Bütçe görüşmelerinde iktidardan işgal ve zam tartışmaları

Meclis'teki bütçe görüşmelerinde HDP'li vekiller işgal saldırıları, kimyasal silah kullanımı ve ekonomik kriz gibi konuları gündeme getirdi. AKP'li yetkililer, işgalci saldırıları ve zamları savundu.

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bakanlıkların bütçeleri görüşüldü. Gün boyu yapılan tartışmalar ardından bakanlık ve bağlı kuruluşların bütçesi AKP- MHP oylarıyla komisyonda kabul edildi.
HDP’li Garo Paylan ise sanayicilere yönelik yüzde 48 doğalgaz zammının sanayici düşmanlığı olduğunu belirterek, bakan yardımcısının “Yeniden değerlendireceğiz” sözlerini hatırlattı. Paylan, “Niye daha önce değerlendirmeniz? Size sormuyorlar mı? Sizi yok mu sayıyorlar bu zamları yaparken” sorularına Bakan Mustafa Varank, zammı “ben destekledim” sözleriyle savundu. Paylan, “Tebrik ediyorum sizi, yüzde 48 zammı desteklemişsiniz” sözleriyle tepki gösterdi.
CHP Milletvekili Müzeyyen Şevkin, ilk dokuz ayda imalat sanayisinde yapılan ihracatın sadece yüzde 3’ünün yüksek teknoloji ürünü olduğunu ifade etti.
CHP’li Abdullatif Şener, AKP’li milletvekillerinin Erdoğan'ı kutsayan cümlelerine tepki gösterdi. Şener, yürütme ve yasamanın farklı olduğunu dile getirerek, “Sayın Cumhurbaşkanının ne kadar yanlışı varsa o yanlışlarının üzerine bir destan yazıyorsunuz, böyle bir şey olmaz” dedi.
HDP’li Erol Katırcıoğlu’da bakanlığın bütçesinin gelişen teknolojiyi yakalama açısından yeterli olmadığını belirtti.

BÜTÇEDEKİ AYRIMCILIĞA DİKKAT ÇEKİLDİ

HDP’li Muazzez Orhan da bölgesel adaletsizliğe dikkat çekerek, “Türkiye’de faaliyette olan 89 Teknoloji Geliştirme Merkezi’nin sadece 9 tanesi bölge illerimizdedir. Bu 9 tanesinin toplam kapasitesi de bazı yerlerdeki tek bir teknokentin kapasitesi kadar yoktur. Bölgesel eşitsizlik böylemi son bulacak. Bin 260 AR-GE merkezinin 20 tanesi bölge illerimizdedir. Antep dışında bölge illerinde sanayi ve teknoloji adına bir şey yapmıyorsunuz. Yine faaliyette olan 346 AR-GE tasarım merkezinden sadece 2 tanesi bölgemizdedir. Bu eşitsizlik nedeniyle mevsimlik işçiler Kürdistan’dan kalkıp Trakya’ya, Çukurova’ya, Ege’ye gündelik işçi olarak gitmek zorundadır” ifadelerini kullandı.
Orhan’ın “Kürdistan” demesine komisyon başkanı Cevdet Yılmaz, ırkçı tepki göstererek, “Türkiye Cumhuriyeti’nde ‘Kürdistan’ diye bir yer yoktur” dedi.

 YANDAŞLIK İTİRAFI VE ZAM SAVUNMASI

Şener’in yandaş şirketlere yönelik eleştirilerine de Varank, “Sayın Şener Baykar’dan bahsediyor. Bir tane bombayı atabilmek için onlarca izin çıkarmak için neler çektiler. Ben şahidim. Hepsinde kendilerine yardımcı oldum” dedi.
Bakan Varank, OSB kanunu güncellemek istediklerini ve bunu da Cumhur ittifakı ile birlikte yaparak, Meclis’ten geçirmeye çalışacaklarını söyledi. Bakan Varank, OSB’lerden yardım bağışı istediğini de kabul ederek, yangın ve sel afetleri nedeniyle istendiğini öne sürdü. Toplanan 206 milyonun da AFAD’a aktarıldığını söyledi. Bakan Varank, Sanayiciye yapılan zamda haksızlık görmediğini belirterek, “Ben sanayiciye ucuz doğal gaz verip ona kar ettirdiğimde, bu sanayici ihracat yaptığında hani hep eleştirdiniz ya ‘emeği sömürüyorsunuz’ diye-ben niye ucuz doğal gazımı sömürtüp Avrupalıya mal satayım ki zaten rekabetçi bir şekilde şu anda fiyatlarımız uygun” dedi.

ÇAVUŞOĞLU'NDAN İŞGAL TEHDİDİ

Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bakanlık bütçesine dair sunum yaptı. Çavuşoğlu, Afganistan’a dair “Taliban’la aşamalı angajman, insani konularda destek ve uluslararası alanda aktif bir diplomasi izliyoruz. Kaldı ki uluslararası toplumun geneli de Taliban’la aşamalı bir angajman politikası uyguluyor. Tanıma konusunda aceleci değiliz, sahadaki gelişmeleri izliyoruz. Yaptığımız görüşmede kalıcı istikrar için kapsayıcı ve tüm kesimlerin temsil edildiği bir hükümet kurulmasının önemi vurguladık. İnsan haklarına riayet telkininde bulunduk” ifadelerini kullandı.
Sunumunu Kuzey ve Doğu Suriye üzerinden sürdüren Çavuşoğlu, işgalci saldırılarını överek, "Daha önce ne yaptıysak, aynısını yapmaya kararlıyız” diyerek, saldırı tehditlerini sürdürdü. İdlib’de sivilleri koruduklarını iddia eden Çavuşoğlu, “Göç riskini engelliyoruz. Siyasi çözüm temel hedefimiz, bunun için temaslarımız çok taraflı bir ortamda sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.

 'DÖRT PARÇA KÜRDİSTAN'DA MÜCADELE VAR'

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen Dışişleri Bakanlığı bütçesine dair HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları konuştu. Hatimoğulları, sözlerine bakanlığın kurumsal sorunlarına dikkat çekerek, sözlerine başladı. Büyükelçi atamalarındaki liyakatsizliğe dikkat çeken Hatimoğulları, AKP’ye ve saraya yakın kişilerin atandığını vurguladı. Kadın büyükelçi sayısının azlığını da eleştiren Hatimoğulları, kadın büyükelçilerin sayılarının arttırılması gerektiğini belirtti.
Libya’dan Azerbaycan’a kadar bölgesel meselelerde Dışişleri Bakanlığı yerine Savunma Bakanlığı ve MİT’in faaliyet gösterdiğinin altını çizen Hatimoğulları, “İktidarın yürüttüğü siyaset ekseni çok net Neo Osmanlıcılık yani yayılmacılık politikası. Bununla beraber bunun karşılığını bizler nasıl aldık? Mesela AKP iktidara ilk geldiğinde Arap dünyasında sempati ile karşılanan bir partiydi, Türkiye'de öyle ama şuan baktığımızda Osmanlıcılık duygularıyla hareket edildiği için inanın Arap sokaklarında sadece devlet düzeyinde değil, halklar nezdinde de sizler de gidiyorsunuz, görüyorsunuzdur, çok büyük tepkiler söz konusudur” dedi.
Tülay Hatimoğulları, iktidarın politikasını şu sözlerle teşhir etti: “Kürdistan kavramının coğrafik bir kavram  ve Osmanlı döneminde kullanılmış ve günümüzde de dünyanın bir çok yerinde kullanılan bir kavram. Buna bu kadar refleksif yaklaşımda bir coğrafik ve tarihsel bilgi bağlamında baktığımızda böyle bakılmaması gerekir. En nihayetinde Türkiye dahil olmak üzere 4 parça Kürdistan’da Kürt halkı yaşıyor, yaşam mücadelesi veriyor. "
Kürt sorununa dair de konuşan Hatimoğulları, HDP olarak Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin Türkiye’nin iç siyaseti, hem Ortadoğu ve Kuzey Afrika hatta Avrupa Birliği ve ABD ilişkileri bağlamında Türkiye’nin daha fazla olumlu yönde yol alabileceğini kanaatinde olduklarını söyledi. Hatimoğulları, Türkiye’nin dış siyasetinin Rusya ile ABD arasında gitgellere dönüştüğünü kaydetti. Hatimoğulları, Kürt sorununun çözülmesinin önemli bir mesele olduğunun altını çizdi.

'IŞİD ÇETELERİ EĞİTİLDİ'

Suriye politikalarını ise Hatimoğulları, şöyle eleştirdi: “Suriye’de yürütülen vekalet savaşında Türkiye ‘dostum Esad’dan küçümsenen Esed’e gelindi ve IŞİD, El Nusra uzantısı çeteler eğitildiği, donatıldı, bu topraklar onlara açıldı. Erdoğan yasama yılı başında bundan sonraki siyasetimiz daha fazla savaş, şiddet ve çatışma mesajı verdi. En kötü senaryo, Suriye devletiyle bir savaş ilanı, bir ülkede OHAL ilan etmek ve ülkeyi seçime götürmemek. Bir tık daha merhametli olan senaryo; Barış Pınarı, Fırat Kalkanı gibi Kürtlerin yoğun yaşadığı Rojava bölgesine ve elbette Araplarında yaşadığı bir bölgeye sınır ötesi operasyonuyla ‘vatan, millet, Sakarya’ propagandası yaparak; ülkede derinleşmiş olan iç sorunları, ekonomik sorunları bastırmak. Bakın İdlib’de katledilen 33 askerin hala açıklaması yapılmadı. Til Rıfat, Tıl Temir, Ayn İsa  ve Minbic’e operasyon yapılacağı söyleniyor, bizi aydınlatır mısınız?”

KİMYASAL SALDIRILAR

Kimyasal saldırılara dair ise Hatimoğulları, “Şimdi burada Lahey Adalet Divanı, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün devreye girmesi gerekiyor. Bu konunun sizin tarafınızdan da ciddiyetle araştırılması gerekiyor.”
Hatimoğulları’nın konuşması ardından Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz, bir kez daha “Kürdistan” kelimesini inkar etmeye çalıştı.

'İŞGALİ BM DE SÖYLÜYOR'

Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde Efrîn’in işgali ardından çıkan tartışmalara dair HDP’nin Komisyon üyesi Erol Katırcıoğlu söz aldı.

Katırcıoğlu, “İşgal lafını çeşitli şekillerde Birleşmiş Milletler de kullandı. Türkiye’nin işgal ettiğini söyledi. Çin yetkilisi, İran söyledi" dedi.

 “Efrîn’e kaymakam atamak ne demektir” diyen Katırcıoğlu, şöyle devam etti:
“Orada postaneden eğitim kurumlarına kadar yatırımlar yapıyoruz. Bildiğim kadarıyla Hatay Valisi orada koordinatör olarak alınan kararları yönetiyor.
Burada konuşacaksak gerçekleri, doğruları konuşalım."