Buldan'dan gözaltılara tepki: Zorbalıktır, darbedir

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, kadınların gözaltına alınmasına sert tepki gösterdi, "Zorbalıktır, darbedir, kadın düşmanlığıdır” dedi.

 Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Buldan, konuşmasının başında, HDP önceki dönem milletvekili ve Kürt siyasetçi Dengir Mir Mehmet Fırat ile Kürt önderlerinden İran Kürdistan Demokrat Partisi Genel Sekreteri Dr. Abdurrahman Qasımlo’yu ölüm yıl dönümlerinde andı.

KADINLARA SİYASİ SOYKIRIM

Buldan, kadınlara karşı bugünkü siyasi soykırım operasyonlarına tepki göstererek, "Kadınlara ve demokratik siyasete yönelik yapılan bu operasyonlar; hukuk dışıdır, siyasidir, zorbalıktır, darbedir, kadın düşmanlığıdır. Şiddetle kınıyorum. Bu operasyonların amacını çok iyi biliyoruz. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini durdurmak içindir. Kadınların örgütlülüğünü engellemek içindir. Demokratik siyasetin önüne bariyerler oluşturmak içindir. Halkı korkutmak ve sindirmektir içindir” dedi.
İktidarın kadınların demokratik mücadelesinden korktuğunu söyleyen Buldan, şunları belirtti:
"Ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar. Sonuç alamayacaklar. Kadınları ve halkımızı asla mücadeleden alıkoyamayacaklar. Bizler, iktidarın kadın düşmanı politikalarına boyun eğmedik, bundan sonra da eğmeyeceğiz. Kadınlar yaşamın her alanında direnmeye, mücadele etmeye devam edecektir. Buradan çağrı yapıyoruz: Gözaltındaki kadın arkadaşlarımız ve tüm parti yöneticilerimiz derhal serbest bırakılmalı ve bu hukuksuzluğa son verilmelidir. Halkın karşı karşıya bulunduğu sorunlar ve krizler her geçen gün derinleşmektedir. Halkın gündemi; işsizlik, yoksulluk, geçim derdidir. Sokaktaki insan aş ve iş istiyor, insanca yaşamak istiyor, yarınlarını güvence altına alan, herkese eşit davranan adil bir yönetim istiyor.”

'MİLYONLARCA YOKSUL YARATTILAR'

Buldan, konuşmasının devamında özetle şu değerlendirmeleri yaptı:
"İktidarları boyunca 25 milyon yoksul yarattılar. Milyonlarca işsiz yarattılar. İşten, aştan, gelecekten umudunu kesen gençlerin sayısı sadece son bir yılda 1 milyon 300 bine yükseldi. Vatandaşın sırtındaki yük her geçen gün artıyor. AKP zenginleştikçe halk fakirleşiyor. Kurdukları bu bozuk düzende gelir adaletsizliği uçurumu her geçen gün büyüyor. İşçi, emekçi, emekli, esnaf, çiftçi, üretici kan ağlıyor. İflaslar artıyor, her gün yeni kepenkler kapatılıyor. Hatırlayalım; AKP, iktidara gelirken ne demişti? ‘Üç Y’ ile yani ‘yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele edeceğiz’ dediler. Sözlerini tutmadılar. Mücadele etmediler, sadece yediler. Şimdi halk, AKP’nin 3 Y’siyle, yani iktidarın yolsuzluğuyla, yoksulluğuyla ve yasaklarıyla mücadele ediyor.

AVUKATLIĞA DARBE

Çoklu baro dedikleri yasa aslında çoklu AKP yasasıdır. Bunlarınki AKP’ye biat etmeyen tüm alanları kuşatma, ele geçirme ve AKP’lileştirme çabasıdır. Hukuksuzlukları ve suçları öyle çoğaldı ki bunları savunmak için Burhan Kuzu ve Feyzioğlu yetmiyor. 80 ilde yeni Kuzu ve Feyzioğlu yaratacaklar. Biz bu hukuksuzlukları Demirtaş, Yüksekdağ, Baluken ve tutuklu tüm arkadaşlarımızın davasından biliyoruz.

AVUKATLARIN ÖLÜM ORUCU

Adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olan ÇHD’li avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın sağlık durumlarının kritik aşamada olduğunu belirten Buldan, avukatların bir an önce tahliye edilmeleri gerektiğini ve yargılama taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini ifade etti.

SANAL MEDYA ENGELLEMESİ

İktidarın hedefinde şimdi de sosyal medya var. 15 Temmuz sonrası KHK’lerle muhalif medyayı kapattılar. Havuz medyasını oluşturdular. Trol ordusunu kurdular. Havuz bunların yalanlarını anlatmaya yetmedi. Baktılar baş edemiyorlar, yurttaş muhalefetini sosyal medya üzerinden yürütüyor. Şimdi bu alanı ortadan kaldırmak istiyorlar. Böyle giderse bunlar yakında matbaayı da yasaklarlar. Çünkü aykırı ses istemiyorlar. Adalet tanrıçasına, Twitter kuşuna, Netflix’e düşmanlar. Bunlar çağa, ilerlemeye, aydınlanmaya karşılar.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Kadınların kazanımı olan İstanbul Sözleşmesine karşılar. Kadınların eşitlik talebine karşılar. Sözleşmeden çekilmeyi tartışıyorlar. İstanbul Sözleşmesini yok saymak çağ dışılıktır. Karanlığı dayatmaktır. Amaçları kadınların kazanımlarını ortadan kaldırmak, eril iktidarlarını kadınlardan korumaktır. Günde en az 3 kadının katledildiği bir ortamda kadınların yaşamını güvence altına alacak adımlar atmak yerine, İstanbul Sözleşmesi gibi kadın kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalışmak kadın düşmanlığından başka bir şey değildir. Siz faşizm sözleşmesini dayatabilirsiniz ama kadınlar İstanbul Sözleşmesinden ve mücadele sözleşmesinden asla geri adım atmayacaktır.

ÇÖKTÜRME PLANI

Bugün demokratik siyasete yönelik kapsamlı bir biçimde sürdürülen çöktürme planını yıllar önce AKP ve cemaat birlikte hazırladı. 2009’da cemaat tarafından yürütülen KCK operasyonlarıyla 10 bin siyasetçi gözaltına alınıp tutuklandı. 15 Temmuz sonrası gözaltına alınan, büyük çoğunluğu tutuklanan siyasetçi, belediye eş başkanı, gazeteci, aydın, yazar sayısı 15 binin üzerindedir. Dikkat edilirse HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, 15 Temmuz öncesidir. Bunlar demokratik siyasete yönelik darbenin hazırlığını çok daha öncesinden planladılar. Dolayısıyla 15 Temmuz’u değerlendirirken, asıl 16 Temmuz’dan itibaren Türkiye’nin içine sürüklendiği gerçek darbe ortamının görülmesi ve net anlaşılması gerekmektedir.

DİYADİN BELEDİYESİ'NİN GASP EDİLMESİ

Ağrı Diyadin Belediye Eş Başkanımız Betül Yaşar’ın evine ve belediye binasına kapısı kırılmak suretiyle baskın yapıldı ve Belediye Eşbaşkanımız ters kelepçe takılarak ve darp edilerek gözaltına alandı. Belediyemize hukuksuzca kayyum atandı. Bu zorbalıklar; AKP’nin seçimle kazanamadığı yerel yönetimleri siyasi hırsızlıkla ele geçirmesi sürecidir. Bölgede Anayasa ve yasalar tamamen ortadan kaldırılmıştır. Orada özel hukuk uygulanmaktadır. Bunlar, HDP’ye düşman, Kürde düşman, kadına düşman, gençlere düşman, halka düşman, doğaya çevreye düşmandır.
Eşbaşkanlık oldukça tek başkanlık ve tekçilik rahat uyku uyuyamayacaktır. AKP kayyumlarının yolsuzluklarını toplasanız inanın Diyadin’den Ankara’ya yol olur. Bizim belediye eş başkanlarımız çalmıyor, çırpmıyor, belediyenin sınırlı kaynaklarını halka hizmet olarak götürmenin mücadelesini yürütüyor. AKP İktidarının rahatsızlığının nedeni de budur. Kayyım atadıkları 50’ye yakın belediyemizi hırsızlıkların ve yolsuzlukların merkezi haline getirdiler. O belediyelerde yolsuzluk çarkı ve düzeni kurdular. Elbette tüm bunların hesabı hukuk ve demokrasi içerisinde mutlaka iktidardan sorulacaktır.

MÜCADELE PROGRAMININ İKİNCİ AŞAMASI

Demokratik Mücadele Programımızın ikinci aşamasını geçen hafta Meclis’te yaptığımız bir açıklama ile başlattık. İlk aşamada kar topu gibi büyüyen demokrasi talebini, ikinci aşamada barış, adalet, emek, eşitlik ve gelecek taleplerimizle bir araya getireceğiz. Gençlerle buluşarak onlara kulak verecek, genç başladığımız bu yolda gençlerle kazanacağız. Gençlerden öğrenerek mücadelemizi büyüteceğiz. Fabrikalarda, tarlalarda olacağız. Alın terini döken işçilerle, emeği sömürülen mevsimlik tarım işçileri ile birlikte olacağız. Bereketli toprakların adil bir yaşamı vaat ettiği ülkemizde, eşit ve adil yaşamı ‘Hep Birlikte’ sağlayacağız.”