AKP'yi netleştirme projesi-Mustafa Karasu

AKP'yi netleştirme projesi-Mustafa Karasu

AKP Hükümeti kendisine iki yıla yakındır tanınan çözüm için adım atma şansını kullanmamıştır. Bir çözüm politikası olmadığı için sürekli çözüm için adım atmamaya gerekçeler bulmuştur. En son Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin hem Kobanê Direnişini desteklemek hem de Türkiye'nin Rojava Devrimi ve Kobanê politikalarını protesto etmek için gerçekleştirdiği serhildanları gerekçe yapmıştır. Bu serhildanlar aynı zamanda AKP'nin Kürt sorununda çözüm olmayan politikalarını protesto eylemleri olarak gelişmişti. Çünkü Türk devletinin bir çözüm politikası olmadığı için Rojava Devrimi'ne düşmanlık yapmaktadır. Bu serhildanlar "Rojava Devrimi'ne düşmanlığı bırak, Kürt sorununu çöz" eylemleri de olmuştur. Bu nedenle AKP'nin bir çözüm politikası olmayınca halkın bu tarihi direnişini ipe un sermek anlamına gelecek biçimde asayiş sorunu olarak gündemleştirmiştir. 

Kürt Halk Önderi, eğer halkın tepkilerini ve direnişlerini bir asayiş sorunu olarak görüyor ve olmasını istemiyorsanız o zaman gelin bu sorunu kısa sürede çözelim, yaklaşımı göstererek bir çözüm projesi sunmuştur. Bu projenin amacı, AKP'nin sürekli gerekçeler ileri sürerek çözüm için adım atmamasının önüne geçmektir. AKP'ye adım attırarak kısa sürede çözüme kavuşturmak istemektedir. Çözümün kısa sürede olması Türkiye halklarının çıkarınaysa, o zaman yapılması gereken, çözüm için hemen adım atılmasıdır. AKP de "Türkiye halkı çözüm sürecini destekliyor ve çözüm istiyor" dediğine göre, çözümün önünde hiçbir engel kalmamıştır demektir. Biz de Türkiye halklarının çözüm istediğine inanıyoruz. Hatta AKP'nin bir çözüm politikası olmadığı anlaşılırsa halk AKP'yi cezalandıracaktır.

AKP kendisine tanınan şansı kulllanacak mı?

Kürt Özgürlük Hareketi yirmi yıldan fazladır çözüm için çaba göstermektedir. Dokuz defa çatışmasızlık ilan etmiştir. Eğer Kürt sorununda çözüm için adım atılırsa Kürt Özgürlük Hareketi bu adımlara derhal gereken karşılığı verecektir. Bu konuda kuşku yoktur. Herkes Kürt Halk Önderi'nin çözüm istediğini düşünüyorsa, o zaman Kürt Özgürlük Hareketi de bu çözümün parçası olacaktır. Çünkü Kürt Halk Önderi'ni baş müzakereci ilan eden Kürt Özgürlük Hareketi’dir. Kürt Halk Önderi ile Kürt Özgürlük Hareketi arasında çözüm konusunda ayrılık olduğunu söyleyenler, Kürt sorununda çözüm niyeti olmayanlar, bu nedenle psikolojik savaş yürütenlerdir.
Kürt Halk Önderi Kürt sorununun çözümü konusunda kabul edilecek bir müzakere taslağı sunmuştur. Aslında Kürt sorununun çözümünün parametreleri bilindiğinden bir ayda bile müzakere ile çözüm projesi netleştirilir. Zaten Önder Apo ''Bir çözüm niyeti varsa 3-4 ayda nihai çözümü netleştiririz ve bu sorunu Türkiye'de sonlandırırız'' demiştir. Bu durum karşısında hala zaman kazanma ve oyalama içine girmek açıkça "Ben çözüm istemiyorum" demektir. Kürt Halk Önderi en geç 1 Şubat’a kadar müzakereyi bitirelim ve seçim öncesi de bu sorunu tamamen gündemden çıkaralım" diyor. Sürekli bu sorunu çözme iddiasında olan ve asayişten yakınan AKP, kısa sürede çözüm için adam atacak mı, atmayacak mı göreceğiz. AKP kendisine tanınan bu şansı kullanacak mıdır? Bir hükümetin projesi varsa bunu iktidara gelir gelmez 4-5 yıl içinde çözmesi gerekir. Eğer 4-5 yıl içinde çözemiyorsa çözüm politikası yok demektir. Çünkü diğer seçimde iktidarda kalıp kalmayacağı belli değildir. Kürt Özgürlük Hareketi AKP'ye tam üç genel seçim, üç yerel seçim, iki referandum, bir cumhurbaşkanlığı seçim şansı tanımıştır. Artık bir seçim şansı daha vermesi kendini kandırmak olur. Kürt Halk Önderi en son görüşmede "Ben ne kandırırım, ne de kandırılırım" demiştir. AKP'ye "Sabrımız bitti, artık adım at" çağrısı yapmıştır. 

Oyalama politikasında ısrar ediliyor 
AKP bu kısa sürede çözüm çağrısı karşısında bir heyecan duymamıştır. Çözümden, çözüm için atacağı adımlardan çok, yine otuz yıldan fazladır dillendirilen gerillanın silah bırakması ya da Türkiye'den çıkması noktasını tekrar etmektedir. Yani arabayı atın önüne koşmaktadır. Kürt Halk Önderi, eş zamanlı olacak, yani müzakerede çözüm netleşecek ve biz de gerekeni yapacağız diyerek AKP'nin yaklaşımıyla çözüm olmayacağını bir daha hatırlatmıştır. Hatta yasasız ve güvencesiz adımlar attığı için özeleştiri vermiştir. Herkes de bilir ki, çözüm olduğunda gerillanın pozisyonu da değişir, bu sorun da Türkiye'nin gündeminden çıkar. 
Kürt Halk Önderi müzakere taslağını hem devlete ve hükümete hem de Kürt Özgürlük Hareketi'ne iletmiştir. On gün içinde hem devletten hem de Kürt Özgürlük Hareketi'nden bu taslağa yönelik cevapların gelmesini istemiştir. Ancak Hükümet yine oyalama içine girmiştir. Kürt Halk Önderi "Türkiye'nin iç ve dış koşulları nedeniyle zaman önemlidir, artık zaman kaybetmeyelim" derken, AKP Hükümeti yine ağırdan almaya başlamıştır. İmralı’ya giden heyetle yapılması planlanan görüşmeyi şunun taziyesi oldu, şu oldu, bu oldu diye ertelemişler ve heyetin Kandil’e gidişi de bu nedenle gecikmiştir. Hükümetin daha hızlı ve acele davranarak seçim öncesi bu sorunu çözüp, seçime Kürt sorununu çözüp Türkiye’yi demokratikleştirmiş olarak girmek için çaba göstermesi gerekirken, ağırdan alması tabii ki kuşku verecektir. Yine zaman kazanma, oyalama ve seçime sorunu çözmek istiyormuş söylemiyle girme oyunu içinde olduğu düşüncesi oluşacaktır.

Çözüm zeminini çürütme politikası 
Zaten Kürt Özgürlük Hareketi bir süredir AKP'nin böyle tehlikeli, aldatarak çözüm zeminini çürütme politikası izlediğini söylemektedir. Hükümetin Kürt Halk Önderi'nin taslağı için ağırdan alması bunu göstermektedir. Bir hafta şu nedenle, bir hafta bu nedenle, bir hafta başka nedenle geciktirip seçim öncesi Kürt Halk Önderi'nin dediği zamanda olmuyor deyip yine yeni bir oyalama hesabı yapma içindedir. Böyle yaklaşmasına bir, iki, üç tahammül edilir, sabır gösterilir; ancak bunu ısrarla sürdürmek kabul edilmez, edilmeyecektir. Nitekim sadece Kürt Halk Önderi değil, Kürt Özgürlük Hareketi de hemen adım atılmasını istemektedir. Kürt Özgürlük Hareketi'nin açıklamaları, yaklaşımları tamamen bu yöndedir. Derhal müzakereye geç ve kısa sürede sonuçlandır demektedir. 
Kısa zamanda olmaz demek tam bir oyalama olur. Yüz yıllık sorun var, kırk yıldan daha fazladır gündeme girmiş, otuz beş yıla yakındır da çatışma ve savaş biçiminde sürmektedir. Dünyada en uzun süren bir çatışma ve savaş durumu var. Vietnam’da üç devlet birbirinden devralarak savaşı sürdürdü, ama o da Kürdistan'daki savaş kadar uzun sürmedi. Dolayısıyla hala bu sorun kısa sürede çözülmez demek ya kötü niyetliliktir ya da Türk devletinin psikolojik savaşının etkisinde kalmaktır. Kürt sorununda netleşmeyen hiçbir şey kalmamıştır. Sadece çözüm için zihniyet, niyet ve irade gerekiyor. AKP'nin zihniyet, niyet ve iradesi varsa Kürt Halk Önderi'nin ortaya koyduğu taslak sorunu iki üç ayda çözer. Ama çözüm niyeti yoksa ya da AKP'nin yeni seçim kazanma taktiğinin etkisinde kalınırsa tabii ki ''Hemen çözülmez'' denir. 

Demokrasi güçleri mücadele etmeli
Ancak şu açıktır ki, Kürt Halk Önderi'nin de, Kürt Özgürlük Hareketi'nin de, Kürt halkının da oyalanmaya tahammülü kalmamıştır. Eğer Türk devleti bu konjonktürde sorunu çözmek istemiyorsa, mevcut zihniyetiyle seçimden sonra hiç çözemez. Kürt Özgürlük Hareketi'nin dediği gibi, ezme ve tasfiye savaşına girer. Zaten uygulamaları bu hazırlığı gösteriyor. Bu nedenle tüm demokrasi güçleri AKP'ye karşı seçimden önce adım attırma mücadelesi vermelidir. Çok yönlü mücadele ve eylemlerle müzakere ve çözümü gerçekleştirme mücadelesi verilmelidir. Kim Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesini istiyorsa bu mücadeleyi vermelidir. Eğer AKP seçim öncesi çözmeyecekse, seçim kazanarak daha şiddetli bir saldırı yapmasının önüne geçmek gerekmektedir. Ya AKP'ye çözüm için adım attırılmalı ya da seçim kazanmasının önüne geçilmelidir. Türkiye'nin hayrına olan, bu iki seçenektir. Bunun dışındaki her seçenek Türkiye'yi büyük çatışma ve çıkmazlara götürecek bir durum ortaya çıkaracaktır. 
 

Kaynak: Yeni Özgür Politika Gazetesi