Bu PKK’yi çok seveceksiniz-Cahit Mervan

Bu PKK’yi çok seveceksiniz-Cahit Mervan

Türk tarafı biraz bilerek, biraz da öyle istediği için, biraz da zır cehaletten ‘PKK çekiliyor’ diye neredeyse göbek atacak. Faydası olur mu bilemeyiz, ama altını çizerek belirtmek gerekirse PKK çekilmiyor. Olan şudur:  Gerilla güçlerini Türkiye’nin sınırları dışına çekecek olan PKK daha güçlü olarak geri dönüyor.

PKK’nin gerilla güçlerini ‘geri çekmesi’ İmralı Süreci’nde Abdullah Öcalan ile Türk devleti ararsında yapılan görüşmelerde üzerinde anlaşılan ‘mutabakat metninin’ gereği olarak gerçekleşecek. Yani gerilla güçlerinin sınır dışına çekilmesi tek taraflı bir irade beyanından çok, çift taraflı işleyen bir sürecin parçası olarak gerçekleşecek.

İkincisi ve dikkat çekilmesi gereken bir başka nokta ise geri çekilme göreceli olarak ‘zamana yayılacak.’ Bu ‘çekilmenin’ hızını Türk tarafının atacağı adımlar belirleyecek. Çift taraflı ateşkesle başlayan birinci aşamanın önemli sayılan adımlarından geri çekilme başlasa dahi, tamamlanması zaman alacak. Daha doğrusu çekilme ikinci ve üçüncü aşamalarla iç içe yürüyecek.

Türk devleti ve hükümeti güven artırıcı adımları attıkça gerilla ‘geri çekilmeyi’ hızlandıracak. Bu ‘çekilmenin’  en iyimser tahminle 2013 yılının sonuna kadar sürmesi beklenmelidir. Zaten görünen o ki KCK yetkilileri bu günlerde geniş bir basın bilgilendirilmesiyle yapacakları açıklamada, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ‘geri çekilmeyi’ bir adım öne alan çağrısına olumlu yanıt verecekler. Ve çekilmeyi Kürt sorununun çözümü için müzakerelerin sağlıklı yürümesinin bir parçası olarak başlatacaklar.

PKK askeri güçlerini sınır dışına çekerken, böyle bir süreci başlatırken siyasi-ideolojik ve kültürel bir hareket olarak daha çok Kürdistan’a, Türkiye’ye ve dünya gündemine geri dönecek. Daha çekilme başlamadan bu muazzam dönüşün artçı dalgaları başlamış durumda.

Bu nedenle ‘PKK çekiliyor’ ve ‘oh bu işten de sıyırdık’ diye sevinenler için tatsız, ama kalıcı barış ve adil bir çözüm isteyenler için de sevindirici haber; aslında PKK çekilmiyor, PKK hayatın her alanına geri dönüyor.

PKK, hem de son iki yüz yılın Kürdistan özgürlük arayışının tüm tarihsel mirasını arkasına alarak, son 30 yılın savaş ve siyasi mücadele tecrübesinden dersler çıkararak ve daha da önemlisi Ortadoğu’da değişim, hak, özgürlük ve adalet arayışını, 21. Yüz yılının yeni aktörü Kürdistan’ı yükleyerek geliyor. 

Şimdiden yanlış hesap yapanlar, defterlerini bir kez daha gözden geçirseler iyi olacak. Kaldı ki bu gelişin, daha doğrusu moda deyimle bu geri dönüşün ne kadar görkemli ve muazzam olduğunu, olacağını 2013 Newrozu gösterdi.

Türk tarafının ‘derin aklı’ bu muazzam dönüşü gördüğü için işi şimdiden yokuşa sürmekte, örneğin gerilla güçlerinin çekilmesi konusunda zaman zaman saçma-sapan argümanlar ileri sürerek KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın da işaret ettiği gibi ‘arabayı atın önüne’ koşmaktadır.

Çünkü görünen o ki Türk devleti PKK’nin ne silahlı güçlerini sınır dışına çekmesine hazırdır, ne de PKK’nin Kürdistan ve Türkiye’nin siyasi yaşamına hızla geri dönüşüne.

Bu nedenle çözümün bir parçası olarak gündeme gelen gerilla güçlerinin sınır dışına çekilme meselesinde devletin de, hükümetin de kafası karışıktır.  Bu karışıklıktan dolayı ‘silahsız çekilsinler’, ‘bize görünmeden gitsinler’ türündeki açıklamalar Kürt tarafında, muhataplarının hazırlıklı olmadıkları kaygısını güçlendiriyor. Bu yaklaşımlar yer yer krize ve tıkanıklığa neden oluyor.

Bu tıkanıklığı ve krizi aşma işi yine Kürt tarafına, yani PKK’ye düşüyor. Diğer bir deyimle PKK’nin gerilla güçlerini geri çekmesi konusunda hazırlıksız olan Türk hükümetine Kürt tarafı barış ve Kürt sorunun adil çözümü için ‘ilk adımı da ben atıyorum, gerekirse riski de ben alıyorum’ diyor. Muhatabını barış ve adil bir çözüm için cesaretlendiriyor. Önünü açıyor.

Şimdi bu işlere kafası basmayanlara bunun ne anlam geldiğini uzun- uzadıya anlatmak bu saatten sonra can sıkıcı olsa gerek. Şu kadarını belirtelim ki, PK gerilla güçlerini geri çekme konusunda tarihsel bir adım atarak risk alıyor. Ama emin olun ne yapmak istediğini çok iyi biliyor. Bu adımla risk aldığı kadar, muhataplarını çözüme zorlayacak müthiş ve önlenmesi güç bir dinamizme de yol açıyor.

Tamda PKK kendi tarzına ve mücadele yöntemine uygun olarak bunu yapıyor.  PKK barış ve çözüm süreçlerinde gerekli esneklik göstermedikleri ve zengin eylem ve çalışma biçimlerini hayata geçirmedikleri için, dolayısıyla statükoya takılıp kaldıkları için tasfiye olan dünyadaki diğer örneklerin aksine kendine güvenin de bir sonucu olarak bunu yapıyor. Adımlar atıyor. Kaldı ki buna mecbur olduğu için, çaresiz kaldığı için değil, yeni daha güçlü bir hamle için yapıyor.    

Bu nedenle Kürt hareketi, daha doğrusu PKK’yi yakınen takip edenler, onun çalışma ve mücadele tarzını bilenler PKK’nin gerilla güçlerini sınır dışına çekmesi yönünde atacağı tarihsel adım konusunda bir şaşkınlık yaşamıyor. Aksine son günlerde bu meselenin özünü anlamamış olan ve PKK konusunda neredeyse cehaletin kitabını yazacak olanlara da acıyor.

Neden mi?

Çünkü PKK çekildiği kadar değil, on kat, hatta yüz kat mislince geri dönüyor.

Naçizane önerimiz Kürt ve Kürdistan sorununda, PKK ve Öcalan konusunda klişelere hapsolanlar şimdiden bu işi anlamak için kollarını sıvasalar çok iyi edecekler.  Çünkü karşılarında daha çok PKK’li görecekler. Onlara dokunacak, onlarla birebir görüşecek, hayatın her alanında onlarla daha çok karşılaşacaklar.

Mesela ne göreceksiniz?

Örneğin bazı akıllıların iddia ettiği gibi onların ‘dağlara çıkmış çocuklar’ olmadıklarını göreceksiniz.  Her hangi bir PKK’linin Türkiye ortalamasının çok üstünde bir bilgi birikimine sahip olduğuna şahit olacaksınız. Mesela her PKK’linin en az iki dil, büyük çoğunluğunun ise üç dil, hatta dört ve daha fazla dil konuştuğuna göreceksiniz. Dahası, dahası çok var. Ama şu kadarını söylemek gerekirse kendileri için hiçbir şey, ama halk için ve özgürlük için çok şey isteyen bu insanların bir derviş misali mütevazı, arı gibi çalışkan ve çelik gibi bükülmez olduklarını göreceksiniz.

Ötesi ise, birlikte yaşamak için biraz çabalarsanız, emin olun bizim içimizden olan, sizin ise düşman bellediğiniz bu PKK’yi çok, ama çok seveceksiniz.