AP: Müzakereler tarihi bir sözleşmeye yol açmalı

AP: Müzakereler tarihi bir sözleşmeye yol açmalı

Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komisyonu’nda kabul edilen AP Türkiye İlerleme Raporunda, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Türk hükümeti arasındaki müzakerelere destek vererek, müzakerelerin “kapsamlı ve yapısal sözleşmeye dönüştürülmesi” çağrısında bulundu.

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye İlerleme Raporu 17 Nisan günü saat 17.00’da parlamentonun genel kurulunda tartışmaya açılıyor. İki hafta önce AP dış ilişkiler komisyonunda verilen 415 değişiklik önergenin siyasi grupların uzlaşma önergeleriyle birleştirildikten sonra yeni bir biçim alan taslak rapora, İmralı’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile devlet arasında süren görüşmeler süreci ve AP’nin bu süreçten beklentileri de dahil edildi. 

Böylece söz konusu taslak rapor AP Genel Kurulu’nun onayına sunulması için dış ilişkiler Komisyonu tarafında 4 hayır ve 8 çekimser oya karşı 54 evet ile kabul edildi.

Bununla birlikte, AP Türkiye Raportörü Ria Ömen Ruijten'in hazırladığı taslak rapora, AP üyeleri 10 Nisan saat 12.00’ye kadar değişiklik önergeleri sunulabileceği öğrenildi.

Türkiye hükümetinin Kürt Halk önderi Abdullah Öcalan ile başlatmış olduğu doğrudan siyasi diyaloğun desteklendiği taslak raporda, yeni anayasa,  Kürt sorununun siyasi çözümünde hükümet, siyasi partiler ve TBMM’nin rolüne vurgu yapılıyor. Ana dilde eğitim hakkı, KCK, Hırant Dink ve Pınar Selek davaları, Roboski Katliamı, Alevilerin ve diğer inanç gruplarının özgün hakları, bölgeler arası eşitlik, tutuklu gazeteciler, basın ve düşünce ifade özgürlüğü, kadın ve çocuk hakları, seçim baraj ve çevre sorunlarının da aralarında bulunduğu pek çok konuya vurgu yapılan raporda Türkiye’nin yapması gereken ev ödevlerine işaret ediliyor.

Raporda 57 madde halinde işlenen ana konular şöyle detaylandırılıyor:

İMRALI MÜZAKERELERINE DESTEK

“AP Abdullah Öcalan ile Hükümet arasındaki müzakerelerin Kürt meselesine çözüm yolunda tarihi bir sözleşmeye yol açmalı çağrısını yapar” vurgusu yapılan taslak raporda, müzakerelerin  “Kürt ihtilafının barışçıl ve demokratik çözümüne yol açacak tarihi bir sözleşmeye yönelmesi” beklentisi dile getiriliyor.

“Türkiye hükümetinin Abdullah Öcalan ile başlatmış olduğu doğrudan siyasi diyalogu kutluyoruz” ifadesinin yer aldığı taslak raporda “Bu saygın müzakere perspektifinin açılmış olması, Kürt ihtilafının barışçıl ve demokratik çözümüne yol açacak tarihi bir sözleşmeye yönelmesine” vurgu yapılıyor. 

TARAFLARA KAPSAMLI MÜZAKERE ÇAĞRISI

“ihtilaflı olan tarafları mümkün mertebe şu an yapılmakta olan görüşmeleri kapsamlı ve yapısal müzakerelere dönüştürmeye teşvik ediyoruz”  ifadesinin vurgulandığı taslak raporda,  “Barışın amacına ulaşması için bütün siyasi partilerin, Medyanın, sivil toplumun yapıcı rol oynaması ve inisiyatif alanlara yardımcı olması gerektiğinin altını önemle çiziyoruz” şeklinde ilgili tüm kurum ve çevrelere sorumluk çağrısı yapılıyor.

ÇOĞULCU BIR ANAYASA VE KÜRTLER

Raporda, Türkiye’de bir süredir meclis bünyesinde kurulan komisyon üzeri çalışmalarına devam edilen yeni anayasaya ilişkin “Temel hak ve talepleri karşılayacak, çoğulculuğu yansıtacak bir anayasanın Türkiye’de yapılması yolunda gerçek bir açılımın sağlanması ve buna uygun politik bir platformun oluşturulması” çağrısı yapılıyor.  

“Bütün siyasi güçleri Kürt meselesini olumlu bir şekilde tartışmaya devet ediyoruz” denilen taslak raporda, “Bu anayasa tartışmalarında Kürt kökenli vatandaşların politik, kültürel, sosyal ve ekonomik kalkınmayı on gören bu sürece dahil edilmelerini sağlayacak ve de Türkiye’de bütün vatandaşların örgütlenme ve ifade özgürlüğü dahil kendilerini hakları ile birlikte bulabileceği bir sürecin anayasal bazda garanti edilmesine” vurgu yapılıyor.

Taslak raporda, Yeni anayasanın güçler ayrılığı, din, devlet ve toplum işlerinin ayrılması, vatandaşların temel haklarını güvence altına alan kapsayıcı bir yönetim modeli ve kapsayıcı bir vatandaşlık tanımı ilkelerine uygun hazırlanmasının önemi vurgulanırken, Kürt dilinin eğitimde kullanılması amacıyla, yeni yasalarda ana dilin kullanımı denemelerine yol açma imkanı sunabilecek pozitif tartışmalar kutlanıyor.

TBMM GÖREVE ÇAĞRILIYOR

Yukarıda taslak raporda belirtilen konularda sorumluluk alması için TBMM’ye şu çağrı yapılıyor : “Bu vesileyle, başta ve özellikle TBMM olmak üzere, demokratik kurumlarda Kürt meselesinin tartışılması ve geliştirilmesi gerektiğini önemle altını çizmek istiyoruz. TBMM’deki Yeni anayasa oluşum komisyonun yavaş çalışmasından duyduğumuz endişeyi belirtmek istiyoruz.”

KCK DAVALARINDAN ENDIŞE DUYUYORUZ

8 bini aşkın olduğu sanılan KCK davası tutukluları konusunda ise taslak raporda, bu tutuklama furyalarının Kürt meselesini demokratik bir şekilde tartışılmasına engel olduğundan hareketle endişeler söyle ifade ediyor: “KCK davaları tutukluları Kürt meselesinden dolayı yazan yazarların, gazetecilerin, pek çok Kürt siyasetçinin, belediye başkanlarının, yerel seçilmişlerin, sendikacıların, Avukatların,  protesto eylemi yapanların, insan hakları savunucularının, KCK davalarından tutuklanmış olmasından endişe duyuyoruz.”

Taslak raporda devamla “Kürt meselesinde gerçek siyasi bir çözümün ancak gerçek demokratik bir ortam ve tartışma ile olacağından hareketle, KCK davalarında tutuklu olan çok büyük sayılardan dolayı endişe duyduğumuzu belirtmek istiyoruz” denildi.

ALEVILER VE DINI AZINLIK HAKLARI

“Hükümet Türkiye’de Alevi azınlığın haklarını genişletmek için özellikle çok yavaş hareket ettiğini gözlemliyoruz” denilen raporda dini inançların ibadet yerlerinin ibadethane olarak kabul görmesi için hayati olan reformların yapılması gerektiğine vurgu yapılıyor.  Bu konuda AIHM’nin kararlarına atıfta bulunulan raporda, Türkiye’de nüfus cüzdanları üzerinde zorunlu din ibaresinin (‘dini islam’) kaldırılması talebi dile getiriliyor. Asuri Keldani halkının ibadet merkezi olan Mor Gabriel Manastırı’nın arazisine ve haklarına dokunulmaması ve bu konularda ve bunba benzer sorunlarda Türkiye’den AIHS, AGIT’te ve Venedik Komisyonu tavsiye ve kararlarına uyması isteniyor. 

ROBOSKI KATLIAMINI AYDINLATIN

28 Aralık 2011 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Uludere’de 34 Kürt sivil köylüsünün uçak bombardımanı ile öldürüldü katliama da değinilen raporda, katliamın aydınlatılarak sorumlularının adalete teslim edilmeleri istendi. “Türk makamlarına Uludere / Şırnak katliamının gerçekleşme koşullarının tamamen ve aleni olarak açığa çıkarılması ve sorumlu olanların adalete teslim edilmelerinin sağlaması için çağrı yapıyoruz.”  

PKK’YE ‘TERÖRİZM’ SUÇLAMASI TEKRARLANDI

Raporun devamında bir önceki raporda olduğu gibi PKK’ye yönelik ‘terörizm’ suçlamasına devam edildi. Türkiye’nin geçen yıl PKK’nin ‘terörist’ saldırılarına göğüs germeye devam ettiği ileri sürülen raporda, PKK’nin Avrupa Adalet Divanı kararları ile meşruiyeti tartışmalı hale gelen AB terör örgütleri listesinde durduğuna işaret edildi.

Türkiye’nin mali kaynakları dahil uluslararası terörizme ile mücadelede AB ve Europol, Eurojust (hukuki takikat kurumu)  GAFI (Finansal Eylemler Grubu ) ile daha fazla işbirliği yapmaya çağrılırken mevcut ilişkilerden duyulan memnuniyet dile getirildi. Kürt sorununa ilişkin ise ‘Gerçek ve samimi bir politikaya dayalı bir diyalogun zaruri olduğundan hareketle Türkiye artık Kürt meselesinin çözümü amacıyla çabalarını yenilemesine davet ediyoruz” çağrısı yapılıyor.

ÇOCUK TUTSAKLAR VE HAKLARI

Raporun çocuk haklarına ilişkin bölümünde ise özellikle kırsal kesimde çocuklar arasında yüksek yoksulluk  oranı ve çocuk işçiliğinin endişe duyulacak boyutta olduğuna vurgu yapılarak bunun giderilmesi için ise kapsamlı bir stratejiye ihtiyaç olduğuna dikkat çekiliyor. Türkiye’de tutuklu çocuk sayısının çokluğuna dikkat çeken raporda çocuklara kapalı hapis cezaları verilmesi yerine alternatif merkezlerin arayışına gidilmesi çağrısı yapılıyor. Bu konuda Türkiye’deki mevcut durumdan endişe duyulduğu vurgulanan raporda, “Türkiye Hükümeti çocuk haklarını korumak ve çocuklara karşı istismarı önlemek için bağımsız izleme ve koruma mekanizmalarının önemini hatırlatıyoruz” ikazı yapılıyor.

TUTUKLU GAZETECILER VE BASIN

Raporun basınla ilgili bölümünde ise tutuklu gazeteciler ile basının içinde bulunduğu durumdan duyulan endişelere yer verildi. AP’nin bu konuda görevlendirdiği özel ad hoc komisyonun tutuklu gazetecilerinin davaları ile yapılması beklenen yasal değişiklikleri takip etmeye devam edeceğini vurgulandı.

Raporda, AGIT’in Türkiye raporuna vurgu yapılarak, AGIT’in medya özgürlüğünün Türkiye’de kısıtlandığını ve çok sayıda gazetecinin tutuklu olmasında bunun yansıması olduğu yönündeki tespitlerine yer verildi. Türkiye’de İfade özgürlüğü ve çoğulcu medyanın temel Avrupa değerleri olduğu belirtilen raporda, doğru işleyen bir demokrasi için muhalif görüşlerin de dile getirilebildiği gerçek ifade özgürlüğünün vazgeçilmez olduğu vurgulanıyor.

BÖLGELER ARASI EŞITLIK

Bölgeler arası var olan ekonomik dengesizliğin giderilmesi için Türkiye'nin az gelişmiş bölgelerde, yatırım yapması gerektiği ve ekonomik kalkınmayı artırmak isteyen teşvik paketlerinin önemine vurgu yapılıyor. GAP projesine de değinilen raporda, bölgeler ve kentsel alanlar arasındaki uyumun güçlendirilmesi, bölgeler arası eşitsizliğin asgariye indirilmesi için eğitim ve öğretim kurumlarının önemine vurgu yapılarak bunun teşvik edilmesi isteniyor.

BARAJLAR VE ÇEVRE

Yüksek İdare Mahkemesi (Danıştayın) Ilısu Barajı inşasına dair çevreyi koruma endişesiyle verdiği baraj inşasını durdurma kararının dikkate değer bulunduğu raporda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nden mahkeme kararını dikkate olmasını bekledikleri ifade edildi.

Baraj yapımı ile ilgili projelerde ekolojik ve sosyal açıdan sürdürülebilir, arkeolojik ve çevresel mirasın korunması, çevresel etki çalışmaları yapılarak izinlerin verilmesine vurgu yapılıyor.

ERGENEKON VE TSK

Raporda Türkiye, ordu üzerinde sivil denetimi güçlendirecek reformları sürdürmeye teşvik edilirken, bu kapsamda diğer bazı önerilere ilaveten Yüksek Askeri Şura'nın yapısı ve yetkilerinin gözden geçirilmesi isteniyor.

"Ergenekon" ve "Balyoz" gibi darbe planı iddialarına yönelik soruşturmaların demokratik kurumlar ve yargının gücünü ve uygun, bağımsız, tarafsız ve şeffaf işleyişini, temel haklara şartsız ve sağlam bağlılığını göstermesi gerektiği vurgulanan raporda, bu davalarda "uygun olmayan delillerin kullanıldığı" şeklindeki iddiaların endişe verici olduğu ifade ediliyor.