Çukurova emekçisi haykırıyor: ‘HAYIR’
Yaşamın tüm yükünü omuzlarında taşıyan Çukurova’nın genç, yaşlı bahçe emekçileri, zulüm ve sömürü son bulsun, eşitlik olsun diye ‘Hayır’ diyor.
Yaşamın tüm yükünü omuzlarında taşıyan Çukurova’nın genç, yaşlı bahçe emekçileri, zulüm ve sömürü son bulsun, eşitlik olsun diye ‘Hayır’ diyor.
Adana’nın Doğankent bölgesinde portakal bahçesinin emekçileri, Kürdistan’ın farklı illerinden, arkalarında devlet zulmünü, işkencesini bırakarak gelmişler fakat Çukurova’da, zulmün ve işkencenin başka bir yüzü ile tanışmışlar. Çocuklar tarlalarda, insan bedeninin taşıyamayacağı kadar ağır koşullarda, ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyorlar. Yaşamlarını emek ile, alınteri ile en helalinden yoğuran bu insanlar, ‘Adil, sömürüsüz, hilesiz bir yaşam için’ “Hayır” diyeceklerini söylüyor.
Türk devleti, ulusal sömürüye tabi tuttuğu, köylerini kentlerini yıkarak göç ettirdiği Kürt halkını, göçtükleri yerde de ucuz işgücü nesnesi haline getiriyor. Zulmünü, onları emek sömürüsüne tabi tutarak sürdürüyor. Adana’nın portakal bahçelerinde çalışan Kürtler de bunun çok net farkında.
‘KÖYLERİMİZİ YAKTIKLARI YETMEDİ, BURADA DA ZULÜMLERİ BİTMEDİ’
İlk olarak biz sormadan 70 yaşındaki Ahmet Tayfur, konuşuyor: “Ben, Van’dan geldim. Devlet köylerimizi yakıp yıktı. Göç yollarına düştük. Başkasına karın tokluğuna ırgat olduk. Ben nasıl ‘Evet’ derim. Bu düzenin en zalim iktidarı AKP ve Erdoğan’a; Hayır! Hayır! Hayır!’’
Yıllardır, Adana’da bahçelerde sömürüldüklerini hatırlatan Ahmet amca, AKP döneminin, emeklerinin en fazla sömürüldüğü dönem olduğunu kaydediyor. AKP ve Erdoğan rejiminin hem ulusal kimliklerini hem de emeklerini sömürdüğünü belirten Ahmet amca, hiçbir Kürdün, emekçinin, Erdoğan’ın tek adam amacına onay vermemesi gerektiğinin altını çiziyor.
‘KADINLARA AYRIMCILIK YAPTIKLARI İÇİN HAYIR’
Genç yaşından beri bahçe işlerinde çalışan Zeynep Coşkun, AKP ve Erdoğan iktidarının kadınlara uyguladığı ayrımcılığa dikkat çekiyor. Kadınların sömürü ve saldırı altına alındığı bir sisteme elbette “Hayır” diyeceğini belirten Coşkun, tüm kadınların da özgürlüğü için mücadele etmesi gerektiğini söylüyor. Zehre Çoşkun, buna “Hayır” diyerek başlanabileceğini ifade ediyor.
‘BU DÜZENDE NE KADAR YÜK TAŞISAM DA YOKSULLUK BİTMEZ’
Eyüp Köklü, bahçede akşama kadar kim bilir kaç kasa portakal kasasını omuzuna yüklenip taşıyor. Eyüp, sırtında taşıdığı bunca yükün, yoksulluğunu sona erdirmediğini, bu düzende ne kadar yük taşısa da yoksulluğunun son bulamayacağını düşünüyor. Eyüp, bu düzenden kurtulmak için belki bir adım olur diye “Hayır” diyeceğini açıklıyor. Ardından da zafer işareti yaparak, sırtındaki yükü kamyona doğru taşımaya devam ediyor
Bu sırada ağaçtan portakal toplayan Seyithan Köklü ise şöyle sesleniyor: “Ben de ‘Hayır’ diyorum. Krallık ve tek adam istemiyoruz. Tek nedenimiz budur.”
‘DEMOKRASİ VE EŞİTLİK İÇİN HAYIR’
Cüneyt Coşkun da genç yaşında portakal kasalarını kamyona yüklerken, “Demokrasi istiyorum, emeğimin karşılığını istiyorum” diyor. Cüneyt, kendisi gibi emeğinin karşılığını alamayan tüm gençlere de çağrı yaparak, “Tüm emekçi kardeşlerim, eşitlik ve özgürlük için, sömürüye karşı mutlaka ‘Hayır’ demelidir” diyor.
İzzet Coşkun’da tekçi zihniyete ve tek bir kişinin ülkeyi yönetmesine “Hayır” diyeceklerini söylüyor. Faşist hükümete karşı tabi ki “Hayır” demeleri gerektiğini belirten Coşkun, “Hayır” çıkması için ellerinden geleni yapacaklarını da kaydediyor. Birlikte çalıştıkları emekçilerin de yaşadıkları ağır sömürünün, eşitsizliğin son bulması için “Hayır” diyeceklerini belirten Coşkun, emekçilerin Erdoğan’ın tek adam rejimine onay vermeyeceğini aktarıyor.
Bahçe emekçileri son olarak toplu şekilde “Tek adam istemiyoruz, “Hayır” diyoruz” diye haykırıyor.