Akil insanlar: Süreç şeffaf ve detaylı ilerlemiyor
Akil insanlar: Süreç şeffaf ve detaylı ilerlemiyor
Akil insanlar: Süreç şeffaf ve detaylı ilerlemiyor
TBM’nin düzenlediği konferansta deneyimlerini ve izlenimlerini paylaşan Akil İnsanlar Komisyonları üyelerinden MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, AKP hükümetinin şeffaf davranmadığını ve sürece dair detayları bilmediklerini belirterek, Kürt ve Kürdistan sorununun eşitlik sorunu olduğunu vurguladı. Başbakan’ın “terör belasından kurtuluyoruz” sözleriyle “çözüm” olmayacağını, bu nedenle yürütülecek sürecin adının konulması gerektiğinin altını çizen İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Süreç şeffaf olmalı. Biz bilgileri Kürt siyasetinden öğreniyoruz. Sürecin adı konulmalı. Çözüm deniyorsa bunun koşulları da oluşturulmalı” dedi.
Türkiye Barış Meclisi’nin (TBM) düzenlediği “Barışı tartışıyoruz” konferansı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Konferans Salonu’nda ilk oturumla devam ediyor. Bilkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Esra Çuhadar’ın moderatörlüğünü yaptığı “Barış İçin Olanaklar, Engeller ve Akil İnsanlar Deneyimi” konulu oturuma Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Levent Korkut, TUHAD-FED Genel Başkanı Zübeyde Teker, MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan konuşmacı olarak katıldı. Oturumda temel konu ise Akil İnsanlar Heyeti’nin deneyimleri ve tartışmaları oldu.
Korkut, akil insanlar heyetlerinin yaptıkları toplantılarda salonların dolduğunu ve bölge dışında halkın ilgi gösterdiğini söyleyerek, “Bazen toplantılar 6 saate kadar uzadı. Bu genel durum tespitinden sonra talepler ve önerilere baktığımızda iki biçimde ele alınması mümkün. Kürt katılımcıların taleplerini önem sırasına koyarsak ilki ayrımcılığın ortadan kalkması ve eşitlik talebi. Bunun için hukuki düzenleme. İkincisi anadilde eğitim. Kürtler haklar bütünlüğünün eksiz ve uluslararası standartlara uygun olmasını ve uygulanmasını istiyor. Üçüncüsü ciddi anlamda lokal olarak karar alma mekanizmalarının oluşturulması istemi. Bu istekleri ve talepleri dile getirdiler. Bunlara ek olarak çatışmayla ilgili kimi ifadeler oldu. Kapsamlı bir şekilde af ilan edilmesi. Geçmiş yaraların sarılmasına yönelik çabaların gösterilmesi. Bunların başında faili meçhul cinayetlerin ortaya çıkarılması önemli yer işgal ediyor. Yine faili meçhul ya da kaybedilmiş kişilerin bulunarak ailelerine verilmelerinin sağlanması. Bunlar önemli talep olarak duruyor” dedi.
BATIDAKİ KAYGILAR
Kürtlerin özellikle siyasi liderlikle ilgili taleplerinin olduğunu belirten Korkut, “Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması talebi açık bir şekilde ifade edildi. Kürtlerin taleplerinin ana ekseninin böyle olduğunu kaydeden Korkut, “Kürtler kendi eğilimlerinde farklılıklar yok pek fazla. Ancak ortaklaştığı noktalar da var. Güneydoğu raporunda bu açıkça belirtiliyor. Çok da farklılıklar yok. Kürt olmayan vatandaşlar ise kaygıların öne çıktığını görüyoruz.. Özellikle batıdaki toplantılarda evet barışı destekliyoruz deyip ardından ama ile devamla kaygılarını sıralıyorlar. Bunlar ‘bölünecek miyiz’ olduğunu görüyoruz. Barış sürecinde bu talepler karşılanırsa bölünür müyüz kaygısı var. İkincisi bunca yıllık çatışmadan sonra af itirazı söz konusu. Devletin üniter yapısının kaybedileceği korkusu. Özellikle lokal ve otonomi isteği, anadilde eğitim taleplerinde ortaya çıkmış bir takım kaygılar ve korkular” diye konuştu.
‘ÖZGÜRLÜKLERİ SINIRLAYAN DÜZENLEMELER KALDIRILMALI’
Raporların öneriler kısmında üç ana konunun olduğunu dile getiren Korkut, “Birincisi kısa vadede yapılması gerekenler. Bunlara baktığımızda kent isimleri, orijinal isimle değiştirilerek olumlu hava yaratması beklentisi var. Seçim kanununda düzenleme yapılarak barajın Kürt siyasetinin meclise girecek şekilde aşağı çekilmesi ya da tamamen kaldırılması önerisini de gördük. Koruculuk sisteminin de tasfiye edilmesi. Ana amaç koruculuğun tasfiyesi. Mevcut haliyle değil farklı bir şeye dönüştürülmesi. Bir diğer nokta kimi raporlarda altı çiziliyor. Özellikle hasta mahkumların durumlarıyla ilgili. Bu çünkü özellikle STK’lardan gelen talepler olarak şekillendi. Mevcut hasta mahkumların salınıp, tedavilerinin yapılması ve son günlerinin rahatça sağlanması şeklinde özetleyebiliriz. Başka bir öneri ise TMK gibi kanunlarda yer alan aşırı düzenlemelerin, hak ve özgürlükleri, ifade özgürlüklerini sınırlayan düzenlemelerin revize edilmesi ya da ortadan kaldırılması önerileri. Normalleşme sürecinde bu abartılı düzenlemelerin kaldırılması şeklinde” dedi.
ANAYASAL DÜZENLEME VURGUSU
Uzun vadede yapılması gerekenler anayasa bağlamında ele alınacak mesele olduğuna vurgu yapan Korkut, “Yerelleşme şeklinde. Bazı raporlarda yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, yerel otonomi sağlayacak düzenleme yapılması şeklinde. Bu yerelleşmenin hangi düzeyde yer alacağı noktası biraz karışık. Diğer nokta anadil konusu. Bu hususta eğitim boyutuyla ilgili talepler var. Bu anlamda baktığımızda geçmiş dönem talepleri esnek biçimde ifade edilmiş. Nasıl olacağı, yöntemine yönelik açıklama bulunmamakta. Kürtlerin ana taleplerinde kültürel haklar yer alıyor. Bunun için kanuni düzenlemeler yapılması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması önerileri yer almakta. Türkiye’nin etnik kaygılar nedeniyle uluslararası sözleşmelere koyduğu çekincelerin kaldırılması. Raporlar önerilerden sonra anayasa meselesine değiniyor. Kürt sorunu dışında demokratikleşmenin altı çizildiğini görüyoruz. Anayasal değişiklik olmazsa bunların hayata geçmesi mümkün değil. Ancak anayasal düzenleme ile bu gerçekleşir. Alevilerin, Çerkezlerin, azınlıklar, her grup her bölge kendi sorunlarını ve taleplerini dile getirdi. Genel hususlar böyle” ifadelerinde bulundu.
‘ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ TALEBİ YOĞUN’
“Görüşmelerde öne çıkan talepler” üzerine sunum yapan TUHAD-FED Genel Başkanı Zübeyde Teker, 25 yerleşim yerinde toplantılar ve ziyaretler gerçekleştirdiklerini belirtti. Batının ön yargılardan kurtulması gerektiği yönünde talepler olduğunu kaydeden Teker, çözüme yönelik bir dizi talepleri maddeler halinde okuyarak tekrarladı. Devletin Kürt halkından özür dilemesi gerektiği talebine de işaret eden Teker, yeni anayasa, anadilde eğitim, yerel yönetimlerin genişletilmesi, toplu mezarlar ortaya çıkarılmalı, faili meçhul ve kayıplar ortaya çıkarılmalı, yasaklar kaldırılmalı, yer isimlerinin iade edilmesi, inanç sorununun çözümü, siyasi genel af, Öcalan’ın serbest bırakılması taleplerine dikkat çekti. Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesi bağlamında dile getirildiğini kaydeden Teker, bu talebin geniş bir çevreyi kapsadığının altını çizdi.
KÜRT SORUNU EŞİTLİK SORUNUDUR’
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, kendi tercihinin raporların kamuoyuyla paylaşılmasını istediğini belirtti. Sonuçları itibariyle önemli olduğunu düşündüğünü kaydeden Ünsal, şunları söyledi: “Sorunların çözümünü konuşacak ortamın oluşması önemli. Eksiklerine rağmen Akil İnsanlar komisyonunun önemli bir kazanım olduğuna inanıyorum. Devlet bu komisyonun neden oluştuğuna dair nedenlere bakmalı. 2012 yılı en sert yıl oldu çatışmalar başladığından beri. Rojava dediğimiz bölgede Kürt siyasal hareketinin konjonktürel olarak ya da kendi imkanlarını kullanarak bir varlık olarak ortaya çıktı. Türkiye kendi içinde yürüttüğü savaşın şimdiye kadar ki safhasının ağır bir boyuta ulaşması ve Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeyle Rojava ile görüşmek durumunda kaldı devlet. Suriye konusunda Türkiye’nin attığı yanlış adımı Kürt sorununun çözümü konusunda imkana dönüşmesi fırsata evrildi. Kürt ve Kürdistan sorunu özü itibariyle eşitlik sorunu. Klasik politikaların çıkmaza girmesinden dolayı mecburiyetle hareket ederek çözebileceğiniz bir mesele değil. Atılan adımlar değişimlere dair belirtiler olduğunda kaç kişi çıktıya gider. Eşitlik konusundaki meseleyi zihninizde çözemezseniz mecburiyetin getirdiği noktada bazı adımlar atarsanız ama isteksizliğiniz, zamana yayarak kaçabileceğiniz, imkanları fırsat gibi göreceğiniz davranışlar gelişir. Bugünlerde şu kadarı çekildi, ikinci safhaya geçildi gibi detaylarını bilmediğimiz bir durum var. Tartışmanın ana hatları ortaya konulmalı. Kimin ne kadar doğru söylediği, maniple etmeye çalıştığı konusunda kafalarda kuşkular oluşuyor.”
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, hükümetin sürece “çözüm süreci” dediğini ancak sürecin adının net olarak ortaya konması gerektiğini belirtti. Başbakanın çözüm diye tanımladığı süreçte “Terör belasından kurtulacağız” sözlerine atıfta bulunan Türkdoğan, “Bu söylem barışa hizmet etmez. Tarafların pozisyonu hem eşit değil hem de süreç şeffaf değil. Hükümet nasıl bir yol haritası olduğunu açıklamıyor. Biz bilgileri Kürt siyasetinden alıyoruz. Bu sorundur” dedi.
‘ÖCALAN’LA MÜZAKERE YAPIYORSANIZ KOŞULLARI İYİLEŞTİRİLMELİ’
Öcalan’ın süreçteki rolüne de değinen Türkdoğan, “Öcalan ile müzakere yürütüyorsanız o zaman buna yönelik imkanları da yaratmak durumundasınız. Böylelikle süreç normal olarak ilerler. Bu yapılmazsa farklı aktörler devreye girer. Sorunlarda çeşitlenir. Hükümet müzakere diyor, o zaman gereklerini yerine getirerek, koşulları düzeltilmeli” diye kaydetti.
Hakikatlari Araştırma Komisyonu’nun kurulmasının şart olduğunun altını çizen Türkdoğan, “Dolayısıyla adalete ihtiyaç var. O zaman süreç daha hızlı ilerleyecek. Halklar o zaman daha açık yüreklilikle davranıp gözlerinin içine bakacaktır. Devlet suçlar işledi. Bunlar açığa çıkarılmalı. Sorunlar bu şekilde çözülmez” dedi.
Rojava’nın da Kürtleri bu süreçte etkilediğini dile getiren Türkdoğan, Türkiye’nin Suriye politikasını gözden geçirmesi gerektiğini vurguladı.
Programda DTK Eş Genel Başkanı Ahmet Türk ile BDP Eş Genel Bakanı Selahattin Demirtaş’ın programlarının yoğun olmasından kaynaklı kent dışında olduklarından konferansa katılamayacağı belirtildi. Konferans, verilecek aranın ardından devam edecek.