Buldan: Öcalan'la görüşülürse çözüm gelir

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, İmralı tecridine tepki göstererek, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la görüşülerek çözümün mümkün olduğunu söyledi. Buldan, "Belediyeleri Saray kayyumlarından kurtarmak boynumuzun borcudur" mesajını verdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Meclis’te yeni yasama yılının açılmasıyla birlikte dönemin ilk grup toplantısını yaptı. Yoğun ilgi gösterilen toplantıya Cumartesi Anneleri Hayriye Doğan, Remziye Bayram, İrfet Mutaş, Saime Sebla Arcan Tatlav, Hanife Yıldız ve Hanim Tosun’un yanı sıra KHK ile ihraç edildikleri işlerine geri dönmek için İstanbul’dan Ankara’ya yürüyen Kenan Güngördü ve Sinan Yerdelen, İnşaat İş Temsilcisi Murat Can Çoban ve Flormar işçileri katıldı. Salona yaşamını yitiren, önceki dönem Urfa Milletvekilli İbrahim Ayhan’ın ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in fotoğrafı konuldu.

Toplantıda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, konuşmasına İbrahim Ayhan'ı anarak başladı.

Rehin tutulan Milletvekili Leyla Güven’in durumuna dikkat çeken Buldan, bu hukuksuzluğu kınadı ve Meclis'i gerekli girişimlerde bulunmaya çağırdı. Buldan, rehin tutulan siyasetçileri de selamladı. 

Buldan, Meclis'i halkın kürsüsü yapmaya ve adaletsizliklerden hesap sormaya devam edeceklerini söyledi.

"Saray HDP’siz bir Meclis istiyordu. Halklarımız izin vermedi" diyen Buldan, "Suruç’ta katledilen Şenyaşar ve çocuklarını saygı ve minnetle anıyorum. Katillerinin yargının önüne çıkarılmasının takipçisi olacağımıza buradan söz veriyorum" diye ekledi.

YEREL SEÇİMLER

Yerel seçimlere değinen Buldan, şunları ifade etti:

"Tüm yönetim mekanizmalarını merkezileştirme güdüsüyle hareket eden AKP; şimdi de demokratik yönetimlerin olmazsa olması yerel yönetimleri hedeflemekte. Özellikle partimizin kazanabileceği yerlere dönük ciddi hazırlıklar yapılmakta. Bunu biliyoruz ancak şunu ifade etmek istiyoruz. Kürtlere ‘Senin seçme iradeni tanımıyoruz, senin seçtiklerini cezaevine atarız. Senin seçtiklerinin yerine kayyım atarız’ denilmektedir. Şunu bilsinler ki Kürtler vardır, onların hakları vardır, onların iradesi meşrudur. Rosa Luxemburg’un dediği gibi ‘vardık, varız ve var olacağız.’ Yerel seçimlerde adaylarımızı her yerde halkımızla birlikte belirleyeceğiz. Katılımcı ve çoğulcu karar alma ve yönetme mekanizmalarının yerel birimleri olan büyükşehirler, il-ilçe-belde belediyeleri, belediye meclisleri bizim için çok büyük önem arz etmektedir. Bugünden gece gündüz demeden var gücümüzle çalışacağımızı ifade ediyorum, her türlü gayri meşru yolla halk iradesini gasp etmelerine asla izin vermeyeceğimizi vurguluyorum. Bizleri nasıl parlamentodan söküp atmayı başaramadılarsa yerel seçimlerde de güçlü bir şekilde var olacağız. O gasp ettikleri belediyeleri bir bir alıp halkın belediyeleri yapacağız. Belediyeleri Saray kayyumlarından kurtarmak boynumuzun borcudur. O kayyumları, Saray’a göndereceğiz, gitsinler Saray’ın bahçesinde kayyumluk yapsınlar. Tüm kesimlerin yerel seçimlerde ittifak yapması, demokrasinin geleceği açısından son derece önemlidir. Karşımızda faşist bir blok var her türlü ittifakı geliştiriyorlar ki demokrasi isteyenler niçin yan yana gelmesin. Bunu yapmak için elbette bir engel yok. Bu nedenle herkesi bu bilinçle hareket etmeye çağırıyorum. 30 Mart yerel seçimlerini 7 ve 24 Haziran’a çevirmeye davet ediyorum. Demokrasiyi hep birlikte inşa edebiliriz. Halklarımıza güveniyoruz, kararlıyız, emin adımlarla yürüyoruz.”

EKONOMİK ÇÖKÜŞ VE SİYASİ KRİZ

Türkiye'nin tarihin en derin siyasi ve ekonomik kriziyle karşı karşıya olduğuna vurgu yapan Buldan, şöyle devam etti:

“Ülkenin yönetilemediğini biliyoruz. Siyasi krizin nedeni tek adamla yönetilmesidir, bunu da biliyoruz. Krizin nedeni demokrasinin, özgürlüklerin, hukukun, adaletin, insan haklarının askıya alınması ve tek adam rejimini ayakta tutmak için faşizmin kurumsallaşmasıdır. Çoğulculuğun reddedip tekçiliğin dayatılmasıdır, bunu da biliyoruz. İç ve dış politikada rehine siyasetinin izlenmesidir bu krizin nedeni. Sorunların barışçıl yöntemlerle değil, savaşla çözülmeye çalışılmasıdır. Bunu da çok iyi biliyoruz. Demokratik denetim mekanizmalarının, özgür medyanın yok edilmesidir. Halkın kaynaklarının savaşa harcanması, yapılan yolsuzluklardır. Erdoğan ‘kriz miriz yok’ diyor, sarayın penceresinden bakarsanız krizi göremezsiniz, halkın sofrasında kriz var, biz bunu görüyoruz. Kriz yoksa her şeye yüzde yüz zam nedir bunu sormak istiyoruz. Kapatılan işyerleri artan yoksulluk neyin nesidir. 2002 yılında krizle iktidara geldiler, şimdi ülkeyi krize sürüklüyorlar. Bunlar krizle geldiler, krizle gidecekler, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Yeni Türkiye dedikleri işte budur, kriz Türkiye’sidir. Halkın ağır bedeller ödediği bir Türkiye’dir. Güvencesiz işçilerin şantiyesidir. Havalimanı işçileri insanca çalışma koşulu istedikleri için tutuklandılar. İşçi arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Arkadaşlarımızın özgürlükleriyle birlikte tüm işçi yoldaşlarımızın, kardeşlerimizin yanlarında olduğumuzu ifade ediyoruz. HDP olarak emekçilerin sesi olmaya devam edeceğiz. Onların direnişi bizim direnişimizdir. Erdoğan yok deyince gerçekler yok olmuyor. Var dediği hiçbir şey de aslında yok. O yüzden Erdoğan ne diyorsa siz onun tersini düşünün."

İMRALI TECRİDİ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride de tepki gösteren Buldan, Öcalan'la görüşülerek barış ve çözümün mümkün olduğunu vurguladı. "Sayın Öcalan barış çizgisinden asla ödün vermedi. Devletin demokratikleşmesi için mücadele etti. Aynı zamanda ülkenin demokratikleşmesine öncülük eden bir liderdi" diyen Buldan, şu değerlendirmeleri de yaptı:

"AKP, Öcalan ve barış projesini tekçi milliyetçi projesinin önünde engel olarak gördüğü için düğmeye bastı ve müzakere masasını devirdi. 2015’ten beri bir tecrit başladı. 1999 yılından beri tecridi yaşadı ama bugün çok ağır bir tecrit ile karşı karşıyadır. Tecrit ile çatışmalı ortama zemin hazırladılar. Darbe sürecini kullanarak bu süreçten Başkanlık rejimini devşirdiler. Bugün Saray rejimini ayakta tutmak için İmralı tecridinde ısrar ediyorlar. Bunun çok net anlaşılması gerekiyor. Bu çok özel bir konsepttir. Dikkat edilirse tecrit başladığından beri ülke içeride ve dışarıda krizlerle, darbelerle boğuşuyor. Demokrasi, hukuk, insan hakları rafa kaldırıldı. İmralı tecridi ile topyekun ülkeyi tecrit altına aldılar. Bu nedenle İmralı’ya yaklaşım demokrasiye yaklaşımdır. Tecrit edilen, hedef alınan Öcalan’ın barıştan, demokrasiden yana düşünce gücüdür. Tecrit edilen Türkiye halklarının 2013-15 yılları arasında bahar havasında deneyimlendirdiği barıştır. Ne yazık ki bu sürece sessiz kalan AB ülkeleri de tecride ortaktır. AB kendi insan hakları sözleşmelerine uymamaktadır. AİHM kararı da Türkiye’den bağımsız alınmış bir karar olarak ele alınmamalıdır. Türkiye’de Sayın Öcalan ile avukatlarıyla yapılacak görüşmelerin 6 aylık disiplin cezasıyla engellenmesi, hemen ardından AİHM’nin verdiği karar Avrupa ülkelerinin hem Öcalan’a hem Kürtlere ortak yaklaşımının göstergesidir. Bu tabloyu asla kabul etmediğimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. İmralı halkların ortak geleceği için hassas bir noktadır. Tecrit toplumsal açıdan bir kırılma noktasıdır. Tecride her yerde karşı çıkacağız, tecridin yarattığı tahribatları topluma, kamuoyuna ve Avrupa’ya anlatacağız. Buradan demokratik kamuoyunu ve kitle örgütlerini de tecride karşı çıkmaya çağırıyoruz. Aynı çağrıyı ana muhalefet partisi olan CHP’ye yapıyoruz. İmralı gibi hassa bir nokta karşısında CHP hiçbir şey olmamış gibi hareket edemez. Bu konuyu gündemine almalı, 3 yıldır İmralı ile bağlantıların neden kesildiğini iktidara sormalıdır. Biz de buradan soruyoruz; AKP buna cevap vermelidir. Tecride karşı çıkmak demokrasiye özgürlüklere ve bir arada yaşamaya sahip çıkmaktır. Faşizme karşı çıkmaktır. Bu nedenle tecridin herkesin gündeminde olması gerekir.”

CUMARTESİ ANNELERİ

"Cumartesi Anneleri bu ülkenin toplumsal hafızasıdır. Onlara yaklaşım demokrasiye, hak ve adalete yaklaşımdır. Ve insanlık onuruna bir yaklaşımdır" diyen Buldan, "Cumartesi annelerinin direnişine sahip çıkmak onların yanında olmak bir onur, insanlık ve vicdan görevidir” ifadesini kullandı.

'AF' TEKLİFİ

MHP'nin af teklifinden çetelerin yararlandırılmasının istendiğini söyleyen Buldan, "Tutuklu siyasetçiler, gazeteciler, insan hakları savunucuları, kadın tutsaklar konuşulmalıdır. Düşünceyi suç haline getiren yasa konuşulmalıdır. Milletvekilimiz Leyla Güven tutukludur ama teklif çetelere af öngörüyor. Halkın temsilcisinin tutuklu olduğu, halka karşı suç işleyenlerin ise affedilmesinin planlandığı bir ülkede yaşıyoruz. Af teklifleri toplumsal barışın sağlanması temelinde olumlu bir adımdır, bu teklif toplumsal barışa zarar vermektedir. Gelin, toplumsal barış için, düşüncelerinden dolayı cezaevinde olanları tartışalım. Gelin Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı, Tuncer Bakırhan’ı, Bekir Kaya’yı, Gültan Kışanak’ı, tartışalım. O arkadaşlarımız rehin olarak tutulacaklar ama siz farklı bir yasa ile ifade ettiğim suçlardan dolayı içeride olanları serbest bırakacaksınız. Bu da ağır bir vicdan yaralanmasına neden olacaktır” diye konuştu.

ALMANYA ZİYARETİ

Buldan, “Erdoğan Almanya’ya bir ziyaret gerçekleştirdi, bu ziyaret ve temasların ne yazık ki demokratikleşme ve AB üyelik süreci ile bir ilgisi yoktur. Erdoğan, bu temasları içeride yaşadığı sıkışıklığı aşabilmek için ve Türkiye’deki baskıcı yönetimini meşrulaştırmak için sürdürüyor. Kendi ülkesinde muhalif herkesi terörist olarak gören anlayışı AB’de örgütlenmeye çalışıyor" dedi.

EFRÎN İŞGALİ

Buldan, AKP'nin işgalci politikalarına da değinerek, şunları söyledi: "Türkiye’nin özellikle güvenli bölge olarak gördüğü yerlerin ya da kendileri açısından tehlike olarak gördüğü yerlerin güvenli bölge olduğunu söylemek isteriz. Efrîn bir istikrar bölgesiydi. Türkiye’nin gitmesi ile o güvenlik ve istikrar bozuldu. Bunu kırmaya ve o bölgeyi istikrarsızlık ve çatışma alanına dönüştürmeye çalışan Ankara’dır. Çetelere verilen destekler ve gönderilen silahlar bunun sonucudur. Erdoğan’ın ne söylediği değil ne yaptığı önemlidir. Bu sözlere hiç kimsenin bakıp aldanmaması gerektiğini söylüyoruz. Biz bu ülkenin faşizmine izin vermeyeceğiz. Hiç kimse umudunu yitirmemeli, kimse karamsarlığa kapılmamalıdır."