‘İradesiz Sağlık Bakanı o koltukta neden oturuyor?’

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, salgın sürecinin iyi yönetilemediğine vurgu yaparak, “İradesiz Sağlık Bakanı neden hala o koltukta oturuyor?” diye sordu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, gündemdeki konuları değerlendirdi. Meclis’te basın toplantısı düzenleyen Oluç’un hedefinde yeni kanun teklifleri, iktidar partisi ve Sağlık Bakanı vardı. Oluç ilk olarak bugün Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeleri başlanacak olan “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne dair konuştu. Oluç, tüm itirazlara ve önerilere rağmen teklifin komisyondan geçtiğini belirterek, teklifin 6’ncı maddesinin maden şirketlerinin ruhsat alanı dışına tesis kurmasının önünü açtığını söyledi.

‘SON DERECE VAHİM MADDE’

Madencilik faaliyeti yürüten şirketlerin ruhsat alanları dışında faaliyet yürütebilme maddesiyle birlikte başta ormanlar olmak üzere tarım alanlarının, meraların, içme suyu alanlarının ve kıyıların madenciliğe açılacağına dikkat çeken Oluç, “Bu son derece vahim bir madde. Ruhsat alanı dışında faaliyet yapacaksa o zaman ruhsata ne gerek var. O zaman ruhsat almasın ya da ÇED raporlarına niye ihtiyaç var. ÇED raporları olmadan, ruhsat olmadan şirketler istedikleri yerde istedikleri çalışmayı yapsınlar. Bu madde mutlaka geri çekilmelidir. Şirketlere geçici tesis adı altında faaliyet yapma hakkı tanıyor, bu oralarda kalıcı hasarların oluşmasına yol açmak demek. Tesisler geçici olabilir ama çevreyi, ekolojik dengeyi tahrip eden adımla kalıcı hale gelir. Maden şirketleri istiyor diye kanun çıkarılamaz” ifadelerini kullandı.

‘ÇEVRE KİRLİLİĞİ ARTTIRACAK ADIM’

İktidarın en çok istediği şeyin denetimsizlik olduğunu söyleyen Oluç, söz konusu maddenin amaçlarına hizmet edeceğini dile getirdi. Teklifin 12’nci maddesine de değinen Oluç, madde ile eski araba lastiğinin biokütle tanımı içine alınmaya çalışıldığını belirtti. Oluç, “Bu sayede araba lastiği yakan şirketlere devlet teşviki verilmek isteniyor. Diyeceksiniz ki araba lastiğinin yakılmasında ne sakınca var, yenilenebilir enerji kapsamına alınmak isteniyor. Böyle bir şey mümkün mü, çevreyi tahrip edecek, zehirli gaz çıkımına yol açacak bir konu ile ilgili konuşuyoruz. Bunun yenilenebilir enerjiye dahil edilmesi akıllara ziyan bir durumdur. Çevre kirliğini arttıracak bir adımdır, kabul edilemez bir madde de budur” diye de kaydetti.

‘MADENCİLERİN TALEPLERİ İÇİN MÜDADELE EDECEĞİZ’

Somalı maden işçilerinin taleplerinin arkasında olduklarını belirten Oluç sözlerini şöyle sürdürdü: “Yıllardır mücadele eden madenciler bu mücadele de önemli bir kazanım elde ettiler. Dün itibariyle hükümetin çeşitli temsilcileri madencilerle görüştüler. Madenciler bugün yaptıkları açıklamada bunu açıkladılar. 15 Ocak'a kadar taleplerinin yerine getirileceğine dair yetkililer tarafından söz verildiğini ifade ettiler. Yani madenciler yürüdüler, direndiler, mücadele ettiler ve bu sözü kazandılar. Biz bu sözün takipçisi olacağız. 15 Ocak’a kadar madencilerin taleplerini yerine getirilmesi mücadele edeceğiz.”

‘İRADESİZ BİR SAĞLIK BAKANI OLABİLİR Mİ?’

Salgına dair de konuşan Oluç, Meclis Genel Kurulu’na salgın ile ilgili genel görüşme talebi sunduklarını belirtti. Durumun vahim olduğunun altını çizen Oluç, “Önlemlerin gevşetilmesi ve yanlış kararlar nedeniyle Türkiye’nin her yerinde salgında çok ciddi bir sıçrama yaşanıyor. Neden bu duruma geldi, bunu tartışmak istiyoruz. Mecliste genel görüşme vasıtasıyla bu konuyu enine boyuna değerlendirmek istiyoruz. Veriler gerçekleri yansıtmıyor. Sağlık Bakanlığı’nın hiçbir sözünün inandırıcılığı ve güvenirliliği kalmamıştır. Böyle iradesiz bir sağlık bakanı olabilir mi? Ekonomiyi yönetemeyen Hazine ve Maliye Bakanı o koltuktan ayrıldı, Sağlık Bakanı da pandemiyi yönetemiyor. Neden hala o koltukta oturuyor?” diye sordu.

‘ALBAYRAK’IN TÜM ÖNGÖRÜLERİ YANLIŞ’

Berat Albayrak’ın istifasına ilişkin de konuşan Oluç, şöyle devam etti: “Hazinenin borcunu iki katına çıkardı, Merkez Bankası'nın içi boşaltıldı, yedek akçe bitirildi ve ekonomi dip yaptı. Berat Albayrak’ın bütün öngörüleri yanlış çıktı ve Berat Albayrak istifa etti. Şimdi bakın TVF yönetim kurulu başkanı Recep Tayyip Erdoğan. Yönetim kurulu başkan vekili Doktor Berat Albayrak, aynı Berat Albayrak. Varlık fonu yönetim kurulundan istifa etmemiş mi Berat Albayrak? Yani ekonomiyi bu hale getirmiş kişi hala TVF’de başkan vekili olarak duruyor mu? Bu bir şaka mı? Bu konuda eğer bir adım atılmıyorsa; Hazine ve Maliye Bakanlığından istifa etmenin bir anlamı yoktur.”

EKONOMİK VE SOSYAL KRİZ

Toplumun her gün acı bir reçete ile yaşadığını belirten Oluç, iktidar kanadından yapılan “reform” açıklamalarına değindi. Oluç, “Yandaş şirketlere vergi afları ve teşvikler sağlamaktan vazgeçin, acı reçeteyi bir kere siz ve yandaşlarınız için. Ama emin olun bu halk size bir acı reçete hazırladı. İlk seçimde o acı reçetedeki acı ilaçları bu iktidar birer birer yutacak. Bundan en ufak şüphemiz yok. Bu acı reçeteyi konuşurken ekonomide, hukukta ve yargıda reform sözleri edildi. Bu reform sözlerinin edilmiş olması ilginç tabi. Ekonomik ve sosyal krizden kaynaklı bir reformu doğru bulmuyoruz. Olması gereken demokrasi ayarlı bir reformdur. Adalet bakanına soruyorum: Mevzuata takılmayın diyen bakanları ve kamu yöneticilerini ne yapacaksınız? Talimatla hareket eden taraflı be bağımlı yargıyı ne yapacaksınız? Bunlar ele alınmadan yargıda reform yapılabilir mi?” diye sordu.

‘KAYYIMCI ZİHNİYETİ BATIDAKİ YANSIMASI’

Reform sözlerinin inandırıcı olmadığını belirten Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kendisini ve iktidarın geleceğini Türkiye’nin geleceği diye tarif edenler yanlış yapıyor. Bu kabul edilemez bir tariftir. Siz Türkiye değilsiniz. Sizin geleceğiniz bu yanlış politikalarınızla Türkiye’nin geleceksizliği anlamına geliyor. Hukukta ve yargıda reform konuşulurken çok ilginç iki örnek yaşandı. Bir tanesi Kanal İstanbul nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu’n yönelik açılmış olan soruşturma. Kanal İstanbul bir emlak projesi, bir rant projesi. Katarla işbirliği projesi. Bunu bir devlet projesi olarak kimseye anlatamazsınız. İBB Başkanı İmamoğlu Kanal İstanbul ile ilgili konuşmayacak da ne konuşacak? Kanal İstanbul’un yanlışlarını, sakıncalarını dile getirmezse ne konuşacak. Ama konuştuğu için soruşturma açılıyor. İkinci ilginç olay İzmir’deki belediye başkanları ile ilgili açıklamalar. İçişleri Bakanı diyor ki ‘siz deprem konusunda konuşmayın’. Yani bir deprem olmuş bir kentte, belediye başkanları konuşmasın sadece vali konuşsun. Neden konuşmayacaklar? Bu İçişleri Bakanlığının yerel demokrasiye nasıl baktığının ölçüsüdür. Kayyımcı zihniyetin batıdaki yansımasıdır.”

‘BİNLERCE HDP’Lİ NEDEN TUTUKLU?’

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün “reform” açıklamalarına ilişkin konuşan Oluç, “Anayasa Mahkemesi'nin, AİHM'İn kararlarını uygulamayan yargıçlar kime bakarak bu kararları alıyorlar. Yıllardır bağımlı be taraflı yargı diyoruz. İşte bu nedenle yargıçlar yasalar, uluslararası demokratik sözleşmelere ve Anayasa bakıp karar vermiyorlar, başka yerlere bakıp karar veriyorlar. Yargı içindeki çeşitli şer odaklarına bakarak karar veriyorlar. Sorun zaten bu. Ortada maalesef hukuk kalmadığı için, reform kalmadığı için reformu hangi alanda yapacaklarını da göremiyoruz. Asıl olan tutuksuz yargılamadır diyor Adalet Bakanı. Peki binlerce HDP’li seçilmiş, HDP’i yönetici, HDP’li milletvekili, eş genel başkanlarımız, geçmiş dönem milletvekilleri neden tutuklu yargılanıyorlar? Bu sorunun da cevabını merak ediyoruz” dedi.