Can: Askeri mücadeleyi daha ileri noktaya taşıyacağız

AKP'nin işgal saldırılarına karşı askeri mücadeleyi daha ileri noktaya taşıyacaklarını söyleyen HBDH Yürütme Kurulu Üyesi Ferzad Can, "Bu faşist saldırıların püskürtülmesi için tüm kesimlerin yek vücut olması gerekiyor" dedi.

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Kurulu Üyesi Ferzad Can, son süreçte AKP-MHP faşist rejiminin saldırılarını, HBDH milisleri, YPS, YPS JIN, Ateşin Çocukları İnisiyatifi'nin bu saldırılara karşı yaptığı eylemsellikler ile açığa çıkan direnişin Ortadoğu ve bölge halkları üzerinde yarattığı etkileri ANF'ye değerlendirdi.

Siyasi, askeri, ekonomik ve toplumsal olarak büyük bir kriz ve kaosu yaşayan sömürgeci, soykırımcı faşist Türk devletinin yıllardır Kuzey Kürdistan'da yürüttüğü savaşı Türkiye geneline, Suriye'nin kuzeyine ve Güney Kürdistan'a yaydığını söyleyen HBDH Yürütme Kurulu Üyesi Ferzad Can, ülkedeki sorunları çözemeyen ve bu her geçen gün toplumsal desteğini kaybeden iktidarın ülkeyi yönetemeyecek duruma geldiğini kaydetti. Bundan dolayı Rojava ve Başur'a yönelik işgal saldırıların arttığına dikkat çeken Can, AKP MHP faşist rejimin bu şekilde ekonomik krizi perdelemeye, krizin faturasını emekçi halka mal etmeye çalıştığını vurguladı.

Rojava ve Başur'a yönelik saldırılar ile Kürt halkının kazanımlarının yok edilmeye çalışıldığını sözlerine ekleyen Can, "Yine başta Kürt özgürlük hareketi olmak üzere devrimci öncü kuvvetleri ezmeyi, anti faşist parti ve hareketleri, kadın örgütlerini iradesiz kılmayı, işçi ve emekçilerin öncülerini umutsuzluğa sürükleyerek kendi iktidarlarını pekiştirmeye çalışıyorlar. Sömürgeci faşist AKP-MHP'nin amacı bununla da sınırlı değil, aynı zamanda Libya'daki iç savaşın bir tarafı olarak yeni Osmanlıcılık politikasına bağlı bir yayılma politikası izliyor" dedi.

AKP iktidarı döneminde en fazla kadınların katliama uğradığının altını çizen Can, AKP'nin çıkardığı taciz ve tecavüz yasalarının kadınlar tarafından büyük bir tepki ile karşılandığını hatırlattı. Bu günkü mücadelenin en dinamik gücünün kadınlar olduğunu söyleyen Can devamla şunları belirtti: "Fakat genel olarak faşizme karşı mücadele yeterli değildir. Bu faşist saldırıların püskürtülmesi açısından saldırılara maruz kalan tüm kesimlerin yek vücut olması gerekiyor."

DEVRİMCİ ŞİDDET DÜNDEN ÇOK DAHA FAZLA MEŞRUTİYET KAZANMIŞTIR

Faşizmin geldiği boyut karşısında çıplak yumruklarla mücadele etme koşullarının ortadan kalktığına dikkat çeken HBDH Yürütme Kurulu üyesi Can, bütün fiili meşru mücadele zemininin ortadan kaldırıldığı koşullarda devrimci şiddetin dünden çok daha fazla meşrutiyet kazandığına işarete etti. Faşizmin topyekun saldırılarına karşı devrimci şiddetin dışında herhangi bir çözümün olmadığını belirten Can, "Bu anlamda yapılan eylemler önemlidir. HBDH son süreçte yaptığı eylemlerle gündem yaratmıştır. Risk alarak gerek cesaret gerekse eylemlerin çeşitliliği bakımından önemli eylemlerdir.

Bu eylemler ezilen halklar, işçi ve emekçiler, kadın özgürlük mücadelesinden yana olan güçler bakımından büyük bir umut, sömürgeci rejim üzerinde de bir korku yaratmıştır. Bu eylemsellikleri daha fazla geliştirmek gerekiyor. AKP'nin faşist politikalarından mağdur olan tüm kesimlerin bu mücadeleye destek olmaları ve kendi yaşam alanlarında mutlaka AKP-MHP faşist rejimin saldırılarına karşı direniş komiteleri, milislerle ve öz savunma güçleri ile birer direniş mevzileri yaratmak zorundalar. Başka türlü bu saldırıları püskürtme koşulları mümkün değildir. Çünkü AKP tam bir korku imparatorluğu yaratmaya çalışıyor.

Gerçekleştirdiği katliam ve işkenceleri gizleme gibi bir derdi de yok. Çünkü toplumu bu korku ve baskı ile sindirip iktidarına itaat etmesini sağlamaya çalışıyor. Bu açıdan mevcut faşizan saldırıları tamda faşizmin metropollerine taşımak gerekiyor. Bu savaşı faşizmin kalbinde tutuşturmak gerekiyor. Bunun dışında herhangi bir alternatif çözüm yok. Bu fiili meşru mücadele alanındaki eylemsellikleri önemsiz görme anlamına gelmemeli. Fakat bu tür eylemlerle faşizmin geriletileceğini beklemek yanlış olur. Bu anlamıyla askeri eylemlerle silahlı mücadeleyi daha fazla büyüterek, dağlarda ve kentlerde gerillaya katılımı artırarak, gerilla mücadelesini daha da ileri mevzilere taşıyarak, milis ve direniş komiteleri etrafında örgütlenerek sonuç alıcı bir mücadeleyi yaratabiliriz.

Örgütlü bir güç haline gelmediğimiz sürece faşizmi geriletemeyiz. Belki halklar tepkilerini ortaya koyup yakıp yıkabilirler ama eğer faşizmin bir bütün olarak yıkılması işçi ve emekçi halkların, kadınların, gençliğin geleceğe dair beklentilerine yanıt olmak, özgür, eşitlikçi, adil bir ülke yaratmak istiyorsak, mutlaka faşizmi yerle bir etmemiz gerekiyor. Bunun dışında diğer çözümler geçici ara çözümlerdir. Artık sıradan, basit bir basın açıklamasına dahi tahammülleri yok. Doğal olarak böylesi koşullarda esas mücadele yol ve yöntemi bellidir. HBDH milislerinin YPS-YPS JIN, Ateşin çocuklarının da bu şekilde yol gösterici ön açıcı eylemler ortaya koymaktadırlar. Doğru bir çizgide ilerliyorlar bu ilerleyişi Türkiye ve Kürdistan’ın tüm kentlerine yaymak gerekiyor" diye konuştu.

KÜRDÜN ÖLÜSÜNE DAHİ TAHAMMÜLLERİ YOK

Kürdistan'daki mezarlıklara ve gerilla cenazelerine yönelik saldırılara da değinen Can şu şekilde devam etti: "Bugüne kadar faşist burjuva hükümeti bakımında en iyi Kürt ölü Kürt’tü. Ancak gelinen aşamada AKP-MHP açısından ölü Kürt de iyi Kürt değil. Artık Kürdün ölüsüne bile tahammülleri yok. Bugün şehitlerimizin mezarlarına yapılan saldırı aslında halkların, kadınların, gençliğin, işçi ve emekçilerin geleceklerine dönük bir saldırıdır. Nihayetinde şehitlerimiz toplumdaki tüm kesimlerin daha özgür, eşit, adil bir dünya özlemine cevap olmak için savaştılar ve ölümsüzleştiler. Doğal olarak AKP’nin şehit mezarlıklarına saldırması aslında toplumsal kesimlerin geleceğine dönük bir saldırıdır.

Bu saldırı sadece Kürtlere değil tüm topluma yapılıyor. Bu yüzden saldırılara karşı sadece Kürt halkının tepki göstermesini beklemek doğru değildir. Kürt halkı ile beraber Türkiye'deki diğer toplumlar, yine demokrasi mücadelesi verenler de tepki göstermeli. Geçmişe baktığımızda aynı amaçla saldırılar yapıldı. Seyit Rıza, Şêx Said'in kemiklerinin nerede olduğu bilinmiyor. Bu şekilde Kürt halkının belleğini de yok etmeye çalışıyorlar. Çünkü her doğan Kürt çocuğu şehit mezarlarını gördüğünde faşizmin bu zulmüne, soykırımcı politikalarına karşı onurlu mücadele yürüten devrimciler olduğunun bilincine varacak. AKP bu bilinci de yok etmeye çalışıyor.

Doğal olarak Kürt halkının AKP’nin bu faşist saldırılara karşı tepkisi yerindedir ancak saldırılara Kürt halkından çok Türkiye halkının tepki göstermesi, bu onursuz saldırıları reddetmesi gerekmektedir. Saldırılara karşı Kürt halkının ortaya koyduğu eylem ve direnişe omuz vermeli. Kürt halkına karşı uygulanan soykırımcı politikalara karşı Türkiye halklarının tepkisi yetersizdir. Bu durumu izah etmek gerekirse nasıl ki Hitler faşizmi Yahudilere karşı uyguladığı soykırımın bu utancı Alman halkı yıllarca üzerinde taşıdıysa, Türkiye halkları da AKP hükümetinin Kürtlere karşı uyguladığı soykırım saldırılar karşısından aynı acıyı yaşayacaklardır bundan kaynaklı güçlü eylemler ile tepkilerini ortaya koymalılar.’’

HBDH ORTADOĞU HALKLARI İÇİN UMUT OLDU

HBDH'nin kuruluş deklarasyonunda yaratılacak birleşik devrimi Ortadoğu'ya yaymak gibi bir hedef olduğunu söyleyen Can, "HBDH'nin Türkiye ve Kürdistan halkları bakımından önemli ölçüde bir umut, sömürgeci faşist rejimde de bir korku yarattığı görülüyor. Geride bıraktığımız yıllarda bir yandan faşizmin bu saldırılarına yanıt olmaya çalışırken yeni bir oluşum olduğundan kaynaklı kendi örgütsel sorunlarını da bir biçimde çözerek ilerledi. HBDH en son geldiği düzey ile Ortadoğu'daki halklara da devrimci parti ve örgütlere de örnek teşkil etmiştir.

Sadece Ortadoğu halkları bakımından değil Avrupa ülkelerinde birçok devrimci parti ve örgütler halkların birleşik devrim hareketinin bu oluşumunu hem büyük bir coşku ile karşıladılar, hem de bu deneyimden feyz aldılar. Faşizmi püskürtmek için politik ve örgütsel atılımımızı daha ileri taşımak zorundayız. Güçlerimizi yeni durumun özgün koşullarına göre, yeniden konumlandıracağız. Bu anlamı ile politik askeri mücadeleyi ileri bir noktaya taşımayı amaçlıyoruz. HBDH milislerinin bugüne kadar ortaya koymuş oldukları bu eylemleri daha kapsamlı hale getirip, ileri taşıyarak, bu baskıcı rejime karşı daha etkili vuruş tarzını geliştireceğiz.

Faşizmi geriletmek ve halkımızın geleceği için bunu yapmak zorundayız. Dönem fedaileşmeyi bedel ödeyip ve ödettirecek bir çizgide ilerlemeyi zorunlu kılıyor. Devrimci savaş da ancak böyle bir irade ile sürdürülebilir ve kazanılabilir. Önümüzdeki dönem bakımından daha fazla fedaileşerek, daha fazla bedel ödemeyi göze alarak, bu mücadeleyi tüm alanlara yayma hedefimiz var. Dün olduğu gibi önümüzdeki süreçte de faşizmin bütün kurum ve unsurları, faşizme destek veren suç ortakları, kadın cinayetleri ve bunun uygulandığı merkezler, doğayı ve çevreyi katledenler, rejimin psikolojik savaşın sürdürmenin bir parçası haline gelen burjuva kalemşörler ve medya kuruluşları, işkenceci polisler, sömürgeci faşist ordu ve orduya ait bütün kurumlar milislerimizin hedefinde olacaktır" ifadelerini kullandı.

MİLYONLARCA YOKSUL, AÇ İNSAN VAR

Faşizmin saldırılarını boşa çıkartmak için HBDH'nin ortaya koyduğu askeri pratiklerin önemli olduğunun altını çizen HBDH Yürütme Kurulu Üyesi Ferzad Can, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Toplumun bu saldırılara karşı ayağa kalkması hayati önemdedir. Bir yandan HBDH'nin ortaya koyduğu askeri eylemlere destek vererek, gerillaya katılarak, kentlerde gerilla mücadelesinin gelişmesi için her türlü katkıyı sunarak, öz savunma güçlerini oluşturarak faşizme karşı mücadeleye katılmaları gerekiyor. Çünkü faşizm bize başka bir yol bırakmıyor.

Ateşin çocuklarının yaptığı bazı eylemlere dönük bazen basında eleştiriler açığa çıkıyor. Neden tarla ve ormanlar yakılıyor diye çarpıtılmaya çalışılıyor. HBDH olarak kapitalizm ve sömürgeciliğe karşı bir mücadele yürütüyoruz. Aynı zamanda doğa ve çevreye karşı katliam yapanlara karşıda da mücadele veriyoruz. Bu anlamıyla orman yakma gibi eylemleri HBDH milisleri yapmamış olsa da bence soruyu şuradan sormak gerekiyor ‘bunun sorumlusu kim?’ Bugün Türkiye’de milyonlarca aç yoksul insan var, bunlar kalkıp büyük mağazaları yağmaladıklarında acaba mağazaları yağmalayanlar mı, yoksa o insanları açlığa yoksulluğa mahkum edenler mi suçludur? Biraz da soruyu buradan sormak gerekiyor.

Kürdistan dağlarını ormanlarını yakarsanız, Kürt halkının ekinlerini, tarlalarını, bağlarını, bahçelerini yakıp yerle bir ederseniz tabi ki bu etki tepki meselesidir. Doğal olarak tüm bunların sorumlusu da sömürgeci faşist rejimdir. Bu tepkiyi bir biçimde anlamak gerekiyor. Önümüzdeki dönem bakımından AKP ve AKP’yi ayakta tutan tüm kurum ve kuruluşların ona güç ve destek veren, bu katliam ve sömürünün, işkencelerin, zulmün ve baskının devam etmesine ön ayak olan her kim varsa mutlaka HBDH'nin hedefi olacaktır. Bu anlamı ile başta ezilen tüm halkları, işçi ve emekçileri, kadınları, gençliği birleşik devrim hareketi ve kadınların birleşik devrim hareketi, birleşik gençlik hareketi etrafında bir araya gelip mücadele etmeye çağırıyoruz."