6-8 Ekim serhildanlarının üzerinden 6 yıl geçti

Erdoğan'ın "Kobanê düştü, düşüyor" naraları sonrası başlayan 6-8 Ekim Kobanê serhildanlarının üzerinden 6 yıl geçti. DAİŞ'in yenilgisini hazmedemeyen Türk rejimi, serhildanları bahane ederek, 30 Ekim MGK'sıyla Kürtlere topyekün savaş ilan etti.

Suriye'de iki hegemonik çizgi arasında 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından Kürt halkı da, bölgedeki diğer halklarla birlikte kendilerini korumak için harekete geçti.

Uluslararası ve bölgesel güçlerin dahil olduğu Suriye savaşında taraf olmayan ve “üçüncü çizgi” olarak ortaya çıkan Rojavalılar, 19 Temmuz 2012'de Kobanê'de devrim ateşini yaktı.

Rojava Devrimi'nin gerçekleşmesinden sonra, Suriye rejimi ve rejim karşıtı güçlerden önce, tarihi Kürt düşmanlığı refleksiyle hareket eden Türk devletinin ilk tepkisi "tampon bölge ederiz" tehditi oldu.

DEVRİME SALDIRILAR

Tehditlerinin ardından harekete geçen Türk devleti, güdümündeki İhvancı-Selefi gruplar ve "işbirlikçi Kürt" olarak onlara yedeklediği kimi çete grupları eliyle 2012'den 2014'ün ilk yarısına kadar Rojava'ya çeşitli düzeylerde saldırılar organize etti.

Bu süreçte, Efrîn, Kastel Cindo, Serêkaniyê, Girê Spî, Şêx Meqsûd, Kobanê ve daha birçok bölgeye saldırılar organize edilirken, Til Eran ve Til Hesil'de de büyük katliamlar gerçekleştirildi. Ancak Kürt halkı devriminden ve iradesinden taviz vermedi.

ERDOĞAN'IN 'KIRMIZI ÇİZGİ' TEHDİTİ

Bu arada Türk devleti sık sık Rojava'yı tehdit etmeye devam ediyor ve "kırmızı çizgi" olarak ilan ediyordu. İmralı'daki bir görüşmede Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, "Siz de Tayyip Bey'e söyleyin Rojava benim de kırmızı çizgimdir" sözüyle bu duruma tepki gösteriyordu.

Tarihler 15 Eylül 2014'ü gösterdiğinde Türk devleti, bu sefer de DAİŞ eliyle devrimi boğmak için düğmeye bastı. Hedef olarak seçilen kent de devrimin başladığı yer olan Kobanê kantonuydu.

Türkiye'nin Rojava'ya saldırılarda aktif olarak desteklediği DAİŞ çeteleri, Musul ve Şengal'in düşürülmesinden sonra 15 Eylül 2014 tarihinde yönünü Kobanê'ye çevirdi.

KUZEY KÜRDİSTAN HALKI DEVRİME SALDIRILARI KABUL ETMEDİ

Kobanê'ye yönelik saldırılar karşısında, Kuzey Kürdistan halkı ise akın akın Kobanê sınırındaki Suruç'a gelip nöbet eylemlerine katılıyordu.

Aynı zamanda Kuzey Kürdistan ve Türkiye metropollerinde Türk devletinin DAİŞ'e verdiği desteğe tepkiler de büyüyor ve kontak kapatma, kepenk indirme, protesto yürüyüşleri gibi eylemler de düzenleniyordu.

Kuzey Kürdistan halkı, Türk devletinin DAİŞ'e verdiği desteği açık bir şekilde görüyordu. 1 Ekim günü bir grup DAİŞ çetesi, Türkiye sınırından geçerek Kobanê’ye saldırıya geçmesi, TV kameralarına yakalandı ve halk işbirliğini canlı yayında gördü.

Aynı gün, Dönemin HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, dönemin Türk başbakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Demirtaş, 11 Nisan 2018 tarihindeki bir duruşmasında hükümetin o görüşmede destek sözü verdiğini ancak daha sonra caydığını söyleyecekti.

ÖCALAN'DAN KOBANÊ UYARISI

2 Ekim günü, HDP heyeti ile İmralı Adası'nda 5 saatlik bir görüşme yapan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kobanê'ye destek verilmesi gerektiğini söyledi.

5 Ekim günü dönemin PYD Eşbaşkanı Salih Muslim, DAİŞ'in Kobanê'ye yönelik saldırıların giderek şiddetlendiğine dikkat çekerek, uluslararası güçleri acil müdahaleye çağırdı.

6 Ekim günü HDP Merkez Yürütme Kurulu yaptığı açıklamada, çözüm süreci ile Kobanê’nin birbirinden koparılamayacağı, barışın yolunun Kobanê’den geçtiği, biri çökerse diğerinin de çökeceği ve büyük bir psikolojik kırılma yaşanacağı” belirtilerek Kobanê'ye destek çağrısında bulundu.

KÜRT HALK ÖNDERİ: DAİŞ'E TAVİZ YOK, SONUNA KADAR DİRENECEĞİZ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan da aynı gün, "DAİŞ'in yapay bir örgüt" olduğunu belirterek, DAİŞ'i destekleyen devletler veya hükümetler veya insanlar, bu IŞİD yarın onlara da büyük bir sorun olacaktır" diyerek Kobanê'ye destek çağrısında bulundu.

Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşmede, "DAİŞ'i karşı sonuna kadar direniş olmalı" mesajı vererek şunları kaydediyordu: "Kobanê'deki insanlarımız sonuna kadar direnecekler. DAİŞ'in olduğu yerde ve Kürtlerin yaşadığı bölgede nerede bir DAİŞ varsa sonuna kadar direneceğiz. DAİŞ'e hiçbir taviz verilmeyecek. Kimsenin bir halkı yok etmeye hakkı yok. Bu politikaya karşı Kürtler her yerde ayaklansın. DAİŞ'e karşı büyük bir direniş sergilemeliler. Eğer bunu bugün yapmazlarsa yarın çok geç olabilir."

ERDOĞAN'IN 'KOBANÊ DÜŞTÜ, DÜŞECEK' SEVİNCİ

Bu arada Kobanê'ye yönelik saldırılar ağır bir şekilde devam ediyordu. Üç taraftan başlayan saldırıların en şiddetli olduğu gün, Tayyip Erdoğan, 7 Eylül günü, Antep'in Islahıye ilçesine, yani DAİŞ'in arka cephe olarak gördüğü yere yaptığı bir ziyarette, PKK ile DAİŞ'i bir tutarak, "Türkiye IŞİD terör örgütüne karşı olduğu kadar PKK terör örgütüne kadar karşıdır. (...) Kobanê düştü, düşecek" diyordu.

ARTIK SÖZ HALKTA VE HALK SOKAKLARDAYDI

Erdoğan'ın bu sözleri, eylemlerinin fitilini ateşledi. 6 Ekim'de kısmi olarak başlayan eylemler, 7 ve 8 Ekim'de Kuzey Kürdistan'ın en heybetli halk ayaklanmasına dönüştü. Kısa sürede birçok kent ve ilçeye yayılan eylemler sonrası asker ve polisler karakol ve kışlalara çekildi.

Birçok kentte, sokağa çıkma yasakları ilan edilirken, bazı kentlere tanklar indirildi. 6 Ekim’de başlayan protesto eylemlerinde 12 Ekim'e kadar özellikle Amed, Wan, Mardîn, Sêrt, Dîlok, Çewlig, Muş, Batman, İstanbul, İzmir ve Adana’da toplamda 50’ye yakın kişi yaşamını yitirdi.

ONLARCA KİŞİ KATLEDİLDİ, BİNLERCE KİŞİ TUTUKLANDI

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre; 36 ilde meydana gelen 2 bin 389 olayda, 48 sivil ve 2 polis yaşamını yitirdi, 438 sivil ve 331 polis yaralandı, 4 bin 291 kişi gözaltına alındı, bunlardan bin 105’i tutuklanarak cezaevine konuldu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi tarafından 7-12 Ekim günlerinde Kobanê'ye destek eylemleri sırasında yaşamını yitiren ve yaralananlara ilişkin hazırladığı rapora göre, 46 kişi yaşamını yitirdi ve 682 kişi de yaralandı. Rapora göre, bin 974 kişi gözaltına alındı, bunlardan 323 kişi ise tutuklandı.

Bazı kurum ve kuruluşların hazırladığı raporlarda ise ölü sayısı 52, bazılarında ise 53 olarak verilirken,  olaylarla ilgili etkin bir soruşturma yürütülmediği için yaşamını yitirenlerin failleri bulunmadı.

HİÇBİRİ İÇİN ETKİN SORUŞTURMA YAPILMADI

Kobanê eylemlerinde katledilenler için için etkin bir soruşturma yürütülemezken, sadece ölen polis ve Hizbullah üyeleri için soruşturulmalar açıldı.

Türk rejimi, 6-8 Ekim serhildanlarının yaşandığı 2014 yılından şimdiye kadar söz konusu eylemleri HDP'ye karşı kullanmaya devam ediyor.

KÜRT SİYASETİNE KARŞI TUTUKLAMA FURYASI

6-8 Ekim olayları gerekçe gösterilerek ve yürütülen algı operasyonları ile 4 Kasım 2016 tarihinde HDP’nin önceki Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, HDP’li birçok vekil ve belediye eşbaşkanlarına dönük tutuklama furyası başladı.

Son olarak da aralarında Kars Belediyesi Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, eski HDP'li vekiller Beyza Üstün ve Ayla Akat Ata'nın da olduğu çok sayıda HDP'li tutuklandı.

'DARBE MEKANİĞİ' UYARISI

Abdullah Öcalan, 6 Ekim'deki görüşmede Kobanê'deki savaş ile Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da 2013 Newrozu'nda başlayan "çözüm sürecinin birbirinden ayrı ele alınamayacağını belirterek, hükümetin bildiği yolda devam etmesi durumunda darbe mekaniğinin devreye girebileceği uyarısında bulunmuştu.

Dikkat çeken bir husus ise Türk Genelkurmay Başkanlığı 8 Ekim günü yaptığı açıklamada "İzmir Kadifekale'de Türk bayrağının indirilip yakıldığı" iddiasında bulundu. Ancak İzmir Valiliği'nin bu iddiayı yalanlaması üzerine, Genelkurmay Başkanlığı, açıklamasını resmi internet sitesinden kaldırması dikkat çekmişti.

ERDOĞAN'IN TEHDİTLERİNİN ARKASI KESİLMEDİ

Eylemlerin ardından 9 Ekim gün Cumhurbaşkanlığı resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, eylemlerin "Kobanê meselesi ile uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı" iddia edildi.

Aynı Erdoğan, 11 Ekim günü Kobanê'ye destek eylemeleri nedeniyle yaptığı konuşmada Kürt siyasetçileri, “Hesabını soracağız” diyerek tehdit etmişti.

30 EKİM MGK'SIYLA KÜRTLERE TOPYEKÜN SAVAŞ İLANI

Türk rejimi, Kobanê eylemlerinin ardından cumhuriyet tarihinin en uzun Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı (10 saat 20 dakika sürdü) 30 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirildi.

O MGK'de Kürtlere karşı savaş kararı alındı ve daha sonra isminin "Çöktürme Eylem Planı" olduğu öğrenilen planda Kürt savaşı şu sözcüklerle formüle edilmişti: "Terörle çok boyutlu mücadele kapsamında sürdürülen çözüm süreci ele alınmış, sürecin oluşturduğu olumlu atmosferi ve huzur ortamını bozmaya yönelik provokatif olaylara karşı kamu düzeni ve güvenliğini koruma konusundaki kararlılık teyit edilmiştir."

DEMİRTAŞ, O GÜNLERİ MAHKEMEDE ANLATTI

Dönemin HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, 11 Nisan 2018 tarihinde görülen bir duruşmada 6-8 Ekim serhildanlarına ilişkin o dönem hükümetle yaptıkları görüşmelerin içeriğini tek tek anlattı.

Demirtaş, Ekim ayı başlarında dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu ile Kobanê'deki duruma ilişkin yaptıkları bir görüşmede, "Türkiye'nin Kobanê'ye bir koridor açmasını ve Qamişlo'dan Kobanê'ye destek gönderilmesini talep ettiklerini" ve Davutoğlu'nun da bunu kabul ettiğini söyledi.

DAVUTOĞLU'NUN HER ZAMANKİ KİBRİ!

Demirtaş, 5-6 gün beklediklerini ancak hükümetin bu konuda adım atmaması üzerine Davutoğlu'yla 6 Ekim günü yaptıkları telefon görüşmesinde, Davutoğlu'nun kendisine, "Aldınız mı boyunuzun ölçüsünü, işte böyle bize muhtaç olursunuz Ortadoğu’da bizsiz yaprak kımıldamaz. Kürtler bizsiz hareket ederse başlarına bu gelir. Hadi bakalım şimdi ne yapıyorsunuz" dediğini anlattı.

Dönemin HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere HDP'liler, birçok defa mahkemede 6-8 Ekim Kobanê serhildanlarıyla ilgili olarak dönemin Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın dinlenmesini istedi. Ancak bu talep yerine getirmedi.