Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye arasındaki kirli mülteci pazarlığında anlaşma sağlandı. Türkiye’den AB’ye mülteci göçünü sınırlamayı hedefleyen anlaşma ile on binlerce mültecinin hakları hiçe sayılarak, uluslararası standartları tanımayan Türk hükümetinin insafına bırakılıyor.
AB üyesi ülkeler ile Türkiye arasındaki müzakereler sonrasında yapılan açıklamada, anlaşmanın 28 üyenin oy birliğiyle kabul edildiği duyuruldu. Açıklamayı AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Türk Başbakanı Ahmet Davutoğlu yaptı.
20 Mart’tan itibaren geçerli olacak anlaşmaya göre, Ege üzerinden Yunanistan’a girişlerin engellenmesi karşılığında Türkiye’ye mali yardımlar, vizelerde kolaylıklar ve AB müzakere başlıklarının açılması gibi tavizler verildi. Bu kapsamda AB üyelik müzakerelerinin 33’üncü başlığı Haziran ayı sonuna kadar açılacakken, Türkiye’ye mülteci göçünü engellemesi için 2018 yılına kadar 6 milyar Euro mali yardım yapılacak.
Anlaşmaya göre, Yunanistan’a gelen mültecilerin Türkiye’ye geri gönderilmesi işlemi önümüzdeki günlerde ya da en geç 4 Nisan’da başlayacak. Bu kapsamda Yunanistan’ın Türkiye’yi ‘mülteciler için güvenli üçüncü ülke’ olarak kabul etmesi gerekecekken, toplu sınır dışılar yerine bireylerin başvuruları tek tek incelendikten sonra Türkiye’ye sınır dışı edilecekler.
Türkiye’den AB ülkelerine yasal yollarla alınacak mültecilerin sayısının ilk aşamada 72 bin olması kararlaştırılırken, 2018’e kadar 180 bine bulabilecek.
TÜRKİYE’DEKİ MÜLTECİ HAKLARINA İLİŞKİN TALEPLER SKANDAL GEREKÇELERLE GEVŞETİLDİ
AB ile Türkiye arasındaki anlaşmada büyük bir skandala daha imza atıldı. Anlaşmayla, daha önce Türkiye’den talep edilen ‘Ankara’nın uluslararası standartları uygulaması yükümlülüğü’ ibaresi yerine ‘tüm mülteciler için ilgili uluslararası standartları korur ve tehlikeli bölgelere sınır dışı etmez’ ifadesi kondu.
Ancak anlaşmada gerçek manada hangi standartların ‘alakalı’ olarak görüldüğüne netlik kazandırılmadı. Türkiye’nin müzakerelerde, halen ülkede bulunan 2,7 milyon mülteciye ‘insani davranıldığı’ iddiasında ısrar etmesiyle, standartların korunması için garanti verilmesine karşı çıktığı bildiriliyor.
HUKUKA UYGUNLUĞU TARTIŞMA KONUSU
AB ile Türkiye’nin mülteciler konusundaki kirli pazarlığı sonucu varılan anlaşmanın hukuku boyutu da tartışma konusu.
Alman İnsan Hakları Enstitüsü uzmanlarından Hendrik Cremer, mültecilerin AB ülkesi olan Yunanistan’dan Türkiye’ye gönderilmelerinin birçok mülteci için dava açma olanağı doğuracağı görüşünde. Gönderilen mültecilerin AB’de iltica hakkı olabileceğini vurgulayan Hendrik, bu durumun tazminat hakkına kadar gideceğinin altını çizdi.
Ayrıca Türkiye’nin birçok mülteciyi Suriye ve Irak gibi çatışmaların olduğu ülkelere göndermesi de, mültecilerin geleceğine ilişkin endişeleri arttırıyor.
Anlaşmanın gerçek manada AB’ye gelecek mülteci göçünü durdurması ise beklenmiyor. AB Dışişlerinden Sorumlu Komiseri Federica Mogherini, Balkan yolunun haricinde mültecilerin yeniden Akdeniz’e yığılması ihtimaline de dikkat çekerken, Libya gibi ülkelerle bu tür anlaşmaların mümkün olmadığını vurguladı.
PRO-ASYL: AB, MÜLTECİLERİN İNSANİ HAKLARINI TÜRKİYE’YE SATIYOR
Öte yandan, AB’nin mülteci göçü gibi önemli bir sorunu ve mültecilerin geleceğini Türkiye’ye endekslemesi büyük tepki topluyor.
Geçtiğimiz yıl en az 600 bin mültecinin giriş yaptığı Almanya’daki önemli kuruluşlardan Pro-Asyl’den yapılan açıklamada, “AB, mültecilerin insan haklarını Türkiye’ye satıyor” eleştirisi geldi.
Pro-Asyl Genel Başkanı Günter Burkhardt, anlaşmayla Yunanistan’daki mültecilerin topluca tutuklanma ve sınır dışı edilmeyle karşı karşıya bırakıldığının altını çizdi.