‘İtibarsız olan gazeteciler değil, Türkiye’dir’

Yeni Yaşam Gazetesi editörü Hüseyin Kalkan, Kürt gazetecileri üzerindeki baskılarla Türkiye uluslararası arenada kendisini itibarsızlaştırdığını söyledi.

Kapatılarak malları TMSF'ye devredilen Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin 3’ü tutuklu 14 çalışanının yargılandığı davanın 5’inci duruşması 28 Haziran günü İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Gazeteciler Hicran Urun, Reyhan Hacıoğlu, İshak Yasul'a "örgüte yardım etmek" suçlamasıyla 3'er yıl birer ay 15'er gün hapis cezası, Yasul’a ayrıca propaganda dan 1 yıl 6 ay 22 gün, Mehmet Ali Çelebi'ye de "yardım etmek" iddiasıyla 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Gazetenin İmtiyaz Sahibi İhsan Yaşar'a da silah bulundurmaktan 10 ay hapis cezası verildi. Pınar Tarlak, Ramazan Sola ve Mizgin Pendik için de beraat kararı verildi.

Aynı hafta ayrıca Gazeteci Beritan Canözer hakkında "terör örgütü üyesi olmak" iddiasıyla açılan davanın 2’nci duruşması, Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. “Örgüt üyesi olduğu, örgüt içinde faaliyet yürüttüğü, örgütün üst düzey yöneticilerinin emir ve talimatlarıyla hareket ettiği” gerekçesiyle TCK 314/2 ve TMK 5’inci maddesi uyarınca 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi.

90’lı yıllardan beri Kürt gazeteleri ve gazetecileri üzerindeki baskılar devam ederken, yüzlerce gazeteci hakkında açılan asılsız davalarda devam ediyor. Bu davalardan ötürü tutuklu gazeteciler de mevcut. Kürt gazetecilere yönelik baskılara ilişkin Yeni Yaşam Gazetesi editörü Hüseyin Kalkan ajansımıza konuştu.

‘KÜRT GAZETECİLERİN HER ADIMI TAKİP EDİLİYOR’

Kalkan, Türkiye’deki basına yönelik baskıların çoğunlukla Kürt basını üzerinde uygulandığını belirtti. Cezaevlerinde bulunan Kürt gazetecileri ve kapatılan Kürt yayın organlarına da değinen Kalkan, Kürt gazetecilerinin attığı her adımın Türk devleti tarafından takip edildiğini ve sonucunda gazetecilik faaliyetleri yapmalarına rağmen suçlandıklarını söyleyen Kalkan, “Mardin’de belediyeye gidip haber yapmak isteyen bir arkadaşımız engellenmişti siz de bunu biliyorsunuz. Çok kişili davalar Kürt gazetecilerin yargılandığı davalardan oluşuyor. Örnek olarak Özgür Gündem Gazetesi davasını verebiliriz. Ardından Özgürlükçü Demokrasi. Hala bu davadan bazı arkadaşlarımız içeride” dedi.

YARGI PAKETİNDEN UMUT BEKLEMİYORUM

“Kürt basını üzerindeki baskılar sonu ermedikçe, Kürt basınına özgürlük tanınmadıkça, haber yapma önündeki engellerin kaldırılmadığı müddetçe Türkiye’de basın özgür olmayacaktır” diyen Kalkan, gündeme gelen yargı paketi hakkında da şunları dile getirdi: “Avrupa birliği ile ilişkileri yeniden yola koymaya yönelik atılan adımlar var. AKP Hükümeti’nin bu tarz açıklamaları var önümüzdeki süreçte meclise gelecek ve görüşülecek. ‘Bu yargı paketi ile basına özgürlük tanıyacağız, haber almanın sınırlarını genişleteceğiz’ gibi bir beklenti bir hava yaratılıyor. Elbette bunu önümüzdeki süreçte göreceğiz ama bugün uygulanan uygulamalara baktığımızda çok fazla umut beklemeye mahal olmadığını görüyoruz.”

GAZETECİLERİ YARGILAYARAK TÜRKİYE KENDİSİNİ İTİBARSIZLAŞTIRIYOR

“Yapılan suçlamalar ve yargılamalara baktığımızda sizce gazetecilik mesleği itibarsızlaştırılmak mı isteniyor?” sorusunu da yanıt veren Kalkan şunları söyledi: “Devletin gazetecilik mesleğini itibarsızlaştırma amacı ve hedefi olsa bile böyle bir sonuç elde edilmiyor. Tam tersi Kürtlere ve Kürt basınına baskı uygulayanlar, gazeteciler ceza evlerine alanlar İtibarsızlaşıyor. Hem ülkede, son seçimlerde de gördük bunu, hem de uluslararası arenada küçümseniyorlar. Türk devleti temsilcileri, diplomatları her gittikleri yerde bu meseleyle karşılaşıyorlar. ‘Neden gazetecileri içeri atıyorsunuz? Neden basın özgürlüğünü kısıtlıyorsunuz?’ sorularıyla karşılaşıyorlar. Ve bunlara verecek cevap bulamıyorlar. ‘Biz gazetecileri içeri atmıyoruz, bunlar terör davalarından dolayı ceza evlerindeler’ gibi söylemleri var doksanlı yıllardan beri.”

TÜRKİYE ARTIK DEMOKRATİKLEŞMEK ZORUNDADIR

Türkiye’de Kürt meselesi çözülmenden demokrasi sorunun çözülemeyeceğini belirten Kalkan, yasalarla güvence altına alınması gereken bir sorununun gün geçtikçe de derinleştiğini kaydetti.

“Bu yoksa Türkiye’de demokrasi olamaz ve başka alanlarda da olamaz. Kürt basını da özgür olamaz. Kürt meselesinde yasakçı bir tutum güdülürse ve böyle bir tutum izlenirse ve bu insanların haberlerini yapana da ceza verilir. Gerçekler inatçıdır, mutlaka bir gün ortaya çıkar. Çağımız artık İnternet çağı. İletişim kanalları çok fazla gelişti ve herhangi bir yasağı herhangi bir yasayla gizleme şansımız ortadan kalktı. Bunlar beyhude bunlar beyhude çırpınışlardır” diyen Kalkan Türkiye’nin artık demokratikleşmek zorunda olduğunu da sözlerine ekledi.