AKP/Saray rejiminin Türkiye’de beslendiği tek kanal olan kirli savaş politikaları karşısında özgürlük ve eşitlik mücadelesi veren tek güç olan Kürt siyasi hareketine karşı başlatılan siyasi soykırım saldırıları devam ediyor. Bu kapsamda Kürt siyasi harekenin parti eş genel başkanları, milyonlarca oy alan milletvekili ve belediye eş başkanları başta olmak üzere destek veren akademisyen, yazar, gazeteci, eğitimci ve sağlıkçı gibi birçok alanda adeta bir soykırım konsepti devreye konulmuş durumda.
AKP/Saray rejimi tarafından Kürt siyasi hareketine karşı başlatılan topyekûn inkar ve imha politikalarına ilişkin HDP Eş Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, ANF’ye konuştu.
AKP/Saray rejiminin Kürt siyasetine karşı tasfiye sürecini 2014 yılında planladığını ve devreye koyduğunu kaydeden Beştaş, bunun gerek iktidar gerekse Saray tarafından yapılan konuşmalarda açık ve net bir şekilde ortaya konulduğunu kaydetti. Beştaş, “Çünkü Dolmabahçe mutabakatının deklare edilmesinin ardından daha önce karar aldıklarını bizzat eski dönemin Başbakanı Davutoğlu itiraf etti. 2014 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nda çözüm sürecinin bitirilmesi Kürt halkına ve demokratik muhalefete yönelik bu çöktürme planını açık eden açıklamalar oldu. Yine çöktürme planı kamuoyuna yansıdı ve deşifre oldu” dedi.
‘1930 İLE 2016 AYNI DEĞİL’
7 Haziran 2015 seçimlerinden önce başlatılan ve Cumhurbaşkanının “Kürt sorunu yoktur” çıkışı ile başlayan ve bugüne kadar gelen konseptin birlikte ele alınması gerektiğini söyleyen Beştaş, Türkiye'nin yüzyıllık tekçi ve inkarcı politikalarının tekrar canlandırılmaya çalışıldığının altını çizdi. Türkiye’de Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlerin statüsü, kimliği, dili, kültürel hakları, bulundukları il ve ilçelerde varlık hakları açısından da en büyük problemlerin yaşandığı yüzyıla tekabül ettiğini dile getiren Beştaş, şöyle devam etti: “Şu andaki iktidar partisi defalarca uygulanan ve her defasında başarısızlık ile sonuçlanan büyük acılara, ölümlere sebeplere neden olan politikadaki ısrarını devam ettiriyor. Eskiyi tekrar tekrar canlandırmak istiyor ve bunu da büyük bir pervasızlıkla yapıyor. 2016 yılı ve 1930 yılları aynı değildir. Bu konuda büyük yanılgı içindeler. Dünya değişti. Zaman bir Dersim, Ağrı katliamı ya da 80’li yıllara benzemiyor. Halk bu konuda büyük bir aydınlanma, bilinçlenme ve mücadele deneyimi kazandı. Demokratik kurumlar ve oluşumlar, mücadele perspektifinde ciddi oranda bir büyüme sağladı.”
‘AKP/SARAY KORKUNÇ DARBE DÖNEMLERİNDE YAPILMAYANI YAPIYOR’
AKP/Saray rejiminin on yıllarca denenen politikalarda ısrar ettiğini ve bütün kurumları bu çöktürme planına hizmet eder pozisyona getirdiğini sözlerine ekleyen Beştaş, “Bütün yargısı, yürütmesi, yasaması Cumhurbaşkanlık milliyetinden sağlığa kadar her taraf bunun etrafında şekilleniyor. Özellikle OHAL kararı ile ellerine inanılmaz bir silah geçmişçesine silahı Kürt halkına, Türkiye'deki muhalif kesimlere yöneltmiş durumdalar. En çok söyledikleri milli irade, halk iradesi ve sandık kavramlarını her gün her dakika yerle bir ediyorlar. Şuan ülke tarihinde sadece korkunç darbe dönemlerinde olan siyasi liderlerin tutuklanmasına tanıklık ediyor Türkiye ve dünya. Bizim Eş Genel Başkanlarımız, milletvekillerimiz rehin alındılar. Bunların alınmasının hiçbir hukuki alt yapısı yoktur. Bu ülkede iktidar ve elinde tutanlar siyasi rakiplerini bir kin ve intikam duygusuyla cezaevine kapatmıştır. Türkiye'nin 3 büyük şehrinin belediye başkanlıklarına kayyum atandı” diyerek, siyasi soykırım saldırılarının da her gün devam etiğinin altını çizdi.
‘ASLA BAŞARAMAYACAKLAR’
“Ama şunu söylemek isterim ki boşa kürek sallıyorlar” diyen Beştaş, “Bu başarıya ulaşacak bir gidişat değildir. Asla başaramayacaklar. Dernekleri, basın yayın organlarını kapatıyor olabilirler. Cezaevlerine attırıyor olabilirler. Ama bu onların elindeki güce dayalı zorbalıkla yapılan bir yöntem ile uygulanıyor. Bunun karşısında milyonlarca insanı hapsedemeyeceklerini, kendilerine bağlayamayacakları gün gibi açıktır. Gün yakınken bu süreçten dönülmesinin çağrısını biz sürekli yapıyoruz. Bu gidiş Türkiye'yi büyük bir karanlığa sürüklüyor. Bu karanlıktan çıkacak olan aydınlığı da bizler temsil ediyoruz. Türkiye'de şuan da HDP’li olsun olmasın 78 milyonun umuduyuz biz. Bu umudu yok etmeye çalışıyorlar. Ama biz bu alanda kim tutuklanırsa tutuklansın bu mücadelenin bitmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Çünkü biz onlar gibi bir kişinin bir partiyi yönettiği bir parti değiliz. Biz halkın içinden çıkan bir partiyiz ve halkımızla beraber bu siyaseti yürütüyoruz. Türkiye'nin bütün il ve ilçelerinde demokrasi güçleri, muhalefet odakları, sendikalar bu süreçten rahatsızlar ama her türlü itiraz yöntemi kapatıldığı için olanaklarını kısıtlıyorlar. Ama biz ev ev, sokak sokak geziyoruz ve bunu biliyoruz ki başaramayacaklar. Bu kendi sonlarını hazırlamaktır. Bu adımlarla kendi düşüşlerini hızlandırıyorlar” dedi.
‘HDP, 78 MİLYONUN UMUDU’
Beştaş, konuşmasına şöyle devam etti: “Uluslararası anlamda şuan dünyanın her yerinde Kürt halkı ve dostları ayaktadır. Sol, sosyalist, demokratik güçler ayaktadır. Arjantin'den Çin'e kadar Avrupa’nın bütün ülkelerinde mitingler, açıklamalar, protestolar yansıyor. Bu iç basında çok yansıtılmasa da engel ve sansür olduğu için uluslararası basında HDP’ye yönelik operasyonlar, Büyükşehir belediyelerine el konulması doğrudan demokrasiye bir darbe olarak nitelendiriliyor. Avrupa Birliği’nin kurumsal olarak da bu konudaki tepkileri oldukça ciddidir. AKP’nin amacı HDP’yi kriminalize etmek, terör ve terörizmle ilişkilendirmektir. Ama bizler Halkların Demokratik Partisi olarak siyasi bir partiyiz. Demokratik siyaseti yürüten yegane muhalefet partisiyiz. Biz sadece HDP’lilerin değil, Türkiye'deki 78 milyonun hak ve özgürlüklerini savunmaya devam ediyoruz. Onlar ne kadar karartmak istese de Avrupa ve Dünya bunun farkındadır. Tabii bu önümüzdeki günlerde daha da büyüyecek buna inanıyoruz. Dünya parlamentoları bu darbenin farkında ve buna karşı seslerini yükseltiyorlar. AKP/Saray’ın bu kadar agresif ve saldırgan olmanın sebebi de budur.”