‘Bütün hukuki yollara başvurmak ve sürecin takipçisi olmak gerekir’

Yaşanan hak ihlallerinin dışarıya yansıyabilmesi için mahpus ve ailelerin başvurması gereken yolları anlatan Avukat Destina Yıldız, etkili bir soruşturma yürütülmezse olayların üstünün kapatıldığını vurguladı.

Cezaevlerinde yaşananlara dair hem dışarıdaki dayanışma yapıları, hem aileler hem de siyasi partiler mahpusların seslerini duyurmak için mücadele çağrısı yapıyor ve tüm bu ihlallere karşı mücadele ediyor. Bunun yanı sıra her ne kadar Türkiye’de hukukun işlemesi son derece zorsa da ÖHD Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Destina Yıldız’a bu süreçlerde ailelerin, mahpusların neler yapabileceğini sorduk. Birçok aile ya da mahpusun bu yollara başvurmaması ya da sesini dışarıya taşıyamaması var olan ihlallerin kalıcılaşmasına yol açıyor. Yasal haklarını kullanmaları ve bu anlamda bu yapıları zorlamanın önemini anlatan Avukat Yıldız, ANF’nin sorularını yanıtladı.

Cezaevinde yaşanan hak ihlalleri karşısında bir mahpusun başvurması gereken hukuki yollar neler?

Hapishanelerde çok çeşitli şekillerde hak ihlalleri oluyor. Başvuru yolları da bu ihlallere göre değişiklik gösteriyor. Çıplak arama veya darp nedeniyle işkence ve kötü muameleye yasağının ihlali söz konusu olduğunda öncelikle tabii ki savcılığa suç duyurusunda bulunulması gerekir. İletişim cezaları, ziyaretçi yasakları gibi disiplin cezaların ya da mektupların sansürlenmesine ilişkin idare kararları nedeniyle haberleşme hakkının ihlali veya aile ve özel hayata saygı hakkını ihlali söz konusu olduğunda ise infaz hakimliğine başvurarak ihlale neden olan kararın kaldırılması talep edilmelidir.

Kitap, dergi, gazete gibi süreli-süresiz yayınların verilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği durumlarda yine ilgili idare kararlarına karşı infaz hakimliklerine başvurularak kararların kaldırılması talep edilmelidir. Ayrıca bu kararlarla ilgili hapishane idaresinin görevini kötüye kullandığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunulabilir.

Peki bunlar dışında ne gibi süreçler var?

Bunlar dışında Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu, hapishanenin bulunduğu yerdeki İl İnsan Hakları Kurulu gibi kurum ve kurullara başvuru yapılabilir. Hapishanenin bulunduğu il barosuna da başvuru yapılabilir. Sağlık hakkı ile ilgili ihlallerde ise ilgili doktorlarla ilgili yine hapishanelerin bulunduğu ildeki tabip odasına ya da Türk Tabipleri Birliği’ne şikayet başvurusu yapılabilir.

Aileler dışarıda nasıl bir süreç işletir?

Mahpusların yapabileceği başvuru yollarına aileler de başvurabilir.  Bunun dışında İnsan Hakları Derneği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı gibi demokratik kitle örgütlerine de başvuru yapılabilir. Ayrıca hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini görünür kılmak ve mahpusların seslerinin dışarıda duyulmasını sağlamak da önemlidir.

Avukatlar olarak son dönem yaşanan ölümlerin şüpheli oluşu, cenaze aracı verilmeyişi gibi uygulamalar karşısında neler yapıyorsunuz?

İlgili bütün hukuki yollara başvurmak ve sürecin takipçisi olmak gerekir. Hapishanede mahpuslar ciddi bir psikolojik şiddete ve zaman zaman fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. En başından beri siyasi mahpuslara uygulanan psikolojik ve fiziksel şiddet gelinen aşamada adli mahpuslara da açıkça uygulanmaya başlanmıştır.

Yakın zamanda Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesi ve Maltepe 2 Nolu L Tipi Hapishanesinde birçok mahpus gördükleri fiziksel ve psikolojik şiddet sebebiyle intihara teşebbüs etmiştir. Yine yakın zamanda Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde de adli ve kimsesiz bir mahpusun gördüğü psikolojik şiddet nedeniyle intihar ettiğini öğrendik. Bunlar sadece bir ay içerisinde Marmara bölgesindeki hapishanelerde bize ulaşan başvurular. Buz dağının görebildiğimiz yüzü. Son dönemlerde hapishanelerde psikolojik ve fiziksel şiddetin bu kadar artması, mahpusların açık açık intihara teşebbüs ettirilmesi tesadüf değildir. İktidarın dışarıdaki baskıcı politikasının bir uzantısı ve cezasızlık politikasının bir sonucudur.

Şüpheli ölümlere ilişkin süreçlerin sonuna kadar takipçisi olmak da bu yüzden önemlidir. Bu soruşturmalarda etkili bir soruşturma yürütülmemekte ve sürecin üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Bu da cezasızlık algısına sebep olmaktadır. Hapishanede hayatını kaybeden mahpuslara cenaze aracı verilmemesi, cenazelerin kaçırılması, polis ve jandarma eşliğinde defnedilmesi, hayatını kaybeden mahpusların ailelerine taziye çadırı verilmemesi gibi uygulamalar aile ve özel hayata saygı hakkı ile din ve inanç özgürlüğüne aykırıdır ve düşman ceza hukukunun birer uygulamasıdır. 

YARIN: Amed Adalet Nöbeti’nden İnci Güler Altındağ, aylardır sürdürdükleri eylemin ana amacının yakınlarının cenazesini almamak olduğunu söylüyor.