Buldan ve Sancar: 8 Şubat'ta yeni kampanyamız başlıyor

HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, 8 Şubat'ta yeni mücadele programını hayata geçireceklerini belirtti. Eş genel başkanlar, "Bu kampanyanın 4 ana konusu tecrit, açlık grevleri, Kobanê davası ve AİHM kararıdır" diye belirtti.

HDP Yerel Yönetimler Kurulu online toplantıda belediye eşbaşkanlarıyla bir araya geldi. HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar başkanlığında siyasal süreç, yerel yönetimlerin rolü ve sürece katılımı ve planlama gündemleri konuşuldu.

SANCAR: SİNDİRME OPERASYONU

Eş genel başkanların değerlendirmelerinin satır başları şöyle:
Mithat Sancar: "Kayyum rejimi 2016 sonrası başladı, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL ilan edildi ve onunla birlikte yeni bir döneme geçildi. Bu, başlı başına yeni bir dönem değildi, başlangıcı aslında 7 Haziran 2015’te yatıyordu. 7 Haziran 2015’te bizlerin elde ettiği seçim başarısı ve AKP’nin yenilgisi yeni saldırıları gerekli kıldı iktidar odakları açısından. 20 Temmuz’dan itibaren yeni bir aşamaya geçtik ama ondan önce 7 Haziran- 1 Kasım arası var. 7 Haziran seçimlerinin fiilen geçersiz kılınması bir tür siyasi darbeler zincirinin başladığının haberini veriyordu.
7 Haziran sonrası siyasi darbe planı ortaya koyan iktidar başarılı olamadı.
Kayyumları 15 Temmuz’dan önce getirmek istediler ama başaramadılar. Kayyum uygulamasını iyi bilmek lazım. Hem Türkiye tarihinde hem Kürt halkının karşılaştığı uygulamalar bağlamında çok özel bir yeri olduğunu belirtmek lazım. İktidarın basit bir sindirme operasyonun ötesinde bir anlam içeriyor.

'KAYYUM TESLİMİYET ADIMIDIR'

Kayyum, yeni rejimin en kritik aşamasıdır dedik ve haklı olduğumuz ortaya çıktı.
Kayyum Kürt halkını itaat ve teslimiyete mecbur etme adımıdır. Kayyum milyonlarca insanı temsiliyetsiz bırakmaktır, Kürtlerin iradesini tanımamaktır.
Bu politika Kürtlere karşı yüzyıldır süren saldırının yeni bir aşamasıdır. Fiilen bu görevi sizlere yaptırmasalar bile meşru ve seçilmiş belediye başkanları sizlersiniz.
HDP olarak önümüze koyduğumuz asıl hedef partiyi Türkiye’nin bütününde etkili olacak bir noktaya taşımaktır. Yani partini daha da büyümesini sağlamaktır. Yerel yönetimlerde şu aşamada, iktidar bloku tarafından gasp edilen belediyelerimizin yeniden nasıl kazanılacağını biz biliyoruz. Bu çalışmalar sürecek. Fakat bu iktidarı değiştirmek için, zihniyetini değiştirmek için daha da büyümek zorundayız. Hem Kürdistan’da hem Türkiye'nin diğer bölgelerinde daha etkili siyasal aktör haline gelmek için çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz.
İlla bir ittifakın parçası olarak değil başka yöntemlerle de Türkiye’nin vazgeçilmez aktörüyüz.
Biliyorsunuz çok önemli bir saldırı var bize karşı. Bu saldırı çeşitli formüllerle genişletilmek isteniyor. Mesela partinin kapatılması gündeme geliyor, bunun amacı partiyi sindirmektir. Başta Kürt halkı olmak üzere bütün çevreleri bezdirmektir, politikadan demokratik siyasetten soğutmaktır. HDP’nin bir çare olamayacağı psikolojisini yerleştirmektir. Aslında bu iktidar bloku açısından bir çaresizliğin itirafıdır. İktidar bloku ne yaparsa yapsın HDP’yi politik olarak etkisiz kılamıyor. Politik olarak HDP ile baş edemeyince de yeni oyunlar, yeni yollar açmaya çalışıyor. Ama bunlar nafile.
Arkamızda büyük bir halk desteği ve önemli bir deneyim var, yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz.
Kobanê davası diye bilinen yeni bir dava açtılar. 6-8 Ekim olaylarının faturasını partimize ve yoldaşlarımıza kesmek istiyorlar. Bu siyasete, bu geleneğe katkı sunmuş bütün değerli arkadaşlarımıza yönelik bir operasyondur. Bunu da boşa çıkaracağız. 26 Nisan’da ilk duruşması yapılacak olan bu davada da bizler hem iktidarın 6-8 Ekim politikalarını açığa çıkaracağız hem de orada sorumluluklarından dolayı bizzat iktidarın kendisini tarih önünde yargılayacağız. O mahkeme salonlarında yargılayacağız. Bize sanık sandalyesini işaret eden iktidara tam da o sandalyeden birer tarih yargıcı olarak halkın vicdanında mahkum olduklarını göstereceğiz.
Bize yönelik saldırılar kaybettiklerinin, çöktüklerinin itirafıdır: HDP var oldukça iktidar tutunamıyor.

YENİ MÜCADELE PROGRAMI

Önümüzdeki sürece ilişkin bir mücadele süreci programı hazırlanıyor. 8 Şubat’ta yeni bir mücadele programı ilan edeceğiz. Kapsamlı bir şekilde. Haklılığımız sürekli çeşitli alanlarda tescil edilmektedir. Bunların son örneği AİHM’in Demirtaş şahsında aldığı kararıdır, iktidar bunu uygulamayacağını belirtiyor ama bizler bu kararın gereğinin yerine gelmesi için hem içeride hem uluslararası alanda çeşitli faaliyetler yürüteceğiz. Kampanyamız var bunları genişleteceğiz. Geçen hafta hem Fransa hem Almanya büyükelçileri ile görüşmeler yaptık. Dün AB Türkiye Delegasyonu Başkanı bir heyetle partimizi ziyaret etti. Bir önceki gün Avrupa Parlamentosunda büyük bir çoğunlukla bizim haklılığımızı teyit eden çok önemli bir karar çıktı. İçeride mücadelemizi yoğunlaştırıyor, dışarıda diplomatik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Başaracağımızı biliyoruz, bu zorlu yolda kazanacağız. Türkiye’ye Demokratik Cumhuriyetin gelmesi için yolumuza devam edeceğiz. Bunların gerçekleşmesi için hepimizin kararlılıkla yola devam etmesi gerekiyor.

BULDAN: KAPSAMLI BİR SALDIRI VAR

Pervin Buldan: "Bugün demokratik siyasete yönelik kapsamlı bir saldırı ile karşı karşıyayız. Aynı zamanda Kürtlerin her yerde varlığına, yaşam alanlarına çok kapsamlı bir saldırı var. Bunu Güney Kürdistan’dan, Rojava’dan, Türkiye’de siyaset kanallarının daraltılmasından ve HDP’ye yapılan saldırılardan görüyoruz. Evet demokratik siyasete yönelik bir saldırı var ve bu demokratik siyaset içerisinde sadece HDP ve Kürtlerin saldırı altında olduğunu söylemek az olur. Demokratik siyasetin bütün kanallarına Türkiye’de barışı, demokrasiyi savunanlara ve bir bütün olarak muhalefete saldırıların olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü AKP-MHP iktidarı kendini ayakta tutmanın yol ve yöntemlerini bize saldırarak bulmaya çalışıyor.
Kayyum atamalarının HDP ile sınırlı kalmayacağı görülüyor. Biz bunu daha önceden söylemiştik ve bugün haklı bir noktada olduğumuzu görüyoruz. Çünkü Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne kayyım atanması, CHP’li belediyelere bir operasyon yapılacağının söylenti olarak yaygın şekilde ifade edilmesi bu işin sadece HDP ile sınırlı kalmayacağını gösteriyor. Meclis'te bazı düzenlemeler de yapıldı. Meclis'te çıkan bazı yasalarla STK’lerle yakın zamanda ve istedikleri zaman iktidarın kendisiyle aynı görüşte olmayan her kuruma, oluşuma, partiye ya da örgüte kayyım atanmasının önünün açıldığını biliyoruz.

'HER TÜRLÜ BASKIYA RAĞMEN...'

Son yerel seçimlerde her türlü hileye, engellemeye, her türlü baskıya rağmen HDP olarak büyük bir başarı elde ettik. Seçimlerde önümüze çok büyük engeller koydular. Belediye kazanmak için kayyım sistemini tekrar gündeme getirdiler. Kayyımları aday yapacak kadar aciz duruma düştüler. Bunların yanında birçok yerde asker sevkiyatıyla oy taşıma gündeme gelmiş olsa bile halkımızın ağırlıklı olarak HDP’ye gönül verdiğini ve oy verdiğini biz bu seçimlerde bir kez daha gördük. Aslında engelleme, baskı olmasaydı demokratik bir seçim olsaydı aldığımız belediye sayısını 2-3 katlama şansımız vardı. Çünkü halkımız her şart ve koşulda HDP’nin yanında olduğunu her zaman ortaya koymuştur.
Her saldırı karşısında ortak tavır ve söz birliğine ihtiyaç var.

ZİNDAN DİRENİŞİ

Saldırı bütün boyutuyla devam ediyor. HDP’nin kapatılma meselesi gündemde. Ben de dahil 9 milletvekilinin fezlekesi her an gündeme gelebilir. Kobanî davası Nisan ayının sonunda başlayacak. AİHM kararı çok önemli bir karar, bunların yanında bir tecrit meselesi var. Hala İmralı Cezaevi’nde uzun süredir devam eden bir tecrit var. Gündemimizde olan ancak bir türlü çözüm bulamadığımız bu sorunla ilgili cezaevlerinde açlık grevi var. Şu an itibariyle her ne kadar süreli ve dönüşümlü olsa bile yakın bir zaman içinde çözüm bulunmaz, tecrit kırılmaz ve talepler yerine getirilmezse- ki bu talepler içerisinde öncelikli olarak tecrit var, Kürdistan'a yönelik saldırılar var, cezaevlerindeki hak ihlalleri var-  açlık grevi meselesi farklı bir boyuta evrilebilir. Bu da daha fazla zorluk ve sıkıntılara neden olur. Arkadaşlarımızın hayati meselesi gündeme gelir. Biz bu mesele başka bir evreye dönüşmeden tecridin kırılması, Sayın Öcalan ile avukat ve aile görüşlerinin yapılması ve saldırıların durması için kapsamlı olarak bu meseleyi gündemimize almak durumundayız.

'4-5 AYLIK KAMPANYA OLACAK'

8 Şubat’ta yeni bir kampanyayı gündemimize alıyoruz. Haziran ayına kadar sürecek olan 4-5 aylık bir kampanyadan bahsediyoruz. Bu kampanyanın 4 ana konusu tecrit, açlık grevleri, Kobanê davası ve AİHM kararıdır. Bütün bunların hem Kürtlerin hem de demokrasi güçlerinin gündeminde olması önemlidir. Bütün bu meseleler sadece Kürtleri ilgilendiren meseleler değil. Bir bütün olarak Türkiye’yi ilgilendiren meselelerdir. O yüzden her kesimi, genişleyebildiğimiz kadar bizim dışımızdaki insanları katabildiğimiz oranda başarılı olabileceğimizi düşünüyoruz. Sadece bizimle sınırlı kalmayan bir süreci başlatacağız. Yanımıza demokrasi güçleri başta olmak üzere siyasi partileri, STK’leri, demokratik kesimleri alabileceğimiz bir süreci başlatacağız. Her kentin kendi özgününde yanına alabileceği mutlaka farklı kesimler vardır. Bu süreci birlikte ortaklaştırıp eylem ve etkinlikleri birlikte yapıp sonuç alıcı bir şekilde tamamlayacağımıza inanıyoruz.
Gündemimiz cezaevleri, açlık grevleri, Kobanê davası ve AİHM kararıdır."