Akademisyen Gülmen: Beklemeyelim, direnelim

Açığa alınan Araştırma Görevlisi Nuriye Gülmen, hükümetin saldırılarına karşı tek seçeneğin direniş olduğunu belirtti.

KHK ile ihraç edilen Osmangazi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Araştırma Görevlisi Nuriye Gülmen, OHAL yönetimi tarafından toplumun tüm kesimlerinin baskı altına alınarak, sindirilmeye çalışıldığını kaydetti.  Asıl kadrosunun Konya Selçuk Üniversitesi'nde olduğunu ancak Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde görevlendirildiğini belirten Gülmen, yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Osmangazi Üniversitesi'nde 2 yıl 3 ay çalıştıktan sonra Gezi Direnişi ile 4 farklı açıklamaya ve yine Berkin Elvan için yapılan eylemler katıldığım gerekçesi ile önce kademe durdurma sonra maaş kesme cezalarının yanı sıra bu sırada siyasi gerekçelerle tutuklanarak cezaevine gönderildim.  Son olarak da yüksek lisans eğitimimi gereken sürede tamamlamadığım iddia edilerek görevime son verildi. 18 ay boyunca dışarıda kaldım ancak mahkeme kararı ile geri dönmeye hak kazandım ve Selçuk Üniversitesi'nde göreve başlatıldım. Selçuk'ta göreve başlamamın ertesi günü bu defa da 'FETÖ/PDY ve diğer terör örgütleri ile ilişkisi bulunma şüphesi' gerekçe gösterilerek açığa alındım. Ardından çıkarılan bir KHK ile de ihraç edildim."

'GEÇ KALMIŞ SAYILMAYIZ'

Gülmen, dayanışmanın mücadele eden kesimlere destek olduğunu belirtti. 

Gülmen, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Mevcut durumda toplumumuz çok ciddi bir korku ve baskı politikası ile karşı karşıya bırakıldı. Bize söylenen 'Biz OHAL ilan ettik. Size her şeyi yapabiliriz. Ama siz hiçbir şey yapamazsınız' iken bizim bunu tersine çevirmemiz gerekiyor. Açığa alınan öğretmenler, alınmayan öğretmenler, kamu personeli olacak olanlar ve toplumun diğer kesimlerinin akademisyenler ve daha nicesi kimsenin kendisini düşünme lüksü yok. Şahsıma bakıldığı zaman muhalif kimliğim ile tanınıyor olmama rağmen bundan dolayı cezaevine girmiş, işinden atılmış biri olmama rağmen tutup cemaat ile ilişkilendirilip işime son verilebiliyor. Bunun hiçbir yasal dayanağı olamaz. Ancak bizden, hak arama mücadelesi verenlerden yaptıklarımızı sorgulamamızı istiyorlar.

Bunu yapmamızı ve inandıklarımızdan yaptıklarımızdan pişmanlık duymamızı istiyorlar.
Bizim, yapmadıklarımızı sorgulamamız gerekiyor. Çünkü yaptıklarımızdan dolayı değil yapmadıklarımızdan dolayı bu baskılara ve kıyımlara maruz kalıyoruz. Güvencesizlik saldırısı eskiye dayanan bir durum ve bugünkü saldırılar da geçmişte ufak ufak başlatılan saldırıların birer parçası aslında ve eğer biz o zamandan bu yana işimize gerçekten sahip çıkabilseydik, bugün bu saldırıları çok daha rahat püskürtebilirdik. Geç kalmış sayılmayız. Mücadele etmemiz gerekiyor, direnmemiz gerekiyor. Çünkü başka şansımız yok. Sığınacak limanı kalmayanlar gibi ancak elinde direnmek gibi güçlü bir şansı olanlarız. Kaçabileceğimiz hiçbir yer yok. Ve her geçen gün mağdur edilenlerimizin sayısı artıyor."

'YAPABİLECEĞİMİZ TEK ŞEY; DİRENMEK!'

Akademisyen Nuriye Gülmen, şu mesajları da verdi: "Binlerceyiz, milyonlara ulaşıyoruz. Yapabileceğimiz tek şey var direnebilmek. Eğer direnebilirsek ne OHAL kalır ne de KHK'leri. Tek ihtiyacımız olan şey gerçekten direnmek. Beklenti içinde durmak bir yol değil. Direnmeden kazanamayız. Kazandığımızı sanırız sadece. Onurumuzla yaşamak var iken, başka türlü yaşamayı kabul etmeyeceğiz. İnanıyorum ki toplumda her geçen gün artan bir öfke de var. Ve bu yaşatılanlar sonucunda doğan öfke büyük bir patlamaya sebep olacak."