'Barış olmazsa bizi 'kıyamet' bekliyor!
'Barış olmazsa bizi 'kıyamet' bekliyor!
'Barış olmazsa bizi 'kıyamet' bekliyor!
Hükümetin oluşturduğu Akil İnsanlar Komisyonu'nda yer alan TUHAD-FED Başkanı Zübeyde Teker, "Şunu herkes iyi biliyor ki, bu süreç başarıyla sonuçlanmazsa bizi 'kıyamet' bekliyor. Hükümet yetkilileri bunu bir saniye bile aklından çıkarmamalı. Bu nedenle barışa ciddiyet ve samimiyetle yaklaşmalıyız" dedi.
AKP Hükümeti'nin oluşturduğu Akil İnsanlar Komisyonu'nda yer alan isimlerden biri de Tutuklu Hükümlü Aileleri Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED) Başkanı Zübeyde Teker.
Akil İnsanlar Komisyonu'nun Doğu Anadolu Grubu'na dahil edildiğini 2 Nisan'da Beşir Atalay'ın telefonla araması üzerine öğrenen Teker, federasyon ve BDP ile konuyu görüştükten sonra heyete dahil olmayı kabul etti.
Başbakan Erdoğan'ın Dolmabahçe'de komisyon üyeleriyle yaptığı toplantıya katılan Teker, 2 aylık çalışma içinde haftada 4 gün illere giderek STK'lar, kanaat önderleri, üniversite öğrencileri ve halkın katılımıyla toplantılar yapacaklarını söyledi, "Talep ve beklentileri dinleyip raporlaştırıp kamuoyu, hükümet ve muhalefet ile paylaşmayı hedefliyoruz. Bu Çarşamba günü Malatya ve Elazığ'ı kapsayan 4 günlük çalışma programı ile çalışmaların startını veriyoruz" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Akil İnsanlar Komisyonu'nu 1999 yılından bu yana dile getirdiğini hatırlatan Teker, "Akil İnsanlar Komisyonu, çözüme yönelik demokratik düzenlemeler, olası bir çekilmenin sağlıklı sürdürülmesi, sonrası süreçlerin sağlıklı yürümesi için aktif görev alıp, iki tarafın uzlaşamadığı konularda taraflarla iletişim sağlayarak uzlaşma koşullarını yaratmak gibi misyonları olması gerekirken, katıldığım toplantıdan edindiğim bilgi ve planlamalardan ortaya çıkan sonuç hükümetin Akil İnsanlar Komisyonu'na biçtiği rol sadece kamuoyu yaratmaya yönelik toplantılar yapan, halkın barıştan beklentilerini kamuoyu ve taraflara ileten bir nevi raportörlük görevi ile sınırlandırılmış bir komisyon" diye konuştu.
'HÜKÜMETİN BAKIŞ AÇISI ERİL'
Hükümetin komisyona bakış açısının eril olduğunu ve bu konudaki eleştirilerini Başbakan'a da ilettiğini söyleyen Teker, şöyle konuştu: "Çıkıp meydanlarda analardan destek isteyip kurulan komisyona dahil edilmemelerinin bir çelişki olduğunu ve kadın temsiliyetinin asıl muhatabı olan kadın hareketlerinin bu sürecin dışında bırakılmasının doğru olmadığını, bütün bu eksik yaklaşımlara ek olarak şu anki kadın sayısının yetersiz olduğunu ifade ettim. Sosyal politikaları ile kadını sosyal yaşamın dışında bırakmayı hedefleyen bir hükümet gerçekliğinde hükümetin kadın-barış ilişkisini doğru kurgulamasını beklemek çok gerçekçi bir talep ve yaklaşım olmaz. BDP'nin bu konudaki hassasiyetini ve ısrarını bile dikkate almayan bir hükümet pratiği ile karşı karşıyayız."
Komisyonda kadına verilen özel bir rol olmadığının altını çizen Teker, "Bu konuda hassasiyeti olan kadınlardan biri olarak bundan sonraki sürecin doğru işletilmesi için başta aktivisti olduğum DÖKH olmak üzere kadın hareketleri ve barış için kadın girişim grupları ile ortak hareket etmeyi ve onların komisyondaki sesi olmayı esas alacağım" dedi.
'BAŞBAKAN DİLİNİ DEĞİŞTİRMELİ'
Teker, toplantıda Başbakan Erdoğan'a yaptığı eleştirilere yönelik şunları söyledi: "İlk olarak Başbakan'ın özellikle vurguladığı 'terörizmi bitirmek için barış' söyleminin halkta ciddi rahatsızlık yaratacağını, halkımızın devlet ile duygusal kopuş yaşadığını ve devlete güvenin de ciddi anlamda zedelendiğini, Başbakan'ın söylemi sonrası halka gidip ikna etmenin mümkün olmadığını, tam tersine tepkiye dönüşecek bir duruma zemin yarattığını, bu konuda üslubuna dikkat etmesini ve dilini değiştirmesine yönelik bir çalışma yapması gerektiğini ifade ettim."
'BARIŞ REKLAM KAMPANYASI DEĞİL'
Toplantının bazı katılımcılarının komisyon çalışmasını ‘PR’ (Public relations – Halkla ilişkiler) olarak ele aldığını ve buna itiraz ettiğini söyleyen Teker, "Barış, reklam kampanyası olarak ele alınamayacak kadar ciddi bir konu" dedi.
TUHAD-FED Başkanı Zübeyde Teker şöyle konuştu: "Toplantıda, bunun farkında olmayan komisyon üyeleri olduğunu, bunu hükumetin reklamına dönüştüğünü hissettiğimde ve ayrıca halkımı yanıltan herhangi bir bilgilendirme söz konusu olduğunda bu çalışmadan çekilebileceğimi beyan ederek dikkatli davranılmasının önemine dikkat çektim. Eleştirdiğim bir nokta da oluşturulan gruplara başkan, başkan yardımcısı ve sekreterliğin baştan atanmasının irade kırmaya dönük bir izlenim yarattığını, hükümetin güvenlikçi bir anlayış ve sürekli kontrol altında tutma isteğine dönük bir yaklaşım olarak yansıdığını ve bağımsız bir komisyon iddiasına gölge düşürdüğünü ifade ettim."
'HÜKÜMET BARIŞA YAKIŞACAK CİDDİYETTE OLMALI'
Sürecin çok değerli ve çok hassas olduğuna dikkat çeken Teker, hükümetin bunun farkında olmasını istedi, "Hükümet barışa yakışacak ciddiyette bu sürece yaklaşmalı" dedi.
Teker, "Şunu herkes iyi biliyor ki, bu süreç başarıyla sonuçlanmazsa bizi 'kıyamet' bekliyor. Hükümet yetkilileri bunu bir saniye bile aklından çıkarmamalı. Bu nedenle barışa ciddiyet ve samimiyetle yaklaşmalıyız" diye konuştu.
Öcalan'ın "demokratik çözüm" olarak ortaya koyduğu projenin halkta büyük bir heyecan yarattığını belirten Teker, "Biz her dönem olduğu gibi halk olarak önderliğimizi esas alıyoruz ve gelinen noktada demokratik çözüm için halk olarak dönemsel görev ve sorumluluğumuzun bilincinde olarak dönemi karşılamaya hazırlanıyoruz. Umuyoruz ki bu konuda devlet, hükümet ve muhalefet de gerekli samimiyeti gösterir de, özgür vatanda eşit birliktelik temelinde bir barışı hep birlikte inşa ederiz" dedi.