Avusturya’nın önde gelen gazetelerinden Der Standard’da Markus Bernath tarafından kaleme alınan yorumda, Türkiye’deki Erdoğan diktatörlüğüne geri adım attırılması için çabuk davranılması gerektiği vurgulanırken, uçak krizi nedeniyle Rusya lideri Putin’in uyguladığı yaptırımlarla Erdoğan’a diz çöktürdüğü hatırlatıldı.

“Dünyanın en düşündüğü Türkiye yönetimini gerçekte çok da ilgilendirmiyor. Tayyip Erdoğan hem hukuk, hem devlet hem de iman olmuş. Hepsi bir arada” diyen Markus Bernath, Türkiye’nin Erdoğan’la birlikte 100 yıl önce başladığı noktaya, yani ‘tek partili devlet’ sistemine geri döndüğünü yazdı.

Mayıs ayında HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla dün yaşanan tutuklamalarının geleceğinin görünür olduğuna dikkat çeken Bernath, buna rağmen Erdoğan ve hükümetin siyasi karşıtlarından (HDP’liler) kurtulmada ‘bu denli hızlı ve umarsızca davranmasının’ Avrupalıları da şaşırttığını savundu.

ERDOĞAN RUSYA GİBİ YAPTIRIMLARLA DİZ ÇÖKTÜREN DİLDEN ANLIYOR

Erdoğan’ın aslında ilgilendiği şeyin ‘dış dünyanın ne yaptığı’ olduğunun altını çizen Bernath, şöyle dedi: “Kesin baskı, Türk cumhurbaşkanının anladığı bir dildir. Erdoğan, en sonunda Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin karşısında dize gelmiş ve geçtiğimiz Kasım ayında düşürülen Rus uçağı için özür dilemişti. Bu belki birkaç ay sürmüştü. Ama Rus Devlet Başkanı’nın devreye koyduğu bir ambargo ve diğer bazı yaptırımlar nihayet Ankara’yı etkilemişti.”

‘FRENLEMEK İÇİN BAŞKA YOLLAR ARANMALI’

Avrupa Birliği’nin elbette Türkiye’den sebze ithalatının durdurulması veya turistlere Türkiye yasağı gibi yollara başvuramayacağının altını çizen Markus Bernath, “AB, Ankara yönetimini frenlemek için başka yollar aramalı. Ama bunu hızlıca yapmalı” diye uyardı.

Erdoğan ve hükümetin mülteci krizi nedeniyle Avrupa’ya şantaj yapabileceğinden ‘emin olduğuna’ işaret eden Bernath, AB’nin Türkiye’nin bu argümanını hızlıca ve inandırıcı bir şekilde çürütmesi gerektiğini yazdı.

Bernath, son olarak, Türk yönetiminin ‘her gün bir parçasını söktüğü proje’ olarak adlandırdığı AB üyelik sürecinden dolayı her yıl 1 milyar euro verdiğini hatırlatarak, bunun da önemli bir argüman olarak ve de ‘çok geç olmadan’ Ankara’ya iyice izah edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.