İstanbul’da gazetecilere saldırıları konu alan sergi

Gazetecilerin haber takibi sırasında uğradıkları saldırıları anlatan “Saldırı Altında” adlı sergi 3 Eylül’e kadar Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde.

Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde açılan “Saldırı Altında” adlı sergi, haber takibi yapan gazetecilerin artan polis şiddetinin nasıl hedefi haline geldiğini fotoğraflarıyla sergiliyor. Serginin küratörlüğünü Punto24 Bağımsız Gazetecilik Derneği Başkanı Mustafa Ünlü, Punto24’ten gazeteci Cansu Pişkin ile Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nden Pelin Sidar Genç üstleniyor. 3 Eylül’e kadar Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde devam edecek sergiyi gazeteci Cansu Pişkin ile konuştuk.

İLK OLARAK VİDEO YAPMIŞTIK

İlk olarak bu çalışmayı interaktif bir video olarak yaptıklarını ifade eden Gazeteci Cansu Pişkin, özellikle 15 Temmuz’dan sonra gazetecilere yönelik saldırıların arttığını ve daha görünür olduğunu söylüyor: “İlk olarak 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Expression Interrupted olarak interaktif olarak bir video belgesel yaptık. Daha sonra bu sergiye karar verdik çünkü özellikle 15 Temmuz sonrasında gazeteciler yönelik saldırılar çok fazla görünür oldu. Eskiden yok değildi elbette vardı ama bu kadar görünür ve bu kadar şiddetli değildi. Örneğin toplumsal eylemlerde polis müdahale ediyorsa eylemciye müdahale ediyordu fakat bu artık orada haber yapan gazeteciye de döndü saldırı ve bunu artık göz göre göre yapmaya başladılar. Örneğin AFP foto muhabiri Bülent Kılıç polisler tarafından boynuna basılarak yere yatırılmıştı ki herkesin hafızasında taze olan bir görüntü bu.

Videoyu bu şiddete dikkat çekmek için alanda haber yapan ve sürekli polis şiddetiyle burun buruna kalan gazetecilerle, meslek örgütleriyle konuşarak hazırlamıştık. Sonra bununla sınırlı kalmak yerine bir de konuya daha çok dikkat çekmek için bu sergiyi düşündük. Çünkü bizim işimiz de bu olduğu için biliyoruz ki görsel daha akılda kalıcı. O yüzden şiddeti bu şekilde görünür kılmak istedik.”

YARIN BELKİ ÖLDÜRECEK

Cansu Pişkin, gazetecilere saldırının haber akışı içinde kaybolduğunu söylerken bunun görünür kılmaya çalıştıklarını çünkü şiddetin her geçen gün daha da arttığını belirtiyor: “Maalesef haber akışı içerisinde kayboluyor gazetecilerin uğradığı saldırılar. Çünkü bir de hepimize öğretilen bir şey ‘Gazeteci haberin öznesi değildir.’ Zaten bununla ilgili de eleştiriler oluyor mesela eylemden çok gazeteciye şiddet konuşuluyor diye ama aslında bunu da konuşmamız gerekiyor. Çünkü zaten toplumda mevcut bir cezasızlık var. Biz bunu görmedikçe, bunu haberleştirmedikçe, gündeme getirmedikçe polisler bunun dozunu arttırarak devam edecekler.

Bugün dövüyor, copluyor, yarın belki öldürecek. Dolayısıyla bunun önüne geçmek ve gazetecilerin haber yapma ve aynı zamanda halkın haber alma hakkını savunmak lazım.”

BASKI BİRÇOK YERDEN GELİYOR

Cansu Pişkin sahadaki saldırıların yanı sıra davalara da dikkat çekiyor. Adli tatil döneminde bile birçok gazeteciye soruşturma açıldığını söylüyor: “Punto24’te basın ve ifade özgürlüğü davalarını takip ediyoruz. Diyebilirim ki en ölü haftada bile, mesela şu an adli tatildeyiz, illa gazetecilere yönelik bir ihlal oluyor, ya soruşturma açılıyor ya gözaltına alınıyorlar ya da tutuklanıyorlar. O kadar büyük ki baskı tek bir yerden de gelmiyor birçok yerden geliyor. Sadece tutuklama boyutu da değil. Mesela mali baskılarla da yıldırmaya çalışıyorlar. Gazeteler aldıkları ilanlarla dönüyorlar fakat Basın İlan Kurumu kafasına göre belirlediği kriterlerle Evrensel'e, Birgün'e, Sözcü, Cumhuriyet Karar gibi birçok gazeteye baskı uyguluyor.

Geçtiğimiz ay önce gözaltına alınan ve sekiz gün boyunca gözaltında tutulan, 16 Kürt gazeteci var. Gerekçe ne? Aslında baktığı zaman yaptıkları haberler ya da çalıştıkları kurumlar dışında gerekçe yok. Gazeteciyi çalıştığı kurumla kriminalize ediyorlar ‘Sen burada çalışıyorsan tırnak içerisinde teröristsin’ yaftasını yapıştırıyorlar. Hiçbir delil ve kanıt olmadığı halde sırf çalıştıkları kurum gerekçesiyle bu insanlar tutuklandı. Mesela Ömer Çelik aynı zamanda KCK basın davasında yargılanıyor ve o dava yıllardır sürüyor hala.

Şu anda bizim tuttuğumuz listeye göre toplam 67 gazeteci cezaevinde. Tabii tahliye olanlar da oluyor ama bu tahliyeler ‘suçsuz bulundu ya da beraat etti’ diye olmuyor elbette. Yatarı doluyor öyle çıkıyorlar ama davası devam ediyor. AKP medyayı kendi tekeline aldı. Önce bununla susturmaya çalıştı, baktı yetmiyor RTÜK'ü devreye soktu. Bu da yetmiyor siyasal baskısını devreye koyuyor. Baktı yetmiyor yargıyı, o da yetmiyor şiddeti. Bu kötülüğün sonu yok. O yüzden de biz gazetecilerin bu tarz müdahalelere karşı hep beraber mücadele etmesi gerekiyor.”