CHP’li vekil Ören: Anadil ve özerklik çalışmalarımız sürüyor

CHP’li vekil Ören: Anadil ve özerklik çalışmalarımız sürüyor

Ankara’daki “barış” konferansında konuşan CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, “Seçim barajı düşürülsün, faili meçhuller çözülsün, Roboskî aydınlatılsın” diyerek, “anadilde eğitim, anayasanın 66. maddesi, özerklik, genel af” ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini söyledi.  Ören, “Bunlar öncelikle hayata geçirilmeli. Kanunlar çıkarılmalı. Herkes anadilini öğrenme hakkına sahiptir. Bunları tartışalım” diye belirtti.

Türkiye Barış Meclisi’nin (TBM) düzenlediği “Barışı tartışıyoruz” konferansı, “Barış Sürecindeki Sorumluluklarımız ve Programlarımız” oturumuyla sürdü. Hakan Tahmaz, Gülsen Ülker ve Azime Bilgin’in kolaylaştırıcı olduğu oturuma konuşmacı olarak BDP Urfa Milletvekili İbrahim Binici ve CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören katıldı. Barış sürecinde CHP’nin düşüncelerini ifade etmede fırsat bulamadıklarını belirten Ören, “Sayın Genel Başkanımız bizi 3 ay önce topladığında ‘Ayaklarımızla bölgeye gideceğiz. CHP’nin düşüncelerini anlatmakla görevliyiz’ dedi. PM üyeleri ve vekillerle bölgeyi geziyoruz. Bol bol eleştiri alıyoruz, haklılar. Nerede kaldınız, barış sürecinin neresindesiniz, diye soruyorlar. Rahmetli Erdal İnönü, Kürt sorununu mecliste çözelim dediğinde polis meclise sokularak alıp götürülen DEP’li arkadaşlarımız 10 yıl cezaevinde kaldılar. En büyük sorunun Kürt sorunu olduğundan hareketle cumhurbaşkanından en alt birime kadar çözüm olmuyorsa siyasetin dilinde farklılık var demektir. Gezdiğimiz, görüştüğümüz her yerde anlattığımız; AKP’nin ne yaptığı, BDP’nin ne istediği değil. CHP’nin ne yapmak istediği” diye konuştu.

“Yıllardır barış gelsin diyenler bugün hepimizden destek bekliyor. Bırakın elimizi gövdemizi taşın altına koyarak kan akmasın diye çabalıyoruz” diyen Ören, CHP’nin bir ayağının batıda bir ayağının da “doğu”da olduğunu dile getirdi.

Ören, “Her iki tarafın talepleri farklı. Bunları harman yapıp ortaya koymak durumunda. 1995’te PKK’lilerle ittifak yapıp meclise taşımıştık! Hiç umurumuzda değil. Biz bölgeye gittiğimizde halk eleştiriyor. Eleştiri var ise demek ki CHP’den beklentiler vardır. Böyle görmek gerekir. Eğer barış süreciyle ilgili fidanın kökleriyle buluşması için toprakla buluşmasını sağlayan sudur. CHP ile BDP’nin söyledikleri farklı değil. Bölgede bize oy verenler bugün vermiyorsa bu oyu alamayanlar düşünmeli. Bölgedeki oyumuz yüzde 1.5’lere düşmüşse özeleştiri yapıp, ileriye bakarak bu işi halletmemiz lazım” şeklinde konuştu.

Ören, CHP’nin “Özgürlük ve Demokrasi Bildirgesi” başlığıyla daha önce de yayınladığı çözüme dönük 17 talebini şöyle sıraladı:

- Yüzde 10 seçim barajı kaldırılsın. Bizde bunu sahipleniyoruz.

- Demokrasi ve insan haklarına saygı gösterilsin. Yasaların çıkmasını istiyoruz..

- Vekilleri millet seçsin. Bana biat eden laf söylemeyen vekil anlayışından vazgeçilmeli.

- Düşünce ve ifade özgürlüğü güvenceye alınsın. 10 yıl önce konuşmak zordu. Bugün konuşuyoruz, konuşacağız. 10 yıl sonra neler konuşacağız bilmiyoruz. Ama temel haklarda daha iyiye gideceğiz.

- Toplanma, gösteri yürüyüşleri ile ilgili ister KCK ile ilgili ister doğuda ister batıda gösteri olsun, iktidarın hoşuma gitmiyorsa olmaz. Bunu kaldıralım.

- Din ve vicdan özgürlüğü hakim kılınsın. İnançlara eşit imkanlar tanınsın. Yıllardır bunu tartışıyoruz. Cami ibadet yeridir diyorsanız, cem evinde ibadet yapmak isteyen ile ilgili bunu değiştirmekle ilgili talepler var.

- Basın özgürlüğü sağlansın. Bu ülkede basın özgürlüğünden bahsetmek mümkün değil.

- Tutuklu öğrenci ayıbına son verelim.

- Özel yetkili mahkemelere son verilsin.

- Halkın vekillerine özgürlük tanınsın.

- Gizli tanık hukukuna ve yasadışı dinlemelere son verilsin.

- Faili meçhul cinayetler çözülsün.

- Newroz resmi bayram ilan edilsin.

- Roboskî aydınlatılsın.

- Diyarbakır cezaevi değil, müze yapılsın.

- Mayınlı araziler temizlenip köylülere verilsin.

‘SORUNU BİRLİKTE ÇÖZECEĞİZ’

Anadilde eğitim, anayasanın 66. maddesi, özerklik, genel af ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini kaydeden Ören, “Bunlar öncelikle hayata geçirilmeli. Kanunlar çıkarılmalı. Herkes anadilini öğrenme hakkına sahiptir. Bunları tartışalım. Birlikte yaşam arzusunu gösteren insanlarız. Siyaseten söylenmiş bir laf olarak görebilirsiniz ama ben Kürtlerin en yoğun yaşadığı bölgeden Manisa’dan geldim. Bölgemde 40 bin Kürt yaşıyor. Hiçbir sorunumuz yok. 20-30 yıl önce Güneydoğu’dan göç edenlerin mahallelerini de ayırmışız. Bu bizim ayıbımız. Bunu birlikte yapacağız. Siyasetin dili böyle olursa olmaz. Birlikte yaşama arzusunu gösteren Kürtler, Türkler, Lazlar, Çerkezler dilini anlaşılır kılarsa anlaşılmayacak bir şey yok. Sorunu çözecek bizden başkası değil. Çözeceğimize inanıyorum” dedi.

BİNİCİ: KÜRTLER GASP EDİLEN BARIŞ HAKKI İÇİN DİRENİYOR

BDP Urfa Milletvekili Binici, barışın bir hak olduğunu, bu hakkın gaspı nedeniyle Kürtlerin direndiğini vurguladı. Barışın bir devletle, hükümetle yapılmadığını, halklar arasında yapıldığını dile getiren Binici, “Bu noktada Barış Meclisi’nin rolü küçümsenemeyecek derecede önemlidir. Müzakere süreci içindeyiz. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan ve devlet arasında yapılan görüşmelerde mutabık kalındı. Sürecin başından bu yana bir kişinin hayatını kaybetmesi bizim için önemli. Gerilla geri çekilerek üzerine düşeni yerine getirdi. Yoksa iki bine yakın insan hayatını kaybedecekti. İki bin eve ateş düşecekti, iki bin anne ve baba ağlayacaktı, ortalık cehenneme dönüşecekti” diye kaydetti.

‘BİZİM TALEPLERİMİZ HAYAL DEĞİL’

İkinci aşamada hükümetin anayasal ve yasal değişikliği yapmasını kapsadığını ifade eden Binici, “Ancak hükümet adım atmakta çekinceli davranıyor. Beşir Atalay, hayal edilemeyecek değişikler yapılacak demişti. Biz de merak ediyoruz. Barış hayal edenler ve bizlerin hayal edemeyeceği ne var? Somut adımların atılması için mücadele ediyoruz. Anadilde eğitim, seçim barajının düşürülmesi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü bizim için hayal değil. Tek taraflı paketlerle sürecin ilerlemeyeceğini biliyoruz. Önerilerimiz açık ve şeffaftır. Ancak hükümet adım atmamakta ve bu süreç bu şekilde ilerlemekte. Hükümet ister adım atsın isterse atmasın Türkiye halkları olarak devam ettirmek için üzerimize ne düşüyorsa layıkıyla yapacağız” ifadelerinde bulundu.

ÖZGEN: BU ADIMI GELİŞTİRMELİYİZ

Sendika, siyasi parti ve STK’ların temsilcilerinin söz hakkı aldığı bölümde konuşan Akil İnsanlar Komisyonu’nda yer alan KESK Genel Başkanı Lami Özgen, emekçilere dönük baskı, tutuklama ve faili meçhulleri hatırlattı. Savaşın sadece Kürtlerin değil ülkenin halklarının tamamının sorunu olduğunu söyleyen Özgen, “Kürt halkı kendi taleplerini ifade ederken, aynı zamanda tüm ötekilerin, kimliklerin, inançların, ezilen sosyal kesimlerin taleplerini de öne çıkarmak suretiyle toplumsal barış konsensüsünün hayata geçmesi, demokratik bir ülke bağlamında adım atıyor. Bu adımları daha da geliştirmek ve toplumsal barışı hızla yaymak, temel hak ve özgürlük, eşitlik, adalet taleplerinin kalıcı hale gelmesi için ortaklaşma sürecine ihtiyaç vardır. Bu manada rolümüzü de oynayacağız” dedi.

Konferans, sendika, siyasi parti ve STK temsilcilerinin yaptıkları konuşmalar ile sona ererken, hazırlanacak sonuç bildirgesi de önümüzdeki günlerde açıklanacak.