'AKP'nin politikaları işsizliği artırdı, ülkeyi risk altına soktu'

HDP, yanlış ekonomi politikaları yürüttüğü gerekçesiyle Başbakan Yardımcısı Babacan hakkında gensoru önergesi verdi.

HDP, yanlış ekonomi politikaları yürüttüğü gerekçesiyle Başbakan Yardımcısı Babacan hakkında gensoru önergesi verdi. Önergede, "Yanlış ekonomi politikaları sonucu, enflasyon ve işsizlik artmış, TL değer kaybetmiş, ülke risk altına sokulmuştur" denildi.
 
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ile Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, dolar kurunun hızla artması, Merkez Bankası’na müdahale edilmesi ve siyasi istikrarsızlık sonucu ekonominin riske sokulması nedeniyle “Ekonomik Konularda Genel Koordinasyon Sorumlusu” Başbakan Yardımcısı Ali Babacan hakkında gensoru önergesi verdi.
 
'HÜKÜMETİN BASİRETSİZLİĞİ'
 
Baluken ve Kaplan, önergelerinin gerekçesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Merkez Bankası’yla sürdürdüğü faiz  kavgası, hükümetin basiretsizliği, suskunluğu ve etkili önlemler alınmaması sonucu zirve yapan doların rekor kırmaya başladığını belirtti.
 
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın istifa edeceğine yönelik dedikodular ve Başçı'nın sağlık sorunlarından ötürü Merkez'in toplantısına katılmadığı yönündeki bilgİye de değinilen önergede, "Merkez'den istifa iddialarına yalanlama ve Başçı'yla ilgili 'Görevinin başında' açıklamaları gelse de yurt dışından gelen veriler ile Amerikan Merkez Bankası'nın yaklaşmakta olan kritik faiz kararı da sürece eklenince dolar bir gün içinde 3-4 zirve birden görmeye başladı.  Merkez Bankası'nın günlük olarak arttırma kararı aldığı döviz silahı da doların ateşini söndürmeye yetmedi. 2,55 seviyeleri ile zirveye çıkan dolar Merkez'in piyasaya sürdüğü 60 milyon dolar sonrasında beklenenin aksine düşüş yerine 2,62 seviyeleri ile en yüksek zirvesine ulaştı. Şirket bilançoları hasar görülürken, reel sektörün açık pozisyonu 180 milyar dolar. Burada yüzde 10'luk bir kur artışı 18 milyar dolar karşılığı Türk lirası etkisi olacak. Bu da kabaca 35-40 milyar TL zarar bilançolara yansıyacak demektir" denildi.
 
'ÜRETİCİNİN GÜCÜ OLUMSUZ ETKİLENDİ'
 
İhracatçıların, ara malı ithal etmesi nedeniyle bu piyasanın da dolaylı bir zarara uğradığına dikkat çekilen önergede, şu ifadelere yer verildi:
 
"Türkiye, petrol fiyatlarının düşmesi sonucu 2015 yılında daha düşük bir enflasyon elde etse de, olası sert faiz indirimi, mevcut dalgalanmalarda devalüasyona yol açıyor. TCMB dolardaki son yükselişe bakarak, geçen yıl faizleri yükselterek dolardaki yükselişin önüne geçmiş ve bir devalüasyon (Paranın satın alma gücünün düşürülmesi) krizini engellediyse de, önümüzdeki günler de yeni krizler kapıda. Doların güçlenmesinin TL’nin dış değerinde, enflasyonun devam etmesinin de TL’nin iç değerinde yarattığı kayıplar Türkiye üreticisinin rekabet gücünü olumsuz şekilde etkiliyor. Bu önümüzdeki dönem için ciddi bir risk oluşturuyor. Ayrıca yabancı yatırımcı için şu an Türk Lirası faiz oranları cazip gelmiyor. Daha doğrusu bu cari açık ile bu uluslararası konjonktürde Türk Lirası yatırımı yapmak için mevcut faiz oranlarını yeterli bulmuyorlar."
 
'YANLIŞ POLİTİKALARLA TÜRKİYE RİSK ALTINA GİRDİ'
 
Sadece 14 ayda yüzde 33 oranında artan TL cinsinden borç yükünün, birçok sanayi ve hizmet firmasının kâbusu durumunda olduğunun vurgulandığı önergede, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faiz indirimi ile ilgili Merkez Bankası’nı baskı altına alan demeçleri ile de yukarı giden dolar kurunun her sentlik artışı, borç stokunun 4 Milyar TL artışına yol açıyor. G-20 içinde 5’li kırılgan içinde en başta gelen Türkiye'de, yanlış ekonomi politikaları sonucu, enflasyon ve işsizlik artmış, TL değer kaybetmiş, ülke risk altına sokulmuştur" eleştirisine yer verildi.