ABDEM, konferansın sonuç bildirgesini açıkladı
ABDEM, konferansın sonuç bildirgesini açıkladı
ABDEM, konferansın sonuç bildirgesini açıkladı
ABDEM Hakikatler, Yüzleşme ve Adalet Komisyonu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerindeki soykırım ve katliamlara değinerek, Türkiye´nin kendi tarihiyle yüzleşmemiş olmasının barış ve demokrasinin önündeki en büyük engel olduğuna dikkat çekti. Komisyon, Kürt hareketinin soykırımı kınama ve bunu bilince çıkararak kardeşlik duygusu oluşturma yönünde güçlü bir gelişme sağladığı belirtilirken, Türk devletinin Türk halkının arasında Kürt düşmanlığını yaygınlaştırmasının, kitlesel bazda Ermeni Soykırımını dile getirme ve protesto etme bilincinin yayılmasını engellediği kaydedildi. Soykırım gerçeğinin kabul edilmesini ve halklardan özür dilenmesini isteyen Komisyon, vatandaşlık hakkı, mezar yerlerinin açıklanması, gasp edilen mülkiyetlerin tazmin edilmesi gibi talepleri de dile getirdi.
ABDEM Hakikatler, Yüzleşme ve Adalet Komisyonu, 6-7 Aralık 2014 tarihlerinde Almanya’nın Köln Üniversitesi’nde "1915’ten Şengal’e Soykırımlara Hayır” şiarıyla gerçekleştirdiği “Soykırımlar, Adalet ve Yüzleşme” başlıklı konferansın sonuç bildirgesini açıkladı.
'ZAMAN AŞIMI OLMAKSIZIN MAHKUM EDİLİP YÜZLEŞMEK...'
Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasında yaşayan halkların özgür ve ortak geleceğinin inşasında insanlığa karşı işlenen bütün suçların zaman aşımı olmaksızın mahkum edilip, yüzleşilmesinin gerekli ve zorunlu olduğuna dikkat çekilen sonuç bildirgesinde, "Başta Ermeni, Asuri-Süryani-Keldani, Rum, Pontus, Kürt, Ezidi, Alevi ve Dersim soykırımları olmak üzere yakın dönemde yapılmış olan Şengal, Ninova, Kobane soykırımlarına kadar coğrafyamızda işlenen bütün bu suçlarla yüzleşmek elzemdir. Konferansımız kapsamında soykırım tanımlanmasından soykırımların nedenlerine ve halklarımıza yaşatılan acıların boyutlarına kadar geniş çaplı tartışmalar yürütülmüştür" denildi.
Arjantin’den Kamboçya’ya, Güney Afrika’dan Tamil soykırımına kadar bir dizi soykırıma da dikkat çekilerek, farklı ülkelerinden soykırımlarla yüzleşme deneyimlerinin ele alındığı konferansta bilim insanları, akademisyenler, yazarlar, hukukçular, gazeteciler, soykırım yaşamış halkların temsilcileri ve demokratik kitle örgütleri temsilcileri, Ermeni, Asuri-Süryani, Dersim, Êzîdî ve Alevi halklarımızın yaşadığı fiziksel ve kültürel soykırımlar hakkında bilgi aktarımında bulundu.
'TÜRKİYE'NİN YÜZLEŞMEMESİ DEMOKRASİNİN ÖNÜNDE ENGEL'
Sonuç Bildirgesinde şunlar kaydedildi:
"Konferansımız, Ermeni ve Asuri-Süryani Soykırımının 100. yılına girdiğimiz bir dönemde, Türkiye´nin hala kendi tarihiyle yüzleşmemiş olmasının, çok sayıda belgeye rağmen soykırımları inkâr etmesinin, farklı kimlik ve inançları kabul etmeyişinin barış ve demokrasinin önündeki en büyük engel olduğuna dikkat çeker.
Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasında soykırımlara tabii tutulan halklarımıza, fiziksel soykırımların yanı sıra, kendi kimliklerine, kültürlerine, dillerine ve inançlarına yabancılaştırmayı hedefleyen kültürel ve siyasi soykırım da dayatılmıştır. Irkçı, tekçi, inkârcı bir zihniyetle yapılan bu soykırımlar ve ek olarak göçe zorlamalar sonucu, sayıları milyonları bulan Ermeni, Asuri-Süryani, Keldani, Pontus gibi kadim kimliklere sahip halklarımız kendi topraklarında sayıca azalarak yok olma noktasına getirilmiştir."
Osmanlı‘nın ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1915 öncesinde, 1915’de ve dahi sonrasında Panistlamist ve Pantürkist bir ülke yaratma hedefiyle Türk ve Müslüman olmayan halklara yönelik tam bir cihat ruhuyla zorunlu sürgün, katliam ve soykırım politikalarını uyguladığının belirtildiği Sonuç Bildirgesinde, yine Alman, Fransız, İngiliz ve Rus emperyalist devletlerinin bu soykırımcı saldırılarda suç ortaklığı yaptıklarını ve soykırımları gizleyerek de sorumluluk taşıdıklarına vurgu yapıldı.
İttihat ve Terakki'nin, 1915 Soykırımını, devlet emriyle ve güçleriyle, Teşkilât-ı Mahsusa ve başta Türk halkı olmak üzere, Müslüman halkları da suça katarak, Hıristiyan halklara soykırım, tehcir ve mülksüzleştirme uygulayarak etkisiz ve güçsüz kılma politikasıyla hareket ettiğine değinilen sonuç bildirgesinde, Kürt halkının ise aşiret liderleri, ağalar ve dini liderler eliyle bu soykırıma önemli bölümüyle alet edildiği ifade edildi.
'YÜZ YILLIK TARİH; SOYKIRIM TARİHİ'
Türkiye Cumhuriyeti’nin son yüz yıllık tarihinin bir soykırım tarihi olduğunun belirtildiği sonuç bildirgesinde Koçgiri, Zilan, Ağrı, Dersim, Maraş, Malatya, Sivas, Gazi ve Roboskî katliamlarının tarihsel arka planında Türk devletinin tek dil, tek din, tek ırk üzerinden inşa edilmesinin yattığı kaydedildi. Bu zihniyetin aşılmasında ve halkların barış içinde bir arada yaşamasında Rojava Devrimi’nin önemli bir örnek teşkil ettiğinin ve alternatif bir yaşam sunduğunun önemle vurgulandığı sonuç bildirgesinde, "Rojava’da farklı ulus ve inançlardan halkların birlikte kendi iradelerini katarak kurdukları özerk yönetim modeli, kadınların yaşamın her alanında özne ve öncü olma pratiğiyle erkek egemen sisteme temelden bir darbe vurmasıyla da örnektir" denildi.
KADININ PAZARDA SATILMASI DA, KAPİTALİST TOPLUMDAKİ YERİ DE ELE ALINDI
Şengal’de olduğu gibi, tecavüze uğrayan, katledilen, pazarlarda satılan kadınların sadece savaşlarda ve soykırımlarda yaşadıkları ağır sorunlar değil, erkek egemen kapitalist toplumda ikinci sınıf insan olarak yaşadığı baskıların da ele alındığı sonuç bildirgesinde, kadın özgürlük mücadelesinin, toplumların kendi geçmişleriyle yüzleşmesini hızlandıracağı ve barış içinde bir yaşamı da sağlayacağı belirtildi. Devamla şunlara ifade edildi: "Bu bakımdan Türkiye ve bölgenin diğer faşist, gerici devletlerinin ve de emperyalist devletlerin desteğiyle İŞİD çetelerinin saldırı ve işgaline maruz kalan, Türk devleti tarafından sürekli tehdit edilen Rojava’nın ve IŞİD çetelerinin işgaline karşı fedakarca direnen Kobane’nin bütün halklar tarafından savunulması önem arz etmektedir ve halklar arasındaki dayanışma ve dostluğa hizmet edecektir. Alternatif bir yaşam modeli olarak Rojava’nın yaşatılması, sadece Türkiye ve Mezopotamya´da değil, Ortadoğu ve Dünyanın diğer ülkelerindeki halklara da yol gösterici olacaktır."
Êzîdî ve Alevilerin hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemlerinde soykırım ve asimilasyona tabi tutulduğuna değinilen Sonuç Bildirgesinde, yine Rumların ve Kürtlerin de Türk devletinin ırkçılığıyla katliamlara uğradığı hatırlatıldı.
'KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİ KARDEŞLİK DUYGUSU OLUŞTURDU'
Sonuç Bildirgesinde, Kürt özgürlük hareketinin 30 yıllık direnişinin, Kürt halkının içinde soykırımı kınama ve bunu bilince çıkararak kardeşlik duygusu oluşturma yönünde güçlü bir gelişme sağladığı, ancak devletin Türk halkının arasında Kürt düşmanlığını yaygınlaştırmasının, kitlesel bazda Ermeni Soykırımını dile getirme ve protesto etme bilincinin yayılmasını engellediği kaydedildi. Ayrıca Türk halkının işçi ve emekçilerinin mücadelelerinin geri kalmasının da şovenistlerin ve iktidarların Ermeni düşmanlığını ayakta tutabilmelerine elverişli zemin yarattığı vurgulandı. Tüm elverişsiz koşullara rağmen Hrant Dink'in katledilmesine karşı yüzbinlerin “Hepimiz Hrant'ız Hepimiz Ermeniyiz” sloganıyla yürümesi, Gezi direnişinde ortaya konan dayanışma ve mücadele örneklerinin verildiği sonuç bildirgesinde, bunlar, yüzleşme bilincini geliştiren adımlardan sayıldı.
Gerçek bir yüzleşme olmadan adaletin sağlanamayacağına dikkat çekilen sonuç bildirgesinde, Türk devletinin, Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı barış çabasını ciddiye alması; oyalamaca, saldırgan politika ve katliamlardan vazgeçerek başlatılmış olan diyalog sürecinin müzakereye dönüştürülmesi için adım atması çağrısı yapıldı.
TALEPLER
Sonuç bildirgesinde, konferansta dile getirilen talepler de sıralanırken, soykırımlar gerçeğinin kabul edilmesi, devlet tarafından halklardan özür dilenmesi ve bu bilincin sembollerinin oluşturulmaya çalışılması istendi. Yurtlarından tehcir edilen halklara geri dönüş ve vatandaşlık hakkının kabul edilmesinin, gasp edilmiş mülkiyetlerinin tazmin edilmesinin sağlanmasının da istendiği sonuç bildirgesinde, "Soykırıma uğratılmış halklarımıza ait ibadet yeri, okul gibi kamusal yapılar restore edilerek iade edilmeli, yerleşim yeri adları geri verilmeli ve ders kitaplarında soykırım gerçeğine yer verilerek, soykırım karşıtı bilincin gelişmesine katkıda bulunulmalıdır. Bu doğrultuda soykırım suçu işlemiş kişilerin adları, verilen yerlerden geri alınmalıdır" denildi.
Soykırımlarda sorumluluğu olanların yargılanması ve gıyabında da olsa hak ettikleri cezaya çarptırılmalarının gerektiğine işaret edilen sonuç bildirgesinde, "Soykırımlarda ve sonrasında katledilen ve mezarları gizlenen Ermeni aydınlarının, Seyit Rıza ve arkadaşlarının, gözaltında kayıpların mezar yerleri açıklanmalı, cenazeleri ailelerine teslim edilmeli, soykırımlar ve akabindeki yıllarda katledilen insanların anısı için anıt mezarlar yapılmalıdır" talebinde bulunuldu. "Soykırım arşivleri açılmalı, Dersim’in kayıp çocukları bulunulmalı ve akıbetleri açıklanmalıdır" denilen sonuç bildirgesinde, soykırımların bir daha yaşanmaması için yasal ve anayasal tedbirlerin alınması; toplumsal dokuyu bozan, doğayı katleden ve halkların ziyaretlerini, mezarlarını sular altında bırakan barajların yapımına son verilmesi talep edildi.
Zorunlu din derslerinin kaldırılması ve anadilde eğitim hakkının tanınması da talepler arasında yer alırken, asimilasyona, Alevi ve Hıristiyan yerleşim bölgelerine cami yapılmasına son verilmeli ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın lağvedilmesi ve halkların inanç mekânlarına saygı gösterilmesi gerektiği vurgulandı.
'ENTERNASYONALİST BİLİNÇ VE EMPATİYİ GELİŞTİRECEK'
Sonuç bildirgesinin sonunda şu ifadelere yer verildi:
"Bu çabaların önemli olacağını düşünüyor ve halklarımızda enternasyonalist bilinç ve empatiyi geliştireceğine inanıyoruz.
Konferansımıza katılarak önemli araştırmalarıyla ve değerli tartışmalarıyla katkı sunan bilim insanlarına, yazarlara, avukatlara, Rojava deneyimini aktaran Efrin Kantonu başbakanına, kurum temsilcilerine ve emeği gecen herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz.
ABDEM, konferansımızın ortaya çıkardığı veriler ve sonuçlardan aldığı cesaretle geçmişle yüzleşme, hakikatleri ve sorumluları ortaya çıkarma ve adaleti sağlama mücadelesinde her türlü çabayı göstereceğini ve üzerine düşen her görevi yerine getireceğini beyan eder."