'Akil İnsanların hazırlayacağı rapor belirleyici olacak'
'Akil İnsanların hazırlayacağı rapor belirleyici olacak'
'Akil İnsanların hazırlayacağı rapor belirleyici olacak'
Kürt sorununun çözümü için başlatılan çözüm süreci kapsamında 3 gündür Amed'de görüşmelerde bulunan ve Ankara'ya dönen Akil İnsanlar Heyeti'nin Güneydoğu Anadolu Grubu Başkanı Yılmaz Ensaroğlu, kesin ve kalıcı çözüm için 63 kişilik akil insanlar heyetlerinin hazırlayacağı raporların belirleyici olacağını söyledi. Annelerin gözyaşları arasında ayrım yapmanın doğru olmadığını belirten Ensaroğlu, bölgede bir çocuğunu askerde bir çocuğunu dağda kaybeden çok ana olduğunu ifade ederek, "Bazen kardeşler dağda karşı karşıya geliyor. Her şeye rağmen barış ve çözüm istiyorlar" dedi.
Amed'de 3 günlük temaslarını tamamlayıp Ankara'ya dönen Akil İnsanlar Güneydoğu heyetinin başkanı Yılmaz Ensaroğlu, temaslarını değerlendirdi. Ensaroğlu, genel tabloyu özetlerken, geçmişte başlatılan ancak sekteye uğrayan süreçlerin insanlarda belli bir güvensizlik bıraktığını belirterek şunları söyledi: "Bu kez de bir hayal kırıklığı ile karşılaşırmıyız tedirginliği var. Ama, en sert söylemlere sahip en sert politikalara sahip insanlar bile artık bu sorunun çözülmesi gerektiği, barışçıl yöntemlerle demokratik reformlar aracılığı ile ve anayasal güvencelere de bağlanarak çözülmesi gerektiği konusunda genel bir konsensüs olduğunu söyleyebiliriz. Siyasi ideolojik eğitimlerinin farklılığına rağmen, ya da PKK ve BDP ile ilgili farklı tutumlarına rağmen herkesin ulaştığı konu barışın gerçekleşmesi yönündedir."
Amed'de oğlu çatışmada ölen bir asker annesi ile yaptıkları görüşmeyi de anlatan heyet Başkanı Yılmaz Ensaroğlu şöyle konuştu: "Asker annesinin sözleri epeyce yürek yaralayıcı idi. Şu cümlesini paylaşmak isterim. Eskilerin deyimi ile biz tarihi olarak Müslüman ile onun deyimi ile gavur ile savaşırdı. 'Bu ne savaşıdır anlayamadık, kardeş kardeşi öldürür mü? O da bizim çocuğumuz bu da bizim çocuğumuz'. Şehit Aileleri Derneği yöneticileri ile de görüştüğümüzde, içlerinde bir oğlunu asker bir oğlunu da dağda kaybeden çok anne olduğunu gördük. Annelerin göz yaşları arasında ayrım yapmak doğru değil ama, burada ilaveten böyle bir anne profili var. Bir çocuğu dağda, bir çocuğu askerde ve bu çocukların karşı karşıya geldikleri zaman olmuş. O ailelerin de barışa ve çözüme yönelik tereddütsüz bir talebinin olduğunu gördük. Toplumun bütün kesiminde farklı bir yaklaşım yok. Eşi ve çocuğu dağda olan da, cezaevinde olan da, oğlunu ya da eşini askerken kaybeden kadın da sözleri arasında neredeyse her hangi bir fark göremiyorsunuz."
Yılmaz Ensaroğlu, çözüm sürecine destekten dolayı başta işlerinin diğer heyetlere göre kolay olduklarını düşündüklerini ancak, 3 günlük temaslardan sonra aynı görüşte olmadıklarını da kaydederek şunları anlattı: "Burada herkes devletin, hükümetin ve sayın Başbakan'ın üslubu konusunda eleştirilerde bulunuyor. Biz de dönüp doğru bir barış diline, bir çözüm diline ve üslubu yumuşatmaya dönük bir ihtiyaç var ama, bunu herkesin yapmasına ihtiyaç vardır. Kendileri sert bir üslup ile karşı tarafın üslubunu yumuşatmasını bekliyorlar. Dolayısıyla barış ve çözüm üslubuna kavuşmamız ve eski alışkanlıklarını bırakmamız biraz zaman alacak."
Hazırlayacakları raporların çözüm sürecinde nasıl rol alacağı ile ilgili bir soruya ise heyet başkanı Yılmaz Ensaroğlu şu yanıtı verdi: "Dolmabahçe'de yaptığımız toplantıda sayın Başbakan, 'bizim elbette hükümet olarak düşüncelerimiz var, politikalarımız var aklımızda bir takım şeyler var. Ama, kılıcı çözüm için yapılması gerekenlerde belirleyici olan bu heyet ve bu heyetin yapacağı istişareler olacaktır' demişti. Dolayısıyla sadece bu 63 kişiye değil, bu 63 kişinin Türkiye genelinde yapacağı istişarelere gözünü dikmiş bekleyen bir siyasi irade var. Çözüm politikaları belirlerken doğal olarak, haklı olarak ve doğru bir biçimde toplumun tüm kesimlerinin kaygılarını, endişelerini giderecek, taleplerini ve beklentilerini karşılayacak bir dengeyi ve çözümü bulmaya çalışıyorlar. Bizim komisyonların raporları bu doğrultuda hükümet başta olmak üzere karar alıcılara girdi sağlamaktır. Hangi bölgede ne tür talepler var, endişeler var. Eğer gerçekten biz toplumun talep ve düşüncelerini iyi derleyebilir, güzel tasnif edip hazır hale getirebilirsek ve çözüm politikalarına dönüştürüp formüllerle kavuşturup sunabilirsek, hükümetin işini epeyce kolaylaştıracak. Ama, tabi işi esasen kolaylaştıracak olanlar Diyarbakır'da olduğum işin konuşuyorum, esasen Kürtlerdir. BDP de PKK da kendilerini bir siyasi iktidar ile müzakere ediyor gibi görmemeliler. Aslında bütün toplum birbiri ile müzakere ediyor, bir biriyle konuşyor. Dolayısıyla bütün toplumun katılımını sağlayabilirsek, onayını alırsak kalıcı bir çözüme kavuşturabiliriz. O açıdan herkesin karşısındakinin işini kolaylaştıracak jestler yapması gerekir."