PKK Yürütme Komitesi Üyesi Cemal Şerik, AKP'nin savaş politikaları, yerel seçimler ve muhalefetin durumuna ilişkin ANF'ye önemli değerlendirmelerde bulundu. Özel savaşın belli kurallarla oluşturulmadığını, gayri nizami bir savaş olduğunu belirten PKK Yürütme Komitesi Üyesi Cemal Şerik, özel savaşın her yerde aynı şekilde sürdürülmediğini, Kürdistan'da yürütülen özel savaş ile Avrupa'da işçilere, emekçilere karşı yürütülen savaşın birbirinden farklı olduğunu belirtti. Türkiye'de 12 Eylül öncesi bir çok cinayetin işlendiğini hatırlatan Şerik, o dönem yaşanan Maraş, Sivas, Çorum, 1 Mayıs katliamlarının özel savaşın bir parçası olduğunu sözlerine ekledi.

Kürdistan'da özel savaşın tüm biçimlerinin kullanıldığına dikkat çeken Şerik, "Tekniğe dayalı, bir savaş yürütülüyor. Mesela Türkiye'de 1995 yılından itibaren gerillaya karşı geliştirilen taktikler var. Bunlara uçar birlikler harekatı deniliyordu. Yine günümüzde ağırlıklı tekniğe, istihbarata, keşfe dayalı saldırılar düzenleniyor bunlar da özel harp taktikleridir. Ama bununla birlikte toplumu sindirmeye yönelik saldırılar da düzenleniyor. Siyasal soykırım, tutuklamalar, Suruç'ta katledilen gençler, Ankara Katliamı da özel savaş taktiğidir. Özel savaşı sadece askeri uygulama boyutu ile ele alırsak yanılırız. Özel savaşın diğer boyutları da var. Psikolojik savaş, askeri-sivil darbeler de özel savaşın farklı boyutlarıdır" dedi.

15 TEMMUZ DARBE DEĞİL PROVOKASYONDU

"Topluma ne gösteriliyorsa ona göre değerlendiriyor" diyen Şerik, "Cizre, Sur, Efrîn'de büyük katliamlar gerçekleşti peki Türkiye toplumu bunu ne olarak gördü? TC gerçekleştirdiği bu katliamlara öyle bir kılıf hazırladı ki insanlar o katliamları alkışladı. Hatta kendine demokratım, AKP-MHP faşizmine karşıyım diyen bir çok kişi Erdoğan-Bahçeli faşizminin gerçekleştirdiği bu katliamı destekler pozisyona geldi. Burada en çok dikkat çeken yan psikolojik savaş boyutudur, yani gerçeği olduğundan farklı göstermedir" şeklinde konuştu.

Türkiye'de yaşanan 15 Temmuz olayının bir darbe değil provokasyon olduğunu kaydeden Şerik devamla şunları belirtti: "Erdoğan-Bahçeli faşizminin gerçekleştirdiği bir provokasyondur. Bu provokasyonda Hakan Fidan, Hulusi Akar, Erdoğan ve Bahçeli de var. 15 Temmuz'da sokağa çıkanlar da Gezi'den sonra Erdoğan'ın sokağa salarım dediği, silahlandırdığı kişilerdir."

HALK BELEDİYELERİ AKP'NİN KAYYUMLARINA BIRAKMAYACAK

Erdoğan'ın muhalefeti bastırmak için dinci-milliyetçi yönleri çok iyi kulladığını ifade eden Şerik, "AKP rejiminini özel savaş karakteri ayakta tutuyor. Çünkü ekonomik, askeri olarak güçlü değil. Klasik ordu dağılmış durumda. Kürdistan'daki savaşı klasik orduya dayandıramıyor. Efrîn işgalini MİT bizzat yönlendirdi. Rusya'nın vermiş olduğu destekle hava bombardımanını gerçekleştirdi. Karadan da çeteleri kullandı. TC devleti, AKP-MHP faşist rejimi bu gücü toplumun örgütsüzlüğünden, kendini özel savaş hükümeti olarak olarak örgütlendirmesinden ve muhalefet güçlerin kendi iç birliğini gerçekleştirememesindeki örgütsüzlüğünden kaynaklanıyor."

Önümüzdeki yerel seçimlere ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Şerik konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Erdoğan her seçim öncesi toplumun harekete geçmesini savaşa dayanarak engelliyor. Dinci-milliyetçi propaganda ile o kitleyi etrafında topluyor. Savaşsız ve seçimsiz yapamıyor bu şekilde etrafındaki güçleri canlı tutuyor. Seçimleri mutlaka kazanacağı şekilde ayarlıyor. Seçmen kütükleri ile oynuyor, sandıkları ile oynuyor, sanal alem üzerindeki rakamların akması ile oynuyor yani kazanmak için elinden gelen her şeyi yapıyor.

Seçim dönemlerinde muhalif toplum sesini çıkarmak için uygun koşullar yaratıyor, fakat bu uygun koşulları iradeye sahip çıkabilir hale getirmek gerekir. Bu dönemde yerelde halkın kendi iradesine sahip çıkması gerek. AKP'nin kayyumlarına o belediyeleri bırakmayacaktır."