Avrupa’da ilticacılara AKP ve Interpol terörü
Avrupa’da ilticacılara AKP ve Interpol terörü
Avrupa’da ilticacılara AKP ve Interpol terörü
Bulgaristan, 17 Haziran günü tatil için gittiği Varna’da Türkiye tarafından Interpol aracılığıyla arandığı gerekçesiyle gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan Kürt Yurtsever Halef Tak serbest bıraktı. 2 aydır tutuklu kalan Tak dün gece Norveç’in başkenti Oslo’ya, oradan da uzun yıllar yaşadığı İsveç’in Lidköping şehrine geldi.
Türkiye’nin Tak’ın terörist faliyetler sürdürdüğü suçlamasını inceleyen mahkeme, Türkiye’nin suçlamalarını inandırıcı bulmamış ve Türkiye’nin iade talebini reddetmişti. Bir hafta içinde savcının karara itiraz etmemesi üzerine karar kesinleşti ve Tak özgürlüğüne kavuştu.
AKP iktidarının barış süreciyle çelişen uygulamaları sadece Türkiye ve Kürdistan’da yeni karakollar, barajlar inşa etmekle, korucuların sayısını artırmakla sınırlı değil.
AKP iktidarı, anti-demokratik uygulamalardan, baskı ve işkenceden kaçarak Avrupa ülkelerine sığınan politik ilticacılarla yönelik söylem ve uygulamalarını sertleştirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha sık Avrupa ülkelerini terör örgütlerine destek vermekle suçlarken, iki ülke yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde politik mülteciler pazarlık konusu yapılıyor. Avrupa ülkelerindeki Türkiye Büyükelçileri görev yaptıkları ülke yetkilileriyle yaptıkları görüşmelerde, her fırsatta politik ilticacıların ve Kürt yurtseverlerin çalışmalarından duydukları rahatsızlıkları dile getiriyor ve önlem alınmasını talep ediyor. Bazen bu pazarlık ve baskılar Fransa ve Almanya gibi ülkelerde derneklerin basılması ve devrimci ve yurtseverlerin tutuklanmasıyla sonuçlanabiliyor.
AKP iktidarı tüm bunları yaparken Interpolün olanaklarından daha çok yaralanmaya başladı. Türk devletinin hazırladığı listeler Interpol’e yollanıyor ve listede adları bulunan ilticacıların Türkiye’ye iadesi isteniyor.
Son bir yıl içinde uzun yıllar İsveç’te yaşamalarına ve İsveç vatandaşı olmalarına rağmen 3 devrimci ve yursever Polonya, Letonya ve Bulgaristan’da Türkiye tarafından Interpol tarafından arandıkları gerekçesiyle göz altına alındı.
Avrupa ülkeleri altına imza atarak uymayı taahhüt ettikleri Cenevre şözleşmesini ekonomik ve askeri çıkarları uğruna çiğnemekte terreddüt etmiyor. İltica hakkı tanıdığı yurtsever ve devrimcileri tutuklayıp aylarca ve bazen yıllarca cezaevlerinde tutabiliyor.
Uzun yıllar cezaevinde yattıktan sonra 2006 yılında İsveç’e gelerek iltica talebinde bulunan Doğan’ın başvurusunu kabul eden İsveç Hükümeti 2009 yılında Türkiye’nin talebi üzerine Doğan’ı gözaltına aldı. 9 ay cezaevinde tutulan Doğan siyasi ilticacı olduğu için Yargıtay tarafından serbest bırakıldı. Geçtiğimiz yıl Polonya’ya giden Doğan yine Türk hükümetin talebi üzerine tutuklandı ve 3 ay daha cezaevinde yatmak zorunda bırakıldı.
Avrupa ülkeleri Cenevre anlaşmasını çiğneyerek siyasi mülteci olarak kabul ettikleri ilticacıları tutuklayabiliyor. Ya da bir AB ülkesinin sığınma hakkı verdiği bir mülteci başka bir AB ülkesi tarafından Türkiye tarafından istendiği gerekçesiyle tutuklanabiliyor. Böylelikle Cenevre sözleşmesinin yanı sıra AB’nin en temel kriterlerinden biri olan serbest dolaşım ve seyahat hakkı kısıtlanıyor ve ortadan kaldırıyor.
Türk devletinin yurt dışında yaşayan politik ilticacılara yönelmesinin asıl nedeni terörize ederek, korkutarak ve yıldırarak politik ilticacıların ve Kürt devrimci ve yurtseverlerin çalışmasını engellemek ve mücadeleden vazgeçirmeye çalışmak. Türk devletinin güçlü olduğunu ve Avrupa’da da olsalar ilticacılara ulaşabileceğini imajını yaratmak ve bu şekilde yurt dışında yaşayan siyasi mültecilere psikolojik terör uygulamak.
AKP iktidarı bunu yaparken sadece kadro durumunda olan ve çalışmalar yürüten kişileri hedeflemiyor. Bir bütün olarak siyasi ilticacıları ve Kürtleri hedefine koyuyor. Bazen kişilerin Interpol tarafından yakalanması için sadece ilticacı veya Kürt olmaları yeterli oluyor.
AKP’nin Avrupa’da yaşayan ilticacıları ve Kürtleri planlı ve bilinçli olarak terörize etme politikasına karşı, tüm Avrupa ülkelerinde bir politika belirlenmesi ve değişik ülkelerdeki ilticacıların eşgüdüm içinde çalışması zorunlu hale gelmiştir.
Her ülkede parlamentoda bulunan siyasi partilerle, insan hakları örgütleriyle ilişkiler kurularak Avrupa Ülkelerinin ilticacılara yönelik tutumu gündeme getirmeli ve Avrupa Birliği bünyesinde yapılacak toplantılarda siyasi ilticacılar üzerindeki baskıların ortadan kalkmasını sağlayacak düzenlemelere ve uygulamalara gidilmesi talep edilmelidir.