Baluken: Devletten beklemeyelim; tecridi halkın eylemselliği kırar
HDP İmralı Heyeti Üyesi Baluken, Öcalan'a dönük tecridin halkların eylemselliği ile aşılabileceği mesajını verdi.
HDP İmralı Heyeti Üyesi Baluken, Öcalan'a dönük tecridin halkların eylemselliği ile aşılabileceği mesajını verdi.
Baluken, Adalet Bakanı ile görüştüklerini ve kendisinin "Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşüp döneceğim" dediğini ancak henüz geri dönüş almadıklarını bildirdi. Hükümetin tecridi sürdürerek bir kaos planı yapmış olabileceği uyarısında da bulunan Baluken, "Halkımız dimdik ayaktadır ve halkımızın tecritle ilgili mesajları hükümet ve devlet tarafından doğru değerlendirilmelidir" dedi.
HDP Grup Başkanvekili ve İmralı Heyeti Üyesi İdris Baluken, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride ilişkin ANF'nin sorularını yanıtladı...
Baluken, Avrupa'nın tecride sessiz kalmasını eleştirirken, bu sessizliğin 'siyasi hesaplar' nezdinde geliştiğine vurgu yaptı ve şu değerlendirmede bulundu:
"Sayın Öcalan'a komplo, uluslararası güçlerin, onların bölgedeki işbirlikçilerinin de içinde olduğu bir süreçle gelişmişti. Sayın Öcalan'ın çözümlemelerinin, tezlerinin Ortadoğu'da devrede olmaması amaçlanıyordu. Bu süre içinde AKP'nin keyfi, pervasız tecrit uygulaması ve komplo, Sayın Öcalan'ın İmralı'da geliştirdiği tarihi direniş ve bütün Ortadoğu sorunlarına çözüm üzerinden geliştirdiği tezlerle boşa çıkmıştı. Şimdi, belli ki Sayın Öcalan'ın yeniden tecrit altında tutulmasıyla özellikle Ortadoğu'da çözümün kendini dayattığı koşullarda yeniden halklar aleyhine emperyal birtakım planların hayata geçirilmesi isteniyor."
'ÖCALAN'IN FİKİRLERDEN ÇEKİNİYORLAR'
Baluken, tecridin de yine Öcalan'ın halklar lehine geliştirdiği tezlerle ilgisi olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"İki buçuk yıllık 'Çözüm Süreci' pratiği ortadayken, Sayın Öcalan'ın Kürdistan, Türkiye, Ortadoğu'da barış modeli sunacak tek önermesi kamuoyu bilgisi dahilindeyken, tecridi de bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor. AKP'nin 'Çözüm Süreci'ni bitirmesi, müzakere masasını devirmesinden sonra Avrupa ve uluslararası güçlerin tecride sessiz kalmasını, Ortadoğu barışını sağlayacak gelişmeleri göz ardı etmesini, ben bu yaklaşımın bir devamı olarak değerlendiriyorum."
Uluslararası çevrelerin siyasi saiklerle hareket ettiğine değinen Baluken, birtakım çıkar ilişkileri ve bölge üzerindeki siyasi hesapların tecride sessiz kalmalarında belirleyici olduğunu kaydetti.
'RANDEVU ALDIK'
"CPT ve Af Örgütü gibi kuruluşların ilkelerden çok devlet çıkarları üzerinden siyasi pozisyon aldıklarını görüyoruz" diyen Baluken, bu kuruluşlarla görüşme planladıkları bilgisini de verdi: "Dışilişkiler Komisyonumuz gerekli başvuruları yaptı. Sanırım, çok yakın zaman diliminde bu randevular gerçekleşecektir. Bu hafta sonuna doğru randevu taleplerimizi ilgili muhataplara ilettik."
'KENDİLERİNİ KORUYAMAYANLARIN AÇIKLAMALARINA GÜVENMEYİZ'
Baluken, Öcalan'ın durumuyla ilgili hükümet ve devlet yetkililerinin açıklamalarına güven duymadıklarını belirterek, şunları ifade etti:
"Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, bakanları darbe süreci içinde kendi güvenliklerini sağlayacak koşullardan mahrum kalmışlarsa, Sayın Öcalan gibi Türkiye'nin demokratik geleceği ve barışında çok önemli rolü olan siyasi liderle ilgili de birtakım kaygıların gelişmesi son derece doğaldır. Hükümet yetkilileri darbe girişiminden birkaç gün önce ülke için 'huzur adası' benzetmesini yapmıştı. Darbeden birkaç gün önce bu kadar öngörüsüzlerdi. Siyasi gelişmeleri takip etmekten yoksun Adalet Bakanı'nın olduğu; Cumhurbaşkanı'nın yaverlerinin bile darbe girişiminde olduğu söz konusuyken, hükümetin açıklamalarını nasıl referans alabiliriz?
Yaklaşık bir hafta boyunca Erdoğan, Ankara'ya gelemedi. Kendi can güvenliği ile ilgili koşulların sağlanamadığı tartışması yürütüldü. Şimdi böylesi ortamda İmralı'da her şeyin kontrol altında olduğu açıklamasına nasıl güvenebiliriz?"
'ADALET BAKANI İLE GÖRÜŞTÜK'
Öcalan'ın derhal aile, avukat ya da bağımsız bir heyetle görüşmesi gerektiğini söyleyen Baluken, hükümetle buna ilişkin son diyaloglarını şöyle aktardı:
"Bu tereddüdün ortadan kalkması için aile, avukat ya da bağımsız heyetin Sayın Öcalan'ın sağlık ve koşullarını gözlemlemek için İmralı'ya gitmesi gerektiği talebini ilettik. En son Perşembe günü Adalet Bakanı ile görüştük. Bu karar sürecinin neden geciktiğini, Sayın Öcalan'la ilgili kaygı ve endişeleri takip edip etmediklerini, kamuoyunda yükselen tepkilerle ilgili hangi yanıtı bize vereceklerini sorduk. Bize iki gün içerisinde Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşüp döneceğini söyledi. Ancak birkaç gündür bu yönlü istişarenin yapılıp yapılmadığını, cevaplarının ne olduğunu bilmiyoruz. Bugün bu saate kadar olumlu geri dönüş olmadı. Lakayıt tutum var. Sayın Öcalan'la ilgili halkımızda kaygılar, duyarlılık, öfke var. Ancak muhataplarımızda bu ciddiyeti algılayacak bir siyasi tutum görmüyoruz doğrusu."
'HÜKÜMET KAOS PLANLAMIŞ OLABİLİR' UYARISI
Baluken, hükümetin İmralı'daki tecridi derinleştirerek ve görüşme yapılmasını engelleyerek kaos planlamış olabileceği uyarısında da bulundu: "Hükümet bu durumda, Sayın Öcalan'ın koşulları ve halkımızın taşıdığı kaygılar üzerinden kaos mu planlıyor, diye düşünüyoruz. Eğer kaos değilse bu görüşmeyi çoktan gerçekleştirmiş olmalıydı. Darbecilerin İmralı üzerinden kaos planı hazırladıklarını kamuoyuna açıkladılar ama kendilerinin farklı tutumları olsaydı, görüşme olurdu. İyi niyetli olmayan tutum söz konusu."
'TECRİDİ HALK AŞACAK'
Tecridin halkın eylemselliği ile aşılabileceğini dile getiren Baluken, bir önceki dönemde cezaevlerinden sokaklara kadar direnişin tecridi kırdığını ve 'Çözüm Süreci'ni başlattığını hatırlattı. Aynı süreçle karşı karşıya olunduğuna dikkati çeken Baluken, hükümet ve devletten beklenti yerinde olmak yerine halkın ve demokratik tüm çevrelerin çok güçlü siyasi hamleyle tecridi kırabileceğini kaydetti.
Baluken, son bir haftadır halkın tecride karşı alanlarda olduğunu vurgulayarak, savaş ve katliam sürecinden geçen bir halkın iradesinin kırılamadığının böylece görüldüğüne işaret etti.
"Sur'da Amed halkının iradesini kırmak isteyenler, dün Amed'de kendilerinin kırıldığını gördüler. Halkımız dimdik ayaktadır ve halkımızın tecritle ilgili mesajları hükümet ve devlet tarafından doğru değerlendirilmelidir" diye konuşan Baluken, şunları da söyledi:
"Tecridin kaldırılması, Amed'den İmralı'ya bir çözüm yolunun hızla devreye girmesi, bu ülkenin demokratik geleceği açısından son derece önemlidir. Bunun dışındaki yaklaşımları halkımızın kabul etmeyeceği bilinmelidir. Bir yıldır Amed'in sesini duymayanlar; topla, uçakla, tankla bastırmak isteyenler yaptıkları yanlışı bir an önce fark edip farklı tutumlar geliştirmeli. Amed halkının sesini bastırmak üzere gönderdikleri uçak, tank seslerini Ankara, İstanbul'un orta yerinde duyduklarında nasıl korkudan titremeye başladıklarını bütün dünya kamuoyu gördü. Bu aşamadan sonra yapılması gereken bellidir; bu halkı kandırmaya, Türkiye'yi yeni maceralara sürüklemeye, darbeler girdabına sokmaya kimsenin hakkı yoktur."
'TÜRKİYE HALKI SORGULAMALI'
Türkiye halklarını da ciddi bir sorgulama yapmaya çağıran Baluken, seçimlerden "istikrar getireceğim" diyen hükümetin, ülkeyi istikrarsızlık ve ciddi bir kaosa sürüklediğini dile getirdi. "AKP kendi tabanı başta olmak üzere Türkiye halklarına verdiği sözlere ihanet etmiştir" diyen Baluken, halkların her gün darbe ve belirsizlik endişesi içinde olduğunu, bunun da AKP veya Erdoğan etrafında kenetlenerek değil, başta Kürt meselesi olmak üzere temel meseleleri çözmede ortaya konulan iradi duruşla aşılabileceğini ifade etti.
HDP Grup Başkanvekili ve İmralı Heyeti Üyesi İdris Baluken, son olarak şu mesajları verdi: "Ankara'dan Amed'e, Ankara'dan İmralı'ya çözümün yolları tekrar inşa edilmeli. Darbecileri Ankara'da, Amed'de, İmralı'da harekete geçirmek, darbecilerin burada harekete geçeceği zeminleri yaratmak kaosu derinleştirir."