'Açlık grevleri kritik durumda, devlet yasa dışı davranıyor'

İHD Ankara Şube Başkanı Fatin Kanat, AKP-MHP iktidarının yasa dışı davrandığını, açlık grevlerinin kritik safhaya gittiğini ifade etti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Başkanı Fatin Kanat, cezaevlerinde İmralı tecridine karşı devam eden açlık grevleri ile ilgili ANF’ye konuştu. Kanat, açlık grevlerinin 127. gününde olduğunu hatırlatarak, kritik bir sürece girildiğini kaydetti. AKP-MHP iktidarının kendi yasaları ve taraf olduğu sözleşmelere uymadığını vurgulayan Kanat, yasa dışı muamele yapıldığını belirtti.

'DEVLET ÇÖZÜMDEN YANA DEĞİL'

Kanat, şöyle devam etti: "Dünyanın pek çok ülkesinde hak ihlalleri var. Ama Türkiye ve Ortadoğu’daki ihlaller savaş nedenleriyle çok daha ağır bir şekilde ilerliyor. En çok açlık grevi yapan coğrafya bu coğrafyadır. Dünyada hak talebi için açlık grevi yapılıyorsa da ‘şu yasanın şu kısmını düzeltin’, ‘bize şu hakkı tanıyın’ diye yapılıyor. Türkiye’de yasalarda değişmesi gereken pek çok husus var ama açlık grevlerinin şu anki gerekçesi devletin kendi yasalarınıza uyması talebi. Kendi yasalarına uymayan bir iktidar, bir devlet söz konusu. Haksızlığa uğrayan, hak ihlali yaşayan insanlar devletin öncelikle kendi yasalarına uyması, sonrasında da uluslararası sözleşmelere, Birleşmiş Milletlerin mahkumlara tanımladığı haklara uyulmasını istiyor. Devlet yasa dışı olmakla, terör örgütü üyesi olmakla suçladığı insanları hapse atmış ama yasa dışı olmakla suçlanan insanlar, ‘devlete kendi yasalarına bari uy’ talebiyle açlık grevine giriyor. Açlık grevleri 127. gününde kritik bir safhaya doğru gidiyor.

İktidarın tercihinin çözümden yana olmadığını dile getiren Kanat, şunları kaydetti:

"Açlık grevinin birinci önceliği İmralı’daki keyfi uygulamalardır. Kürt sorunu başta olmak üzere pek çok bileşeni etkileyen, endişeye sevk eden bu uygulamaya devam ediliyor. İmralı’da Sayın Öcalan ve orada kalan diğer mahkumlar üzerinde uygulanan yaptırımın herhangi bir yasal gerekçesi yok. Devlet bu konuda yasa dışı davranıyor. Bunun paralelinde açlık grevlerinin her cezaevinde yaşanan ağır hak ihlalleri ile de yakından bağlantısı var. 1605 civarında hasta mahpusumuz var, sürekli izlemeye ve takip etmeye çalışıyoruz. Genel olarak ülkenin hali içler acısı ama cezaevlerinin hali hiç iyi değil. Devletin Kürt sorunu konusunda kafasına çizdiği bir rota var. Özellikle Dolmabahçe Mutabakatından sonra Kürtleri razı edebileceği en alt şeylerle bu süreci uzatmaya, çözümsüz bırakmaya çalışıyor. Barış sürecinden sonra sonuçları ve bedelleri çok ağır olan ve hala devam eden bir sürece girildi. Bu devletin yaptığı bir tercih ama garip olan devletin tanımladığı, altına imza attığı, taraf olduğu yasalara ve sözleşmelere uymuyor olması.”

AVRUPA'YA TEPKİ

Avrupa’yı insan hakları bakımından iki yüzlü bulduklarını ifade eden Kanat, "Dikkatsiz, özensiz, kendi değerlerine saygısız görüyoruz. Halihazırda Türkiye’de devam eden mülteci sorunu gerekçesiyle sürekli anlayan, atılan olumsuz adımlara ‘derin bir endişe duyuyoruz’ gibi bir yaklaşım görüyoruz. Çıkarlara dayanan gerekçeleri var ama insanlık adına biz insan hakları savunucuları utanç duyuyoruz" dedi.

'KENDİ YASALARINIZA UYUN'

Kanat, söz konusu ihlallerinin listesinin çok uzun olduğunu söyleyerek, açlık grevlerinin sona ermesi için yapılması gerekenin devletin kendi yasalarına uyması olduğunun altını çizdi. Kanat, “Devlete, kendi yasalarınıza uyun, insan haklarını ortadan kaldıran uygulamalardan, hak ihlallerinden bir an önce vazgeçip bu konuda hata yapan kurumlarınızı, yöneticilerinizi, çalışanlarınızı uyarın diyoruz. Yol çok basit; İmralı’da uygulanan tecridin ortadan kaldırılması ve devletin yükümlü olduğu adımları atması, baskı politikasından vazgeçmesi. Bu açlık grevleri için yapılabilecek en mantıklı çözümdür. Açlık grevlerini, kendi hayatlarını riske ettikleri için çok doğru bulmuyoruz ama onların iradelerine ve bu uğurda yürüttükleri mücadeleye saygılıyız. Kamuoyunda duyurulması ve olumlu sonuçlanması için elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz" şeklinde konuştu.

'TEMEL SORUN KÜRT SORUNUDUR'

Kürt sorununu kilit sorun olarak nitelendiren Kanat, son olarak şunları belirtti: “HDP hakkındaki kapatma davasında Anayasa Mahkemesinin usulen iade kararına iktidarın küçük ortağı etmediği laf bırakmadı. Yasa tanımazlık, AYM’yi de tanımazlık şekline dönüştü. Akıl dışı süreçle karşı karşıyayız. Bunu temel noktası Kürt sorunudur. Kürt sorunu çözülmedikçe, doğru adımlar atılmadıkça, Kürtler özelinde oluşmuş paranoya ortadan kalkmadıkça mülteci sorunu, insan hakları sorunu, demokrasi sorunu çözülemez. Hepsi birbirine bağlı ve ekonomi bu yüzden diplere vuruyor. Salgın süreci de zaten devletin insan hakları ihlallerini uygulama ve baskı politikaları için bir enstrüman olarak kullanılıyor. Bundan çıkış belki de seçimle olacak bir iktidar değişikliği ile mümkün. Doğru bildiğimiz, hak bildiğimiz yoldan bunun mücadelesini vermeye demokrasi, özgürlük talep etmekten, insan haklarına uyun demekten, cezaevlerindeki insanları rahat bırakın demekten vazgeçmememiz gerekiyor.”