Çelik: Demokratik siyasetten taviz vermeyeceğiz

DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Demir Çelik, siyasi soykırım operasyonlarına cevap olarak demokratik siyasetten taviz vermeyeceklerini dile getirdi.

DBP ve HDP’li siyasetçilere dönük başlatılan siyasi soykırım operasyonları ile demokratik siyasetin önünün kapatıldığını belirten DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Demir Çelik, sonuna kadar mücadele vurgusu yaparak ‘Özlenen barışı ve özgürlüğü 78 milyon yurttaşımıza armağan edeceğiz’ dedi.

AKP iktidarı eli ile 7 Haziran’dan bu yana Kürdistan’da tırmandırılan topyekûn savaş konsepti çerçevesinde gerçekleştirilen siyasi soykırım operasyonları sonucunda yüzlerce siyasetçi tutuklanırken onlarcası da İçişleri Bakanlığı’nın talebi doğrultusundan görevinden alındı. Sergilediği pratikler ile çıkarları doğrultusunda demokratik siyaset kanallarını tıkayan AKP iktidarı ülkeyi uçsuz bucaksız bir kaos uçurumuna sürüklemekten geri durmuyor.

Kürt siyasetine karşı 7 Haziran seçimlerinden sonra iktidar eli ile Kürt siyasetine dönük başlatılan gözaltı ve tutuklama furyasının 2009 yılında başlatılan siyasi soykırım operasyonlarının devamı olduğunu belirten Çelik, “14 Nisan 2009 tarihinde başlayan ve sadece Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) değil bir bütün olarak Kürt siyasal hareketine dönük olan siyasi soykırım operasyonları ile demokratik siyaseti daraltan, engelleyen, kriminalize ederek cezalandıran veya hizaya getirerek diz çöktürmeye çalışan bir anlayışın 7 yıldır Türkiye’de devam ettiğine tanıklık etmekteyiz. Tabi söz konusu bu anlayış 2009 yılında birden bire ortaya çıkmış bir anlayış olamamakla beraber kaynağını Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve ideolojisinden alır. Bildiğiniz üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu iradesi askeri Bürokrat’tır. ‘Askeri Bürokrat’; militarist, tekçi ve katı merkeziyetçidir. Bu manada toplumun çoklu kimlik ve kültürünü göz önünde bulundurarak halkların kendi yaşam alanlarını öz güçlerine dayanarak var etmeye çalıştığı bir anlayışa sahip olmamış, olamaz da!” dedi.

ASİMİLASYON VE TEKÇİ ZİHNİYET 100 YILDIR SÜRDÜLÜYOR!

Tekçi zihniyetin 14 yıllık AKP iktidarı sırasında da devam ettiğine dikkat çeken Çelik, “Her ne kadar Sayın Cumhurbaşkanı Avrupa’ya özellikle de Almanya’ya yaptığı ziyaretler sırasında ‘Asimilasyon bir insanlık suçudur’ demiş olsa da; bu suç iktidarlar tarafından 100 yıldır Türkiye’de Kürtlere, Alevilere ve ötekileştirilen kesimlere karşı işlenirken bu kesimleri Türkleştirip, Sünni İslam’a tabi tutan bir anlayışla devam ediyor. Yine söz konusu iktidar asimilasyonist politikalarla kendilerine biat ettiremediği kesimleri zor, zulüm, baskı, irade kırma gibi uygulamalarla teslim almaya çalışmaktan da geri durmuyor” ifadelerini kullandı.

DBP VE HDP’NİN SEÇİM BAŞARISI İKTİDAR İÇİN TEHDİT!

Kürt siyasal hareketinin çoğulcu yapısı nedeni ile tekçi iktidar zihniyeti tarafından hedef haline getirildiğini aktaran Çelik şöyle devam etti; “7 Haziran’da nitelikli bir başarı elde eden Kürt siyasal hareketi tekçi damardan beslenen siyasetçiler ve kesimler tarafından kabul görmedi. 7 Haziran seçimi sonrasını hatırlayacak olursak 1 Kasım’da gerçekleştirilecek seçimin ilk işaretini Sayın Bahçeli vermişti. Bahçelinin sinyalleri ile başlayıp Sayın Deniz Baykal’ın Cumhurbaşkanı’nı Sarayda ziyaret etmesi ile devam eden bu süreç HDP’nin yakaladığı başarıyı hükümsüz kılarak Kürt siyasetini meclis dışına itecek yöntemlerin geliştirilmesi ile devam etti. Fakat tüm bu çabalara rağmen 1 Kasım’da halkın büyük teveccühü ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mecliste temsiliyet hakkı kazandı. Öte yandan DBP’nin Mart 2014’te yapılan seçimlerle bölgede 106 Belediye alması HDP’nin bu başarısı ile yan yana konulduğunda devleti ve egemen güçleri korkuttu. Fakat söz konusu bu korku tamamen yersiz ve anlamsızdı. Tamam, ortaya çıkan durum onların iktidarını riske eden bir durumdu ancak her hali ile halkların ve toplumun yararınaydı. Evet, belki 100 yıldır çözülemeyen Kürt sorununun kangrenleşmiş olmasının ortaya çıkardığı sosyal travmalar yaşanıyor bu ülkede doğrudur ama bu ülkede yaşanan sosyal ve siyasal travmaları çözüme kavuşturan da demokratik siyaset yürüten HDP ve DBP idi. İşte bu nedenle kervan ürkerek tehlike kabul ettiği bu yapılara saldırmaya başladı.7 Haziran seçiminin ardından 22 Belediye Eş başkanımız tutulandı, 19 Belediye Eş başkanımız mevcut yargı çerçevesinde İçişleri Bakanlığı’nın talimatları ile görevinden alındı, yaklaştı 70 civarında Parti Meclisi Üyemiz tutuklandı ve 2 Parti Meclisi Üyemiz Cizre’de katledildi. Son olarak Parti Eş Genel Başkanımızın tutuklanması ile partimiz resmi olarak kapatılmasa da fiili olarak kapatılma durumu ile karşı karşıya.”

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI İLE HUKUSUZLUK ARTACAK

HDP’li Milletvekillerinin dokunulmazlıkarının kaldırılmasına dair yasa değişikliğinin kabul edilmesi ile Türkiye ve Kürdistan’da hiçbir yurttaşın sosyal ve siyasal güvencesinin kalmayacağına vurgu yapan Çelik, “DBP için her gün onlarca siyasetçinin gözaltına alınıp gözaltına alınanların yarısının tutuklandığı bu süreç bugün 20 Mayıs itibari ile Ankara’da da yeni bir tiyatral sahnelemeye neden oldu. Hepimizin bildiği gibi siyasi partilerin var oluş amacı toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak yasama faaliyetleri ve siyaset üretmektir. Ancak bu faaliyetleri yerine getirdi diye HDP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırılması TBMM’de onaylandı. Böylelikle Milletvekillerinden tutun ben de insanım ve insanlıktan gelen haklarımı istiyorum diyen yurttaşa varıncaya kadar hiç kimsenin siyasal, sosyal ve ekonomik haklarının güvence altında olmadığı, gözaltı, tutuklanma, sürgün vb. hukuksuz birçok uygulamayla karşı karşıya kalacaktır” şeklinde konuştu.

HALKLARIN İSTEMİNİ YERİNE GETİRECEĞİZ

Kürt siyasetinin kasıtlı olarak büyük bir hukuksuzluğa maruz kaldığını belirten Çelik, “Peki bizler Kürt siyasetçiler olarak bu hukuksuzluğa boyun eğecek miyiz? Elbette hayır! Bu anlamda bizler 28 Mayıs 2016’da ‘İnadına direniş, inadına özgürlük’ şiarı ile yenilenme, değişim ve dönüşüm kongresi için hazırlık çalışmalarını yürütüyoruz. Ancak büyük bir tahammülsüzlük ile karşı karşıyayız. Öyle ki Ankara’da hazırlıklarına başladığımız kongreye için 2 ay öncesinden arayışa başlamamıza rağmen başvuruda bulunduğumuz kurum, kuruluş ve belediyeler sudan sebepler ile bize salon vermeyi reddettiler. Ve nihayetinde kitlesel olarak gerçekleştirmek istediğimiz kongre bir otel salonuna mahkum edildi. Ancak tüm engellemelere rağmen ‘İnadına direniş, inadına özgürlük’ şiarı ile Ankara’da gerçekleştireceğimiz 4. Olağanüstü Kongremizi bölgede Demokratik Özerkliğin inşası doğrultusunda siyasal faaliyetleri yürüten DBP’yi, Türkiye’de Demokratik Cumhuriyetin hayata geçmesi için çaba harcayan HDP’yi bize çok görüp irade kıran anlayışa inat halkların istemini gerçekleştirmek istiyoruz” dedi.

BARIŞI VE ÖZGÜRLÜĞÜ 78 MİLYONA ARMAĞAN EDECEĞİZ

“Her türlü iyi niyetimize, diyaloga açık müzakereyi esas alan arayışlarımıza rağmen egemenler ve iktidarı elinde tutanlar toplumun ihtiyaçlarını karşılamak yerine iradesini kırmaya devam edecekler” diyen Çelik, şöyle devam etti; “ Barış, adalet ve özgürlük; ekmek, su, hava kadar bize lazım iken egemenler bizi bunlardan mahrum bırakmakta ısrar ediyor. Bu istem iktidarın icazetine bırakılmayacak kadar önemli bir konu. Bu nedenle örgütlü yapımız ile meşruiyeti temel alan demokratik siyasetin kurumsal yapıları ve mücadele alanlarıyla Türkiye’de Türkiye halklarını örgütleyip, bölgede de Kürdistan halklarını örgütleyerek DBP ve HDP’nin demokratik siyasetteki öncü rollerini devreye koyup bize çok görülen barış ve özgürlüğü 78 milyon yurttaşımıza armağan etmek istiyoruz. Gün gelecek bugünleri bize dar edenlerin pişmanlıklarına ve haklı mücadelemizin kazandığına tanıklık edeceğiz. Bu umudu her zamankinden daha büyük bir direniş ile sahiplenip yeşertiyoruz” ifadelerini kullandı.