Bayık: Kürt Halk Önderi Öcalan özgürleşmeden çözüm gelişmez-XVII

Kürt Halk Önderi Öcalan’ın özgürlüğü sağlanmadan Kürtlerin özgür ve demokratik yaşama kavuşacağını sanmanın gaflet olduğunu söyleyen KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık, “Kürt sorununda zihniyet değişiminin kanıtı Önder Apo’nun özgürlüğü olur” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ile Kürt halkının özgürlüğü arasındaki diyalektik ilişkiye dikkat çeken KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık, Öcalan’ı sahiplenmenin hem toplumsal ve siyasi sorumluluk hem de ahlaki ve vicdani zorunluluk olduğunu söyledi.

ANF’ye konuşan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, ‘Tecride, Faşizme, İşgallere Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı’ hamlesinin en önemli hedeflerinden birinin de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamak olduğunu belirterek, buna kilitlenmeyen, bunu önceliğine almayan hiçbir mücadelenin başarılı olamayacağını söyledi. Kürdistan'da, Türkiye'de ve Ortadoğu’da, Kürt Halk Önderi Öcalan’ın özgürlüğünü hedeflemeyen bir mücadelenin özgürlük ruhu, devrimci ruhu, iradesi ve kararlılığının zayıf kalacağını kaydeden Bayık, “Tüm ömrünü halkın özgürlük mücadelesine adamış olan önderlerine sahiplenmeyen bir hareket ve bir halk güçlü bir özgürlük mücadelesi veremez. Böyle bir hareket ve halk çok önemli bir değerine sahip çıkmamış olur ki, o zaman yürüteceği herhangi bir mücadele de güçlü olmaz. Bunu uzun uzadıya izah etmeye de gerek yoktur. Halkının, ülkesinin ve yürüttüğü mücadelenin değerlerine sahip çıkanlar, güçlü özgürlük mücadelesi verir ve başarılı olurlar. Her halk, her toplum için başarının en temel kanunu budur” dedi.

YÜKSEK SORUMLULUK VE CİDDİYET

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, Kürt halkını özgürleştirme düşüncesi beynine ve yüreğine düştüğü andan itibaren mücadelenin nasıl başarıya ulaşacağı üzerinde yoğunlaştığını ifade eden Bayık, şöyle devam etti: “Bunun için de bu halkın ilk önce kendi zayıflıklarını yenmesi ve aşması gerekir, yaklaşımıyla yola çıkmıştır. Bu açıdan Kürt tarihini, Kürt düşmanlığında öncü Türk devlet gerçeğini ciddi bir incelemeye tabi tutmuştur. O dönemde tüm yetersizliklerine rağmen toplumsal ve siyasal gerçekleri doğruya en yakın çözümleyen toplumcu felsefe ve sosyalist ideoloji temelinde Kürt sorununu anlama ve çözüm yolları bulma üzerinde yoğunlaşma içine girmiştir. Önder Apo’nun yoğunlaşmadığı, yaratıcı yol ve yöntem bulma yönünde kafa yormadığı tek bir saati ve günü olmamıştır. Yaşamda her soruna sorumlulukla ve ciddiyetle yaklaşmıştır. Önderliğin yüksek sorumluluk duymadığı, ciddiyetle yaklaşmadığı hiçbir konu yoktur. Halk ve insanlık sorunlarına, bunun için gerekli örgütleme ve mücadele sorunlarına hiçbir devrimci önderin yaklaşmadığı düzeyde sorumluluk ve ciddiyet sahibi olmuştur. Önderliğin en temel özelliği ne denilirse bunun cevabı sorumluluk duygusu ve ciddiyet olarak verilebilir. Bu duruş olduktan sonra önüne çıkan tüm sorunları ele alışında ve çözüm arayışında başarılı olacağı kesindir. Önderliğin her konuda başarısının altında bu gerçeklik bulunmaktadır. Önderliği sahiplenmek, sadece toplumsal ve siyasi sorumluluk değil, aynı zamanda ahlaki ve vicdani zorunluluktur.”

KÜRTLER ÖLÜM DÖŞEĞİNDEYDİ

20. yüzyılın soykırımlar yüzyılı; bunu yaratanın da kapitalizmin tekçi ulus devlet anlayışı olduğunu söyleyen Bayık, bu zihniyetin, siyasi, toplumsal ve kültürel alanda da kendini gösterdiğini; en büyük acısını çeken halkların başında da Kürtlerin geldiğini hatırlattı. 1970’li yıllara gelindiğinde Kürtlerin görülmedik bir inkarcılıkla Kürdistan'ın tüm parçalarında ağır bir soykırım altında olduğunu anımsatan Bayık, şunları dile getirdi: “İşte Önder Apo’nun tarih sahnesine çıktığı yıllar, Kürtlerin ölüm döşeğinde olduğu bu yıllardır. Önder Apo, 1973 baharında 5 arkadaşına Kürdistan sömürgedir, Türk devleti Kürdistan'ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirmek istiyor; bu halk ve bu ülkenin sömürgecilikten kurtarılıp özgür ve bağımsız olması gerekir, dedi. O günden bugüne de her saniyesi, her nefes alışı bu halkın ve halkların özgürlüğü içindir. Önder Apo, 1973 baharındaki çıkışıyla sadece Bakurê Kurdistan’daki soykırımcı sömürgeciliğe değil, Kürdistan'ın tüm parçalarındaki ezme ve yok etme politikalarına karşı tutum aldı.

KÜRT’ÜN EN BÜYÜK GÜCÜ

Onlarca yıldır yürüttüğü mücadeleyle Kürt’ün, Kürdistan'ın tümünde bir diriliş mücadelesi ortaya çıkardı. Ölüm döşeğindeki Bakurê Kurdistan’da gerilla mücadelesi ve serhildanlar büyük bir demokratik devrim yarattı, Kürt halkını Ortadoğu’nun en devrimci demokratik halkı haline getirdi. Kadın özgürlük çizgisinde gelişen Kürdistan özgürlük devrimi, bugün Kürtleri dünyada itibarlı bir halk haline getirmişse bunu Önder Apo’ya borçluyuz. Önder Apo’nun yarattığı bu Kürt gerçekliği, şu anda Kürt’ün en büyük gücüdür. Bugün Kürt’ün imajı ve itibarı hiçbir dönemde olmadığı kadar dünya halklarının ve demokratik siyasi güçlerinin gözünde yüksektir.

ÖNDERLİĞİ ÖZGÜRLEŞTİRME BORCUMUZ VAR

Kürt halkına ve Ortadoğu halklarına bu kadar büyük hizmetler veren Önder Apo’yu özgürleştirmemek, bizler ve halkımız için büyük bir yüktür. Eğer kendimizi özgürlükçü, demokrat, değer bilen, hak, adalet ve vicdan sahipleri olarak görüyorsak Önderliği özgürleştirme borcumuz vardır. Önderlik, bu halka ve bizlere şunları şunları kazandırdı, diyeceğiz ama özgürlüğü için gerekeni yapmayacağız, bu olmaz. Önderliğin özgürlüğünü hedeflemek durumundayız. Yoksa söylemlerimiz, inandırıcılığını ve etkisini yitirir. İnandırıcılığımız ve etkimizin zayıflaması, bizler için en büyük zayıflama olur.

AYNI ZAMANDA KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜĞÜDÜR

Önderliği özgürleştirme sorumluluğumuz vardır. Hamlemizin hedefi olmasının böyle bir nedeni var. Böyle bir sorumluluğumuz olmakla birlikte Önder Apo’nun özgürlüğü sadece bir önderin, bir demokratik sosyalistin, devrimcinin, bir toplum bilimcinin, bir filozofun özgürleşmesi değildir. Aynı zamanda Kürt halkının özgürlüğüdür. Türkiye'nin demokratikleşmesi temelinde Ortadoğu’nun demokratikleşmesidir. Önderliğin özgürlüğü için mücadele etmemiz, hamlede ortaya koyduğumuz hedeflere ulaşmada da önemli bir role sahip olacaktır.

DİYALEKTİK İLİŞKİ ANLAŞILMALI

Önder Apo’nun özgürlüğü ile Kürt halkının özgürlüğü arasındaki diyalektik ilişkiyi görmemek ve anlamamak hem ulusal bilinç hem de siyasal bilinç zayıflığıdır. Her halkın ulusal ve siyasal önderleri için bu durum geçerlidir. Kürtler açısından bu gerçeklik, en az on kat daha fazla geçerlidir. Halkların iradeleri, her zaman bir önderlik ve siyasal hareket tarafından temsil edilir. O halkın, ulusun varlığı ve siyasi kimliği kabul edildiğinde o önderlik de kabul edilir. O önderliğin kabul edilmesi, o ulusun ve halkın varlığının ve taleplerinin kabul edilmesi anlamına gelir. Bir halkın önderine yapılan düşmanlık da o halka yapılan düşmanlıktır.”

HAKLARINA SAHİP ÇIKAR HALE GELDİĞİ İÇİN

Türk devletinin, Kürt Halk Önderi’ne düşmanlık biçiminin, hiçbir ülkede ve devlette görülmediğini söyleyen Bayık, Kürt halkının onlarca yıldır yürüttüğü özgürlük mücadelesi döneminde Türk devlet yetkililerinin yaptığı açıklamalar ve basında yazılanlar, çizilenler göz önüne getirilirse bu gerçekliğin görüleceğini kaydetti. Bayık, “Çünkü Önder Apo, onların en temel hedefleri olan Kürt soykırım amaçlarını boşa çıkardı. Boyun eğmiş, iradesi kırılmış Kürt halkını ayağa kaldırdı. Kürt halkını özgür ve demokratik yaşamları için örgütleyip mücadele içine soktu” dedi.

Kürt Halk Önderi’nin, “Kürt halkını talepli kıldığım, yani halklarına sahip çıkar hale getirdiğim için bana büyük düşmanlık yapılmaktadır” şeklindeki sözlerine atıfta bulunan Bayık, “Önder Apo üzerindeki ağır baskı, tecrit ve işkence düzeninin nedeni budur. Kürt halkının ulaştığı düzeyin intikamı Önder Apo’dan alınmak isteniyor. Bu gerçeklik bile Önder Apo’ya yönelik düşmanlık ve saldırının Kürt halkına düşmanlık ve saldırı olduğunu gösterir” şeklinde konuştu.

KÜRT HALK ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN ÖZGÜRLEŞMEDEN HİÇBİRİ OLMAZ

Tüm bu gerçekliklerin, Kürt Halk Önderi özgürleşmeden Kürt halkının özgürleşmesi ve Türkiye'nin demokratikleşmesinin gerçekleşmeyeceğini gösterdiğini vurgulayan Bayık, şunları söyledi: “Önder Apo özgürleşmeden Kürt sorununun çözümü için söylenecek her şey demagojiden öteye gidemez. Önder Apo’ya değer vermeyen, saygılı olmayan bir yaklaşım Kürt halkına da Kürt halkının özlemlerine ve taleplerine de değer vermez. Bu açıdan Türkiye ve Bakurê Kurdistan somutunda Önder Apo’nun özgürlüğü sağlanmadan Kürtlerin özgür ve demokratik yaşama kavuşacağını sanmak büyük bir yanılgı ve gaflettir. Nasıl ki, kendi içindeki Kürt sorununu çözmeyen Türk devleti, Kürdistan'ın diğer parçalarındaki özgürlük ve demokrasi mücadelesine düşmanlık yapıyorsa Önder Apo’ya yaklaşım değişmediği müddetçe Kürt sorununun çözümü de mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla Kürt sorununun çözümü zihniyetinde bir değişiklik olmadan Önder Apo’nun özgürlüğü de sağlanamaz. Kürt sorununda zihniyet değişiminin kanıtı Önder Apo’nun özgürlüğü olur. Bu açıdan nasıl ki Kürt halkının özgürlüğü ile Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesinin iç içe yürütülmesi gerekiyorsa Önder Apo’nun özgürlüğü ile Kürt halkının özgürlük mücadelesinin de iç içe yürütülmesi gerekir.

MÜCADELENİN DOĞRU ÇİZGİDE YÜRÜTÜLMESİ

Önder Apo, kendisinin özgürlüğü ile Kürt halkının özgürlük mücadelesinin iç içe gelişebileceğini bildiğinden kendi üzerindeki tecridin kalkması ve özgürlüğüne kavuşmasının dışardaki mücadele ile belli olacağını söyledi. Önder Apo’nun özgürlüğü ile Kürt halkının özgürlüğünü birbirinden ayırmak, bilinçsizlik ve cehalet değilse art niyetliliktir ya da soykırımcı sömürgeci Türk devletinin yönlendirmesi ve etkisinde olmaktır. Soykırımcı özel savaş merkezi, Önder Apo’yu sahiplenmeyen, özgürlüğünü istemeyen bir Kürt mücadelesinin zayıf olacağını ve etkisiz kalacağını bilir. Bu açıdan Önder Apo’nun özgürlüğünü hedeflemeyen bir Kürt özgürlük mücadelesi saptırılmış ve başarıdan uzaklaştırılmış bir mücadeledir. Biz Önder Apo’nun özgürlüğünü önemli bir hedef olarak ortaya koyarken, bazıları tarafından saptırılmak istenen Kürt halkının özgürlük mücadelesinin doğru çizgide yürütülmesini de sağlamaya çalışıyoruz.

TECRİDİN KALDIRILMASI İSTEMEK YETMİYOR

Şimdiye kadar Kürt Halk Önderi’nin üzerindeki tecridin kalkmasına ağırlık verildi. Tecridin kaldırılması da Önder Apo’nun sağlık ve güvenliği temelinde özgür çalışır hale gelmesi için isteniyordu. Bu mücadele süresince tecrit zaman zaman gevşetilse de hiçbir zaman kaldırılmadı. Gevşetilmeler de ya Kürt halkının mücadelesinin yükseldiği dönemlerde ya da özel savaşın kendi ihtiyaçları temelinde gündeme geldi. Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle soykırımcı sömürgecilik arasındaki politik mücadele İmralı’da da sürdü. İmralı’da tecridin zaman zaman gevşemesi, Kürt sorunundaki bir zihniyet değişimi ve adımı çerçevesinde yaşanmadı. İmralı’da zaman zaman yapılan gevşemeler, bir yönüyle de yürütülen özel savaş, yani toplumu oyalama çerçevesinde yapıldı.

Artık gelinen aşamada tecridin kaldırılmasını istemek hem geri bir istektir hem de bugünkü mücadelenin karakterine de uygun değildir. Faşizmi yıkmak, demokrasiyi gerçekleştirmek ve Kürt sorununu çözmek istiyorsak tecridin kaldırılmasını istemek yetmez. Tecride karşı yeterli düzeyde mücadele verildi. Zindan direnişçileri, Beyaz Tülbentli analarımız, Kürt halkı ve demokrasi güçleri tecridin meşru olmayan bir işkence sistemi olduğunu ortaya koydu. Tecridin, Türk devleti tarafından da savunulacak bir yanı kalmadı. CPT, İmralı’daki uygulamaları bir işkence sistemi olarak tanımladı. Kürt düşmanlığı temelinde sürdürülen tecrit mücadeleyle sarsıldı, hatta yıkıldı. Hala uygulanıyor olmasının hiçbir hukuki, siyasal değeri yok. Bu açıdan tecridin kaldırılmasını istemek, artık bir mücadele biçimi olamaz. Ne Önder Apo’nun ne de Kürt halkının özgürlük mücadelesi için önemli bir gelişme yaratır. Koşullar ve gelinen aşama, Önder Apo’nun özgürlüğü için mücadele etme zamanıdır. Bu amaçla yürütülecek mücadele Kürdistan, Türkiye, Ortadoğu ve dünyada daha fazla heyecan yaratacak, daha geniş toplumsal kesimleri bu mücadelenin içine çekecektir.

'ÖNDER APO BÖYLE OLMASINI İSTER'

Önder Apo açısından da tecridin kaldırılması artık geri bir durumdur. Kürt halkının özgürlük mücadelesi için katkısı olmayacak bir taleptir. Bir tekrarı, mücadelesizliği, yerinde saymayı ifade eder. Eğer bir mücadele olacaksa bu aynı zamanda Kürt halkının özgürlüğünü ve demokratikleşmeyi sağlayan bir mücadele olmalıdır. Önder Apo böyle olmasını ister. Tecridin kaldırılmasının da toplumsal mücadele ve Kürt halkının özgürlük mücadelesi için bir anlamı vardı. Ancak bu dolaylı bir mücadele ve anlamı ifade ediyordu. Önder Apo’nun özgürlüğü için mücadele ise doğrudan Kürt halkının özgürlük mücadelesidir; doğrudan Türkiye'yi demokratikleştirme mücadelesidir. Önder Apo’nun özgürlüğü doğrudan Kürt halkının özgürlüğü ve demokratikleşme anlamına geleceğinden Önder Apo mücadelenin bu doğrultuda olmasını bekler. Önder Apo, benim için değil, kendi özgürlüğünüz için mücadele edin derken de kastettiği budur. Çünkü Önder Apo’nun özgürlüğü doğrudan Kürt halkının özgürlüğüdür. Bu açıdan tecride karşı mücadele ile Önder Apo’nun özgürlüğü için mücadele arasındaki bu derin anlam farkını görmek ve bu temelde Önder Apo’nun özgürlüğü için mücadeleyi olabildiğince yükseltmek gerekir.

'SAHİPLENMENİN DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK'

Önder Apo’ya gösterilen sahiplenmenin dünya tarihinde bir örneği yoktur ya da ender bir sahiplenme örneğidir. 9 Ekim 1998’de başlayan uluslararası komplo sırasında, yine Önder Apo’nun 15 Şubat’ta esaret altına alınması sonrasında büyük sahiplenme oldu. Şehitlerimiz Önder Apo etrafında ateşten barikat kurmuşlardır. ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ diyerek Önder Apo etrafında büyük bir direniş çemberi kuran tüm şehitlerimizi minnet ve saygıyla anarken; gazilerimizi ve tüm halkımızı da bu tarihi direnişlerinden dolayı saygıyla selamlıyorum.

Önder Apo’nun 22 yıllık esareti boyunca fedaileri olan gençlik ve kadınlar başta olmak üzere tüm halkımız da büyük bir sahiplenme örneği gösterdi. Tüm analarımız büyük bir yurtseverlikle, büyük bir bağlılıkla Önder Apo için mücadele içinde oldu. Önder Apo, her an Kürt halkının beyninde ve yüreğinde var oldu. Kürt halkının dostları ve demokrasi güçleri de Önder Apo’ya sahiplendi. Dünyadaki aydınlar, yazarlar, entelektüeller toplumsal bilime katkılarından dolayı Önderlik üzerindeki tecridin kalkması ve özgürlüğü için takdir edilecek bir çaba gösterdi. Önderliğin iyilik ve güzelliğin en önemli temsilcisi olduğunu gören sanatçılar da sahiplendi. İşçi sendikacılığının kök hücresi olan İngiliz sendikacıları Önder Apo’nun özgürlüğü için kampanya yürüttü. Artık Önderliğin özgürlük sorunu, sadece Kürtlerin, Türkiye ve Ortadoğu halklarının değil, tüm insanlığın sorunu ve amacıdır.

'ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KOŞULLARI OLUŞTU'

22 yıldır esaret altında tutulan Önderliği sahiplenmenin yeni aşaması, artık özgürlüğünü sağlama olmalıdır. Bunun gerçekleşmesinin koşulları oluştu. 22 yıllık mücadele, Önderliği özgürleştirme imkanlarını artırdı, koşulları fazlasıyla olgunlaştırdı. Türkiye, Ortadoğu ve dünyanın siyasal koşulları da bunu gerektiriyor. Mücadele, özgürlüğüne odaklandığında, yakın zamanda gerçekleştireceğimiz kesindir. 22 yıldır kesintisiz süren sahiplenmenin yarattığı tüm değerler ve birikim, Önder Apo’yu özgürleştirecek güce ulaştı. Önder Apo’nun düşünceleri ve kişiliği, oluşan bu güce güç katıyor. Bu gücün karşısında hiçbir zindan ve duvar dayanamaz. Hiçbir tank, top, silah düşüncenin ortaya çıkardığı güce ulaşmadı. Önder Apo’nun felsefesi, ideolojisi ve paradigması, insanlık tarihinin en büyük güçlerinden birini ortaya çıkardı, daha da çıkaracaktır. Önderliğin özgürlük mücadelesi, bu düşünce gücünün yarattığı rüzgarı da yanına alarak mutlaka sonuca ulaşacaktır.”

'KÜRT HALKININ TAHAMMÜLÜ KALMADI'

Kürt halkının, komplonun 23. yılına girilirken Öcalan’ın zindanda kalmasına artık tahammülünün kalmadığını vurgulayan Bayık, Kürt halkının, Öcalan zindanda kaldığı müddetçe kendisinin de zindanda ve soykırım kıskacında kaldığına inandığını söyledi. Öcalan’ın zindanda kalmasının, Kürt halkının omuzunda, yüreğinde ve beyninde büyük bir yük olduğunu kaydeden Bayık, Kürt halkının artık bu büyük yükün altında yaşamak istemediğini belirtti. Kürt halkının, bu yükü omuzundan atarak soykırım kıskacından kurtulmak istediğini ifade eden Bayık, “Kürt halkı, Önder Apo’nun özgürlüğünün kendi özgürlüğü anlamına geldiğini bu 22 yılda çok iyi anladı. Artık zindanda görmek istemiyorlar. Bu açıdan başlattığımız hamleye tüm Kürtler, dostları ve demokrasi güçleriyle birlikte katılarak Önder Apo’nun özgürlüğünü sağlama mücadelesini yükseltiyor” dedi.

'TAM DA ÖZGÜRLEŞTİRME ZAMANI'

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, son olarak şunları söyledi: “Tam da Önder Apo’yu özgürleştirme zamanıdır. Kürt Özgürlük Hareketi olarak Önder Apo’nun özgürlüğünü, yani Kürt halkının özgürlüğünü sağlayana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğimizi bir daha vurgulamak istiyorum. Başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm Kürt halkını, dostlarını ve demokrasi güçlerini kendi özgürlükleri olan bu mücadeleyi her yerde yükseltmeye çağırıyorum.”