Beştaş: Darbeye teslim olunmaz, direnilir

Demokratik siyasete karşı AKP/Saray tarafından dokunulmazlık adı altında darbe yapıldığını söyleyen HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş, "Biz darbeye karşı direneceğiz. Darbeye teslim olunmaz, direnilir” dedi.

AKP/Saray tarafından "Dokunulmazlık" adı altında demokratik siyasete yapılan darbeyle işlenen insanlık suçlarının hesabının sorulması engellenmeye çalışılırken, CHP ile MHP'nin de bu darbe yasasına "Evet" demesiyle Meclis'te en etkin muhalefet eden tek parti olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) kaldı. Ezilen ve sömürülen halkların sesi olan HDP'de Meclis'te  sindirilmek ve susturulmak adına her yola başvuruluyor. HDP'li vekiller herhangi bir yasal dayanağı olmamasına rağmen, dokunulmazlık meselesi kapsamında AKP/Saray'ın savcılarınca hukuksuz bir şekilde ifadelere çağrılmakta ve buna uymayanlar için ise "zorla getirilme"lere varan kararlar alınmakta. Konuya ilişkin ANF'ye konuşan ve aynı zamanda hukukçu olan HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, dokunulmazlık meselesinde baştan beri tutumlarının net olduğunun altını çizerek, "Bu bir darbedir ve darbeye de teslim olmayız" diye kaydetti.

'ANTİDEMOKRATİK 82 ANAYASASI BİLE ŞUAN Kİ ANAYASAL DÜZEN YANINDA DEMOKRATİK KALIYOR'

Dokunulmazlık tartışmasının Saray tarafından başlatıldığını ve özelde Kürt halkına genel de ise tüm toplumsal muhalefetin bastırılması, sindirilmesi ve var olan demokratik muhalefet ile kamuoyunu korkutma ve baskı altına almak adına başlatılan topyekûn savaş kararının bir parçası olduğunu söyleyen Beştaş, "Bu Saray'ın şuan da Türkiye'de yaşama geçirmek istediği sistemin adımlarından bir tanesidir ve bundan bağımsız değerlendirilemez. Çünkü 7 Haziran 2015 seçimlerinde ortaya çıkan dinamikler ve tablo Türkiye'nin kaderini değiştiren ve hala o değiştirme gücünü içinde barındıran niteliktedir. Bu nedenle dokunulmazlık sürecini herhangi öylesine bir kriminal ifade verme ve alma olarak ele alamayız. Bu Saray'ın darbesini gerçekleştiren adımlardan biridir. Bu bir halkın iradesine, demokrasiye ve parlamentoya bir darbedir. 1982'de yapılan askeri darbe sonucu oluşturulan Anayasal sistemin getirdiği antidemokratik uygulamalar bile, şuan ki darbe karşısında demokratik olarak görünüyor. Askeri darbelerde bile bu kadar pervasızlık bu kadar hukuk dışılık bu yöntemle cereyan etmemişti" dedi.

'TAM ANLAMIYLA UCUBE BİR GARABET YASASI ORTAYA ÇIKTI'

Dokunulmazlık darbesi ve sürecinin AKP/Saray rejimi tarafından bir kampanyaya dönüştürüldüğünü dile getiren Beştaş, "Bizimle ilgili olarak; tümüyle yalan, asılsız, gerçekliği asla olmayan iddialar ortaya atılıyor. Bu, bu sürece hazırlık niteliğindeydi ve bunu yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Tam anlamıyla ucube bir garabet yasası ortaya çıktı. Bunun hukuk ile bir bağı olmadığı için, hukuki süreçte de doğal olarak büyük çelişkiler ve aksaklıklar ile birlikte kamuoyunun gündeminde tartışılmaya devam ediliyor. Askerler, polisler, savcılar ve hakimler bile daha dokunulmazlık yasasını tam olarak kavramış değil. 'Vekillik mi düştü. Bütün dokunulmazlık mı kalktı!, Hala milletvekili haklarına sahip misiniz?' gibi sorular sorabiliyorlar. Bu da o sürecin nasıl manipülasyon olduğunu ve nasıl dezenformasyona dayandığını nasıl bir algı yarattığını ortaya koyuyor. Düşünün hukukçu olan bir savcı bile dokunulmazlığın kaldırılmadığı bir dosyadan milletvekilini ifadeye çağırabiliyor. Bununla genelgeye dönüştürmeye çalışıyorlar. Bir yasanın uygulamasını Adalet Bakanı genelge ile düzeltmeye çalışıyor. Buda AKP'nin temel politik yaklaşımlarından bir tanesi. Geçmişte de buna benzer birçok şey oldu. Yasama faaliyeti ve hükümet pratiği bir yap-boz tahtasına dönüştü. Çünkü orada esas alınan temel ölçü siyasal iktidarın kendi çıkarları ve hesaplarının yaşama geçirilmesi. Anayasa'ya, uluslar arası sözleşmelere uygunluk ve demokratik siyaset hakkına saygı yada halkın iradesinin, demokrasinin temel vazgeçilmez unsuru gibi birçok ölçüler hiçbir şekilde göz önünde bulundurulmuyor" diye belirtti.

'DOKUNULMAZLIK MESELESİ BİR DARBEDİR, DARBEYE TESLİM OLUNMAZ, DİRENİLİR'

Yaşanılanları kaotik bir süreç olarak değerlendiren Beştaş, kendisi hakkında da Meclis'teki ofisine fezleke gönderildiğini kaydederek, "Orada 'bir şüphelinin ifadesi alınarak serbest bırakılması' denilmiş. Halbuki talimat ile ifade alındığında tutuklama bir tedbir değildir. 2 arkadaşımıza 'zorla getirilme' şerhi düşürülmüş. Dokunulmazlık meselesi tam bir Arap saçı meselesine dönüştürüldü. Buda bizim itirazlarımızın, karşı çıkışlarımızın direnişimizin ne kadar doğru ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye halkları başta Kürt halkı olmak üzere diğer halklar şunu iyi bilsin ki, dokunulmazlıkların kaldırılması meselesi sadece AKP'nin kendi çıkarını düşünerek, başkanlığını tesis etmek darbesini başarıya ulaştırmak için başvurduğu bir yöntemdir. Dokunulmazlık meselesinde baştan beri bizim tutumumuz nettir. Bu bir darbedir ve darbeye de teslim olmayız. Biz darbeye karşı direneceğiz. Darbeye teslim olunmaz, direnilir. Biz bu kapsamda hukuki hiçbir dayanağı olmayan ifadeye çağrılmalar doğrultusunda ifade vermeye gitmeyeceğiz. Bu soruşturmaların objesi olmayı ret ediyoruz" diyerek bir kez daha tutumlarını dile getirdi.

'SESİMİZİ KISMAK ADINA DOKUNULMAZLIK BİR TEHDİT OLARAK ORTAYA ATILDI'

Türkiye'nin AKP/Saray'ın savaş odaklı ve tekçi politikaları nedeniyle uluslar arasında arenada ciddi bir şekilde eleştiri ve baskı kıskacında olduğunu söyleyen Beştaş, Cizre'de yapılan katliamlar ve yıkımlara işaret ederek, şöyle devam etti: "Biz baştan beri söylüyoruz Türkiye, Uluslar Arası Ceza Mahkemesi'ne şuan anda işlediği suçlar itibariyle çıkacak. Onlar da bunun farkındadır. Farkında oldukları için dış ilişkilerini tamir etme gibi bir eğilime girmişlerdir. Çünkü yapayalnız kaldılar. Turizmde, ekonomik anlamda, siyaset anlamında ve AB'ye giriş süreci anlamında korkunç bir geriye dönüş süreci başlamıştır. Bunu tamir etmeye çalışıyorlar. Bu iç politikaya yansır mı, şuanda böyle bir sinyal yok. Biz böyle bir şey göremiyoruz. Çünkü dil aynı dil, yöntem aynı yöntem. 'Bitiririz, öldürürüz, kaldırırız, imha ederiz' gibi söylemler ile Kürt halkına başta olmak üzere diğer muhalefet odaklarına karşı hiçbir şey durdurulmadı. Halen gazeteciler tutuklanmaya devam ediyor, sosyal medyadaki paylaşımlardan her gün yüzlerce kişi hakkında dava açılıyor, ifadelere çağrılarak gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor.  Onlar işledikleri büyük suçlardan duydukları büyük korkudan dolayı bu korkuları örtbas etmek adına her gün yeni tedbirler almaya yönüne gidiyorlar. Ancak battıkça batıyorlar.  

Dokunulmazlık meselesi de HDP ve Kürtlere karşı bir tehdit unsuru olarak gündeme getirildi. Çünkü tek muhalefet partisi HDP. Diğer konularda diğer 3 parti de uzlaşıyor ve anlaşıyor. Yargıyı tümüyle Saray'a teslim etmede anlaşan yine onlar. Tek muhalefet biz olduğumuz için bizim sesimizi kısmak adına dokunulmazlık meselesi ortaya atılarak sindirilmeye çalışıldık yapılan darbeyle. Ancak biz buna karşı asla geri adım atmayacağız ve direneceğiz. Halkın vekilleri olarak yürüttüğümüz siyaset, onların korkularını büyütüyor. Çünkü biz hakikatleri açıklıyoruz. Biz onların, işlediği suçları deşifre ediyoruz. Dokunulmazlık meselesinde de bütün çabaları; engelleri temizleme çabasıdır. Bizi tasfiye etmek, ortadan kaldırmak temel amaçlarından bir tanesi."