Ankara Katliamı'nın sanığından AKP propagandası
Ankara Katliamı Davası'nın duruşmasına devam edildi. AKP'li sanıklardan Baraç, avukatların sorularını geçiştirdi ve AKP propagandası yaptı.
Ankara Katliamı Davası'nın duruşmasına devam edildi. AKP'li sanıklardan Baraç, avukatların sorularını geçiştirdi ve AKP propagandası yaptı.
Ankara'da 10 Ekim 2015 tarihinde DAİŞ tarafından gerçekleştirilen katliama ilişkin açılan davanın duruşması devam ediyor.
Veriler aranın ardandan duruşma sanık savunmalarıyla sürdü. Sanık Talha Güneş, “Bu davaya dahil olduğumu gardiyanlardan tarafından öğrendim. İddianameyi de görmedim. Tutuklanalı 2 ay oldu. Savunmamı gelecek duruşmada görmek istemiyorum” dedi. Sanık avukatı Hilal Aydın da savunma için ek süre talep etti.
AKP POLİTİKALARINA UYDU!
AKP Bingöl Gençlik Kolları Üyesi olan sanık Mehmedin Baraç da savunma yaptı. Baraç, partisinin politikalarına uyum sağladı ve katliamı gölgelemek için yaşanan başka olayları örnek gösterdi.
Baraç, evinde bulunan DAİŞ bayrağına dair ise, “Ben o bayrağı Peygamberin mührü olarak biliyordum" iddiasında bulundu.
Baraç, Suriye’ye gitme ve orada çetelerle görüşme sebebinin ise kardeşini aramak olduğunu ileri sürdü.
SORULARI YANITSIZ BIRAKTI
Av. Eylem Sarıoğlu da "Kişileri cihat bölgesine gönderdiğine dair belgeler var. IŞİD yönetimine mektup göndermişsin. Bu mektubu gönderecek kadar işin içindesin demek ki. Araç temininde bulunuyorsun” diye konuştu.
Av. Senem Doğanoğlu ise “Columbia marka 12 cm bıçak ve başkasına ait bir ehliyet ve nüfus cüzdanı fotokopisiyle emniyete girdin. Nasıl bu kadar rahat emniyete girebiliyorsun" sorusunu yöneltti.
Av. Doğanoğlu’nun, “Antep’de arkadaşınızın olmadığını bile söylediniz ama Antep’te sınırdan geçiyorsunuz. Emniyete silahla giriyorsunuz. Sığınmacı gelince Emniyet sizi arıyor. Nasıl bu kadar rahat sınırdan geçiyorsunuz? Islah Der’de Sıddık Gönül ve Muhammed hocanızdan ders alıyorsunuz. Bu hocalar size hitabet dersi verdi mi? 2015 yılında Suriye’ye geçtikten sonra mı utanç ve öfke bozukluğu tanısını aldınız" sorularının tamamına ilişkin Baraç, “Cevap vermek istemiyorum” dedi.
CİDDİYETSİZ DAVRANDI
Avukat Özcan Karakoç'un, “Masum olduğuna inanıyor musun" sorusunun ardından da Baraç ciddiyetsizliğini sürdürdü ve "Ben suç işledim. Komşuların bahçesinden vişne çaldım” dedi.
Baraç, müşteki avukatlarından Kazım Bayraktar’in polis olan ağabeyinin hangi birim ve ilde olduğuna dair sorusuna da cevap vermedi.
Savcı da Baraç’ın kaldığı cezaevi sürecinde kimlerin onu ziyaret ettiğini sordu. Baraç, ailesi dahil kimsenin onu ziyaret etmediği cevabını verdi.
Duruşma devam ediyor.
Verilen 15 dakikalık aranın ardından duruşma sanık Metin Akaltın’ın savunmasıyla devam etti. Akaltın’ın savunması diğer sanıklar dışarıdayken alındı.
Sanık Akaltın, “Üzerine atılı suçlamaları kabul etmiyorum. IŞİD ile uzaktan yakından alakam yoktur. Antep’te kasaplık yapan esnaf bir kişiyim. Halil İbrahim Durgun benim müşterimdir. İki haftada bir bana koyun kestiriyordu. Kasaptan et yemiyordu. Bazen eve getiriyordum, bazen işyerine götürüyordum. Bundan dolayı benim bazı yerlerde görüntülerim çıkmış. Et götürmüşümdür, alacağım biriktiği için gitmişimdir” iddialarında bulundu.
Akaltın, Halil İbrahim Durgun ile ilişkisine dair şunları ileri sürdü: “Son zamanlarda 1 ay zaman zarfında Halil İbrahim Durgun yanıma gelmedi. Sonra benim yanıma geldi. ‘Bana yardım et’ dedi. Ankara olayından dolayı onu medyada gördüm. ‘Beni sakla evinde’ dedi. Kabul etmedim. Israr etti ve beni tehdit etti. ‘Benim bu zor durumumda bana yardım etmezsen yarın senin çocukların güvende olmaz’ dedi. Beni arabaya bindirdiler. Bana silah çekti. Eve götürdüler. ‘Evden çıkarsa bunu da ailesini de öldürün’ dedi. ‘Bir daha benim yüzümü görmeyeceksin’ dedi. Akşam çocuklarını aldı getirdi. Ertesi gün oldu. Alışveriş yapmaya gittik. Bir gün öncesinde de Burak diye bir kişi eve geldi elektrik kişi için onu da rehin aldı. Son evden çıktık. Çocukların evde benim yanımda. ‘Çocukları da kendimi de patlatırım’ dedi.”
Evden çıktıktan sonra Halil İbrahim Durgun’u ihbar etmek için yollar aradığını öne sürerek, şunları anlattı: “Ben kendisini ihbar etmek istedim. Biz alışveriş merkezine Çetinkaya’dan çıkarken kimlikleri göreyim dedim. Evin adresini yazdığım adresi polise verdim. Gidin kurtarın dedim. Halil İbrahim Durgun dedim. Çocuklarımı rehin aldı dedim. Kendilerine size yardımcı olayım dedim. Kendini patlatırım diye tehdit ediyor, dedim. Ben önden gidiyim kapıyı açıyım dedim. Beni kelepçeleyip alıp götürdüler. Ondan sonra ne olduğunu bilmiyorum. Aradan iki, üç gün geçti polisler beni çağırdı. ‘Senin çocuklarını öldürdüler’ dediler. ‘Kimi yoğun bakımda’ dediler. ‘Bura senin evin değil mi’ dediler. Bunlar yetmezmiş gibi polisler de üzerime geldi. Bildiklerimi anlattım. Bize yardımcı olursan doktorlarla çocuklarını tedavi ederiz dediler. Çocuklarım kurtulsun diye böyle palavralar salladım.”
Akaltın, kendisine ifade vermeye zorladığını iddia ettiği polisler için “Bunlar FETÖ’cudur. Ülkeyi yıkmaya çalışan insanlardır” diyerek, diğer sanıkları tekrarladı.
HİKAYESİ ÇAPRAZ SORGUDA ÇÖKTÜ
Hakimin, “Sen yakalandığında polislere evimde Halil İbrahim Durgun var dememişsin. Polis tutanağında böyle bir şey yazmıyor. Üzerinde iki adres çıkmış, biri senin evinin adresi. Polis ilk önce başka adresi sonra senin evine gitmiş. Eğer söylediysen polis neden ilk senin evine gitmemiş?” sorusuna karşılık Akaltın, polislere evinde Halil İbrahim Durgun’un bulunduğunu söylediğini iddia etti.
Hakimin, “Eşin senin için Türkiye’yi darülharp olarak gördüğünü ve kendisine oy kullanmadığını söylemişsin” şeklinde soruna Akaltın, “Polislerin oyunudur. Ben eşimle konuştum” dedi.
BOMBA DEPOSUNDA PARMAK İZİ
Halil İbrahim Durgun’un bomba imalat ettiği depoda kendisinin parmak izleri çıktığı ve bombacı Yunus Emre Alagöz ile fotoğraflarının dosyada olduğunun hatırlatılması üzerine sanık Akaltın, “Bilmiyorum” diye cevap verdi.
DAİŞ KAMPINDAKİ FOTOĞRAFI KABUL ETMEDİ
DAİŞ üyesi Ahmet Güneş’in bilgisayarında kendisine ait olduğu bilirkişi tarafından tespit edilen DAİŞ kampında eli silahlı fotoğraf Akaltın’a gösterildi. Sanık Akaltın fotoğrafı kabul etmedi.
‘İNSAN KASABI BUNLAR’
Eylem Sarıoğlu’nun “Dosyada bu kadar aleyhine delil varken bu kadar kolay suçlamaları nasıl reddediyorsun? Kod adların nedir? Kasap Bedo, Ebu Eymen? Sınır boyunca kimlerle iletişime geçtiğiniz? Ben Suriye’de 8-10 gün kaldım bana ağır geldi demişsin. Neyi ağır geldi? Fotoğraflarla tespit edilen eğitimleri o zaman mı aldın? Esin Durgun ile bir husumetiniz var mı? Evinize almışsınız? Neden Esin Durgun, eşin Hatice ile senin kısa süre önce Suriye’den döndüğünüzü söylesin o zaman? Yunus Durmaz ile en son ne zaman görüştünüz? 15 Ekim’de elinizde bavullar ile çıkan görüntüleriniz var, en son o zaman mı görüştünüz? Genel işlerin tertibi kapsamında, canlı bombaların eylem yapacağı yerlere ulaştırılması bu kapsamda mı? Yunus Durmaz ile en çok nerede görüşürdünüz? Yakup Şahin sizi Halil İbrahim Durgun’un deposunda gördüğünü söyledi. Bomba düzeneklerinin yapıldığı çantada kimliğin bulunuyor” şeklinde Akaltın’ın IŞİD’lilerle ilişkisini kanıtlayan tüm sorulara Akaltın “Cevap yok” karşılığını verdi.
Sarıoğlu’nun “Dosyada sürekli depolara bir şeyler götürüp getirdiğin görülüyor. Sen hangi ara kasaplık yaptın” sorusunu da cevap vermeyen Akaltın’a salondaki müşteki aileler “İnsan kasabı bunlar” diye bağırdı.
Müşteki avukatı Özcan Karakoç ise mahkeme başkanına dönerek, “Belli ki bir örgüt tavrı bu. Avukatlara cevap vermeyecekler. Aşağıda sanıklar anlaşmışlar. 14 Mayıs 2015 tarihinde içinde kimliği bulunan ve içerisinde macun, bilye gibi patlayıcı yapımında kullanan bir çantası yakalanmış. Lütfen siz bunları sorun” talebinde bulundu.
Daha sonra savcı Akaltın’n çantasında bulunan patlayıcı malzemelerini sordu. Akaltın, “Ben kaçakçının evindeyken kimliğimi aldı. Bilmiyorum” dedi. Savcı, “İnkar etme. Sen bu örgütün hangi kademesindesin. Lider kadrosunda mısın?” sorusuna da “Ben esnafım örgütle hiçbir ilişkim yok” diye cevap verdi.
Daha sonra duruşmaya ara verildi. Duruşmaya yarın saat 10.00’da devam edilecek.