Türkiye’nin 2003 yılında onayladığı Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin (ICCOR) 4’üncü maddesini devreye sokarak bazı hakları askıya aldığı kaydedilen çağrıda, bunun sadece ‘ulusun varlığına yönelik tehditler’ durumunda geçerli olacağı hatırlatıldı. Raportörler, bu maddenin kişisel ve siyasal hakları askıya almaya dair sınırlamalar getirdiğinin de altını çizdi.

Raportörler, olağanüstü hallerde dahi bireylerin korunması, işkencenin yasaklanması, ayrımcılıkla mücadelesi edilmesi, herkesin inanç ve görüşlerinin korunması ile adil yargılanmanın sağlanması gibi yükümlülüklerin olduğuna dikkat çektiler.

Türkiye’nin 4’üncü maddeyi devreye koymasının ICCPR kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi için ‘açık çek’ olmadığının vurgulandığı çağrıda, alınan önlemlerin sınırlandırılmasının devletlerin ‘legal sorumluluğu’ olduğunun altı çizildi.  15 Temmuz darbe girişimi sonrasında on binlerce tutuklamanın olduğuna yer verilen çağrıda, işkence ve ağır tutukluluk koşullarına dair iddiaların olduğu belirtildi.

Raportörler, her ne kadar ‘Türkiye’deki kriz hissini anlayışla karşılasalar da’, Hükümetin insan hakları alanındaki kısıtlamalarının mevcut durumla izah edilenin ötesine geçtiği önemle vurgulandı.

BM raportörleri son olarak, Türk Hükümetinin kriz dönemlerinde dahi hukuku işletmesi çağrısında bulundular. Türkiye’nin kritik bir dönemden geçtiği belirtilen çağrıda, devreye konulan kararnamelerin ‘ülkeyi daha büyük bir krize sokacak’ biçimde kullanılmaması uyarısı yapıldı.