BDP'den Ceylan Önkol için Meclis Araştırması talebi

BDP'den Ceylan Önkol için Meclis Araştırması talebi

BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, Lice'de yaşamını yitiren Ceylan Önkol olayı ile ilgili Meclis Araştırması açılmasını istedi. Baluken, konu ile ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle de yazılı soru önergesi verdi. 

BDP Grup Başkan Vekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, 28 Eylül 2009 tarihinde Lice Şenlik köyünde hayvan otlatırken askeri bölgeden atılan bir patlayıcının çarpması sonucu yaşamını yitiren 12 yaşındaki Ceylan Önkol'un öldürülmesi ile ilgili Meclis Araştırması açılması istedi. Baluken, verdiği önergenin gerekçesinde ordu kurumunun sürekli keyfi uygulamalar, yönetimde ve yargılamada etki alanı yaratma durumunda kaldığını belirterek, "Ordu kurumuna sunulan bu gerçeklik, halka ise zulüm ve ölüm olarak geri dönmüştür. Ordu kurumu mensuplarının yasa tanımaz, siyaset kurumuna saygı göstermez anlayışları bir süre sonra her türlü yasa dışılığın kendileri açısından meşrulaşmasına neden olmuştur. Siyasi iradeye karşı askeri müdahale, ekonomide imtiyazlı gruplaşmalar, hukukta kendi yargı sistemi ile devlet içinde devlet olma durumlarının hepsi Türkiye demokrasisi açısından tecrübe edilmiş kara gerçeklerdir" diye kaydetti. 

AKP DÖNEMİNDE KATLEDİLDİ

Baluken, Türkiye'de işlenen cinayetlerin arkasından ordu menşeli kişilerin çıktığını hatırlatarak, "Kitapevi bombalaması bile Ordu Kurumunun başında bulunan kişi tarafından 'iyi çocuklar' tanımlaması ile meşrulaştırılmaya çalışılmıştır" diye belirtti. "AKP iktidarının 'Türkiye'yi normalleştirdik, demokrasiyi güçlendirdik, anayasal kurumlar kendi sınırları çerçevesinde hareket edecekler' propagandalarına rağmen Türkiye'de ordu kurumu ve mensuplarının dokunulmazlıkları devam etmektedir" diyen Baluken, "Ordu kurumu hala kendi yargısı ile paralel devlet işleyişini sürdürmektedir. Aynı şekilde ekonomik harcamaları ve mali kaynakları incelenememektedir. AKP'nin iktidarda olduğu 2009 yılında Lice ilçesi Şenlik köyünde askeri taburdan atılan patlayıcı ile öldürülen 12 yaşındaki Ceylan Önkol ile ilgili hukuki süreç bunun en iyi göstergesidir. Ceylan Önkol öldürüldüğünde askeri taburdan atılan bir patlayıcı ile öldürüldüğü inkar edilmişti" diye kaydetti. 

TAPANTEPE TABURU'NDAN ATILDI

Baluken, dönemin Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak'ın, Önkol'un taburdan yapılan havan atışı sonucu hayatını kaybetmesine ilişkin, 'O saatte havan atışı yapılmadı" açıklamasında bulunduğunu hatırlatarak, " Dönemin Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu ise, 'TSK'nin, sıfatı ve görevi ne olursa olsun suç işleyen personel hakkında hukukun gerektirdiği idari ve adli tüm işlemleri derhal yerine getirdiğinin kamuoyu tarafından örnekleriyle bilindiğini' kaydetmişti. Önkol'un ölümüne ilişkin incelemeye Cumhuriyet Savcısı 3 gün sonra giderken, Önkol'un ölümü ardından dönemin Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Önkol'un yerde bulduğu bomba atara, tahra ile vurması sonucu patlamanın meydana geldiğini ve ölümün bu şekilde gerçekleştiğini iddia etmişti" diye kaydetti. 

Ceylan Önkol'un ağabeyi Rıfat Önkol'un olay yerine gittiklerinde kardeşinin vücudunun paramparça olduğunu ve bomba atışının Tapantepe Taburu'ndan yapıldığını söylediğini hatırlatan Baluken, şunları kaydetti: "Rıfat Önkol, 'Atılan her ne ise kardeşinin direk vücuduna isabet etmiş, mayın ya da her hangi bir patlayıcı işi değil. Yerde bir çukur oluşmamış. Yapılan atışı kendi gözümüzle gördük' diye konuşmuştu. Bu tartışmalar sürerken ve kamuoyu adalet beklerken, Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki patlamada savcıyı güvenlik gerekçesiyle olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkında başlatılan soruşturmaya takipsizlik kararı verildi." Baluken, bu gerekçelerle konunun araştırılması için Meclis Araştırması açılmasını istedi.

KAÇ HUKUKİ SORUŞTURMA AÇILDI?

Baluken, yine bu gerekçelerle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı'na yazılı soru önergesi verdi. Baluken, Başbakan'ın yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti: "Ceylan Önkol'un öldürülmesi ile ilgili hakkında soruşturma başlatılan askeri personel sayısı kaçtır? Bunlar kimlerdir? Rütbeleri nedir? Ceylan Önkol'un öldürülmesi ile ilgili kaç hukuki soruşturma açılmıştır? Ceylan Önkol'un öldürüldüğü yerde delillerin toplanamamasından sorumlu askeri görevliler hakkında açılan soruşturmaya takipsizlik kararı verilmesinin gerekçesi nedir? Ceylan Önkol'un öldürülmesinden sonra ortaya çıkan ve gerek aile de gerekse de olay mahallinde bulunan deliller neden alınmamıştır? Bu deliller alınıp gerekli inceleme yapılmadan takipsizlik kararı verilmesi, soruşturmanın etkili yürütülmediği sonucu doğurmaktadır. Deliller toplanmadan ve incelenmeden olayla ilgili hukuki sürecin sonlandırılmasının gerekçesi nedir? Ceylan Önkol'un öldürüldüğü mahale gitmeme gerekçesini güvenlik sorunu ile açıklamaya çalışan kamu görevlileri hakkında herhangi bir soruşturma açılmış mıdır? Türkiye'de demokratikleşme ve barışın önünün açılması amaçlanırken, çatışmalı sürecin bir sonucu olarak öldürülen Ceylan Önkol'un davasına ilişkin bu tarz kararlar çıkmasının siyasi ve ahlaki konumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Kamuoyundan doğru yükselen bu samimiyetsizlik söylemine ilişkin düşünceleriniz nelerdir?