Asıl sorun, patron beyanının esas olması

SGK’nın Kod- 29 düzenlemesini eleştiren sendikacı Mehmet Türkmen asıl sorunun yeni kodlamalar yapmak değil, patronun beyanının ‘kanıtsız’ şekilde kabul edilmesi olduğunu vurguluyor.

Türkiye’de Covid-19 ile birlikte işten çıkarmaların yasaklanmasına rağmen sadece salgın boyunca, Kod-29 olarak bilinen “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” kapsamında 2020’de 176 bin 662 kişi işten çıkarıldı. SGK’nın açıkladığı rakamlar ilginç bir gerçeği daha ortaya koyuyor. Türkiye’de ekonomik krizin yükseldiği ve derinleşmeye başladığı 2018-19 yıllarından Kod-29 ile işten atılanların sayısı şöyle: 2018’de 233 bin 430, 2019’da 194 bin 524. İşçilerin iyi niyet ve ahlak kurallarına uymadıkları gerekçesiyle atılmasını sağlayan bu kod, işçinin tazminat alma ve işsizlik fonundan yararlanmasını da ortadan kaldırıyor. Dahası SGK’daki sicile işlenen bu kod yüzünden işçilerin ve çalışanların başka firmalarda iş bulması son derece güçleşiyor. SGK ise son dönemde Migros, PTT ve Antep’teki tekstil işçilerinin direnişinin yanı sıra birçok tekil protestoyla da gündeme gelen Kod-29’da bazı düzenlemeler yaptı.

SADECE KODLARDA DEĞİŞİKLİK OLDU, İÇERİKTE DEĞİL

Yaklaşık iki ay önce Antep’te DİSK’e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası’na üye, Güven Boya İplik ve Yasin Kaplan Halı fabrikalarından 20 işçi de Kod-29 ile işten atıldı. 20 işçiyle 2 aydır fabrika önünde direnişte olan DİSK/Tekstil Antep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen SGK’nın yeni düzenlemeyi maddede değil, sadece kodlarda yaptığını söylüyor: “Kod- 29 diye bilinen şey İş Yasası’nın 25 maddesindeki ikinci bent, yani iyi niyet ve ahlak kurallarına uygun davranış üst başlığıyla işçilerin tazminatsız işten atılmasını düzenleyen madde. Yani işverene haklı fesih hakkı doğuruyor. Bu madde kapsamında hırsızlık da taciz de işini yapmamak da makineye zarar vermek de var.

Son dönemde özellikle Kod -29’a karşı yükselen sesler ve direnişler olunca yeni bir düzenleme yaptılar. SGK’ya göre bu saydığımız her şey maddede bir muğlaklık yaratıyor. Bu yüzden her bir suça ya da tanıma ayrı bir kod belirlendi. SGK 7-8 tane, 42 ile 50 arası kod belirledi yeni düzenleme ile. Bunları da taciz, hırsızlık, devamsızlık vs. için ayrı ayrı kodlar olarak formüle etti. Ama bu kodların zaten hepsi yine işçinin tazminatsız işten atılması ve işsizlik fonundan yararlanamaması anlamına geliyor. Zaten esas sorun her suça yeni kod belirlemek değil, patron beyanının esas olması.”

YENİ İSTİSMAR ALANLARI YARATACAK

Türkmen bu yeni düzenlemeyi değerlendirirken patronlar bakımından yeni istismar alanları yaratabileceğini de ekliyor sözlerine: “Hatta daha büyük mağduriyetlere yol açabileceğini söyleyebiliriz. Çünkü bu defa da patron hırsızlık, taciz ya da devamsızlık gibi suçlardan bu madde çerçevesinde atacak işçiyi. Yine işçi mağdur olup tazminat da alamayacak fondan da yararlanamayacak. Burada esas sorun patronun hiçbir somut delil ve dayanak ortaya koymadan işçiyi işten atabilmesi bu kodla. Patron bu madde ile işçi atıyor, kişi gidip dava açıyor en az üç, beş yıl sonra suçsuzluğunu kanıtlayıp hakkını alabiliyor. Ama bu süreçte hem büyük bir mağduriyet yaşanıyor hem de iş bulamıyor koddan dolayı. Çözüm patronun beyanını esas alan bu maddeyi düzenlemek, yeni kodlar getirmek değil.”

KANITLAMA ZORUNLULUĞU OLMALI

Çözümün patronlara ‘kanıtlama zorunluluğu’ getirilmesi olduğunu söyleyen Mehmet Türkmenoğlu, bu çerçevede talepleri de şöyle sıralıyor: “Öncelikle ilk talebimiz bu konuda bir kanıtlama zorunluluğu olsun, patron somut delili iş mahkemesine, İŞKUR’a ya da SGK’ya sunmalı. İkincisi işsizlik fonundan yararlanmama meselesi çok saçma çünkü işsizlik fonu bütün işçilerden kesiliyor. Hangi suçtan atılırsa atılsın bütün işçiler işsiz kaldığında işsizlik fonundan yararlanmalı. Öte yandan tazminat ve işten atılma bağlantısının ortadan kaldırılması lazım. İşçi hangi suçtan atılırsa atılsın tazminat hakkını alabilmelidir. Tazminat işçinin kazanılmış hakkı olarak görülmeli. Düşünsenize 10 yıl çalışıyorsunuz, 10 yıl sonunda bir suç işliyorsunuz ve zaten bu 10 yılda kazanmış olduğunuz bir hak elinizden alınıyor.”

ÖRGÜTLENME ÖNÜNDE DE ENGEL

2020’de 177 bine yakın öncesinde daha da fazla işçinin Kod-29 ile atılmasının maddeyi karşılamadığının kanıtı olduğunu söyleyen Türkmenoğlu: “Bu rakamlar çok yüksek. Bu takamlar içerisinde bahsedilen o ‘iyi niyet kurallarına’ uymayanların sayısı bir elin parmağını geçmez. Bunu hepimiz biliyoruz, SGK, patronlar ve çalışma bakanlığı da biliyor. Bu işçiler suçsuz yere işten atılıyor. Önemli bir kısmı hak talebinde bulunduğu, sendikalı olduğu, bir şeye itiraz ettiği için ya da bazen hiçbir şey olmaksızın tazminat vermemek adına bu kodla işten atılıyor. Yasin Kaplan Halı ve Güven Boya İplik fabrikalarında aylardır Kod-29’la çıkarılan arkadaşlarımızla birlikte direnişteyiz. 2 ay önce Yasin Kaplan’da 16 arkadaşımız, Güven Boya’dan ise 4 arkadaşımız Kod-29'la işten çıkarıldı, bunlar sendikalı işçiler. Geçen yıl sadece Antep’te 8-9 bin civarı işçinin Kod -29 ile işten atıldığını tahmin ediyoruz. Tam bilmiyoruz çünkü SGK il bazında rakamları vermiyor. Kod- 29 ile atılan işçiler çoğunlukla sendikalı ve bunun yüzünden atılıyorlar işten. Bu, aynı zamanda işçilerin örgütlenmesi önünde de ciddi bir engel” şeklinde konuşuyor.