İşçilere ‘ücretsiz iznini uzattık’ deyip işten atıyorlar

UMUT-SEN’den Betül Celep işten çıkarma yasağının 1 Temmuz’dan itibaren kalkmasıyla patronların işçileri, hukuki haklarını manipüle ederek işten çıkardığını söylüyor.

Koronavirüs salgını boyunca uygulanan işten çıkarma yasağı 1 Temmuz itibariyle yürürlükten kalktı. Salgın boyunca işten atmaların odağında ise “Kod 29” olarak bilinen bir madde vardı. İş yasasına göre “iyi niyet kurallarının ihlali” ya da “ahlaksızlık” maddesi olarak da anılan kod ile 177 bin kişi işten çıkarıldı. Gelen tepkiler üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) maddede düzenleme yapsa da bu defa diğer kodlar üzerinden işten çıkarmalar sürdü. Şimdi ise toplu işten atmaların yaşanması bekleniyor. Zira salgın boyunca 1 milyon işçi ve emekçi ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanıyordu. Öte yandan TÜİK’in ilk olarak Nisan 2021’de verilerini paylaştığı geniş tanımlı işsizlik, yine kurumun 10 Haziran'da yaptığı son açıklamaya göre 27,4 olarak belirlendi. Bu da TÜİK’in verilerine göre 10 milyona yakın işsiz anlamına geliyor.

ANF’ye konuşan UMUT-SEN’den Betül Celep işten çıkarma yasağının kaldırılmasından sonra sadece ücretsiz izindekilerin çıkarılmadığına, patronların genel bir temizlik de yaptığına dikkat çekiyor. Celep özellikle kıdemi birikmiş ya da ücreti fazla olan işçilerin de işverenlerin hedefinde olduğunu ifade ederken yerlerine esnek ve daha ucuza çalışan işsizler ordusundan insanların getirilmesi hesaplarının olduğunu da vurguluyor. Celep var olan işsizlik rakamlarının ise artacağına ifade ediyor.

HUKUKİ BİLGİLERİ MANİPÜLE EDİP İŞTEN ATIYORLAR

Betül Celep şu an yeni işsizler sayısını netleştirmenin zor olduğunu belirtse de birçok işten çıkarmanın yaşandığının ise altını çiziyor: “Örgütlü olduğumuz yerlerdeki işçilerin ya da başka sendikadakilerin işten çıkarma ile karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Tam bir sayı vermem zor çünkü bazılarını durdurmaya da çalışıyoruz aynı zamanda. Ama hemen hemen her iş kolundan Alo UMUT-SEN’e telefonlar alıyoruz. Patronlar işten çıkarırken çeşitli oyunlara başvuruyor. Örneğin işçiyi arayıp ‘senin ücretsiz iznini uzattım gelme’ diyor. İşçi de iki gün üst üste gitmediği için bu defa işveren haklı fesih ile işçinin işine son veriyor. Başka bir örnek olarak da ‘size avukatımız ya da hukuk müşavirimizle bir hafta sonra görüşme ayarlayacağız’ deyip yine o bir haftada da işe gitmemesini söylüyorlar. Dolayısıyla yine işe gitmedi diye haklı fesih hakkını kullanıyorlar. Yani işçiler yalan ve manipülasyonla ve bilgisi dahili olmadan işten çıkarılıyor. İşverenler tüm silahlarını kuşanmış şekilde işçi ve emekçilerin karşısındalar. Hukuki bilgileri manipüle ediyorlar. İşçinin de bilgisi yoksa hızlı bir şekilde haklarını da gasp ederek atıyorlar.”

ÇOK DAHA BÜYÜK BİR İŞSİZLİK DALGASI GELİYOR

Celep’in var olan sendikal yapıların ve emek örgütlenmelerinin işten çıkarma yasağının kaldırılmasına dair hazırlıklarının olmadığına dair de eleştirileri var: “Bizler özellikle DİSK’i bu anlamda çok uyardık. Bir işten çıkarma furyasının geleceğini ve hem hukuki olarak hem de işyerlerinde mücadele edilmesi bakımından bir altyapının olması için. Ama benim görebildiğim kadarıyla sadece örgütler değil, kamuoyunda da bunun ciddi bir mesele olduğuna ve devamın geleceğine dair bir hissiyat ya da tepki yok. Çünkü salgının ilk döneminde işten çıkarma yasağı getirilince bu çok iyi bir şeymiş gibi yansıtıldı; fakat o zaman da uyarmıştık, bu bir işten çıkarma yasağı değil, Kod 29 her daim açık ve dolayısıyla önümüzdeki dönem bununla mücadele etmek durumunda kalacağız, buna müjdeli haber demeyin diye. O dönem de sessizce izlendi ama sonradan etkileri görülünce emek örgütleri de durumu anladı. Ama ben şimdi çok daha büyük bir işsizlik dalgası ile karşı karşıya olduğumuz kanaatindeyim. Örneğin beni bazı basın kuruluşlarından arayıp ‘cidden durum bu kadar kötü mü?’ diye soruyorlar. Evet, cidden bu kadar kötü bir durum. Salgın sonrası ekonomik bir kriz var ve hükümet bunu idare edemiyor, kendi iç çekişmelerine boğulmuş durumda. Dolayısıyla bunun faturasını son yapılan zamlardan da gördüğümüz üzere işçiye ve emekçiye kesecek. Biz önümüzdeki günlerde şu tabloyla karşılaşacağız: Artık iş bulma olanakları da daraldığı için sokaklarda çok daha fazla insan ‘ben açım’ diyecek. Türkiye açlık gerçeğiyle yüzyüze kalacak. ”

PATRONLARIN ‘TEMİZLİK’ AKIMI VAR

Betül Celep yaşanan süreci işçi ve emekçilerle birlikte değerlendirip sadece hukuki yollara başvurarak değil, aynı zamanda bunu bir mücadeleye de dönüştürmeye çalıştıklarının da altını çiziyor: “Sadece hukuki yollara başvurulmasının yetmeyeceği yerlerde işçilerin mücadelesini ‘hayır kardeşim sen benim ekmeğimi elimden alamazsın’ diyecek toplumsal bir direnişe de dönüştürmek için çaba harcıyoruz. Salgında son rakamlara göre 177 bin kişi Kod 29 ile işten çıkarıldı, 1 milyona yakın işçi de ücretsiz izindeydi. 1 milyonun büyük çoğunluğu işten çıkarılıyor ama ne ücretsiz izin ne de kısa çalışma ödeneği almayanlar da atılmaya başladı. O yüzden ne kadar insanın işten çıkarıldığını sadece ücretsiz izindekiler üzerinden de hesaplayamıyoruz. Patronlar işçilerin kıdemi ya da ihbarı uzun olsun istemiyor. Yevmiyeli ya da esnek çalışmaya doğru gidiyorlar. Patron, ben zaten 10 yılda bu adamın ya da kadının ciğerini tükettim, işsizler ordusu yedekte bekliyor o yüzden sıkıntı yok diye düşünüyor. Daha da azına çalıştırabileceği elemanlar varken, işçileri daha uzun çalıştırıp fazla maaş vermek istemediği için genel anlamıyla işverenlerin bir ‘temizlik’ akımı var diyebilirim. Bu anlamda Türkiye halklarından beklentimiz bir kamuoyu basıncıyla işten atılan işçilerin sesini duyurmaları.”