Cep telefonu,orta parmak Çengel ve serçe parmak - V. Sarısözen

Cep telefonu,orta parmak Çengel ve serçe parmak - V. Sarısözen

Kılıçdaroðlu, ansızın “yüzde doksandokuz sabotaj” deyiverdi. Sonra hızını alamadı, “yüzde doksandokuz deðil, yüzde doksandokuz buçuk sabotaj” diye durumu netleştirdi.

Böylece Başbakan’a yalnızca “yüzde sıfır virgül beşlik bir ‘kaza’ alanı” kaldı.

Kılıçdaroðlu’na göre, bu “yüzde doksan dokuz buçukluk sabotaj” çaðdaş bir araç olan “cep telefonu” ile yapılmıştı.

“Alo, bomba, patlasana” denmiyor elbette. Henüz böyle “laftan anlayan sabotaj bombaları” imal edilmedi. Ýlerde o da olur. Ýnsanlık ilerliyor. Kılıçdaroðlu boşuna “cep telefonu ile sabotajdan söz etmiyor.Sanırım "Ýslami duyarlılıkları" da hesaba katarak, telefon tuşlarına "orta parmakla" dokunulduðunu düşünarak kdnuşmuş olmalı.

Elinize cep telefonunu alıyorsunuz. “Allahü ekber” diye baðırıp, “günah” olmasın diye şahadet parmaðınızla deðil de, “şey” olsun diye “orta parmaðınızla” şifrelenmiş tuşlara “dokunuyorsunuz…

Buuummmm!..

Kılıçdaroðlu “sabotajı”, “cep telefonu ve muhtemelen orta parmakla” açıkladıktan sonra, hepimiz Başbakan “yüzde sıfır virgül yarımlık kaza”yı nasıl açıklayacak diye merak ettik. “Saðolsun” merakımız, önce Bay Savcı’nın “ısmarlama” “sabotaj deðil” açıklamasıyla hafifletildi ardından, Başbakanın açıklaması geldi.

Bu açıklamaya göre, “cep telefonu ve orta parmakla yüzde doksan dokuz buçukluk sabotaj” iddiası “sululuk”tu.

Başbakan “sululuktan” hoşlanmayan bir adam. Ciddi mi, ciddi…O nedenle “kuru” bir açıklama yaptı:

Başbakan’a göre, bu bir "kazaydı"... Meraklı bir asker, serçe parmaðıyla çengeli çekiştirmişti.

“Cep telefonu” dediðimde elbette kolayca anladınız. “Orta parmak” da malum. Ýşte bu orta parmaðın tuşlara dokunur dokunmaz, buna uygun ayarlanmış bomba düzeneðinin harekete geçirilebileceðini de artık okuduðunuz “uzaktan kumandalı mayın” haberlerinden ötürü biliyorsunuz.

Ama işte, şu “meraklı asker” patlatıcısı ile, “serçe parmaðı” dokunmatiðini bir türlü çözemiyorsunuz.

Çözemezsiniz. Kolay mı? “Yüzde sıfır virgül yarımlık kaza”nın sırrı, işte bu “meraklı asker ve serçe parmaðında” gizli.

Buna göre, “meraklı asker”, şimdi tutuklanan Binbaşı tarafından içi lebalep her türlü el bombasıyla dolu cephaneliðe gönderiliyor. Sandıklar dizi dizi. Kimi MKE, kimi Alman marka el bombaları… Deniyor ki, “efendim bunların bir kısmı elli yıllık”…Olabilir. Ne var bunda. Bunlar domates deðil ki, bozulsun. Hepsi de taş gibi bomba.

Ýşte bu bomba sandıklarının arasına gönderilen “meraklı asker” başlıyor tuhaflaşmaya. Çünkü “meraklı”. Çocuk asker ama, yine de “acaba şu el bombaları nasıl bir şey” demeye başlıyor. Bombaları merak ediyor yani.

Orada bir bomba. Alaman yapısı. Bizimkilerin pimiyle bombası ayrı dururken, bu Alaman işi bombanın pimi üstünde. Hani Amerikan filmlerinde görmüşünüzdür. Yankee bombayı belinden çıkarır, pimini dişlerinin arasına sıkıştırıp tükürür ve bombayı fırlatır ya…Bunlar o cins deðil.

Çengelli…

Elinizi şöyle yumuyorsunuz, parmaðınızı, yani “orta parmaðınızı” deðil, şahadet parmaðınızı da deðil, “serçe” parmaðınızı ileriye doðru uzatıyorsunuz. Sonra, “çengele” geçirip, şöyle bir çekiştirdiðinizde, bomba anında başlıyor “tik-tak, tik-tak” demeye…Beşe mi, on beşe mi, tam bilemiyorum, sayıyor ve fırlatıyorsunuz…

Güüümmmm….

Ýşte bizim “Meraklı Asker”, cephanelikte sandıkları kucaklayıp kucaklayıp istiflerken, “meraktan” çatlayacak hale geliyor. Yirmi beş adamın doluştuðu depoda, çaktırmadan etrafı teneke şeritlerle çevrilmiş, çivilenmiş sandıklardan birini, kasaturasıyla kanırttırıp açıyor. Dizim dizim el bombaları. “Amanin, demir yumurta, hemi de çengelli” diyor.

Yumartayı biliyor da, çengellisini ilk defa görüyor. Siz olsanız merak etmez misiniz?

Gerçi “Meraklı Asker” dediðimiz askerin “Allah Allah, bunlar da ne yahu, acaba bunların içinde cücük mü var, bu çengel de neyin nesi, onu şöyle serçe parmaðımla hafiften çekiştirsem, sonra bu demir yumurta gibi şeyin içini açıp bir kurcalasam” demesi tuhafınıza gidebilir. Bir askerin her gün gördüðü el bombasını durup durururken “merak” etmesi kafanıza sıðmayabilir. Hatta bunu Başbakan böyle söylüyor dendiðinde, “vah vah, sakın bizim Başbakan tozutmuş olmasın” filan da diyebilirsiniz.

Demeyin.

Çünkü bombayı “Meraksız asker” deðil, özel bir asker türü olan “Meraklı Asker” merak ediyor.

Ediyor ve kasaturasıyla kanırtıp açtıðı sandıktan bir Alaman işi bombayı çıkarıyor, “serçe parmaðını çengele” sokuşturup, şöyle bir çekiştiriyor…

Buuuummmm….

Cephanelik havaya uçuyor.

Doðrusu ben de “sululuktan” hazzetmem. Afyon patlamasının teşhisi konusunda Başbakanla hemfikirim. Ýnsan ciddi olmalı.

Bu ciddi teşhisten sonra Askerlik Şubelerine “vicdani red” ve “bedelli” başvuruları azalmış, bunun yerine bir başvuru türü ortaya çıkmış…

“Aman Başçavuş evladım, bizim oðlanı çürüðe çıkar, oðlan doðuştan ‘meraklı’, hemi de nerede bir çengel görse serçe parmaðını geçirmekte, durup durup ‘buuuum’ diye sesler çıkarmakta, Allah muhafaza askere bir giderse, Tayyip beyin dediði gibi yani, oðlan meraklı…”

“En büyük asker bizim asker” anladık da, bu “meraklı asker” nasıl asker?