Bisky, sosyalizmin savaşçısıydı

Bisky, sosyalizmin savaşçısıydı

Alman solunun önde gelen isimlerinden Lothar Bisky, dün 71 yaşında yaşamını yitirdi. Henüz 18 yaşında iken sosyalizmle yönetilen Doğu Almanya’da yaşama kararı alan ünlü siyasetçi, uzun yıllar Alman solu içerisindeki farklı kesimleri bir araya getirmenin mücadelesini vermişti.

Kürt halkının özgürlük mücadelesinin savunucularından biri olan Bisky, Kürtlerin barışçıl siyasetle Türkiye içerisinde özerklik sahibi olmasını istiyordu.

1941 yılında günümüzde Polonya’ya bağlı olan Pomerya’nın Zollbrück komününde dünyaya gelen Lothar Bisky, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ailesinin sığındığı Almanya’nın kuzeyindeki Brekendorf’da büyüdü.

1959’da henüz 18 yaşındayken sosyalizmle yönetilen Doğu Almanya’ya (DDR) geçen Bisky, burada lise eğitimi tamamladıktan sonra Berlin Humboldt Üniversitesi’nde felsefe, Leipzig Karl-Marx Üniversitesi’nde ise kültürel bilimler alanında öğrenim gördü. 1969 yılında “Geniş Kitle İletişimi ve Gençlik- Teorik ve Metodik Sorunlar Üzerine Araştırmalar” adlı doktora tezini bitirdi.

1967-1980 yılları arasında Leipzig Gençlik Araştırmaları Merkez Enstitüsü’nde asistan ve bölüm yöneticisi olarak çalışan Bisky, 1980-1986 yılları arasında ise Sosyalist Birlik Partisi (SED) Merkez Komitesi tarafından yönetilen Toplumsal Bilimler Akademisi’nde (AfG) doçent olarak görev yaptı. 1986’dan 1990 yılına kadar Postdam Film ve Televizyon Yüksek Okulu’nda öğretim görevlisi ve rektörlük yapan Lothar Bisky, 1963 yılında SED’ye üye oldu.

DDR’İN REFORME EDİLEREK YAŞAMASINDAN YANAYDI

Bisky kamuoyunca Berlin’i ikiye ayıran duvarın yıkılmasından 5 gün önce yani 4 Kasım 1989’da Alexanderplatz’da gerekleşen DDR tarihinin ilk toplumsal gösterisindeki konuşmasıyla tanındı. Yüzbinlerce insanın dinlediği konuşmasında, DDR olarak da bilinen Doğu Almanya’nın devamını ve demokratik sosyalizm çerçevesinde reforme edilmesini savundu. Bisky, aynı yıl DDR’in iktidar partisi SED’nin reform yanlılarının temsilcisi olarak parti yönetimine seçildi. 1991-1993 arasında iki Almanya’nın birleşmesi ardından feshedilen SED’nin yerine kurulan Demokratik Sosyalizm Partisi’nin (PDS) Brandenburg eyalet başkanı olan Bisky, 1993-2000 ve 2003-2007 yılları arasında ise partisinin federal düzeydeki genel başkanlık görevini üstlendi.

Milletvekilli olarak ilk kez 1990 yılında DDR dönemi parlamentosu Volkskammer’a seçildi. İki Almanya’nın birleşmesi ardından Lothar Bisky, Brandenburg Eyalet Parlamentosu milletvekili seçildi. 2005 yılına kadar 4 kez eyalet milletvekili seçilen Bisky, 2005 yılında yapılan federal genel seçimlerde Federal Meclis’e (Bundestag) seçildi.

2009 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde PDS’nin devamı olan Sol Parti (Die Linke) listesinin başı olan Bisky, 2007-2010 arasında Avrupa Sol Partisi’nin de başkanlığını yürüttü.

Doğu Almanya’nın kendisini reforme etmesinden yana olan ve batı ile birleşmesine karşı çıkan Lothar Bisky, uzun süre Alman medyasının ve diğer sistem partilerinin hedefi haline geldi. Bisky, 1996 yılında, gençliğinde eski Doğu Alman Devlet Güvenlik Servisi’nin (Stasi) muhbiri olmakla suçlandı.

‘İYİ BİR ARABULUCU’ AMA ‘KÖTÜ BİR HATİP’Tİ

2005 yılında Alman Sosyal Demokrat Partisi’nden (SPD) ayrılan sol kanat ile PDS’nin seçim ittifakında ve 2007’de Die Linke adıyla birleşmelerinde önemli rol oynayan Bisky, parti içerisinde farklı kesimler arasında iyi bir ‘arabulucu’ olarak dikkat çekiyordu. Marksist kimliğini öne çıkaran Bisky, iktidar çatışmalarından uzak kalmaya özen gösterirken, kendi partisi içindeki hataları da açıktan eleştiren bir tarza sahipti.

Lothar Bisky, Alman siyaset dünyasında ve medyada kültürlü, zeki ama kötü bir hatip, iyi dinleyen, sıcak kalpli ve tescilli Marksist olarak yer edindi.

KÜRTLERİN HAKLARININ SAVUNUCULARINDANDI

Kürt halkının özgürlük mücadelesine de sempatiyle bakan Lothar Bisky, Kürtlerin Türkiye içinde özerklik talebinin savunucularından biri oldu. 2008 yılında Türkiye’de basına verdiği bir demecinde “Kürtlerin özerklik talebini olumlu buluyorum. Tabii ki bu özerklik ayrılmayı değil birliği içermeli. Çözüm Türkiye’nin içinde olmalı. Kürt halkının siyasi özgürlüğünü, kültürel kimliğini geliştirmesini önemli görüyorum. Türkiye’de Kürtlere yönelik baskıcı tutumu anlamakta zorluk çekiyorum. Bu baskılar yeni sorunlar üretmek için zemin hazırlıyor. Kürtlerin kültürel kimliklerini korumalarının olanaklarının sağlanması gerekiyor” diyerek, Kürt halkına olan desteğini belirtmişti.

Aynı yıl Almanya’nın Gelsenkirchen kentinde ‘Öcalan’a Özgürlük, Kürdistan’a Barış’ adı altında düzenlenen 16’ıncı Uluslararası Kürdistan Festivali’ne katılmıştı. Bisky, buradaki konuşmasında Almanya’nın ve Danimarka’nın Roj-TV yasağını sert bir dille kınamıştı.