Amed, İzmir ve Adana’da hasta tutsakların serbest bırakılması istendi

Amed, İzmir ve Adana’da hasta tutsakların serbest bırakılması istendi

Amed, İzmir ve Adana’da yapılan basın açıklamaları ile hasta tutsakların serbest bırakılmaları istendi. Amed’de hasta tutsak Ali Ekber Oruç’un abisi Halit Oruç, kardeşinin yaşamını yitirmesinden Adalet Bakanlığı’nın sorumlu olacağını söylerken, İzmir Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), siyasi tutsakların 29 Ağustos’tan bu yana açlık grevinde olduğu Kırıklar 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde işkencenin rutin hale geldiğini kaydetti.

İHD Amed Şubesi, cezaevinde bulunan hasta tutsakların yaşadıkları ciddi hastalıklara ve yetkililerin duruma kayıt kalmasına dikkat çekmek amacıyla şube binasında bir basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısına kas hastalığı nedeniyle cezaevinde yaşamını idame edemeyecek durumda olan ve buna rağmen serbest bırakılmayan Ali Ekber Oruç'un ailesi de katıldı.

Toplantıda konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, bu güne değin hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla çalışmalarda bulunduklarını, ilgili ve yetkilere mercilere çağrılarda bulunduklarını ancak tüm girişimlere rağmen hasta tutsakların durumuna kayıtsız kalındığını söyledi. Bilici, hasta tutsakların her geçen gün ölümle pençeleştiğini kaydederek, bürokratik engellemelere derhal son vererek hasta tutsaklara yönelik sorumluluğun yerine getirilmesini istedi.

Bilici ardından konuşan hasta tutsak Ali Ekber Oruç'un abisi Halil Oruç ise kardeşinin bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini, cezaevinde yaşamını yitirmesi durumunda sorumlusunun hükümet ve Adalet Bakanı'nın olacağını belirtti. Oruç, “Biz aile olarak Adalet Bakanlığı’nın bu tutumu protesto ediyoruz. Sağduyuya ve vicdanlı olmaya çağırıyoruz.” dedi. Oruç'un eşi Cemile Oruç ise, eşinin durumunun iyi olmadığını, cezaevinde bakımının zor olduğunu ve bunun içinde bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini ifade etti.

KIRIKLAR 2. NOLU F TİPİ CEZAEVİ’NDE İŞKENCE RUTİN HALE GELDİ

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi, Kırıklar 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde artık rutin hale gelen işkence ve hak ihlalleri ile ilgili basın toplantısı düzenledi.
Kırıklar 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde tutuklulara yapılan işkenceyi kamuoyuna açıkladıklarını hatırlatan ÇHD, yapılan suç duyurularının takipsizlikle sonuçlandığını belirtti, "İşkence şikayetleri takipsizlikle sonuçlandırıldığı için gardiyanlar işkence yapma konusunda kendilerine tanınan bu ayrıcalığı kullanmaktadırlar" dedi.

Kırıklar 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde işkence ve saldırıların Ağustos ayında rutin hale geldiğine dikkat çeken ÇHD, Ağustos ayında 3'ü Gezi direnişçisi 12 kişinin işkenceye maruz kaldığına dikkat çekti.
ÇHD İzmir Şubesi, "Süngerli oda ve tek kişilik hücreler devreye konarak tutuklulara işkence katmerleştirilmiştir" dedi.

Cezaevinde sohbet hakkı genelgesinin uygulanmadığını, bu durumu protesto eden tutukluların günde 2-3 dakika kapı dövme eylemi yaptığını belirten ÇHD, şunları kaydetti: "İdarenin bu protestolara ilk cevabı Mert Toka ve Ahmet Alpözel isimli iki tutukluyu işkence ederek 1 No'lu F Tipi Cezaevi'ne sürmek olmuştur. Eylemlerine devam eden tutuklular bu kez hücrelerinde saldırıya uğramışlardır."

ÇHD, Gezi tutuklularının karşılaştığı işkenceye ilişkin şu bilgileri verdi:

"13 Ağustos 2013 günü aynı hücrede bulunan gezi tutuklularından Hicri Selviler ve Faruk Erdoğan'ın bulunduğu hücreyi basan 15 civarında gardiyan hiç konuşmadan ve bir şey söylemeden Faruk Erdoğan'ın boğazını sıkarak havalandırmaya çıkarmışlardır. Ağzı kapatılan Faruk Erdoğan nefes almakta zorlanırken kollarından ikişer kişi tutarak kıvırmıştır. Her yerine gardiyanlar tarafından vurulan Faruk Erdoğan bir süre sonra öylece bırakılmıştır. Hicri Selviler ise kollarından kıvrılmış yere yatırılmıştır. Yerlerde sürüklenerek kafasına ve sırtına ayakla basılarak işkenceye maruz bırakılmıştır. Yine Dursun Ali Gür isimli işkenceci başgardiyan Hicri Selviler'in yüzüne birkaç kez tokat atmıştır. Hicri'nin yüzü morarmıştır. Her ikisi de kollarını 2-3 üç gün ağrı nedeni ile tam olarak kullanamamıştır. Her iki tutukluya da ağızları ve burunları kapatılarak 'nefessiz bırakma' işkencesi uygulanmıştır."

27 Ağustos günü Hicri Selviler, Faruk Erdoğan ve Orhan Öztürker'in de hücredeyken saldırıya uğradığına dikkat çeken ÇHD İzmir Şubesi, "Gökhan Çoban, Yusuf Dut ve Mustafa Özüsağlam da 27-28 Ağustos günlerinde benzer şekilde bulundukları hücreden alınarak işkenceyle süngerli odalara atılmışlardır. Yerlerde sürüklenmiş, tekmelenmiş tehdit edilmiş ve hakarete uğramışlardır. Süngerli odalarda tek tutulmuşlardır. Saatlerce öylece bekletilmişlerdir. Akşam saatlerinde süngerli odadan çıkartılan Yusuf Dut müdürle görüşmesi sırasında da bir başka memur tarafından boğazı sıkılarak zorla dışarı atılmıştır."

Başgardiyan Dursun Ali Gür'ün tutsakları "Aklınız başına gelsin, sizinle anlayacağınız dilden konuşacağız" şeklinde tehdit ettiğini belirten ÇHD İzmir Şubesi, 28 Ağustos günü Faruk Erdoğan, Hicri Selviler, Binali Çelik, Emir Öztürk, Yusuf Dut, Mustafa Özüsağlam, Gökhan Çoban, Orhan Öztürker, Ahmet Doruk Turhan isimli tutukluların bulundukları hücrelerden dövülerek tekli hücrelere konulduklarını kaydetti.

ÇHD, "Bazıları süngerli odalara atılmıştır. Gezi tutuklularından Faruk Erdoğan özellikle ağır şekilde darp edilmiştir. Sırtındaki morluklar aradan geçen 4 güne rağmen gözle görünmektedir" dedi.

Suç duyurusunda bulunan tutukluların adli tıp kurumuna sevklerinin yapılmadığını bildiren ÇHD, "Tutukluların olayları anlattıkları mektupları gönderilmemektedir. Bu hapishanede 18 Nisan ve 8 Mayıs tarihlerinde de benzer şekilde tutuklu ve hükümlüler dövülerek işkenceye uğramışlar, idare hakkındaki şikayet ise sonuçsuz kalmıştır" diye kaydetti.

8 GÜNDÜR AÇLIK GREVİNDELER

ÇHD İzmir Şubesi, tek kişilik hücrelere atılan tutsakların, üçlü hücrelere alınma talebiyle 29 Ağustos gününden bu yana açlık grevinde olduğunu belirtti.

Cezaevinde yaşananlara sessiz kalmayacaklarını belirten ÇHD İzmir Şubesi, cezaevindeki tüm sorumluların yargılanması için sürecin takipçisi olacaklarını kaydetti.

‘DEVLET HEM TUTSAKLARI HEM DE AİLELERİ MAĞDUR EDİYOR’

İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi ve Adana Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Derneği (TUHADER) Şubesi üyeleri, cezaevlerinde tutuklu bulunan hasta tutsakların durumuna ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla Adana Adliyesi eski binası önünde basın açıklaması düzenledi.

"Ağır hasta tutsaklar serbest bırakılsın. Cezaevlerinde ölümler son bulsun" pankartının açıldığı açıklamaya İHD Adana Şube Başkanı Şahin Kılıç ve yöneticileri, Adana TUHADER Şube Başkanı Saniye Seçkin, BDP Kadın Meclisi Üyesi Suzan Kılıç, BDP il ve ilçe yöneticilerinin yanı sıra tutsak yakınları katıldı. Açıklamada yoğun polisiye önlemler dikkat çekerken, kitle sık sık, "Hasta tutsaklar serbest bırakılsın" sloganını attı. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan "demokratik kurtuluş süreci"ne değinen Aslan, içinden bulundukları sürecin çok hassas olduğunu ve herkesi bu süreçte üstüne düşen görevine yerine getirmeye çağırdı. Devletin yurttaşları nerede olursa olsun yaşam şartlarını kolaylaştırmak zorunda olduğunu kaydeden Aslan, cezaevlerinde tutuklu bulunan tutsakların yaşamlarını devletin düzeltmediğini, aksine daha da zorlaştırdığına dikkat çekti. Aslan, "Tutsakların yasalarla belirlenen ve haftalık, aylık yakınlarıyla görüşme hakkını engellemek için tutsakları yakınlarının zorla ulaşabileceği ücra köşelere sürgün etme yoluna başvurmaktadır. Kürkçüler F Tipi Cezaevi'nden Zonguldak Beycuma ilçesindeki M Tipi Cezaevine gönderilen; Erhan Güler, Okan Dolaşır, Emrullah Aslan, Hasan Özmen, Selami Keleş, Mehmet Bal, Mehmet Erbey, Mehmet Galip Yaş, Şemsettin Gergin, Galip Yaş Samsun ise İsa Kilva'nın sürgün edilmeleri hep aynı anlayışın ürünü olduğunu söyleyebiliriz. Söz konusu mağduriyetin önlenmesi için sürgün edilen bu tutsakların bir gün önce yakınlarının yaşadıkları illere geri getirilmesini talep ediyoruz. Aksi takdirde ne hükümetin ne cezaevleri yöneticilerinin bu vebalin altından kalkamayacağını, günün birinde bu hukuk ihlalinim hesabını vermek zorunda kalacağını duyurmak istiyoruz" dedi.

Türkiye'nin değişik cezaevlerinde ağır hasta tutsakların günlük hayatlarını idame etmekte bile zorlandığını belirten Aslan, hasta tutsakların halen cezaevlerinde tutulmalarının hangi vicdana, akla ve etik kurala sığacağını sordu. Aslan, "Barış sürecini sürdürmekte kararlı olduğunu fher fırsatta dile getiren AKP hükümetine sesleniyoruz. Barış süreciyle ilgili samimiyetini görmek istiyoruz. Toplumu kazanmanın yolu intikamcı yaklaşım değil insancıl yaklaşımdır. Hukuk devletinde de yapılması gerekende budur. Aksi takdirde samimiyet sorgulanır, hale gelecektir" dedi. 

Açıklama alkışlarla sona erdi.