Afrin’de tanklar bayram havasında karşılandı

Afrin’de tanklar bayram havasında karşılandı

Ramazan ayı boyunca Afrinlilerin çoğu oruç tutu. Her gece ezanın okunmasıyla sahura kalkan Rojava halkı, sahurlarını yedikten sonra barış, kardeşlik, birliktelik dualarını okuyarak uyuyorlardı. Ama buna rağmen kendilerini hedef alan saldırılar eksik olmadı. Bir türlü istedikleri barış gelmedi. Çünkü gerçekleştirdikleri devrimin düşmanları çoktu. Ancak buna rağmen onlar her sahur ve iftar ardından devrimlerini korumak için direniş içinde olacaklarının da sözlerini veriyorlardı.

Otuz günün sonunda Ramazan bitti. Sıra bayrama gelmişti. Ancak Rojava halkı Derik’ten Afrin’e kadarki alanda bayramı kutlamadı. Çünkü kendilerine yönelik saldırılar hala devam ediyordu. Yitirdikleri çocuklarının yassını tutuyordu. Ama yine de unutulmayanlar, bayramı kutlanması gerekenler vardı. Onlarda Kürt özgürlük mücadelesinde ve Rojava’ya yönelik saldırılar ile farklı dönemlerde gerçekleştirilen yürüyüşlerde, düzenlenen mitingilerde yaşamlarını yitirenlerdi.

Derik, Qamışlo, Kobani ve Afrin’de halk sabah saatlerinde birbirlerinin bayramını kutlamadan önce “şehitliklerinin” yollarını tuttular. Onlarca, yüzlerce, binlerce insan “şehitlikler” üzerinde birikmeye, toplanmaya başladı. Tek tek tek mezarlar ziyaret edildi. Anaların gözlerinden birer ikişer damla gözyaşı döküldü. Kardeşler, bacılar, nişanlılar, eşler, çocuklar mezar başlarından istemeden de olsa ayrılmak zorunda kaldılar. Şehitliklerden döndükten sonra caddede, sokakta, evlerinin önünde karşılaştıkları akraba, tanıdık, eş ve dostlar birbirlerinin bayramını kutladı. Ama buruk bir kutlamaydı. Zira hala birçok yer saldırı altındaydı. Burukluk öfkelerini arttırıp, umutlarını büyütüyordu. Çünkü başlarından döndükleri şehitliklerde yatanların mirası olan devrimi korumaları gerektiğini biliyorlardı.

Bayramın ilk günü Rojava’da bu atmosfer içinde karşılandı. Bir kutlamadan çok anma günüydü.

YPG’NİN BAYRAM HEDİYESİ: TANKLAR

Afrin’de de halk sabah erken saatlerinden itibaren Cindires’teki “Şehit Seydo”, Şera’daki “Şehit Refik” mezarlıklarının yolunu tuttu. “Şehitlik” ziyaretlerinden sonra mezarlıklara gidenler hala süren yas evlerini ziyaret etti. Zira daha dün bile kimlikleri açıklanan savaşçılar vardı. Bu savaşçılar son günlerdeki şiddetli çatışmalarda hayatlarını kaybetmişlerdi.  Şehitlikler ve aileler ziyaret edildikten sonra herkes evine çekildi. Sokaklar boşaldı. Kepenkler kapalıydı. Saat 16.00’ya kadar kentte çıt çıkmıyordu. Kent sessiz ve sakindi. Bayram da olsa onların beklediği bir şey vardı. İki gün önce, 6 Ağustos günü, YPG tarafından ele geçirilen Suriye rejimine ait tankların şehir içinden geçişleri bekleniyordu.

Saatler 16.00’yı vurduğunda kentte yavaş yavaş hareketlilikler başladı. İnsanlar uykudan uyanır gibiydi. Oysa gün çoktan başlamış ve bitmek üzereydi. Ama YPG’nin onlara bayram hediyesi olan tankların şehir içinde tur atacaklarını duydukları için uykudan yeni uyanmış gibiydiler. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, erkekler, dedeler, nineler, genç kızlar ve delikanlılar tankların geçiş yapacakları caddelerin üzerinden yürümeye başlamıştı.

Evleri tankların geçeceği caddeler üzerinde olanlar kızgın güneşin etkisine rağmen evlerinin damlarına, balkonlarına çıktılar ve tankların geçişini beklemeye başladılar. Çok geçmeden tankların geleceği haberi, kent sakinleri arasında bir dalgalanmaya neden olmaya başladı. Heyecan giderek artıyordu. Zira söylenen gerçekti. Tanklar çalıştırılmış ve yola çıkmak üzereydi. Çok geçmeden tankların önünde yürüyen konvoyun başını çeken arabalar görümeye başladı. Bir anda büyük bir heyecanla alkış tufanı koptu önce. Ardından anaların, genç kızların zılgıt sesleri yeri göğü inletmeye başladı.

Herkes elinde Kürt ulusal renkleri olan sarılı, kırmızılı ve yeşilli bayrağıyla gelmişti. Çocukların genç kızların ellerinde ise YPG ve YPJ bayrakları vardı.

İlk tank göründü. Üzerine YPG ve YPJ elbiseli onlarca savaşçı binmişti. Silahları ellerinde başları dik ve bir elleriyle de zafer işareti yapıyorlardı. Analar gözyaşlarını tutamıyordu. Ama bu seferki gözyaşları sevinç gözyaşlarıydı. Aslında sevinç ve acı gözyaşları iç içeydi. Çünkü daha birkaç saat önce şehitliklerde yatanların mezar başlarından geliyorlardı.

Tanklar “Turind” yolu boyunca arkalarından büyük beyaz bir duman bırakarak kentin içinde doğru ilerlediler. Yol boyunca önünden geçtikleri her toplulukta heyecan doruğa ulaşıyordu. Tanklar geçtikten sonra, kent sakinleri peşi sıra kentin içine doğru sloganlarla yürümeye başlıyorlardı.

Geçiş güzergahında tanklara eşlik eden kitle her geçen dakika kalabalıklaşıyor, slogan sesleri daha gür ve yüksek sesle çıkıyordu.

Tanklar “Kawayê Hesinkar” (Demirci Kawa) Meydanı’na ulaştığında binler etrafında doluşmaya başladı. Ve birkaç dakika orada beş tank arka arkaya sıralanarak durdu. Meğer asıl büyük sürpriz Rojava Devrimci Gençlik Hareketi’nden yaklaşık yüz kişilik bir grubun şehir meydanında tankları davul zurna ile bekliyor olmalarıydı.

ÇOCUKLAR ANNE BABA DEMEDEN “APO” DİYORLAR

Tanklar şehir meydanına doğru yaklaşırken davullar çalmaya başladı. Ve gençler kaldırımlar üzerinde halaya durdu. Zılgıtlar sevinç çığlıklarına, sevinç çığlıkları sloganlara karışıyordu.

Tankların en önünde ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın büyük bir posterinin asılı olduğu bir araba geçiyordu. “İşte bu devrimin mimarı, gerçek sahibi” diyordu insanlar kendi aralarında.

Evet devrimin gerçek sahibi, düşüncesi, çizgisi Kürt Halk Önderiydi. Zira Rojava’da bir ananın deyimiyle çocuklar daha anne, baba demesini öğrenmeden Apo sözcüğünü öğreniyorlar. Bu da bu devrimin gerçek sahibinin kim olduğunu ve her koşul altından bunun ortaya çıktığını gösteriyor.

Afrin’de devrimin yıl dönümü ikinci kez kutlanıyor gibiydi. Çünkü bugün Afrin’lilere YPG bayram hediyesi gibi Rejim güçlerinden ele geçirdiği beş tankı kentin sokaklarından geçiriyordu. Şehir turu attıyordu.