Asuri-Süryaniler de İsveç'ten özür bekliyor

İsveç'te çalışma yürüten Asuri-Süryani-Keldani dernek ve kurumları, Palme cinayetinin resmen kapatıldığının açıklamasının ardından İsveç'in geçmişiyle hesaplaşmasını ve haksız suçlamalar için Kürtler ve göçmenlerden özür dilemesini istedi.

100 bini aşkın nüfusu, değişik liglerde onlarca spor kulüpleri, 50'yi aşkın kilisesi, ülke genelinde yüzlerce dernek ve lokali, kabinedeki bir bakanı ve parlamentodaki 4 milletvekiliyle Asuri-Süryani-Keldaniler, İsveç toplumuna en fazla entegre olan göçmen grubu.

1915 soykırımı ve daha sonraki yıllarda Türkiye ve Beth-Nahrin'de yok edilen ve ağır bedeller ödeyen Asuri-Süryaniler, Avrupa ve özellikle de İsveç'e göç etmelerinden sonra büyük başarılara imza attı.

Süryani örgüt ve kurumları, Olof Palme cinayetinden sonra Kürt halkının hedef olarak gösterilmesinin Mezopotamya topraklarında uzun yıllar Kürtlerde birlikte yaşayan Asuri-Süryani-Keldanileri de etkilediğini belirterek İsveç'in Kürt halkı başta olmak üzere tüm göçmen gruplarından özür dilemeleri gerektiğini söylüyor.

‘KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİ KRİMİNALİZE EDİLMEK İSTENDİ’

Avrupa Süryaniler Birliği (ESU) İsveç Temsilcisi Yahkup Nuhomo, Olof Palme'nin diğer halklar gibi Süryani-Asuri-Keldani halkına da büyük destek verdiğini ve kapılarını açarak, Ortadoğu’daki statükocu diktatör rejimlere karşı demokratik tutumunu ortaya koyduğunu söyledi.

Palme cinayetini ezilen halkların demokratik değerleri ve çağdaş düşüncelere karşı egemen güçlerin bir saldırısı olarak gördüklerini söyleyen Nuhomo, "Bu cinayet aynı zamanda emperyalistlerin Kürt Özgürlük Hareketini kriminalize etme, dünya kamuoyu nezdinde marjinalleştirme ve Türkiye'ye arka çıkma girişimiydi" değerlendirmesinde bulundu.

TÜM HALKIMIZ BASKI ALTINDA TUTULMAYA ÇALIŞILDI

İsveç'te 1980 yılından itibaren Asuri Demokratik Örgütü'ne (ADO) karşı bir operasyonun hayata geçirildiğine dikkat çeken Nuhomo, "Bu süreçte halkımız büyük ithamlara maruz kaldığı gibi ayrımcılık, isim, mezhep farklılıkları da derinleştirilerek, bölünmelere yol açıldı. Halkımızın bir örgütü terörize edilerek, bütün halkımız baskı altında tutulmaya çalışıldı. Aynı yöntem Kürt hareketine ve halkına karşı da uygulanmıştır. Olof Palme suikastı ile 34 yıldır PKK’ye ve Kürtlere karşı kara bir propaganda sürdürülmüştür.

Bu komplocu zihniyet 2002-2003 yıllarında Almanya devleti mücadelemize karşı bir dava açarak damgalanmaya ve terörize etmeye çalışmıştır. Ancak başarılı olmamıştır. Olof Palme cinayetinin PKK’ye yıkılması çabası 10 Haziran 2020 tarihinde İsveç başsavcısının yaptığı basın toplantısında dosyanın kapatılmasıyla boşa çıkmıştır. Ne yazık ki bu tür komplolarda her zaman, kaçkın hainler egemen güçler tarafından maşa olarak kullanılmışlardır" dedi.

‘PKK'NİN TERÖR ÖRGÜTLERİ LİSTESİNDE KALMASININ HUKUKİ DAYANAĞI KALMAMIŞTIR’

Nuhomo, Olof Palme cinayetine ilişkin PKK’nin ve Kürtlerin aklanmasına rağmen, İsveç hükümetinin özür dilememesini önemli bir eksiklik olarak değerlendirdikten sonra örgütlerinin tutum ve taleplerini şu ifadelerle dile getirdi. "İsveç hükümetinin bu eksikliği gidermesi ve ezilen halklara karşı uygulanan komplolarda yaratılan mağduriyetlerin giderilmesi etik bir sorumluluktur. Çünkü, İsveç’teki komplolarda Süryanilere, Kürtlere verilen zarar ve ortaya çıkan tahribatlar az değildir.

Avrupa Süryani Birliği olarak, yıllar önce PKK’ye ilişkin Avrupa Adalet Divanının Lüksemburg’da gerçekleşen duruşmasına katılarak dayanışmamızı ve tutumumuzu ortaya koyduk. Çünkü, PKK’nin terörist ilan edilmesi adaletsiz olduğu kadar, Türkiye ile çıkar ilişkileri doğrultusunda alınan bir karar olduğuna inanıyoruz. Belçika mahkemesinin bu doğrultuda aldığı karar bizim bu görüşümüzü doğrulamıştır.

Olof Palme cinayetinin bilinçli bir ithamdan ibaret olduğu gerçekliği ortaya çıkmasıyla da PKK’nin terör örgütleri listesinde yer almasının, hukuki bir dayanağı kalmamıştır. Kamuoyu vicdanında mahkum olan halkların özgürlük hareketleri değil, egemen güçlerin cinayet ve komplocu odaklarıdır."

PALME'NİN EZİLEN HALKLARA DESTEĞİ EMPERYALİSTLERİ RAHATSIZ ETTİ

Mezopotamya Özgürlük Partisi Avrupa Temsilcisi Yaşar Küçükaslan, 1960-80'li yıllarında Olof Palme'nin önderlik ettiği tarafsızlık politikası, ABD'ye karşı Vietnam'ı, Güney Afrika'da siyahileri, Filistin ve Kürt halklarının mücadelesini desteklemesinden emperyalist ve gerici güçlerin rahatsızlık duyduklarını belirtti.

Palme'nin Güney Amerikalı devrimciler, Afrikalılar, Kürtler, Asuri-Süryani-Keldanilere sınırlarını açtığını hatırlatan Küçükaslan, “Bu halklar burada entelektüel birimlerini geliştirdi, kendi davalarını daha kararlıca savunmaya başladı. Ama tüm bunlar İsveç'teki göçmen karşıtı ırkçı ve gerici güçleri rahatsız etti” dedi.

AMAÇLARI PKK'Yİ KÜRT HALKINDAN UZAKLAŞTIRMAKTI

Aralarında Gladio'nun da yer aldığı uluslararası faşist-gerici güçlerin ezilen halklara destek veren Palme'yi ortadan kaldırdıkları değerlendirmesini yapan Küçükaslan, cinayetin Kürtler ve diğer halklar açısından yarattığı sonuçlara şu ifadelerle dikkat çekti: "Komplo içinde yer alanlar, Kürt halkının dostu olan Palme'nin katili olarak Kürtleri ve PKK'yi hedef gösterdiler. Amaçları PKK'yi Kürt halkından uzaklaştırmak ve Kürt halkını psikolojik, siyasal olarak baskı altına almaktı. Palme'ye sempati duyan diğer ezilen halkları da PKK ve Kürtlere tutum almaya zorlamaktı. Kürt Özgürlük Hareketi'ni tamamen izole etmeyi hedeflediler ama bunda başarılı olamadılar."

Kürt halkı ve PKK'ye yönelik bu tutumun Asuri-Süryanileri de olumsuz etkilediğini söyleyen Küçükaslan, "PKK, Kürt halkının ulusal ve toplumsal mücadelesine öncülük eden siyasal bir harekettir. Kürt halkı ve bölgede yaşayan halkları savunmaktır. PKK hiçbir zaman terörist bir örgüt değildi. Ama ona terör damgasını vuranlar hem Kürt halkına hem de onun destek verdiği bölge halklarına zarar verdiler" dedi.

Küçükaslan, Palme cinayetinin kapatılmasından sonra İsveç'in yapması gereken ilk işin Kürtler, Asuri-Süryani ve tüm ezilen halklardan özür dilemesi ve PKK'yi terör örgütleri listesinden çıkararak 34 yıl önce yaptığı hatayı düzeltmesi olduğunu söyledi.

‘50 MİLYONLUK HALKIN SUÇLANMASI TRAVMALARA NEDEN OLDU’

Süryani asıllı Sol Parti Milletvekili Tony Haddou, Palme cinayetinden sonra İsveç'in 50 milyonluk Kürt halkını suçlamasının büyük travmalara neden olduğunu söyledi. Kendisinin Göteborg'de yaşadığını hatırlatan Haddou, "1990'lı yıllarda Göteborg'de Asuriler ve Kürtler arasında ilişkiler gelişti. İnsanlar iki halk arasında fark görmemeye başladı. Ama Kürtlere yönelik terör suçlamaları Asuri halkında da izler bıraktı" dedi.

Palme cinayeti ve PKK'ye yönelik terör örgütü suçlamalarının siyasi olduğunun altını çizen Haddou, "Kürtler çok uzun süre ağır suçlamalarla karşı karşıya kaldı. Bir halk çok kolay hedef gösterildi. Kürtlere ekonomik ambargo uygulandı. Çok büyük haksızlıklar yapıldı. Avrupa'nın her tarafında Kürtlere ayrımcılık yapıldığına şahit olduk" şeklinde konuştu.

Haddou, Sol Parti'nin PKK'nin terör listesinden çıkarılması için mücadele yürüttüğüne de vurgu yaptı.