Altan Tan: Bir kez olsun iyi bir şey yapın, istifa edin!

Altan Tan: Bir kez olsun iyi bir şey yapın, istifa edin!

DTK Hukuk ve Ýnsan Hakları Komisyonu, Urfa Cezaevi olayı ile cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekerek, "Ýstifa etmesi gereken Adalet Bakanı, yeni cezaevi müjdesi veriyor. Hayatınızda bir kere olsun iyi bir şey yapın ve istifa edin" çaðrısı yaptı. Daðlıca saldırısının ardından "PKK silah bıraksın" tartışmalarını deðerlendiren DTK Başkanlık Divanı Üyesi Altan Tan, "PKK silahları nasıl ve nereye bıraksın?" diyerek, hükümetin hiçbir projesinin olmadıðını söyledi. BDP Diyarbakır Ýl Örgütü de cezaevleri ile ilgili açıklama yaparak, "Ey Erdoðan zindandaki bu ateş seni de yakacak" açıklamasında bulundu.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Hukuk ve Ýnsan Hakları Komisyonu, Urfa E Tipi Cezaevi'nde 13 tutuklunun yaşamını yitirmesi ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla çalışma binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Hukuk ve Ýnsan Hakları Komisyonu üyelerinin yanı sıra DTK Başkanlık Divanı Üyesi ve BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ile Başkanlık Divanı Üyesi Edip Yaşar katıldı. Açıklamayı yapan Hukuk ve Ýnsan Hakları Komisyonu Üyesi ve ESP Diyarbakır Ýl Başkanı Ramazan Karakaya, Urfa'da 13 tutuklunun yaşamını yitirmesine dikkat çekerek, "Bu olay bizlere, hapishaneler sorununu ve devletin, dört duvar arasına kapattıðı insanlara yönelik insanlık dışı vahşetini yeniden hatırlattı" dedi. Sadece Urfa'da deðil tüm hapishanelerdeki insanlık dışı uygulamalar ve yaşam koşulları, tutuklu ve hükümlüleri artık isyan noktasına getirdiðini ifade eden Karakaya, "Nitekim önce Urfa hapishanesinde ve ardından Antep, Adana, Osmaniye ve Karaman cezaevlerinde ortaya çıkan isyanlar gelecek günlerin habercisidir. Ortaçað karanlıðını andıran, insanların üst üste istiflendiði ve hiçbir insani gereklerin yerine getirilmediði, insanları ölüme terk eden bu uygulamalar, 21. yüzyılda nasıl bir noktada yaşadıðımızın da göstergesidir" dedi.

DEVLETÝN ÝŞLEDÝÐÝ CÝNAYETLER

"Devlet, hapishanelere kapattıðı insanlara adeta yargısız infaz yaparcasına ölümü reva görmektedir" diyen Karakaya, "12 Eylül faşizminin hapishanelerdeki katliamları, işkence ve vahşeti hala hafızalarımızda. Bugün 12 Eylül'ü yargılayanlar şimdi onlardan daha beter uygulamalara imza atıyorlar. 1996 Diyarbakır hapishanesi, yine Ulucanlar ve Ümraniye hapishane katliamları, 19 Aralık 2000'de yapılan ve adına 'Hayata Dönüş' denilen ve resmen katliam olan cinayetleri işleyen yine bu devletti. Daha geçtiðimiz yıl Kayseri yolunda ring aracında çıkan yangında 'güvenlik' adına insanları araçtan çıkarmayarak 5 tutukluyu katleden yine devlet" dedi. Karakaya, "Peki bu katliamların sorumlularından hangisi ceza aldı? Hiçbiri. Şimdi de aynı durum yaşanmakta. Urfa hapishanesindeki katliamın sorumlularından olan 1. Müdür de aynı şekilde ödüllendirilerek Samsun hapishanesine müdür olarak atandı. Oysa en basit anlamıyla açıða alınması gerekirdi, fakat tipik devlet refleksi burada da kendini gösterdi" şeklinde konuştu.

ÝSTÝFA EDECEÐÝNE YENÝ CEZAEVÝ MÜJDESÝ VERÝYOR

Cezaevlerindeki doluluk oranlarına dikkat çeken Karakaya, "13 tutuklu ve hükümlünün öldüðü Urfa hapishanesinde 225 olan kapasite, havalandırmalara yapılan hücrelerle 400'e çıkarılmış, ancak 1200 kişi tutulmaktadır. Keza Mardin Cezaevi'nde kadınların koðuşunda 18 kişi kalması gerekirken 60 kişi kalmaktadır. Bu tablolar cezaevlerinin nasıl bir işkencehaneye dönüştürüldüðünü göstermektedir. Ceza infaz kanununda yer almayan adeta yeni cezalandırılmaların ihdas edildiði görülmektedir" dedi. Karakaya, "Adalet Bakanı, bu katliamın sorumluluðunu üstlenmek adına onurlu davranıp istifa etmesi gerekirken, halkımıza yeni hapishaneler yapma müjdesi veriyor. Başbakan Erdoðan ise 'bunun arkasında terör örgütü var' diyerek, her zamanki yaptıðını yaptı, insanlık dışı koşulların yaratıcısının ve bu katliamın sorumlusunun kendi iktidarları olduðunu halkın gözünden kaçırarak en doðal insan hakkı talebini terörize etmeye çalıştı. Erdoðan, Roboski katliamının da hesabını henüz vermedi" şeklinde konuştu.

AKP ÝKTÝDARI KANA DOYMUYOR

"Urfa hapishanesinde yaşanan katliamla Roboski katliamı aynı şeydir" diyen Karakaya, "AKP iktidarı kana doymak bilmiyor. Güvenliði ve yaşam hakkı devletin elinde olan dört duvar arasına hapsedilmiş binlerce insanın Mehmet Aðar kadar deðeri yok bu ülkede. Aðar için hapishane boşaltan, korumasını bile yanında bulunduran, hapishaneyi deniz manzaralı villa biçiminde tahsis eden devlet, diðer tutsakları ise nefes bile alamayacakları küçük hücrelere doldurmakta bir sakınca görmemektedir. Ancak Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünde önemli bir şahsiyet olan Sayın Öcalan'a yönelik antidemokratik, hukuk ve insanlık dışı bir şekilde 11 aydır tecrit uygulanmaktadır. Son on yılda hapishanelerde bin 711 kişi yaşamını yitirdi. Hasta tutuklu ve hükümlüler tedavileri yapılmadıðı gibi tahliye edilmemekte ve ölüme terk edilmekteler. Şu anda hapishanelerde 500 tutsak ölüm sınırında. Tüm hapishaneler mevcudunun üç katı tutuklu ve hükümlü ile dolu" dedi.

BÝR KEZ OLSUN ÝYÝ BÝR ŞEY YAPIN

Yaşananların insanlık suçu olduðunu belirten Karakaya, "Bir an önce tutuklu sayısını kat be kat artıran antidemokratik, yasakçı yasaların revize edilerek evrensel normlara uygun hale getirilmesi acil bir sorundur. Tutuklu ve hükümlülerin insanca yaşayabilecekleri koşullar yaratılarak, insan onuruna yakışır muamele görmeleri saðlanmalıdır. Hukuksuz tutuklamalara son verilmeli, zindanlar boşaltılmalıdır. Bu olayların gerçek sorumlusu olan Adalet Bakanı istifa etmelidir. Hayatınızda bir kere olsun iyi bir şey yapın ve istifa edin. Hiç olmazsa geriye dönüp baktıðınızda, arkanızda, çocuklarınıza anlatacaðınız onurlu bir şey olsun. Bizler Roboski katliamında olduðu gibi, hapishanelerde yaşanan bu katliamların ve insanlık suçu olan uygulamalarınızın peşini bırakmayacaðız. Hesap soracaðız. 19 Aralık katliamının da, Amed zindanlarındaki katliamın da, Roboski katliamı ve 16 Haziran Urfa katliamının da er veya geç hesabını halklarımıza vereceksiniz" dedi.

Ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan DTK Başkanlık Divanı Üyesi Altan Tan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in açıklamalarını deðerlendirerek, yeni cezaevlerinin çözüm olmadıðını söyledi.

PKK SÝLAHLARI KÝME BIRAKSIN

Daðlıca çatışması ve "PKK'nin silah bırakma" tartışmalarını deðerlendiren Tan, 30 yıldır aynı şeyin yaşandıðını ve aynı şeylerin söylendiðini söyledi. "Bu sene kışın, devlet 'operasyon yapmıyorum' diyor ya, Bitlis'te 15 kadın gerilla topluca öldürüldü. Bu olaylar olduðu vakit, kamuoyu tartışıyor, 'silahla olmaz kan dursun', 3 gün sonra tekrar eskiye dönüyoruz. Biz bu filmi defalarca seyrettik. Hükümet yetkilileri şunu söylüyor 'akan kan yerde kalmayacak, şehitlerimizin intikamı alınacak, terörün başı ezilecek, devletin gücü gösterilecek.' Kardeşim bunu 30 senedir söylüyorsun. Başka bir plak çal" dedi. Her seferinde PKK'ye silah bırakma çaðrısı yapıldıðını belirten Tan, "Tamam silahları bıraksın, nasıl, kime bıraksın, neye bıraksın. Erbil pazarında satsın mı, Kandil'de mi bıraksın, kime teslim etsin. Teslim ettikten sonra nereye gelsin? Habur'a gelip, 'Türküm doðruyum, çalışkanım, ne mutlu Türküm' diyerek devletin şefkatli kollarına mı sıðınsın, ne yapsın?" diyerek, hükümetin hiçbir projesinin olmadıðını söyledi.

EY ERDOÐAN, ZÝNDANDAKÝ BU ATEŞ SENÝ DE YAKACAK!

BDP Diyarbakır Ýl Örgütü de aynı amaçla Diyarbakır E Tipi Cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya BDP Diyarbakır Ýl Eş Başkanı Zübeyde Zümrüt, BDP ilçe başkanları, TUHAD-FED, TUHAD-DER gibi kurum temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Açıklamada, "Ey Erdoðan zindandaki bu ateş seni de yakacak" yazılı pankart açıldı. Açıklamayı yapan BDP Diyarbakır Ýl Eş Başkanı Zübeyde Zümrüt, "Kürt sorununun acil çözümünün dayatıldıðı ancak; AKP iktidarı inkar ve imha siyasetindeki ısrarı, her gün ölümler, katliamlar, tutuklamalar ve hak ihlallerine yenileri eklenmektedir" dedi. "KCK" adı altında belediye başkanları ve seçilmişlerin tutuklanmasına dikkat çeken Zümrüt, "AKP hükümeti bütün duyarlı kesimlerin, tutsak ve tutsak yakınlarının cezaevlerindeki doluluk oranına kulaklarına tıkamış, keyfi uygulamalar sürmüş ve ölümlere davetiye çıkarmıştır" dedi. Türkiye cezaevlerinde 125 bin, erkek, 5 bini kadın ve 2 bini aşkın çocuk olmak üzere toplam 132 bin 369 tutuklunun bulunduðunu hatırlatan Zümrüt, "Yaz mevsiminin sıcaklıðının bütün ülkede mevsim normallerinin üzerinde olması 8 kişilik koðuşa 18 kişinin yerleştirilmesini insanların nefes almakta zorlanması tutukluları isyan etme durumuna getirmiştir" dedi.

AKP'nin iktidara gelmesi ile katliamlarla anıldıðını belirten Zümrüt, Roboski katliamı, Kayseri yolunda tutuklu ve hükümlülerin ring aracında diri diri yanması, Pozantı Cezaevi'nde tutuklu çocuklara yönelik tecavüz ve taciz olaylarını hatırlattı. Zümrüt, "Urfa Cezaevi başta olmak üzere hükümetin tüm cezaevlerindeki anti demokratik politikalarını kınıyoruz. 'Ýnsanım, demokratım, adalet, eşitlik ve hukuktan yanayım' diyen herkesi bu haksız uygulamalara karşı duyarlı olmaya ve demokratik haklarını kullanmaya çaðırıyoruz" dedi.