Türkiye ve Kürdistan cezaevinde bulunan PKK ve PAJK'lı tutsakların AKP'nin devreye koyduğu savaşın son bulması ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattıkları açlık grevi 12'nci gününe girdi. Açlık grevi direnişinin başlamasıyla birlikte cezaevlerinde de sistematik olarak işkence ve sürgünler devreye konulmaya başlandı. Hak ihlallerinin en ağır yaşandığı cezaevlerinden biri de Çanakkale E Tipi Cezaevi.
Cezaevinde bulunan tutsaklar mektup aracılığı ile defalarca yaşadıklarını dışarıya aktarmak istediği ancak her defasında mektuplarının çeşitli bahanelerle engellendiği öğrenildi. Son olarak tutsakların aileleri aracılığıyla gönderdikleri mektuplarında cezaevinde yaşanan hak ihlallerini gözler önüne serdi.
Mektupta, 4 tutsakla birlikte daha önce hücrede olan ve daha sonra koğuşa çevrilen beş basamak yerin dibinde olan bir yerde kaldıklarını belirtti. Bulundukları yerin dar, ağır kokuların olduğu, her türlü hastalığa açık olduğunu belirten tutsaklar, "Koğuş değiştirmekte istediğimiz de bu isteğimiz karşılanmıyor. Bunun nedeni sorduğumuzda ise 'Siz teröristsiniz, terörden kalanlar burada kalacak' şeklinde cevap veriyorlar" diye belirtti.
’HAYATIMIZ TEHLİKEDE’
Bulundukları koğuşun üst kısmında ise ırkçı adli tutsakların yerleştirildiğini yazan tutsaklar, yaşadıklarını şu cümlelerle anlattı: "Odanın üstü ise hücre bölümüdür. Zaman zaman adli tutsaklar bu hücrelerde suyu açık bırakıyorlar. Su tavandan kaldığımız odaya sızıyor. Yan koğuşlardan bize soda şişesi, çay bardakları ve farklı cisimler fırlatılıyor. Bunu idareye bildirmemize rağmen hiçbir önlem alınmadı."
Elverişsiz koşullar altında sık sık hastalıklarla karşı karşıya kaldıklarını belirten tutsaklar, aralarında Şeker ve tansiyon hastası olan bir tutsakların olduğunu ancak ilaçlarının verilmediğini söyledi. Tedavilerinin yapılmadığını ifade eden tutsaklar mektuplarında, şöyle dedi: "Hastane sevki olduğunda kolluk güçleri tarafından kolumuzdaki kelepçeler sonuna kadar sıkıyorlar. Kangren olacak şekilde ellerimiz morarıyor. Hastane sevklerinde kolluk güçleri tarafından hem fiziki hem de sözlü saldırılara maruz kalıyoruz. 7 Haziran'dan önce çıkarıyorlardı. 7 Haziran'dan sonra çıkarmamaya başladılar. Muayene odasında 8 -10 asker birden giriyorlar. Tepki gösterdiğimizde disiplin soruşturması açıyorlar."
AİLE GÖRÜŞMELERİ İŞKENCEYE DÖNÜŞÜYOR
Cezaevinde yaşanan hak ihlallerinin aile görüşlerine de yansıtıldığını belirten tutsaklar, "Aile görüşlerinde hiçbir şekilde ailemizle temas edemiyoruz. Aramızda duvarlı masa ve sabit sandalyeler var. Sorunlarımızla ilgili idareye görüşmeye gittiğimizde bizi tartaklıyor" dedi.
Tutsaklar, cezaevinde yaşanan bazı hak ihlallerini ise gönderdikleri mektupta, şu sözlerle ifade etti: "Yemeklerin içerisinde lastik, çivi, taş gibi cisimlerin yanı sıra bir de bayatlamış sebze ve meyveler veriliyor. Bize kargo ile bir şey geldiğinde vermiyorlar. Bunları kantinden alacaksınız diyorlar. Bazı zamanlar zorla havalandırmaya çıkarılarak fotoğraflı sayım dayatılıyor."
ACİLEN HEYET GELMELİ
Tutsaklar mektubun sonunda şu çağrıda bulundu: "Gerek bazı faşist gardiyanlar tarafından gerekse etraftaki koğuşlardaki faşist mahkumlardan dolayı hiç can güvenliğimizin olmadığı yerdeyiz. Kaç defa mektupla durumumuzu yazdığımızda mektuplarımıza el konuldu. Çok acilen bir heyetin buraya gelmesini istiyoruz."