'Adli Tıp bilimsel özerk bir yapıya kavuşturulmalı'

'Adli Tıp bilimsel özerk bir yapıya kavuşturulmalı'

BDP, Adli Tıp Kurumu'ndaki ayrımcı uygulamalar ve hizmetsizliğin belirlenerek, bu kurumun bilimsel özerk bir yapıya kavuşması için Meclis Araştırması talep etti.

BDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, verdiği araştırma önergesinde özellikle 2009'dan bu yana Adli Tıp'ta yaşanan skandallara dikkat çekti. Adli Tıp'taki ayrımcılığa son verilmesi ve bilimsel özerk bir yapıya kavuşturulmasını isteyen Baluken, kurumun hasta tutsaklara dair rapoları geçiktirdiğine de dikkat çekti.

Gerekçede,  "Kuruma başvuran ve ağır ölümcül hastalığı bulunan tutsaklar, cezaevlerinde adeta ölümü beklemektedirler. Kurum, cezaevi koşullarında hastalıkları iyice ağırlaşan hasta tutsaklara ya rapor vermemekte ya da kanser gibi tedavisi ev ortamında bile mümkün olmayan hastalıkların cezaevi koşullarında tedavi edilebileceğine yönelik raporlar vermektedir" diye belirtildi.

Baluken, araştırma gerekçesinde "Adli Tıp Kurumu resmi bilirkişi olarak tarafsızlığını yitirmiş ve siyasal iktidarın politikalarına göre tutum alan bir kurum haline gelmiştir" vurgusunu yaptı.

Gerkçede, "Adalet Bakanlığı verilerinden de anlaşılacağı üzere Adli Tıp Kurumu’nun kötü uygulamaları nedeni ile infazı geri bırakılmayan ağır hasta mahpuslar cezaevinde yaşamını yitirmekte ya da tahliye olduktan birkaç gün sonra yaşamlarını yitirmektedirler" diye eklendi.

Gerekçede ayrıca Adlî Tıp Kurumu’nun resmi bilirkişi olması nedeniyle kazalardan, cinsel istismara, otopsiden hekim hatalarına kadar birçok alanda bilirkişilik yaptığı ve iş yükünü artık taşıyamadığı, kurumun yapısı kriminal olayları çözmek üzere dizayn edildiği için tıbbi konularda çok yetersiz kaldığı ve bu durumun Avrupa Birliği’nce eleştirildiği hususları da temel eleştiri noktalarından birisi olduğu belirtildi.

Türkiye’de adlî bilimlerde bilirkişilik hizmetinin yetersiz olduğunun ifade edildiği gerekçede, "Adlî bilimler, dünyada bir çatı altında toplanmış ve polisler, kimyagerler ve biyologlar bu çatı altında çalışmaktadırlar. Türkiye’de ise mahkemeler dahi Kurum’dan rapor almadıkları zaman dosyalarının geri döneceği kaygısını taşımaktadır. Bu nedenle Adli Tıp Kurumu yapısında yeni ve köklü bir düzenlemeye gidilmesi elzemdir" denildi.

Gerekçede devamla şunlar belirtildi: "Adli tıp hizmetleri 1982 yılında 2659 sayılı yasa ile Adli Tıp Kurumu'nun resmi bilirkişilik görevini yerine getirmesi için yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile adli tıp hizmetlerinin verilmesinde yaşanan sorunların giderilmesi amaçlanmış ise de Adli Tıp Kurumu merkezi yapılanmayı güçlendirmiş ve adli tıp alanında bilimsel gelişmeyi sağlayıcı, çelişkili ve yetersiz kabul edilen kararları çözüme bağlayıcı özelliği ile birlikte bilimsel niteliğini de yitirmeye başlamıştır.

Oysa bilirkişilik, hizmetin niteliği gereği herhangi bir konuda verilecek objektif, teknik ve bilimsel görüştür. Bilirkişiliğin esası bilimsel görüşün özgürce sunulabilmesidir. Kurum; 12 Eylül rejiminin etkisinde yapılmış düzenlemelerin ruhunu yansıtmaktadır.
Kurumun resmi bilirkişilik yapmak üzere kurulduğu ve Yargıtay içtihatlarında son kararın verildiği merci olarak değerlendirildiği düşünüldüğünde buradan alınacak hizmetin nitelikli olması da esastır. Tüm bunlarla birlikte, Kuruma yapılan atamalarda siyasi iktidara göre yaşanan değişim de sorunların başka bir yönünü teşkil etmektedir.

Mevcut bu durumun sakıncalarını ise tüm toplum yaşamaktadır. Kurumda yaşanan ve hayati önem arzeden sorunların giderilerek Kurumun acilen bilimsel, çağdaş ve özerk niteliğe kavuşturulması için işbu meclis araştırması zorunlu görülmüştür."