Cêger: Göç sorunu ile başbaşa bırakılıyoruz

TEV-DEM Yürütme Kurul Üyesi Zelal Cêger, her gün 100 ila 250 ailenin Efrîn’e sığındığını ifade ederek şu ana kadar ne BM ne de uluslararası insani yardım kuruluşlarından bir yardım aldıklarını söyledi.

Suriye’de çatışmaların yoğunlaşması ile birlikte iç göçte son dönemde ciddi bir artış göründüğünü belirten Cêger, Efrîn kantonunun bu durumdan ciddi bir şekilde etkilendiğini belirtti. Her gün 100 ila 250 arasında ailenin kantona sığındığını belirten Cêger, bu kadar yoğun göçe rağmen BM ve insani yardım kuruluşlarından yardım alamadıklarını dile getirdi.

TEV-DEM Yürütme Kurul Üyesi Zelal Cêger ile son zamanlarda Halep, Ezaz, Şehba ve diğer çatışmalı bölgelerden Rojava’ya doğru yoğun bir şekilde devam eden insan göçü üzerine konuştuk.

Bildiğiniz gibi son zamanlarda Rojava kantonlarına yönelik yoğun bir insan göçü yaşanıyor. Özellikle de Efrîn’e doğru Halep, Şam, Ezaz, Şehba bölgesi vb alanlardan yoğun bir göç oluyor. Bölgede son durum nedir?

Sizin de belirtiğiniz gibi Rojava kantonları saldırılara, ambargolara rağmen sürekli olarak yoğun göç alıyor.

Her 3 kantonda da bu göç durumu çok fazladır. Yaşanan bu göç durumlarının sebebi tabii ki Suriye’deki mevcut savaş durumudur. Herkes de bu gerçekliği biliyor ki, Rojava’nın her 3 kantonu da çembere alınmış durumdadır.

Bir çok şehirde savaş yaşandığı için herkes yönünü güvenli ve yaşaybilecekleri tek yer olarak gördüğü Rojava kantonlarına veriyor. Rakka’da savaş oldugu zaman göç durumu Cizre kantonunda yaşanırken, Halep, Ezaz ve Şehba bölgesinde yoğunlaşan çatışmalardan kaynaklı da Efrîn’e ve Kobanê’ye doğru bir göç durumu yaşanıyor.

Son zamanlarda Halep, Bab, Ezaz vb. alanlarda yoğunlaşan çatışmalar nedeniyle Efrîn kantonu büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya.

Şam, Halep, Ezaz ve Şehba bölgesindeki mevcut savaştan kaynaklı olarak göç ederek Efrîn gelenlerin sayısında büyük bir artış var. Örneğin Efrîn’in nüfusu daha önce 400 bin, şimdi ise 1 milyonu aşkın.

Hemen hemen her gün 100 ile 250 aile Efrîn’e sığınıyor. Yaşanan bu göçlerde birçok insan Efrîn’de kalırken, bir kısım insan ise Türkiye’ye geçmeye çalışırken sınır hattında vuruluyor. Yaşanan bu yoğun göçlere rağmen BM yada uluslararası insani yardım örgütleri tarafından Rojava kantonlarına herhangi bir yardım yapılmamıştır.

Yani hiçbir kurum ve kuruluş bu göç sorununun çözümüne yönelik herhangi bir proje geliştirmiyor, geliştirmediği gibi çete saldırıları ve ambargo altında olan Rojava kantonlarını bu büyük sorun ile başbaşa bıraktılar.

TEV-DEM olarak bu ağır yükün altından nasıl kalkıyorsunuz? BM ve diğer insani yardım örgütlerinin bu konudaki vurdumduymaz tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

TEV-DEM olarak bütün Rojava ‘da kendi imkanlarımız dahilinde göçmenler için oluşturulan kamplarda kalan insanlara yaşamsal tüm ihtiyaçların karşılanması için gereken her türlü yardımı yapıyoruz.

BM ve diğer uluslararası insani yardım kuruluşlarının dünyadaki göçler karşısındaki karnesi oldukça zayıf. Genel olarak bu tür sorunlarda çözüm değil, çözümsüzlüğü benimsiyorlar. Özellikle mevcut Suriye savaşının yarattığı insani kriz ve göçler karşısında tam bir vurdum duymazlık hali içerisindeler.

Bizim bazı kurumlarımız yardımda bulunurken ve göç sorunlarıyla ugraşırken, gelen kısmi yardımlar Suriye kızılayına teslim edildi. Bize karşı bir güvensizlik durumu var. bazı kurum ve kuruluşlar ittifaklar üzerinden yardımlar yapılmaktadır. Bu da insani bir yaklaşım değildir.

Bir çok kurum ve devlet bu göç sorununa ilişkin yardım sözü veriyor. Ancak verilen sözler pratikte yerini bulmuyor. Uluslararası kurum ve kuruluşlara bölgede yaşanan bu göç durumunun çözülmesi için kendi projelerimizi gönderdik. Ancak herhangi bir cevap gelmedi.

Biz sunduğumuz projelerde Türk devleti gibi milyon dolarlar istemedik. Biz milyon dolarlar istemiyoruz. Sadece kantonlarımıza göç eden kadın, çocuk, genç, yaşlı insanlarımıza yardımda bulunulmasını ve yaşamsal ihtiyaçların karşılanmasını istiyoruz.

Aslında sormak istiyorum; BM ve uluslararası insani yardım kuruluşlarının bize yardım etmesi için illa ki Türk devleti gibi göçmenler adına milyon dolarları alıp, üstüne mi yatalım?

Özellikle BM ‘nin bu yaşanan göç durumu ve göçmen kamplarının alt yapısını hazırlaması gerekirken, daha çok açıklama yapmak ile uğraşıyor. Gerçekten de BM’nin bu yaklaşımı ve tavrı uyandırıyor.

BM ve diğer uluslararası insani yardım kuruluşlarının yaklaşımı ve tavrını özetlediniz... Peki TEV-DEM ya da Efrîn kanton yönetimi yaşanan bu göç durumu karşısında ne yapıyor?

Uzunca bir süredir çete saldırıları ve ambargo altında olan Efrîn kantonu ve Efrîn kanton yönetimi mevcut durum karşısında yeni kamplar kurma hazırlığı içerisinde.

Kantonumuza sığınan insanlarımızı sadece BM ve uluslararası insani yardım kuruluşlarının insafına bırakamayız. Mevcut yaklaşımlar zaten böylesi bir durumun facia ile sonuçlanacağını da ortaya koyuyor.

TEV-DEM ve kanton yönetimi koordineli bir şekilde çalışarak göç ederek gelen bu insanların günlük ihtiyaçlarını, barınma sorunlarını çözüyor. Özellikle kadın ve çocuklara gereken her türlü yardım yapılıyor. Çünkü mevcut çatışmalardan en çok etkilenen kadınlar ve çocuklardır.

Ayrıca çocuk ve yaşlıların tedavileri için gereken tüm kolaylıklar sağlanıyor. Bu insanlarımız için gerektiği takdirde sağlık hizmetini kampa getirmektende kaçınmıyoruz.

Bu noktada şunu sormak istiyorum; Göç eden insanlara beslenme, sağlık, barınma vb. yardımların dışında ne gibi destek sunuyorsunuz?

Beslenme, sağlık ve barınma sorununu giderdiğimiz insanlara özellikle de psikolojik destek sunulması gerektiğini düşündüğümüz için, psikolojik destek de sunuyoruz.

Çünkü göç ederek gelen insanlar sadece sırtına yüklediği çanta ile gelmiyor DAİŞ çetelerinin, Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) çetelerinin işgali altında yaşadığı ağır psikoljik tahribat ile geliyor.

Bir çok insan da daha önce DAİŞ ve SUK çetelerinin işgali altında yaşamış olduğu trajik hikayeler ile geliyor. Birçoğunun babası, annesi, abisi, ablası, akrabası DAİŞ ya da SUK çeteleri tarafından ya katledilmiş, ya tecavüze uğramış. Bu nedenle bu insanlara psikolojik destek sunulmasının en az ekmek kadar ve su kadar gerekli olduğunu ifade ediyoruz.

Kantonumuza sığınanlar içerisinde Arap, Süryani, Asuri, Türkmen, Ezidi, vb. halk ve inanç topluluklarından insanlarımız da var. Bizde hiç bir fark görmeden herkese gereken her türlü yardımı yapıyoruz. Felsefemiz hiç bir ayrımcılık yapmadan insanlığa sahip çkmaktır. çok büyük zorlukları yaşamaktayız.

Peki bu insanların şu an için ne gibi ihtiyaçları var?

Binlerce ailenin yiyecek, içecek, giyecek ve çadıra ihtiyacı var. Özellikle de ilaç ve tıbbi malzeme ihtiyacı var. Uzunca bir süredir ambargo altında olmamız nedeniyle bu ihtiyaçların temini konusunda sıkıntılar yaşıyoruz.

Yine de insanlarımızın yaşadıgı bu zorlukları gidermek için kısıtlı imkanlarla bu ağır yükü omuzluyoruz. Ancak son zamanlarda Musul kentinden dahi gelip Rojava’daki kamplara yerleşiyorlar.

Aslında durumu belirttiniz ancak ben yine de sormak istiyorum; BM ve uluslararası insani yardım kuruluşlarına herhangi bir çağrınız var mı?

BM ve uluslarası yardım kuruluşlarından üstlerine düşen insani görevleri yerine getirmelerini bekliyoruz. Çünkü bu coğrafya da ölen insan ya da insanlar değil, insanlıktır.

BM ve uluslararası insani yardım kuruluşlarına şu mesajım var; gelin insanlığı hep birlikte yeniden yaşama döndürelim.