bulunduğu aynı nezarethanenin karşısına ise birkaç gün sonra gözaltına alınan 22 DAİŞ üyesi getirildiği öğrenildi. Çoğu genç ve uzun sakalları bulunan DAİŞ üyeleri ile sürekli karşı karşıya gelen kadınlar gözaltı süresinde DAİŞ üyeleri ile aynı lavaboyu kullanmak zorunda kaldı.
DAİŞÜYELERİ ZİKİR GERÇEKLEŞTİRDİ, TOPLU NAMAZ KILDI
29 gün gözaltında kalmaları ardından emniyette serbest bırakılan yurttaşların anlatımlarına göre DAİŞ üyeleri gözaltında polisler tarafından daha esnek uygulamalara tabi tutuldu. DAİŞ üyelerinin kapılarının açık kaldığını belirten kadınlar, DAİŞ üyelerinin gözaltı süresince toplu zikirler gerçekleştirdiğini, birinin komutuyla toplu namaz kıldıklarını, ayrı ezan okuduklarını ve birbirlerine Kuran dersi verdiklerini belirtti. Yine lavaboya giderken kadınların bulunduğu nezarethane önünden geçirilen DAİŞ üyelerinin kadınlara karşı “Bazı insanlar ölümü hak ediyor” ve “Din kardeşine eziyet veren dilsiz şeytandır” gibi sözlü tehditlerde bulunulduğunu da belirten kadınlar, DAİŞ üyelerinin kapılarının sabaha kadar açık olduğu ve polislerin DAİŞ’liler ile rahat sohbetler gerçekleştirdiğini söyledi.
DEVLET SİZİ BESLEMEK ZORUNDA MI?
Tek kişinin kalabileceği hücrelere 6’şar kişilerin yerleştirildiğini belirten kadınlar, beslenme, havalandırma ve sağlık koşullarında ciddi sıkıntıların yaşandığını aktardı. Gözaltı süresince kimileri 3-4 defa polisler tarafından sorgu adı altında sohbete çıkarılırken burada kadınlara “Bu devlet sizi beslemek zorunda mı? Ben olsam hiç birinizi beslemem” gibi şeyler söylenildiği de belirtildi.
POLİS CİNNET GEÇİRDİ, GÖZALTINDAKİLERİ ÖLDÜRMEK İSTEDİ
Yine TEM şubede HDP’li vekillerin de gözaltında bulunduğu sırada 4 Kasım günü yaşanan patlamanın yarattığı etkiyi de aktaran kadınlar, o gece çok sıkı bir uygulamanın olduğunu belirtti. Sabah 08.00 sularında patlamanın yaşanması ardından büyük bir basınç yaşadıklarını ve ardından silah seslerinin duyulduğunu belirten kadınlar, elektriklerin kesilmesiyle birlikte toz duman içerisinde kaldıklarını ve ardından kapılara vurarak yardım istediklerini söyledi. Bir süre kimsenin nezarethaneye gelmediği ve dışarıdan bağırma seslerinin geldiği anlatan kadınlar, ardından nezarethane içerisinde de silah seslerinin geldiğini söyledi. Bir polisin bu sırada nezarethanenin bulunduğu koridora silahla girdiği ve cinnet geçirdiği belirtildi. Polisin bir el silah sıkarak “Hepsini geberteceğim. Nasıl öldüklerini kim nerden bilecek” dediği ve ardından diğer polisler tarafından engellendiği ifade edildi. Bir saat sonra polislerin ölü ve yaralı var mı diye gelip kontrol ettikleri daha sonra TEM şube binasından tahliye edildikleri belirtildi. Tahliye sırasında koridorun tavanının çöktüğünü ve duvarlarının patladığını dile getiren kadınlar nezarethaneden çıkarken yerlerde kanların bulunduğunu belirtti.
‘ÖNCE ŞAHISLARI ALALIM, DELİLLERİ SONRA TOPLARIZ’
Daha sonra 100’e yakın kişi ve DAİŞ üyeleri araçlarla Silvan yolundaki Kapalı Spor Salonu’na götürülerek burada gözaltında tutulmaya devam edildi. Daha sonra ise 29 gün gözaltında tutulan 22 yurttaş asılsız ihbar mektupları ile gözaltında tutulduklarının anlaşılması üzerine serbest bırakıldı. İhbar mektuplarının doğruluğunu araştırmadan gözaltı kararı veren savcılığın “Önce şahısları alalım delilleri sonra toplarız” dediği öğrenildi.