Amed’te tutsak gazeteciler için eylem

Rehin tutulanan gazeteciler için açıklama yapan meslektaşları, “Hakikatlerin karanlıkta bırakılmasının istenmesinin altında nelerin yattığını biliyoruz. Sesimiz kısılmak isteniyorsa, daha fazla ses çıkaracağımızın bilinmesini istiyoruz” mesajını verdi.

Amed'de 16 gazetecinin tutsaklığının birinci ayında Dicle Fırat Gazeteciler (DFG) Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu açıklama yaptı. DFG binası önünde yapılan açıklamada, "Özgür basın susturulamaz" pankartı açılırken, açıklamaya gazeteciler, Amed Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda kişi katıldı.

Açıklamada konuşan MKGP Sözcüsü Roza Metina, gazetecilerin bir aydır gazetecilik faaliyetinde bulundukları için cezaevinde tutulduğunu söyledi. Gazetecilerin çalıştıkları prodüksiyon şirketleri üzerindeki ablukanın 32'nci gününde kaldırıldığını hatırlatan Metina, yaşanan hukuksuzlukların devam ettiğine dikkat çekti.

‘HUKUKSUZLUK DEVAM EDİYOR’

Metina, "Arkadaşlarımız daha  bir ayları dolmadan kaldıkları cezaevinden başka bir cezaevine nakledildiler.  6 gazeteci arkadaşımız Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne, 6 gazeteci de 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi. Tabi hukuksuzluklar bununla da sınırlı kalmadı. Önce gazeteci Ömer Çelik’in mektubuna 'sakıncalı' olduğu gerekçesiyle el konuldu. Bu 'sakıncaya' mektubun basın kuruluşlarında yayınlanmak istenmesi gerekçe gösterildi. Daha sonra Mehmet Ali Ertaş, Zeynel Abidin Bulut ve Serdar Altan’ın mektuplarına 'gazetecilik faaliyetlerine devam ettikleri' gerekçesiyle el konuldu. Bu da yetmedi görüşe giden ailelere çıplak arama dayatması yapıldı" dedi.

‘SİTEMATİK SALDIRI DEVREDE'

Gazetecilerin rehin tutulduğu bu süreçte gazeteci Abdurrahman Gök'e verilen 1 yıl 6 ay 22 günlük hapis cezasına dikkat çeken Metina, "Arkadaşımız da Kemal Kurkut’un öldürülmesini haber yaptığı için hapis cezasıyla cezalandırıldı. Suç işleyenlerin ödüllendirildiği, suçu haberleştirenlerin cezalandırıldığı bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Tüm bunlar gösteriyor ki, Kürt gazetecilere ve Özgür Basın’a dönük çok sistematik bir saldırı devreye konulmuş durumda. Yıllardır yıldırmaya çalıştıkları gazeteciler savundukları hakikatlerinden taviz vermeyince ne yapacaklarını bilememe hali içinde yoktan suç oluşturma arayışına girdiler" diye konuştu.

‘GÖZDAĞI VERİLİYOR’

Operasyonun ilk saatinden şimdiye kadar geçen sürede yaşananların, bu saldırının talimatla yapıldığının göstergesi olduğunu belirten Metina, şunları söyledi: "Açıkça özgür basına gözdağı veriliyor. Haber yapmalarına izin verilmeyeceğinin mesajı veriliyor. Şirketler günlerce ablukada tutuluyor, abluka kaldırılıyor ancak basın-yayın materyalleri verilmiyor. Hiçbir karar olmaksızın gazetecilerin malzemeleri gasp ediliyor. Şirketlerdeki aramalar sonrası hala hangi malzemelerin alındığına dair bir tutanak veya belge tebliğ edilmiş değildir. Bu malzemelere ne olduğunu avukatlar dahi kimse bilmiyor. Arkadaşlarımızın rehin alınması gibi bu malzemeler de gasp edildiler."

‘DAHA FAZLA ÇALIŞACAĞIZ’

Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Azad Altay, gazetecilerin sesinin kısılmak istendiğini söyleyerek, “Arkadaşlarımızın tutuklanmasıyla ne amaçlandığını biliyoruz. Asıl amacın özgür basının sesinin kısılması olduğunu biliyoruz. Hakikatlerin karanlıkta bırakılmasının istenmesinin altında nelerin yattığını çok iyi biliyoruz. Sesimiz kısılmak isteniyorsa, daha fazla ses çıkaracağımızın bilinmesini istiyoruz. Eğer bugün bölge kentlerinde yaşananların üzeri kapatılmak isteniyorsa, bu hakikatin açığa çıkması için daha fazla çalışacağımızın bilinmesini istiyoruz" dedi. Altay, tutuklu gazetecilerin özgürlüğüne kavuşana kadar alanlarda olacaklarını ve gazetecilerin sesine ses olacaklarını belirtti.

Açıklama, "Özgür basın susturulamaz" sloganlarının ardından yapılan oturma eylemiyle son buldu.